23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vitrindekiler Ziyaretler Kitabı / Enis Batur / Kırmızı Kedi Yayınları / 250 s. Yol hali Enis Batur’un tezgâhını yanında taşıdığı, üretim debisini yükselttiği dönemler sunar. Önceden vardığı ya da tasasına düştüğü yerlere gerçekleştirdiği ziyaretler, Avrupa ruhunun Enis Batur’un kalemine ve fotoğraf makinesine aldığı deneyimler olarak, farklı kurgulardaki metinlerde sürgün verir. Kesif’in SaintNazaire’ine yıllar sonra tekrarladığı yolculuğun, Yazarlar Evi’nde bir kere daha kaldığı günlerin notları; Korsika’da, Loire kıyılarında, Normandiya’da dolaşırken karşısına dikilenler; Rudolf Steiner’in Goethenaum’una ve Le Corbusier’nin Villa Savoye’ına yaptığı ziyaretler, Enis Batur külliyatının beklenen ve tamamlayıcı öz parçaları olarak Ziyaretler Kitabı’nda okuruna ulaşıyor. Batur’un çektiği renkli ve siyahbeyaz fotoğraflar sadece görsel zenginlik taşımanın ötesinde, okurla özgün bir temas sağlıyor. Gülmek Serbest Dostlar / Anlatan: Halit Kıvanç / NTV Yayınları / 120 s. Yıllardır herkesi yazılarıyla, fıkralarıyla hem güldüren hem de düşündüren Halit Kıvanç bunlardan bir seçki yaptı. Gülmek Serbest Dostlar adlı kitapta hayvanlar üzerine yazdığı köşe yazılarıyla, meslek hayatı boyunca biriktirdiği fıkralar yer alıyor. Amaç gülerken biraz da olsa düşünmek, hem de çok sevdiği hayvan dostları sayesinde. Kıvanç yıllardır gazetelerde yazdığı, kitaplarında yayımladığı, televizyonda, radyoda, sahnede anlattığı; eşten, dosttan, meslektaştan, sanatçıdan dinlediği; okuduğu kitaplardan, dergilerden, gazetelerden öğrendiği hayvanlı gülmeceleri bir araya getirdi bu kitabında. Dünya Edebiyatı Nedir? / David Damrosch / Çeviren: Oğul Köseoğlu / İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları / 334 s. Dünya edebiyatı dendiğinde, akla Batı başyapıtları gelse de yeni bir küresel anlayışla, bu görüş sorgulanmaya başladı. ‘Dünya Edebiyatı Nedir?’ yazın kültüründe, dünya edebiyatının ve bu kavramın önemini irdeliyor. David Damrosch’a göre dünya edebiyatı, Batı’dan dünyaya yayılan başyapıtlardan oluşmuyor. Yazar dünya edebiyatını, çeviriyle değer kazanan eserlerin dolaşımı olarak yorumluyor. Yazar bu doğrultuda Gılgamış Destanı ve Rigoberta Menchú örnekleri üzerinden, eserlerin editörler ve çevirmenler tarafından kolaylıkla manipüle edilebileceğini öne sürüyor. Kitap, dünya edebiyatı çalışmalarında bir öncü olma amacı taşıyor. Charles Bukowski ve Meat Kuşağı / Hazırlayan: Şenol Erdoğan / Altıkırkbeş Yayın / 160 s. Bukowski, 60’lar ve 70’lerin başında kendi gibi teksir makinesi kullanan şairleri tanımlamak için “Meat şairleri” diye bir terim uydurur. Bukowski önderliğindeki Meat şairleri için ise hiçbir şey kutsal değildir. Şiir her şeyden oluşurdu: düzüşmek, küfür, uyuşturucu, ırk ve hapishane, hepsi aynıydı. Meat Kuşağı üzerine ŞeS A Y F A 2 4 n 1 9 E Y L Ü L 2 0 1 3 The Sanat Çağı / Kaya Özsezgin / Kaynak Yayınları / 202 s. “İyi sanatın ölçütleri