27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Refik Durbaş’ın yeni şiirleri “Bağışla Ziyanımı” Şair hüznü Refik Durbaş “Bağışla Ziyanımı” adlı kitabı ile Bach’ın fügleri gibi görkemli hüznünü bulutlara salıp “yalnızlığımız bireysel olsa da” sineye çekip toplumsal yalnızlığımızın kapılarını birer birer aralıyor. r Gürol SÖZEN e denli zordur usta bir şairin şiiri ya da şiir kitabı üzerine bir şeyler yazmak... En doğrusu okuyup bir başına, ağaçlara, kır çiçeklerine fısıldamak mı? Belki de çimen yeşilinin gökyüzüne okumak; bağırmadan, hadi diyelim bu şölende beyaz bir güvercin ile onun yanaşması kalender serçe de olsun şiirin sesine aşina… Çünkü o şiirin sözcükleri tek tek düşünülmüştür; günlerce, aylarca. Belki de yıllarca... Tek bir sözcük o şairi bir avare gibi sürüklemiştir peşinde. Yüz vermemiştir oldurmaz bir sevda gibi. Yalnızlığı kendi derin sularına bırakmıştır . O nedenle zordur şiirin ustasına yeni bir anlam yüklemek. Oysa şiirin yanı başından görmeden geçer kalabalıklar. Serçe parmakları ile birbirine tutunmuşlardır. Sokaklar tıka basa onlarla doludur. Güruh olarak gezinen yığınların hiç umurunda değildir şair ve şiiri. Okumuşlar, üflemişlerin de umurunda değildir. Yoksulluğumuz bundan. Oysa usta şair kendi denizinin gezginidir; sokaklarda değil sözcüğün dağarcığında yol alır hep. Şiir değil “miirin” bile farkında olmayanlar, hayata hükmedenler yani; kocala, N Refik Durbaş, 16. İzmir Kitap Fuarı’nın Onur Yazarı’ydı. Üstte, plaketini alırken... kocala üzerlerine gelseler de aldırmaz usta şair çünkü onun yanı başında sözcükleri vardır. Onların da şiirini bir gün yazar yeri geldiğinde tabii ki! Ama onlar hiçbir zaman kendilerine şiir yazıldığının farkında bile olmayacaklardır. Şairin yalnızlığı da burada saklıdır. Yazgısı ne olursa olsun tek tek sözcüklerin de ötesinde, damıtılmış bir hayatın izini gökyüzünden indirerek yazar o usta şair; içinde erguvanı olan aydınlık mavi bir bulut gibi. Aslında eskimeyen geleceğe uçurmuştur uçurtmasını ve güvercinini… “Yıllar oldu kimliksiz bir odada beden ecele esir, ruh kafir… Çürüyor ihtiyar ömrüm; nereye gitmek istesem sokaklar çıkmaz, dağlar çıplak, gökyüzü dilsiz, alanların rengi solmuş, sen birlikte baktığımız samanyolunda değilsin, yıldızlar firarda… Peru’da bir sılam bile yok, kiralık bile olsa. Akrabam kalmadı yalnızlıktan başka…” diyorsa hele o usta şair yanına hiç yaklaşılmamalıdır!.. Bir de üstelik “kadim” dostunuzsa sözcüklerle yanıt aramak değil, “vaktikerahat”i çoktan gelen kadehin tokuşturulmasıdır aslolan! Bir de dost, Necatigil, “Her sanatçı ayrı bir ağıt yakar hayata” diye herkesi tembihlemişse eğer... O zaman, tüm hüzünlerini kuşanarak; “Salkım söğütten düşüyor kelime bir kelime de bedeninden… Düştüğü yerden alıp ilk kelimeyi korkularının mağarasına saklıyor İkincisini bedeninin çıplaklığına…” diyen Refik Durbaş “bağışla ziyanımı” adlı kitabı ile işte Bach’ın fügleri gibi görkemli hüznünü bulutlara salıp “yalnızlığımız bireysel olsa da” sineye çekip toplumsal yalnızlığımızın kapılarını birer birer aralıyor: Nice ustalıklı sözcükleri ve derinliğini tezgâhında bir başına dokuyup örerek... Unutulur gibi değil… n Bağışla Ziyanımı/ Refik Durbaş/ Islık Yayınları/ 240 s. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1287 1 6 E K İ M 2 0 1 4 n S A Y F A 1 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle