Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Ş iir Atlası CEVAT ÇAPAN KUTUP ŞİİRLERİ/ Çeviren: Yaşar ATAN “Kimsin sen ve neden böylesin? Hadi söyle açıkça.” Antonina KİMİTVAL (1938 doğumlu kadın ozan Kimitval, üniversitede öğretmenlik eğitimi aldı. Pek çok şiir kitabı yayımlandı. “Senin İçin” ve “Yüreğimdeki Türkü” adlı kitapları, en ünlüleridir.) YAVRU ÖRDEK Çoktan buz kesmişti göl ve daha da keskinleşiyordu hava. Böyle bir sonbahar sabahında işte, bir yavru ördek çıktı karşıma. Uçmaya çalışıyordu garibim, buzları ite kaka. Yaşamak, hep yaşamak istiyordu. Ama ölüm yapışmıştı bir kez yakasına, onu bırakmıyordu. Habire ağlıyordu yavrucağa bulutlar, çekip giden yazın ardından. Nice sıcak gözyaşları dökseler de gökten, hiç umursamıyor, erimiyordu buzlar. Gidip yardım edeyim dedim, anlamadı niyetimi yavrucak. Hem kaçıyor hem yırtıyordu, gölün buz kesmiş sularını. Tam dönüp giderken bağırdı arkamdan, koştum hemen gerisin geri. Biraz yaklaşınca yanına, yeniden savurup attı kendini, biraz daha uzaklara. Artık tek başına kalmıştı, son soluğunu verirken donmuş sularda. Bu yalnızlığı garibimin, bana ülkemin geçmişini anımsattı. Ogdo AKSENOVA (1937 doğumlu Aksenova, Dolgan abecesini oluşturan ilk kadın ozandır. Bazı şiirlerini türkü olarak da söylüyordu sahnelerde. Halkının folklorunu derleyip kitaplaştırdı. “Şölen” adlı şiir kitabı çok ünlüdür.) BEN BUYUM İŞTE Kimsin sen ve neden böylesin? Hadi söyle açıkça. Gerçekler benim silahım da ondan. O silahlarla çıkarım zaten, karşısına her yalanın korkmadan. Üstelik geyik sürülerinden çok, hep o güzelim dostluk ısıtır yüreğimi. Kar küreme vakti geldiğinde de, giderken günlük işime, bir şiir korum, yüreğimin en sıcak köşesine. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I Ve memedeki bebeğimmiş gibi onu hep sever okşarım ellerimle. *** Üstelik yakar içimi Dolgan türküleri. O zaman anlarım işte, Katanga nehrinin ezgilerini. Zaten “Dolgan” sözcüğü, başlar “D” harfiyle. Ve çok severim hani Tundranın ürettiği, bütün o sesleri. Ve hemen yakalarım onları yüreğimle, nasıl yakalarsa bir avcı, hani bir kementle, o güzelim geyiği. Ve nasıl severse bir müzisyen, kendi bestesini. Kısacası gönülden mi gönülden, seviyorum hepsini. Mutluluk demek zaten “diol” sözcüğü, ülkemiz Dolgan’da. “Dogor”un anlamı da dostluk, dilimiz Dolganca’da. Adım da Dusiya artık ne gerek çok söze, hepsi aynı kökten olunca? Üstelik dolmuş ciğerlerime, havasını soluduğum bu güzel tundra o sonsuz gökleriyle... Vassili LEDKOV (1933 doğumlu Ledkov, hem eğitimci, hem de dil konusunda araştırmacıdır. Şiirlerinin yanında romanlar ve öyküler de yazdı.) BENİM DENİZLERİM En sonunu gösterir gibi dünyanın, Dimdik bir yar yükseliyor karşıda. Göklere gömülmüş orda denizin kanatları Ve kıvrım kıvrım olmuş el değmemiş kaşları. Ben ta orda doğdum işte. İlk kez orda, Gökyüzü bana uzun uzun baktı. Ve denizin uçuşan o su serpintileri, Yüzümü hışır hışır sevip okşadı. Karışıyordu anamın yaktığı türküler, Dalgaların gelgit mırıltılarıyla. Ve bu türkülerle harmanlanıyordu güneş, Buram buram tuz kokarken o ezgiler. Ne zaman bir sevinç ya da hüzün sarsa içimi, Anlarım o türküler deniziyim ben. Deniz o yüzden türkü olur hep yüreğimde Ve yolum denize doğru yönlenir hep, Kalkıp bir yerlere gideyim dediğimde. Denizin yüzü iner kalkar dalga dalga, Hep ötelere kaçar gemiler. Onlar öyle kaçarken o uzak ufuklara, Anlarım, dünya benziyor şişkin bir topa. 1231 19 E Y L Ü L 2013 n S A Y F A 21