nelerdir? Güncel sanat ile çağdaş sanatın sınırları nerede başlıyor, nerede bitiyor? Sanatta geride ve ileride olmanın ölçütleri nelerdir?” İşte, değerlerin tepetaklak olduğu, yargıların sağlıklı bir zemine oturmadığı, her yana çekilebilir hale geldiği, çağdaş estetiğin istismar edildiği “the sanat” döneminde sorulması gereken asıl sorular... Kaya Özsezgin’e göre gerçek ve kalıcı sanatın temel ölçütü ise dün olduğu gibi bugün de insandır. Kalıcı olabilmenin koşulu da budur. The Sanat Çağı’nda yalnızca gösteriye dönüşen sanatı değil, iz bırakanları, seçilmiş ve seçkinleri de bulacak okuyucular. Resmî İdeoloji Sahnede / Esra Dicle Başbuğ / İletişim Yayınları / 304 s. Resmî İdeoloji Sahnede, Kemalizmin modern ulusdevlet inşa sürecinde yürüttüğü milliyetçimedeniyetçi politikaları ve bunların temel vurguları olan eğitim, köycülük, kalkınma, “şanlı tarih”ten çıkarılacak dersler, çeşitli kılıklara bürünmüş iç ve dış “düşmanlar”, Osmanlı’dan devralınan mirasın kötülüğü, lider kültü, orduya güven, Cumhuriyet için fedakârlık gibi konuları içeren oyunların eklemlendiği ve ürettiği söyleme yakından bakıyor. Tiyatronun gerek kendi içeriğinin şekillenmesinde gerek insanları şekillendirmesinde resmî ideolojinin yerini ortaya koyuyor. Halkı eğitme, “doğru yola” sevk etme, Kemalist ilkeleri yerleştirme konusunda başlı başına bir “talimterbiye kurumu” olan Halkevleri tarafından oynanmaları amacıyla yazılan/yazdırılan mektep temsilleri, köy oyunları, 10. Yıl Kutlamaları oyunları, Türk Tarih Tezi’yle ilgili oyunlar, bu aracın kilit rolünü gözler önüne seriyor. Sıcak Haziran – Sonraki Direnişe Mektup / Hazırlayan: Nuray Sancar / Evrensel Kültür Kitaplığı / 320 s. Sıcak Haziran, bu toprakların gördüğü en büyük halk hareketini, hareketin bu vasfına uygun biçimde tüm yönleriyle ele alıyor. Ülke geneline yayılan direnişten parklarda gerçekleşen forumlara, sosyal ve alternatif medyanın etkisinden ana akım medyanın etkisizliğine her şeyin yer aldığı bir Gezi Direnişi kitabı ile karşılaşacak okuyucular. Kitapta ayrıca Taksim Dayanışması, Beşiktaş Çarşı ve direniş boyunca öne çıkan sanatçılarla yapılmış röportajlarla birlikte direnişin ilk gününden itibaren her zaman en önde yer alan kadınlar, LGBT bireyler, Antikapitalist Müslümanlar da direnişe kattıkları güç ve zenginlikle kitapta yer alıyor. Kitabın sonunda ise direnişin en sıcak anlarının, tüm kitleselliğinin yer aldığı fotoğraflardan ve orantısız zekâ ürünü duvar yazılarından oluşan bir albüm bulunuyor. Türkiye’de Yargı Yoktur / Orhan Gazi Ertekini Faruk Özsu, Kemal Şahin, Muzaffer Şakar, Uğur Yiğit / Nika Yayınevi / 214 s. Beş yargıcın hazırladığı bir kitap için tuhaf bir başlık gibi görülebilir: Türkiye’de Yargı Yoktur! Yazarlar, öznel deneyimlerinden ve Türkiye’de son yıllarda gündeme damgasını vuran Ergenekon ve KCK gibi davalar üzerinden Türkiye’de yargının geldiği yargısız durumu ortaya koyuyorlar. Bu doğrultuda yazarlar kitapta şunları öne sürüyor: Türk yargısının, bugüne kadar üzerinde durduğu tarihsel hat, iktidar alanının toplumsal ve bireysel özC U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1231 nol Erdoğan’ın hazırladığı elimizdeki çalışmaya ise yan anlamda bir antoloji denebilir, diğer taraftan meraklısına alternatif bir Bukowski biyografisi sunuyor. Underground Poetix ve bağımsız fanzin çalışmaları ile yayınevi tarafından kapatılmaya çalışılan bu alandaki boşluk, çalışma sayesinde doldurulmaya çalışılıyor. “Amerikan şiirinin en ‘bize yakın’ sürecini kitaplaştırmak boyun borcu gibi bir şeydi açıkçası.” Yabancının Çocuğu / Alan Hollinghurst / Çeviren: Kıvanç Güney / Yapı Kredi Yayınları / 612 s. 1913 yazında, aristokrat genç şair Cecil Valance, hafta sonunu geçirmek için Cambridge’den okul arkadaşı George Sawle’ın ailesinin evi İki Hektar’a gelir. Hafta sonu heyecan ve sürprizlerle dolu geçer fakat bu ziyaretten en çok etkilenen George’un on altı yaşındaki kız kardeşi Daphne’dir. Cecil’in Daphne için yazdığı şiir, bir kuşağın sesi ve bütünüyle değişmek üzere olan İngiltere’nin habercisidir. Sawle ve Valance ailelerini birbirine bağlayan, sonraki onyıllar boyunca eleştirmenler ve biyografi yazarları tarafından didik didik edilen hafta sonunun hikâyesi, Daphne’nin peşini ömür boyu bırakmayacak, İngiltere’deki sosyal ve kültürel değişimlerle birlikte farklı biçimlerde anlatılıp yorumlanacaktır. Man Booker ödülü sahibi İngiliz yazar Alan Hollinghurst, “Yabancının Çocuğu” ile Türkçede okuyucu karşısında. Ayrıkotu / Deniz Tarsus / Can Yayınları / 136 s. Genç öykücü Deniz Tarsus’tan ezber bozan öyküler Ayrıkotu’nda okuyucu karşısına çıkıyor. Ayrıkotu, hayali bir coğrafyanın insanlarını, yaban hayvanlarını, tek bir canlı gibi hareket eden doğanın gerçeğini anlatıyor öykülerinde. Şiddeti, yoksulluğu, gerçeküstüne sırt çevirmeden ele alıyor. İnsana, insanın içinde yaşadığı çevreden, kendi doğasından sesleniyor; ama gözü olabildiğince farklı şeyler görüyor. Deniz Tarsus’un yarattığı öykü atmosferi, coğrafyayı dönüştürme gücü, dil içerisinde kendine açtığı/açacağı alan dikkate değer. Niç / Bünyamin Hazar / Sel Yayıncılık / 310 s. Ekonomik ve siyasi krizlerin gündelik yaşamın her alanında hissedildiği, belirsizlik ve gerilimlerle dolu bir zaman... Dağların, ovaların, karların arasında tüm tekinsizliğiyle insanın üzerine çöken bir mekân... Sınırları, kaygıları, kabullenilmiş yalnızlığı ve kafasında yanıtlanmamış sorularıyla son derece “normal” bir adam... Yalnızca işsiz kalmamak için öğretmen olan Cihan, her şeye rağmen köklerine tutunmayı başarmış Ermeni ailelerin de yaşadığı bir korucu köyünde, zamanın bile öldürmekle nitelendiği bir coğrafyada şaşıracak, umutsuzluğa kapılacak, korkacak, öfkelenecek, kanıksayacak... Yine de teklifsizce içine atıldığı bu mecburi hizmet girdabında kendini bulmayı başarabilecek mi? Bünyamin Hazar ilk romanı Niç’le okuyucu karşısında.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle