25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Seda Uyanık’tan “Osmanlı Bilim Kurgusu” Dünyayı şaşırtacak Osmanlı kurguları Seda Uyanık’ın kaynak niteliğindeki araştırmasında “Osmanlı Bilim Kurgusu: Fennî Edebiyat” bilimkurgu türünü, ütopya gibi diğer türlerden ayırıp tanımlayarak işe başlıyor. Uyanık, Osmanlı’da daha önceden ütopya olarak incelenmiş metinlerin, özellikle Jules Verne’in etkisiyle Osmanlı okuyucusunun beğenisini kazanan ‘fennî edebiyat’ türüne daha yakın olduğunu savunuyor. r Irmak ErtunaHOWISON nlü İtalyan edebiyat kuramcısı Franco Moretti, dünya edebiyatını ve farklı türlerin farklı coğrafyalardaki tezahürlerini incelemek için bir yöntem öne sürer: üçgen yöntemi. Moretti’ye göre Batı’nın dışında yazılan romanları incelerken yabancı biçim (roman) ve yerel deneyim arasında bir gerilimden bahsetmek doğru olsa bile bu yaklaşım romanları açıklamakta yetersiz kalır. Bu aslında biçim ve içerik arasında basit bir ikiliğe dayanan bir inceleme yöntemidir. Grafik ve diyagram türü soyutlamaları pek seven Moretti, dünya edebiyatını ve mesela Batı asıllı roman türünün Batı dışı bir coğrafyada nasıl kullanıldığını anlamak için daha karmaşık bir yöntem gerektiğini savunur. Üçgen yöntemine göre, dünya edebiyatı örneklerini bir kenarı yabancı biçim, bir kenarı yerel materyal (veya içerik), bir kenarı da yerel biçim (veya yerel anlatı sesi) olan bir üçgen olarak soyutlayabiliriz. Buna Türkiye roman tarihinden en açık örnek, yabancı roman türünü ilk kez kullanan Ahmet Mithat olacaktır. Bilindiği gibi, Ahmet Mithat, Avrupa’da çok sevilen ve çok satan bu türü Osmanlı’da ilk kullanan yazarlardandır. Fakat Ahmet Mithat, roman türüne sadece yerel içerik katmakla kalmaz, aynı zamanda türü yerel bir biçimle harmanlar. Pek çok araştırmacının da değindiği gibi, Ahmet Mithat, romanlarında bu coğrafyanın hikâye anlatma alışkanlıklığına özgü meddah geleneğini kullanarak romanın olay örgüsüne müdahil bir anlatıcı ses kullanır. Sonuçta ortaya, sadece içerik açısından değil, biçim açısından da Avrupa’daki örneklerinden çok farklı romanlar çıkar. Moretti’nin yönteminden hareketle fantazi, polisiye ve bilimkurgu gibi türleri sadece Batı’ya özgü tanımlar çerçevesinde ele alamayız. Batı’da belli bir gelenek ve toplumsal koşullar bağlamında şekillenen bu türler, dünya serüvenlerinde bambaşka biçimlere bürünebilir. Buna bağlı olarak, Osmanlı’da bilimkurgu olmadığını söylemek dünya edebiyatındaki çeşitlenmeyi kısıtlayan bir bakış olur. Evet, belki Osmanlı’da Batı’daki anlamıyla bir bilimkurgu olmayabilir. Fakat Avrupa edebiyatını çok iyi takip eden Tanzimat dönemi yazarlarının bilim ve teknolojinin gelişiminden ve modernleşme sürecinden ilham alıp yazdıkları kurgular, bilimkurgu olarak tanımlanabilir. Bu tanım, hem bilim kurgunun dünya edebiyatı tarihindeki kapsamını çeşitlendirir, hem de yerel edebiyatın incelenmesine farklı bir boyut katar. Seda Uyanık’ın kaynak niteliğindeki araştırması Osmanlı Bilim Kurgusu: Fennî Edebiyat , edebiyat tarihi ve incelemesine tam da böyle bir katkı sağlıyor. Önce bilimkurgu türünü, ütopya gibi diğer türlerden ayırarak tanımlayan Uyanık, Osmanlı’da daha önceden ütopya olarak incelenmiş metinlerin, özellikle Jules Verne’in etkisiyle Osmanlı okuyucusunun beğenisini kazanan S A Y F A 1 0 n 1 9 E Y L Ü L 2 0 1 3 Ü “fennî edebiyat” türüne daha yakın olduğunu savunuyor. İncelenen romanlar, ütopyalar gibi siyasi temelli olsa da, yazar bu kurgularda bilim ve teknoloji temalarının baskın olduğunun altını çiziyor. Dahası Uyanık, yazıldıkları dönemde “fennî edebiyat” olarak tanımlanan bu romanların ve türlerinin, yalnız Batılı tür tanımları ve bunların Osmanlı’da nasıl algılandığı çerçevesinde değil, aynı zamandaTanzimat döneminin koşullarına göre incelenmesi gerektiğini savunuyor. Bu bağlamda, Fennî Bir Roman yahut Amerika Doktorları, Ruşenî’nin Rüyası, Hülya Bu Ya, Rüyada Terakki ve Medeniyyeti İslamiyyei Rü’yet ve Çamlar Altında Muhasebe gibi eserler, bir imparatorluğun son demlerinde kurguladığı korku ve hayalleri yansıtıyor. Katlı köprüler, uçan arabalar, deniz üzerinden giden trenler, garsonları devre dışı bırakan restoran teknolojileri, Amerikan Özgürlük Heykeli’ni aratma 1900 yılında Abdülhamid için Alman ve Fransız mühendislerin tasarlardığı Boğaz Köprüsü. yacak heybetli sultan heykelleri, uyku odaları, bu romanlarda yer alan teknolojilerden bazıları. Hatta Osmanlı’nın günümüz politikalarında nasıl kurgulandığının sıkça tartışıldığı şu son yıllarda hâlâ pek çok İstanbulluya “çılgın” gelen ve tasarımcıları tarafından da öyle tanımlanan kentsel projelerin temellerini belki bu romanlarda bulabiliriz. Seda Uyanık, Jale Parla’nın Tanzimat edebiyatına dair bir temel teşkil eden Babalar ve Oğullar eserinde tartışılan modernleşme ve roman ilişkisini alt bir türe taşımakla kalmıyor; aynı zamanda dönemin bilim ve teknolojiye (ve modernleşmeye) ait tartışmalarının çeşitliliğine dikkat çekiyor. Yazarlar Avrupa ve Amerika mukayesesinden tutun da İslami teknolojik imparatorluk hayallerine uzanan kurgular aracılığıyla Osmanlı’nın teknoloji ve bilimi nasıl benimsemesi gerektiğine dair farklı görüşler öne sürüyor. Sadece Osmanlı modernleşmesi ve edebiyat tarihiyle ilgilenenleri değil, bilimkurgu hayranlarını da cezbedecek bu çalışma, henüz üzerinden çok geçilmemiş bir yolu da araştırmacıların dikkatine sunuyor. n Osmanlı Bilim Kurgusu: Fennî Edebiyat/ Seda Uyanık/ İletişim Yayınları/ 238 s. K İ T A P S A Y I 1231 C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle