Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
168 ‘Vatanında kendini yabancı hissetmek’ “Sütude Aras Hanımefendi’nin anısına” 4151 Selim İleri, yakın dostu Ayşe Sarısayın ile uzun bir söyleşi kitabı yayımladı. “O Aşk DinmediSelim İleri Edebiyatıyla Elli Yıl”. Şık bir kitap ama suya sabuna dokunduğu söylenemez. Tam sayfa ilanlarında yayınevi onun için “büyük usta” derken İleri’yi Kerime Nadir ekolüne dahil edenler de var. İkisine de katılmıyorum. O Türk edebiyatında nitelik ve nicelik sorunları yaşanırken kentsoylu insanlara dair romanlarıyla 1970 ve 1980’lere damgasını vurmuştur. Kendisiyle tanışmadık, ona yılların ötesinden bir konuda yanıt hakkımı kullanırken “elli yıllık edebiyatçıya” bir de önerim olacak. 4152 Türkiye kökenli önemli yazar, şair ve çevirmen (İnce Memed’in çevirmeni) Edouard Roditi’den “The Delights of Turkey” adlı öykü kitabını okumuş ve etkilenmiştim. Bibliyoman Michael Neal’in yardımları ve uzun uğraşlar sonucu kitabın telif haklarını YKY’ye aldık ve kitap 1999’da, “Türkiye Tatları” adıyla yayımlandı. Kitapta sözde soykırıma dair bir öykü vardı, konunun tartışılırlığı ve bir banka yayınevi olduğumuzu da düşünerek o öyküyü çıkarttırdım. Yalnız bir yaklaşım hatası yapmış, bu tasarrufumuzu kitapta belirtmemiştik. Çok geçmeden F. Ö. adlı yazar ve çevirmen bardağa boş tarafından bakmayı yeğleyerek YKY aleyhine bu nedenle bir saldırı yazısı döşendi. Muhtemelen yayınevinde çalışan bir dostundan aldığı tüyoyla ucuz yazısını kotarırken kitabı da okumamıştı çünkü rahmetli Aydın Gün’ün yazdığı önsözü Selçuk Altun’a mal etmişti.Enis Batur’dan aldığım bilgiye göre hazretin bir projesini reddetmiştik. Çok geçmeden aynı konuda Cumhuriyet’te, Selim İleri’nin de bir yazısı çıkmıştı; ne hikmetse o da Aydın Gün’ün yazısını, Selçuk Altun’un yazdığını sanıyordu. 4153 Attilâ İlhan (19252005) Kitabistan’ın proaktif üstatlarındandı; köşe yazıları takip edilirdi, genç yazar ve şairlerle diyalog içindeydi ve Bilgi Yayınevi’nde uzun süre yöneticilik yapmıştı. Attilâ İlhan’ın edebiyat âlemine yaptığı iyiliklerden biri de, kendisine 19671984 döneminde kırk küsur yazardan gelen mektupları 2001’de yayımlatmasıdır (Attila İlhan’a Mektuplar, Derleyen: Belgin Sarmaşık, Otopsi). Kitap kısa sürede ses getirmiş, Kitabistan gündemini uzun süre meşgul etmişti. Özellikle genç yazarların “yağcılık” mertebesine varan üslupları eleştirilmişti. Örneğin, Selim İleri’nin 04.02.1977 günkü mektubu, “Sevgili Attila Ağbi, / Bu mektupta yazmaya çalışacağım olaylar, herhalde çok şaşırtacak sizi; şaşırmakla kalmayıp, peygamberliğinizin bir kez daha kanıtlandığını duyumsayacaksınız” cümlesiyle açılıp; “İstanbul’a gelecek misiniz Mart’ta? Emirleriniz nelerdir?” ile bitmekteydi. Ama benim altını çizdiğim cümlede o bayağı ileri giderek “Hasan Bülent’ten nefis bir mektup aldım. O Emin Özdemir ‘köylüsü’, TDK’da sizi çekiştirmeye yeltenmiş, Hasan Bülent de küplere binmiş” demişti. Attilâ İlhan’a şirin görünmek için maksadını aşan bu cümle nedeniyle Selim İleri’ye yüklenmeyeceğim. Ancak kırk yıldır tanıdığım Emin Özdemir (doğ. 1931) için hakseverlik adına birkaç cümlem var: Emin Bey alçak gönüllü, zarif ve birikimlidir. Bir yazar veya şair hakkında kem söz ettiğini duymamışımdır. Duayen dil bilimci ve bibliyofildir, kendi dalında ülkenin en önemli denemecilerindendir. 