Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler da bu uzun dönem, aslında farklı medeniyetlerin karşılaştığı, savaştığı, bilgi alışverişi yaptığı, şimdiki bilimlerin temellerinin atıldığı oldukça üretken bir çağdır. Umberto Eco’nun hazırladığı bu ansiklopedik çalışmanın ikinci cildi, yine Ortaçağ’ın tüm yönlerine ışık tutuyor. Uzun bin yılın gündelik yaşamından, müziğe, teknik gelişmelerden, Haçlı Seferlerine uzanan bin bir yüzünü uzmanlar tarafından yazılmış makaleler aydınlatıyor. İkinci cildi sunulan Ortaçağ, tüm meraklı okurların kütüphanesinde önemli bir yer tutacak. Orleans Bakiresi Jeanne D’arc / Nida Yılmaz / Etkin Yayınları / 158 s. “Tanrı katında hoşa giden ve asli görevim olan kadınlık görevlerimi unutup asker oldum. İnsanları birbirine öldürtmeye kışkırttım. Sonra da bu günahların Tanrı’dan gelen sesler olduğunu söyledim. Halkı kışkırtma, itaatsizlik, kendini beğenmişlik ve dinden sapkınlık suçlarını işlediğimi kabul ederim. İşlediğim günahları için büyük pişmanlık duyduğumu, bu suçları bir daha işlemeyeceğimi bildiri, beni yeniden Hak yoluna döndüren din ulularına minnetlerimi sunarım. Gerek kilise’ye gerek Kutsal Papa Hazretlerine itaat etmek boynumun borcudur. Kutsal Kitap üzerine ant içerim.” Nida Yılmaz, Jeanne D’arc hikâyesini romanlaştırıyor... Keçi Medeniyeti / Cemal Ün / Ayrıntı Yayınları / 154 s. Eski zaman efsanelerinin insan yüzlü, keçi ayaklı Pan’ı, ürkütücü kahkahasını ve neşeli flütünü alıp tarihin eski sayfalarına çekildi uzun zaman önce. Ama hikâye orada kalmadı. Keçi, sadece etinden, sütünden ve yününden yararlanılan bir hayvan değildi. Diğer hayvanlardan daha önce evcilleştirilen keçi sayesinde, insanlar medeniyetin merdivenlerini hızla çıkabildi. Keçiden önce, insanlar, besin bulmak için avlanmak, dolayısıyla uzun süre av aramak ve hemen hemen bütün zamanını gıda bulmak için harcamak zorundaydı. Keçinin evcilleştirilmesiyle birlikte toprağın işlenmesinin de öğrenilmesi, insanın kendine daha fazla zaman ayırmasını sağladı. Cemal Ün, Keçi Medeniyeti’nde neolitik dönemden günümüze uzanan doğa kültürü temelinde ele aldığı keçileri ve tarihsel önemini, tarımdan mitolojiye, edebiyattan sinemaya doğru genişleyen bir perspektifle inceliyor. Halep Sığınma Evi / 19221927 / Karen Jeppe / Yayına Hazırlayan: Ahmet Tetik, Cihan Güneş / Çeviren: Serdar Y. Demirtaş / Alfa Yayınları / 814 s. Birinci Dünya Savaşı’nın ilk yılında Osmanlı Devleti’nin cephesi ve cephe gerisi güvenliğine yönelik tehdit algılamaları kaygısıyla 1915 ortalarında gerçekleşen Ermenilerin “sevk ve iskânı”nda, yani tehcir (göç ettirme) ve sonrasında yüz binlerce Osmanlı vatandaşı Ermeni evlerini, komşularını bırakarak çıktıkları zorunlu yolculukta ailelerinden de ayrılmak zorunda kalmış ve bu zorlu yolculuk sırasında birçoğu hayatını kaybetmiştir. Bugün Suriye sınırları içerisinde kalan Halep’te, tehcirle bölgeye gelen Ermenilere yardım amaçlı yetimhane, hastane, meslek edindirme okulları gibi tesisler kurulmuştur. Tehcirin ilk dönemlerinden itibaren bölgedeki Osmanlı idarecilerince oluşturulan sosyal ve ekonomik yardım kurumları savaş şartları altında hizmet görmeye başlar. Çalışmamızda, söz konusu süre içerisinde Near East Relief tarafından yardım edilen 1184 kişiye ait bilgiler yer alıyor. Birleşmiş Milletler S A Y F A 3 6 n 1 6 E K İ M Cemiyeti Arşivi’nde bulunan defterlerde, bu kişilerin adısoyadı, annebaba adı, memleketi, yaşı ve yardım kuruluşunca kabul ediliş tarihi gibi bilgilerin dışında, tehcir sonrası yaşadıklarının anlatıldığı metinler de yer alıyor. Osmanlı İmparatorluğu’nda Mormon Misyonerler / Seçil Karal Akgün / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 448 s. Osmanlı ülkesine on altıncı yüzyılda Avrupa’dan gelmeye başlayan misyoner gruplarına on dokuzuncu yüzyıl başlarında önce ABD’li Protestanlar, 1884’te ise Mormonlar katıldı. Mormonluk ABD’de doğmuş ve gelişmiş bir inançtı. Hıristiyanlığı yorumlayış biçimlerinden dolayı Mormonlar kendi ülkelerinde büyük bir var oluş mücadelesi vermişti. İnançlarını denizaşırı ülkelerde yaymaya çalışırken İslamiyet’in Mormonluğa benzer yönleri ve laik olmayan yönetim şekliyle Osmanlı İmparatorluğu’nu çok çekici buldular. Buraya yerleşme tasarıları yaptılar, otuz yıl boyunca misyoner gönderdiler. Osmanlı, ABD ve Mormon arşiv kaynaklarından yararlanılarak hazırlanan Osmanlı İmparatorluğu’nda Mormon Misyonerler, bu unutulmuş misyoner hareketinin tarihi üzerine Türkiye’de ve dünyada şimdiye dek yapılmış en kapsamlı çalışma. “Benim Milletim...” / Büke Koyuncu / İletişim Yayınları / 372 s. “Benim Milletim...”, dinin ulusal kimlik tahayyülünde kazandığı kilit konumun, doğrudan doğruya toplumun dindarlaşması anlamına gelmediğini de gösteriyor. Ulusal kimliği İslâmîleştirerek yeniden pekiştirirken İslâm algısının da sekülerleşmesine hizmet eden bir süreç bu. Ulusal kimliği tanımlama politikasının, bir toplumsal iktidar mücadelesinin yansıması olduğunu da görüyoruz. Büke Koyuncu, Türkiye’de ulusal kimliğin ve milliyetçiliğin tarihsel dönüşüm seyrine ışık tutarken aynı zamanda AKP popülizmi ve “muhafazakâr demokrasi” projesi hakkında kapsamlı bir analiz sunuyor. Agapeye Ağıt / William Gaddis / Çeviren: Zeynep Alpar / Everest Yayınları / 134 s. Agapeye Ağıt’ın anlatıcısı yazarın kendisi gibi hasta yatağında kanser tedavisi görürken hayatını adadığı incelemesini sonlandırmaya çabalar. Sanatın mekanikleşmesinin adeta sembolü olan mekanik piyanonun bilgisayar teknolojisine kadar uzanan tarihini konu alan bu çalışma, ufuktaki ölümün etkisiyle bilinç akışına dönüşerek çatallanır ve Tolstoy, Dostoyevski, Thomas Bernhard, Goethe, Platon, Nietzsche, Benjamin, Glenn Gould gibi sanatçı ve düşünürlerle çetin diyaloglara girişir. Böylece başta Amerika ve eğlence endüstrisi olmak üzere Batı kültürünün içine sinmiş yıkıcı güçler, kaybolan yaratıcılık ve özgünlük, entropi, önü alınmaz yozlaşma ve gittikçe kısırlaşan var oluş gibi temalar üzerine kısa, özlü ama her geçen gün daha da şiddetli yankılanan bir kehanet çığlığı haline gelir. William Gaddis’in ölmeden hemen önce tamamladığı Agapeye Ağıt, büyük bir yazarın külliyatının sıkıştırılmış bir özeti, gelecek yüzyıla bıraktığı sarsıcı bir vasiyet. Sosyalizm ve Din / V. İ. Lenin / Çeviren: Ömer Ünalan / Evrensel Basım Yayın / 84 s. “Marx, insan toplumunca yaratılmış olan her şeyi tek bir ayrıntıyı bile küçümsemeden eleştirel olarak yeni den biçimlendirdi. İnsan düşüncesinin yarattığı her şeyi dikkate aldı, eleştiriden geçirdi ve işçi sınıfı hareketi