03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

>> ister. Ama doğum günü gelip çatmış o hâlâ bir şey bulamamıştır. Kara kara düşünürken esin perisi çıkagelir. Her zamanki gibi harika bir fikri vardır. Betül Avunç’un mitolojik karakter ve efsanelerden yola çıkarak yazdığı roman, dikkatinizi çekecek. Telefona Dönüşen Kız / Fatih Erdoğan / Resimleyen: Fatih Erdoğan / Mavibulut Yayıncılık / 2016 / 104 s. / 9+ Telefona Dönüşen Kız, tıpkı daha önceki romanlar Hamburgere Dönüşen Anne, Kanepeye Dönüşen Baba ve Annem Bıyık Bıraktı gibi yaşam şeklimiz, koşullarımız ve alışkanlıklarımızı mercek altına alıp toplumsal hiciv yapan keyifli bir roman. Genç yaşlı herkes gibi Melis de elinden cep telefonunu düşürmez. Hâl böyle olunca bir sabah kendini telefon olarak buluverir. Roman, tüm hayatını sanal ortamda yaşayan, tüm ilişkilerini sanal ortamda sürdüren ve biraz da “mış gibi” yaşayanlara göndermeler yapıyor tatlı tatlı. Günümüz insanı ne yazık ki “ben” odaklı bir dünyada yaşıyor. Pek çoğunun en büyük derdi paylaştığı bir fotoğrafın kaç beğeni aldığı ya da kimlerin beğendiği… Romanın sonunda Melis yine kendisi olur mu? Bu hafta sonu boyunca başına gelenler ona bir şeyler katar mı ya da ondan neler götürür, merak edenlere iyi okumalar diliyoruz. Ailede Grev Var / Chiara Lossani / Çeviren: Demet Elkâtip / Günışığı Kitaplığı / 2016 / 224 s. / 9+ Stella, yeni evlerinde çok mutsuzdur. Çünkü eski mahallesini, arkadaşlarını çok özler. Üstelik her hafta sonu devam etmek zorunda olduğu piyano kursundan da vazgeçmelidir. Ama Sahne Sanatları Kitabevi’nde çalışan babası ile veteriner olan annesinin işyeri taşınır. Ancak bu kararı verirken Stella’nın görüşünü almamaları onu çok üzer ve kızdırır. O da bir çözüm olarak grev yapmaya karar verir; eski evlerine taşınıncaya dek anne ve babasıyla neredeyse tüm iletişimini keser. Artık ne kucaklaşmalar vardır ne de sıcak sohbetler. Zorunlu hâller dışında hiçbir şekilde konuşmaz. Ama bu durum işleri düzeltmeye yetmez. Stella, konuşup dertleşecek birilerini arar. İmdadına her zaman olduğu gibi büyükannesi yetişir. Her zaman yanında olan, her derdine çözüm bulan bu kadın aslında gerçek büyükannesi değildir, annesinin ilk eşinin annesidir. Ailede Grev Var, küçük büyük tüm okurların seveceği, eğlenceli, sürükleyici bir roman. n KONUK HARFLER ‘Çocukların dünyasında oyun çok önemli’ Behçet Çelik ile “Çantasızlar Kampı” üzerine söyleştik. HALİL TÜRKDEN G ünışığı Kitaplığı’nın “Köprü Kitaplar” koleksiyonundaki romanınız Sınıfın Yenisi genç okurların karşısına çıktığınız ilk kitabınızdı. Çantasızlar Kampı ise çocuk edebiyatındaki ilk kitabınız. Bu farklı kulvarlara yazarken neler oldu, Sınıfın Yenisi bir nevi köprü müydü? n Çocuklar ve gençler için yazmak daha kolaymış gibi bir önyargı var. Daha yalın dil ve anlatım yeğleneceği için yetişkinler için yazılan metinlere göre yazarın işinin daha az çetrefil olacağı zannedilir, oysa durum tam tersi. Öncelikle yalın bir dille yazmanın daha zor olduğunu, böyle bir anlatım içerisinde hataların daha kolay görüldüğünü belirtmeliyim. Bunun yanı sıra çocukların ve gençlerin dünyası çok farklı; dilleri ve beğenileri de. Bugünün çocuklarının ya da gençlerinin dünyalarına hitap edebilecek bir şeyler yazabilmek neredeyse başka bir çağa seslenmek gibi. Ayrıca bu yaşlardaki okurların dikkatlerini tetikte tutabilmek, ilgilerini çekebilmek için sürükleyici metinler kaleme almak gerekiyor. Sınıfın Yenisi’nin ilgi görmesi ve gençler tarafından okunması üzerine yayınevi benden yine o yaş grubuna yönelik bir roman yazmamı istiyordu. Oysa bu kez daha küçüklere, ilkokul çağındakiler için bir şey yazma isteği duydum. Bunun esas nedeni, tam o yaşlarda ikiz yeğenlerimin olması. Onların okuyabilecekleri bir kitap yazmak bana cazip geldi. Sınıfın Yenisi’ni yazdığım bir yıllık süreçte ilkgençlik çağına yönelik ne yazmalı, nasıl yazmalı diye bir hayli kafa yormuştum, genç okurların romanımla ilgili eleştiri ve düşüncelerinden de ileride yararlanabileceğim fikirler edinmiştim ama çocuk romanı ile ilkgençlik romanı yazmak arasında da farklar olduğunun ayırdına Çantasızlar Kampı’nı yazarken daha çok vardım. Gerek roman kişilerinin gerekse roman yayımlanırsa okuyacakların sekizdokuz yaşında olması öncelikle roman kişilerinin dillerinin, konuşmalarının buna uygunluğunu, aynı zamanda da romanın olay örgüsü ve akışının onların heyecan ve beklentilerine ters düş memesini gerektiriyordu. Bu noktada haklısınız, ilkgençlik romanı ile çocuk romanı arasındaki anlatım ve kurgu farklarına rağmen Sınıfın Yenisi’ni yazmak benim için bir köprü görevi gördü. Gençler için yazmak yetişkin edebiyatından farklı bir kulvara çıkmak, çocuklar için yazmaya başlarken en azından daha az korkmamı ve çekinmemi sağladı, diyebilirim. n Çantasızlar Kampı’nda, oyunla bir araya gelen beş çocuğun bir başka oyunu bozmak için birbirine sıkı sıkıya bağlanışını nasıl okumalı? n Çocukların dünyasında oyun çok önemli, çok merkezi bir yer tutuyor, arkadaşlıklar da… Dünyayı, hayatı, beraber olmayı, kendilerinden farklı çocuklarla temas ve iletişimi önce oyunlar üzerinden öğreniyorlar. Düşünün, çocuklar için bir oyunu beraber kurmak ne kadar önemli, aynı şekilde Behçet Çelik de Çukurova’lı yazarlarımızdan.... bir oyunun bozulması sırasında duydukları hüsran da ortak. Çocukların birlikte bir iş görmeyi, bir zorluğu aşmayı öğrendiği bir roman yazma fikri bana cazip geldi başlarken; onlar için çok önemli olan oyun alanlarının ellerinden alınmasının uygun bir vesile olabileceğini düşündüm. Böylece birbirleriyle olan benzerlik ve farklılıkların ayırdına varacakları gibi tek başlarına güçlerinin yetmediği yerde birlikte hareket ettiklerinde bir şeylerin değişmesini sağlayabileceklerini görme fikri, romanın ilerlemesini sağladı. n Mekân ve metin arasında kurduğunuz güçlü bağı konuşsak biraz… n Mekân, hayatlarımızda olduğu gibi edebiyat yapıtında da basit bir arka plan, bir fon değil. Düşüncelerimizi belirleyen etmenlerden biri. Aynı zamanda mekân, ruh durumumuzu da etkiler; aynı mekân içindeyken bile mesela evimiz dağınıkken içinde bulunduğumuz ruh durumuyla evi derleyip topladığımızdaki ruh durumumuz bir olmaz. Mekânı oluşturan unsurlar, diyelim yapılar, nesneler, bizim zaman duygumuzu da etkiler, hatıralarımızı kışkırtır. Edebiyat yapıtlarında mekânın ve çevrenin önemli yer tutmasının bir nedeni de edebiyatın hatırlamayla yakın ilişkisidir. Bunların yanı sıra bir edebiyat yapıtının içine girmemizi, ona nüfuz etmemizi sağlayan en önemli unsur atmosferdir. Mekân, metnin atmosferini yaratırken her daim yazara yardımcı olur. n Edebiyatımızda önemli bir yere sahip Çukurovalı yazarlardan biri de sizsiniz. Bu coğrafyanın sizde biriktirdikleri ne? n Şanslı bir çocuktum. Çocukluğumda yazın yaylaya çıkardık. Yayla hayatı, şimdiki gibi değildi o zamanlar. Şimdi bizim yaylada internet kafe, evlerde uydu televizyon, herkesin elinin altında akıllı telefon var. Bizim çocukluğumuzda yaylada elektrik bile yoktu ama daha yalın bir doğayla iç içeydik. Şehir hayatından çok farklı bir hayatı, gözleme şansı bulmuşumdur. Çukurova’nın benim üzerimdeki en önemli etkisi budur diyebilirim. Bu coğrafyanın çoğulcu yapısı da edebiyatı etkilemiştir. Örneğin, Orhan Kemal’in eserlerinde çok farklı sınıfsal kesimlerin yanı sıra farklı etnik gruplardan insanların da hikâyeleri yer alır. Çukurova hem bu çelişkinin hem de çelişki içerisindeki birliğin coğrafyasıdır. Tektip bir kültürel iklim değil, büyük bir zenginlik taşır kendi içerisinde. Bu birikimden benim de payıma bir parça düşmüş olduğunu umuyorum. n Çocukluk ve gençlik yıllarınızda “sevdiğim kitaplar” dediğiniz, yollarınızın kesiştiği okumalar ve yazarlar oldu mu? n Beni yazmaya yönelten, çocukluğumdan itibaren okuduğum kitaplardı. Çocukluğumda çok sevdiğim kitaplardan, “Pıtırcık” dizisini, Samed Behrengi’nin kitaplarını, Erdal Öz’ün yönettiği “Arkadaş Kitaplar” dizisini, Pal Sokağı Çocukları’nı, İki Yıl Okul Tatili’ni, Yaşar Kemal’in Filler Sultanı ve Kırmızı Sakallı Topal Karınca’sını, Nâzım Hikmet’in Sevdalı Bulut’unu sayabilirim. Ortaokul yıllarında ise Sait Faik’in, Orhan Kemal’in ve William Saroyan’ın öyküleri benim öyküye başlama nedenim. Bu yazarların öykülerini severek okurken benzer biçimde öyküler yazma isteği duymuştum. n Çantasızlar Kampı / Behçet Çelik / Günışığı Kitaplığı / 164 s. KItap 216 Nisan 2017
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle