Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Vitrindekiler günümüz oyunları arasında ne tür devamlılıkları vardır? Çalışma bu türden sorular üzerinden ilerliyor... Derin Basitlik / John Gribbin / Çeviren: Arda Barişta, Alkım Kızıltuğ / Alfa Yayınları / 312 s. “Etrafımızdaki dünya bize oldukça karmaşık ve sürprizlerle dolu görünür; depremler olur, borsada inişler çıkışlar yaşanır, hava durumu çoğu zaman doğru çıkmaz. Bütün bunların bir kuralı var mıdır?” John Gribbin kitabında, rasgele gözüken evrenin basit bir nedensonuç ilişkisinden oluştuğunu açıklamaya girişiyor. Örneğin neden fren yapan bir sürücü bütün trafiği kilitler, neden atmosferdeki çok küçük bir değişimden büyük fırtınalar çıkar ve hatta nasıl olur da bizler cansız maddeden ortaya çıkıp evrimleştik. İşte bütün bu soruların cevabını Derin Basitlik’te yanıtlıyor Gribbin. Yazar, kaos ve karmaşıklık kuramlarını sentezleyerek var oluşun gizemlerini açıklamakla kalmıyor, dünya dışı yaşamın izlerini de sürüyor. Caz Sanatı / İlhan K. Mimaroğlu / Pan Yayıncılık / 132 s. İlhan K. Mimaroğlu’nun kaleme aldığı bu kitap, Türkiye’de yayımlanmış ilk caz kitabı olma iddiasında. Adı, zihin kurcalayabilir. “Denebilir ki, daha mütevazı bir ad seçmek yerine, cazın bir sanat olduğunu kitabın kabında bağıra bağıra ilan etmek, bu musikinin sanatlığı hususundaki şüpheleri tanımak demektir. Yalan değil. Benim, cazın bir sanat olduğu hususunda hiçbir şüphem yok. Gelgelelim, pek çok kişinin var. Bu kitabın başlıca amacı da cazın bir sanat olduğunu ispat etmektir.” Rougonlar’ın Serveti / Emile Zola / Çeviren: Yurdahan Tulun / Payel Yayınevi / 392 s. Rougonlar’ın Serveti, Emile Zola’nın yirmi romandan oluşan ‘Rougon Macquart’ serisinin ilk kitabı olması nedeniyle doğal olarak seride önemli bir yere sahip. Zola, yarattığı bu devasa roman serisinin adını, Rougon ve Macquart Aileleri: İkinci İmparatorluk Dönemi’nde Bir Ailenin Doğal ve Toplumsal Tarihi olarak belirlemiş. Zola, yirmi romandan oluşacak yapıtında bu iki aileye mensup bireylerin 18511870 döneminde bireysel ve toplumsal olarak başlarından geçenleri, geçirdikleri evrimleri, maruz kaldıkları olayları konu ediniyor. Romanda dönemin toplumsal, politik ve ekonomik durumu üzerine zengin bilgilere yer S A Y F A 2 6 n 1 9 E Y L Ü L 2 0 1 3 veren Zola, aynı zamanda son derece incelikli işlediği bir aşkı da romanın merkezine yerleştiriyor. Huzursuz Adam / Henning Mankel / Çeviren: Seda Hauser / Altın Kitaplar / 540 s. Emekli bir deniz subayı Stockholm yakınlarında bir ormanda kaybolur. Kurt Wallander soruşturmaya çok da karışmak istemez, zaten olay bir başka dedektifin sorumluluğunda yürütülmektedir ama kaybolan kişi kızının kayınpederi çıkınca işler değişir... Kural ve tüzüğe fazla aldırmayan tipik yapısıyla Wallander, kısa zamanda kendini bir başkasının sorumluluğundaki vaka üstünde o yılmaz dedektif inadıyla çalışırken bulur. Ne var ki altmış yaşına basmasının ve uzun zamandır sağlığını ihmal etmesinin bir getirisi olarak artık hafızasının eskisi kadar iyi olmadığını düşünmektedir. Bir yandan ucu Soğuk Savaş ve Gizli Servise kadar uzanan çetrefilli vakanın izini sürerken, bir yandan da sadece elindeki işle değil, kendi sıkıntısıyla da baş etmek zorundadır. Henning Mankel’in en iyi yapıtı olarak nitelenen roman okuyucu karşısında... Hürrem Sultan’ın Torunları – Osmanlı Hanedanının Kadınları Anlatıyor / Hazırlayanlar: İnci Döndaş, Ali Serim / Doğan Kitap / 288 s. Osmanlı hanedanı üyeleri, 1924’te yurtdışına çıkarıldılar. Simplon Ekspresi ile İsviçre’ye ya da vapurla Beyrut’a giden aile üyeleri, zaman içinde Fransa, İsviçre, Beyrut, Mısır, İngiltere, ABD hatta Brezilya gibi farklı ülkelere dağıldılar. 1952 yılında kadınlara, 1974’te erkeklere verilen Türkiye’ye dönüş izniyle bazıları ülkeye döndüler, diğerleri ise yaşadıkları ülkede kalmayı tercih ettiler. 1924’te Türkiye’den ayrılmak zorunda kalan, dönüş izni çıktığında ülkelerine kavuşan aile üyelerinden pek çoğu artık hayatta değilse de onların çocukları ve torunlarından birçoğu dünyanın çeşitli yerlerinde yaşamlarını sürdürüyorlar. İnci Döndaş ile Ali Serim, Osmanlı ailesinin on iki kadın üyesiyle röportaj yaptılar. Onlardan sürgünden sonra ailelerinin neler yaşadığını, hanedana mensup olmanın hayatlarında neleri değiştirdiğini dinlediler. Birbirinden farklı kader çizgileriyle de olsa, yaşamöykülerinde sürgünün izini sürdüler. Hürrem Sultan’ın Torunları, bu toprakların hüzünlü hikâyelerinden birini on iki kadının ağzından anlatıyor. Kitabın önemli özelliklerinden biri de, 2012 yılında hayata veda eden Neslişah Osmanoğlu’nun son röportajlarından birini içermesi. K İ T A P S A Y I 1231 C U M H U R İ Y E T