ölçütüne vurarak sınadı, dolaysıyla, burjuva sınırlarla kuşatılmış ya da burjuva önyargılarla koşullanmış kimselerin çıkaramayacağı sonuçlar ortaya koydu.” Sosyalistlerin amacı, “sömüren sınıflar ile örgütlü dinsel propaganda arasındaki bağlantıyı tümüyle yok etmek ve çalışan insanları dinsel önyargılardan gerçekten kurtarmaktır. Bu amaçla, en yaygın bilimsel eğitim ve din karşıtı propagandanın örgütlenmesi gerekir. Bununla birlikte, inananların dinsel duygularını incitmekten dikkatle kaçınılmalıdır; çünkü bu yalnızca dinsel bağnazlığın artmasına yarar.” Sosyalizm ve Din yeni basımıyla okurlarla buluştu. Edebiyattaki İktisat / Yayıma Hazırlayan: Derya Güler Aydın, Çınla Akdere / İletişim Yayınları / 424 s. Robinson Crusoe bir roman kahramanı olarak Daniel Defoe’nun eserinde göründükten sonra, sadece insanın doğayla başa çıkmasının edebi örneği olarak kalmadı, ihtiyaçlarını, kaynaklarını, tüketimini kayda geçiren ilk “muhasebeci” kahraman oldu! Edebi eserlerin yaratılması süreci, kurgularına nüfuz etmiş iktisadi sorunsallar ve edebiyatçıların görüşleri edebiyatın farklı disiplinlerle kurduğu diyalog açısından değerlendirilebilir. Edebiyattaki İktisat, edebiyat ve iktisat alanları arasındaki ilişkinin çeşitli yansımalarını, bu defa edebiyat eleştirmenlerinin değil iktisatçıların gözüyle inceleyen makalelerden oluşuyor. Robinson’u odağına almadan ancak Robinson imgesinin etrafında kurulabilecek bir tartışma açarak kalkınmanın yollarından Osmanlı şiirine, Tanpınar’dan Dos Passos’a uzanan örneklerle, edebiyatı ve iktisadı “başka türlü okuma”nın imkânlarını değerlendiriyor. 20. Yüzyılda Soykırım ve Etnik Temizlik / Yayıma Hazırlayan: Cenap Çakmak, Fadime Gözde Çolak, Gökhan Güneysu / İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları / 342 s. Yirminci yüzyılda, dünyanın birçok bölgesinde soykırımlar, etnik kıyımlar, kitlesel katliamlar, iç savaşlar meydana geldi. Bunlar her gün yaşanan sıcak örnekleriyle yirmi birinci yüzyılda da devam ediyor. Öyle görünüyor ki bu soykırım ve katliamların temelinde yaşanan din, mezhep, kimlik sorunları ile sosyoekonomik eşitsizlikler devam ettiği sürece, yaşanan insanlık dışı olaylar bitmeyecek. Bu kitapta ele alınan örnekler arasında Bosna, Türkiye’de medyanın ilgisiyle biraz bilinir olsa da diğer soykırım, katliam ve etnik temizlik örnekleri hakkında çalışmalar sınırlı düzeyde kaldı ve Ruanda, Kongo, Liberya, Sierra Leone, Uganda, Sudan ve Çad’da meydana gelen çatışmalar ve gerçekleştirilen katliamlar, Türkiye’deki kamuoyuna ayrıntıları ile yansıtılmadı. 20. Yüzyılda Soykırım ve Etnik Temizlik adlı bu çalışmada, tüm kıyım ve katliamların tarihsel ve antropolojik nedenleri göz önünde tutulup karar vericilerin ve politikacıların nasıl hareket ettiği, yaratılan suçların temelinde hangi saiklerin ve eşitsiz ilişkilerin yattığı ortaya konuluyor. Bir Elin Sesi Var / Anthony Burgess / Çeviren: Roza Hakmen / Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları / 194 s. Anthony Burgess’in 1961’de Joseph Kell müstear adıyla yayımladığı Bir Elin Sesi Var, Soğuk Savaş’ın tam ortasında kalan Britanya’da yaşanan hızlı değişim dönemine denk gelmiştir. Romanın başlığı Malay C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1287 2 0 1 4