4154 05.01.2017 günkü Cumhuriyet Kitap’ta Eray Ak’la yaptığı söyleşide İleri, “Peki, geri dönüp baktığınızda bu elli yıl sizde hangi duyguyu uyandırıyor Selim Bey?” son sorusuna, tek sözcükle, “Şefkat” demiştir. 05.03.2010 günü sahaf Turkuaz’dan Selim İleri’nin, “Biten (İki) Yüzyıl” kitabını niye mi aldım? Çünkü İş Kültür’ün eski genel yayın yönetmenine imzalanan kitapta “Sevgili Mürşit beni affet!” denmişti. Emin Özdemir Beyefendi’nin sağlık sorunları vardır. Selim Bey onu arayıp geçmiş olsun demek isterse telefon numarası için Adnan Binyazar veya Selçuk Altun’u arayabilir. 4155 “Attilâ İlhan’a Mektuplar” kitabını, bir sahaf sitesinden edinmenizi öneririm, Kitabistan tarihi ve kültürazzisi için elzem yapıttır. 26.06.1967 günkü mektubunu Doğan Avcıoğlu, “Elyazımın çirkinliği ile sizi yormamak için makine ile yazma nezaketsizliğini yaptım, hoş göreceğinizi umarım” diyerek bitirmektedir. Elyazısıyla mektuba önem veren bir kişi daha biliyorum; küresel koleksiyoner ve Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Koç. 4156 (S)İLAH. 4157 Sahibini unuttuğum bir aforizmaya göre: “Özyaşamöyküsü, özyaşamöyküsü kitabına girmeyenlerden ibarettir.” 4158 Ocak’ta, Nâzım Hikmet’in 115. Emin Özdemir, Adnan Binyazar. yaşgününde, nicedir ıskaladığım romanı “Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim”i okuyordum. Özyaşamöyküsel kitaba bir yetkin editör eli değse “En Büyük 50 Türk Romanı” arasına girerdi. 1962 ürünü kitabın son paragrafında üstat, “Konuklarım kocalmamış. Onları son görüşümde kaç yaşındaysalar o yaştalar, ama ben altmışımın içindeyim. Beş yıl daha yaşayabilsem…” diyordu. Ertesi yıl gitti… 4159 “Ornitoloji”Roni Margulies: Kokulu Haiku Deryadil sokağında ilk gecem. Beşiktaşlıyım artık. Ne yatak var evde, ne ışık, ne su. Bilgisayarda müzik, bardağımda acıbadem, burnumda bir kadının kokusu. 4160 Theodor Adorno (19031969) diyor ki: “Kendi vatanında kendini yabancı hissetmek entelektüel için ahlaki bir sorumluluktur.” “Sanat, kırılmış bir mutluluğun taşıdığı vaattir.” “Artık vatanı olmayan bir adam için, yazmak, yaşamak için bir yer hâline gelebilir.” “Gözümüzdeki kıymık en iyi büyüteçtir.” 4161 Mine G. Saulnier’in bir film yönetmenine imzaladığı 1997 ürünü “Yalnız Kalem”i incelerken aklıma geliyor; Mine Kırıkkanat özyaşamöyküsünü yazmayacak mı? 4162 “Alkol şişelerinde, ‘Dikkat, alkol hamile kadınlar için tehlikelidir’ yazması kinayelidir. Çünkü kadınlar çoğunlukla alkol aldıkları için hamile kalırlar.” Komedyen, yazar Rita Rudner 4163 Küresel kültürazzi: Yazar David Markson, Malcolm Lowry’nin (19091957) “Yanardağın Altında” adlı romanı hakkında master tezi yazar. İkili, iyi dost olurlar. Markson, alkolik Lowry’i evinde konuk ederken alkollü içki bulundurmamaya dikkat eder. Çaresiz kalan Lowry, Markson’un tıraş losyonunu içer. / Filozof ve yazar Plinius (MS 2379), Vezüv Yanardağı’nın patlamasından sonra inceleme için tepesine çıktığında zehirli ortamda boğulur. / Coğrafya ve tabiat Plinius’un ana çalışma konusuydu. / Heykeltıraş Pietro Torrigiano (14721528), önemli bir sanatçıydı ama çok sinirliydi. Yaptığı Meryem heykeline istediği para verilmeyince heykeli parçalamış, Mikelanj’ın bir tartışma sonrası, burnunu kırmıştı. / Gala, Paul Eluard’tan ayrılıp, Salvador Dali ile evlendi. Max Ernst ve Giorgio de Chirico ile kaçamakları vardı. Yaşlılığında gençlerle de sürekli flört etti…/ “Böyle Buyurdu Zerdüşt”ün ilk baskısını Nietzsche kendi parasıyla bastırdı ve kitap kırk adet sattı. / “Nietzsche” adını bir yere bakmadan yazabilen kaç kişi vardır? / Konstantinos Kavafis (18631933), İstanbul kökenliydi, tüm ömrü İskenderiye’de geçti ama Yunanistan’ın yetiştirdiği en büyük şair bellendi… 4164 Kafamda tuhaf bir kitap projesi: 2004’ten beri çıkan küresel kültürazzileri fotoğraf veya desenlerle destekleyerek… 4165 “Yaşar Kemal ya da Dionysos’un Dönüşü”ndenYalçın Sadak: “Her gerçek yazar gibi Yaşar Kemal de öncelikle bir dil yaratmıştır. Kendine özgü sentaks, sözce ya da mecazlar icat etmekle ilgili değil fakat bir üstbelirleyenden yoksun ve tümüyle kolektif sözcelemleri düzenlemekle meşguldür. Tanzimat’tan 1970’lere, Türkiye’de, kurmaca dilinin, büyük oranda kimlik politikalarının güdümünde kamplaştığı söylenebilir. Peyami Safa, Tanpınar örneğin; toplumsal değişimi kültürel kimlik üzerinden okumuş, konuşma dilinin ötesinde, üstbelirleyeni (gönderge dili) Osmanlıca olan bir dil inşa etmeye yönelmişlerdir. Evliya Çelebi Seyahatnâmesi ve Dede Korkut Hikâyeleri’nden cımbızladığı kimi ifade kalıplarını, Çorum ağzıyla harmanlayan Kemal Tahir’se bir başka kimlik icatçısıdır.” 4166 Ocak’ta Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri verildi. Gazete haberinde, jüri üyeleri de sayılmıştı, onların arasında Dışişleri Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı’nın da bulunması bana o ayki KİTAP İÇİN yazımı anımsattı. 2016 Güzü’nde Roma’da Il Libraccio’da yaptığım konuşmama davetli oldukları hâlde katılmayan, 2008’de Londra’da tüm masraflarını karşılamak üzere “Songs My Mother Never Taught Me”nin lansmanı için bir salon istediğim hâlde vermeyen Dışişleri Bakanlığı’nın, Türk yazarlarının yurtdışı faaliyetlerine duyarsızlıklarını eleştirmiştim. Yazımı okuyan Eray Ak anlatmıştı; Güney Kore Büyükelçiliği bir yazarlarının Türkçeye çevrilmesi (“Vejetaryen”) sürecini adım adım takip etmişler… Anekdotu dinlerken utanmıştım, işbu maddeyi yazarken de utanıyorum! >>4167 Ocak yazımda tanıtımını yaptığı kitaplara beş üzerinden yıl 10 6 Nisan 2017 KItap