06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

de olabilirsiniz, yerel de, yeter ki bunu evrensel bilincin somutlaşmasına çevirmeyi bilin. Gerçi yerellik biraz sınırlılık anlamına geliyor ama yerlilik ile evrenseli kuşatma arasında bir çelişki değil, bir tamamlayıcılık söz konusu bence. Yahya Kemal ve Tanpınar’da Müzik adlı incelemeniz ifade ve ele alış biçimiyle özgün ve nesnel ölçütler taşıyor. Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar’ın temellendirmeleri açısından, bu ülkede bağımsız gelişme şansına sahip bir burjuvazi olabilseydi bugünkünden farklı bir sonuçla mı karşılaşırdık? Tanpınar, Yahya Kemal’in kendisine pek çok kez “Eğer tasavvuf ve Melamîlik araya girmese idi, tıpkı İngilizler gibi işinde ve ibadetinde çalışkan insanların cemaati olurduk” dediğini yazıyor. Bu Sabri F. Ülgener’in görüşüdür aslında. İyi de, tasavvuf ve melamîlik var olan şartlardan bağımsız, dışardan çıkagelmiş olgular mıdır ki araya girsinler? Başka deyişle, Yahya Kemal de, Tanpınar da, sonucu neden gibi sunuyorlar. Asıl sorun tarıma, talana ve yağmaya dayanan bir iktisattan, sanayie dayanan bir iktisada geçemeyişin ve sanayie erken geçebilmiş ülkelerin iktisadi / siyasal baskılarının kavranamaması ile ilgili. Nâzım Hikmet’in şiirinde Gazalî için dediği gibi, pamuklayan kavakları sezebilmişler ama ardından kirazın geleceğini görememişler. EDEBİYAT VE MÜZİK Çağdaş müzisyenlerin edebiyata ve edebiyatçıların da müziğe olan ilgileri üzerine ne söylersiniz? Bu hep var olmuş bir ilişkidir. Hem edebiyatçı, hem müzisyen olan adlara da her devirde rastlanıyor. Günümüzde de Orhan Kahyaoğlu, Müslim Çelik, Ümit Kıvanç, Kürşat Başar, Tuna Kiremitçi... gibi aynı zamanda müzikle teori ya da icra düzleminde fiilen uğraşan arkadaşlar oldu, olacak. Öte yandan müziğin alımlama düzleminde artık kolay ulaşılabilir olması haliyle şair ve yazarları da etkiliyor. Sayılamayacak kadar çok müzik temalı şiir, hikâye, roman yayımlandı son zamanlarda. İlk gençliğinizi, sesini sözünü taşıdığınız bir kültür şehri memleketiniz Malatya’ya değil de HarputElazığ Türküleri’ne sizi götüren ve onu diğer yakın yer ve yörelerden ayıran özellik nedir? Anadolu’da hemen her şehirde, yörede müzik ilgi görmüştür. Ancak, müziğin daha bir yoğunlaştığı, dolayısıyla müzikle uğraşanları kendisine çeken merkezler de var. Doğu’da en çok Harput ve Urfa bu konuda öne çıkmış yöreler. İkinci baskısı yapılan HarputElazığ Türküleri’nde Elazığ müziğini irdeledim. Gramofonlu Kahvehane’de de bu yörelerin müzik atmosferinde gezinen yazılar var. Malatya, il bazında düşünüldüğünde biraz kozmopolit bir yöre. Her ilçesinde görece ayrı müzikal yapıları barındırıyor. Arguvan tipik örneklerden biri. Bir de kırsal kesim müziği daha baskın Malatya’da. Erken yer değiştirme yüzünden şehir kültürü sistemli değil. Malatyalı Fahri de özel bir nedenden ötürü barınamamış C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I orada. Bu açıdan, örneğin Diyarbakır, Celal Güzelses’in şehre, şehir müziğine katkısına çok şey borçlu. Harput ve Urfa’da ise çok sayıda adın katıldığı bir gelenek söz konusu. Harput müziğinin klarnet ve ince saz kullanımıyla farklılaşma gibi bir şansı da olmuş. Şiirinizle Türk müziği arasındaki alışverişi nasıl yorumluyorsunuz? Müzik şiirinizi besliyor mu? Kuşkusuz besliyor. Hatta bunun kimi örneklerini Gramofonlu Kahve kitabındaki “Şiir Söyleten Ezgiler” denemesinde anlatmıştım. Sanat disiplinleri içlerine kapandı ve birbirlerini anlamayacak kadar uzaklaştı. Bir akademik ekibin yapması gereken işleri büyük bir titizlikle ele aldınız. Günümüzde sanat eserinin de tüketim ilişkileri üzerinden kurgulandığı yerde müzik ve şiir ilişkisizliğini neye bağlıyorsunuz, nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu kitapları hazırlarken en büyük korkum, müzik insanlarından gelecek tepkilerdi. Öyle ya, bir bakıma sınır ihlalleri yapmış, onların alanlarına geçmiş oluyordum. Korktuğum olmadı. Fikret Karakaya’dan, Gönül Paçacı’dan hoş dönüşler oldu. Kardeş Türküler’in solistlerinden Feryal Öney aradı, kendisiyle tanışmıyoruz, Gramofonlu Kahvehane’ye kitapçıda rastlamış, kendi yaklaşımına tam oturan bir kitap olduğunu söyledi. Ankara’da bir müzik okulu çalıştıran, akrabam da olan Yasemin Gül, fazla bir şey ummadan başlamış kitaplara, sonra şaşırmış, kendi hocalarıyla geri dönüşler yaşamış, heyecanla aradı. Şair ve yazar arkadaşlardan da olumlu yansımalar oldu. Sözünü ettiğin kopukluğu aşma konusunda bir katkım olduysa diye sevindim elbette. YENİ KİTAPLAR Kültür hayatımızı zenginleştiren edebi şahsiyetlerden birisiniz. Edebiyatı müzik dışındaki disiplinlerle de tartan metinleriniz, incelemeleriniz var. Öncelikle bir şair olarak son şiir kitabınız Hüznengiz’in üzerinden beş yıl geçti. Dergilerde periyodik yazılarınızın yanı sıra ilgiyle okunan ve takip edilen Şiir Kitapları Sözlüğü de çoğalmaya devam ediyor. Hazırlığını sürdürdüğünüz çalışmalardan sırada ne/ler var? Nasıl bir takvimle okurla buluşmasını öngörüyorsunuz? Eh, şimdilik müzik artık yeter diyorum elbette. Yine de edebiyatın başka alanlarla da (müzik, hukuk, teknoloji, şehir, ruhbilim, dilbilim, tarih, felsefe...) kesişmelerini irdeleyen kitabım hazır. Poetik yazılar ayrı bir kitap.Yeni şiir kitabı da hazır. Bu yılı bunlarla kapatabilirim. Şiir Kitapları Sözlüğü, başımın belası. Şimdiden birkaç ciltlik hacimli bir çalışma durumunda. Ancak onu kitap haline getirmek başlı başına mesai istiyor. Gelecek yıla erteliyorum o yüzden. n Gramofonlu Kahvehane/ Tahir Abacı/ İkaros Yayınları/ 232 s. HarputElazığ Türküleri/ Tahir Abacı/ İkaros Yayınları/ 194 s. Türk Müziğinde Bestelenmiş Şiirler/ Tahir Abacı/ İkaros Yayınları/ 160 s. Yahya Kemal ve Ahmet Hamdi Tanpınar’da Müzik/ Tahir Abacı/ İkaros Yayınları/ 128 s. 1231 1 9 E Y L Ü L 2 0 1 3 n S A Y F A 1 7
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle