27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

“ O KU RLA R A Jack Kerouac’tan “Yalnız Gezgin” “S erbest Düşüş” adlı yeni sergisine hazırlanırken bir karşılaşmayla hayatı yörüngesinden çıkan olgun yaşta, fobik vertigo teşhisli fotoğraf sanatçısı bir kadının genç bir adamla yasak aşkının öyküsünü anlatıyor Nilüfer Kuyaş. Ama gerçek bir öykü mü, yoksa tamamen fantezi mi? Hem evet hem hayır! Yazar, hayal gücünün insan hayatı üzerindeki dönüştürücü etkisiyle bezediği bir biçemde, arzunun ve fantezilerin dünyasını anlatırken her dönemeçte şaşırtan bir romanla buluşturuyor okurları bir kez daha. Normalin, o çerçevelerin, geometrinin paramparça edildiği, geleneksel algıların rafa kaldırıldığı, sürüden ayrı, tarihin ve zamanın hem içinde hem dışında, yaşam denen deli divane, travmatik, ezberi her an bozulası o fırtınanın kalbinde, yelkenler fora zorlu bir yolculuk “Serbest Düşüş”. Kuyaş’la kitabını konuştuk. Usta gazeteci yazar Mustafa Mutlu’nun yeni kitabı “Dön KardeşimİktidarMedya İlişkilerinin Perde Arkası” raflarda. Gazeteciliğe adanmış bir yaşam ve zorbalığa boyun eğmeme kararlılığıyla dokuz günde yazılmış kitap. Ama 32 yıl artı dokuz günde! Kitabında sadece Vatan Gazetesi’nden kovulma sürecini ve o süreçte kıskacına alındığı psikolojik cendereyi değil, Türk medyasının dönüşümünü ve basın özgürlüğünün getirildiği içler acısı noktayı kaleme alıyor Mutlu. “Yazacak yer bulamazsam duvara yazarım” demişti; işinden atılmadan önce. Mutlu’yla “Dön Kardeşim” üzerine söyleştik. R.S. Naipaul “Gelişin Bilmecesi” adlı romanı Sürrealist ressam Giorgio de Chirico’nun aynı adı taşıyan dizi tablosundan esinlenmiş. Kitap, İmparatorluk sonrası dönemde Karayipler’den İngiltere’ye gelen genç bir Hintli’nin öyküsünü anlatıyor. Naipaul’un en önemli otobiyografik eserlerinden biri olarak, bir diyardan bambaşka bir diyara gitmenin, bir ruh halinden başka bir ruh haline geçmenin hikâyesi üzerinden, en geniş anlamda “yolculuk” temasını işliyor roman. Kitabı Hayri Yetik değerlendirdi. Bol kitaplı günler... Yol eşittir hız çarpı zaman Jack Kerouac, Funda Uncu’nun Türkçeye kazandırdığı otobiyografik anlatısı “Yalnız Gezgin”de yolculuklarında verdiği molaları, aylaklığı ve ulaştığı bilgeliği anlatıyor. Bu yolculuklar sırasında Kerouac’ın çalıştığı farklı işler de dikkat çekiyor. r Ali BULUNMAZ ekerlekleri döndürmek ya da bir gemiye veya trene atlayıp gitmek, hayatının herhangi bir döneminde cesareti ayaklandıramamışlar için zor iş. Hele steril yaşamın kucağına oturup mahallesini ya da şehrini dünyanın tamamı gibi gören ve kirlenmekten korkanların yapabileceği bir şey hiç değil. Palahniuk’un dediği gibi “ancak kaybedecek bir şeyiniz kalmadığında özgür olabilir ve canınızın istediğini yapabilirsiniz.” Aylaklık da bunlardan biri. Yol, içi boş ya da kof olmayan, hayatın bir tarafına yapıştığınız bir aylaklığı size sunuyorsa anlamlı. Beat Kuşağı’nın hemen hemen bütün adamları böylesine bir yolculuğu pek çok kez tatmış, gezginliğin o sarsıcı tarafında iş tutmuş. Belki de bu yüzden yolun, zamanın hem içinde hem de dışında olan yanını dibine kadar yaşamış. GERÇEK HİKÂYELER Jack Kerouac, Yalnız Gezgin’de çalışa yaşaya bir yolculuğa çıktığında, gittiği her yerde bazılarına tuhaf bazılarına korkutucu bazılarına ise komik gelecek hikâyeler biriktirir. Bu anlamda kitap, Kerouac’ın öbür metinlerinden biraz daha fazla otobiyografik. Beatlerin “yerinde pek duramama” halini çok iyi özetleyen kitapta Kerouac, macera arayışını merakına katmış doludizgin gidiyor: “Sağlığım yerinde olduğundan, yine serserilik peşinde koşmaya başladığım ve sahte gönlümle asık suratlı gerçek Amerika’yı görmek için yollara düşmekten başka yapacak bir şeyim olmadığı için sıradaki şık gömleğimi Hong Kong’daki bir erkek mağazasından alabildiğim ya da sine topladığı insanların bir yerlerde gizli bir sefilliği var. İşte gezgin Kerouac bunu keşfetme telaşında. O telaş da gezmek için bulunan boş zamanın, aslında hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Kerouac’ın karadan, denizden ve trenle yaptığı yolculuklarla süren gezginliği uzun ve hızlı bir koşuyu andırıyor. Yaşlı yorgun biracılar, yan yana çalıştığı demiryolu işçileri, sigortacılar, sokak serserileri, aşçılar, gemiciler de bu koşudaki yol arkadaşlarından bazıları. Kısacası yazar ve yoldaşları, hayattaki yancılardan ve sineklerden değil; yaşamın içinde, olayın tam orta yerinde. YOK OLMA KORKUSU, YOK OLMAKTAN BETER Yolculuklarında sağına soluna insanlar toplansa da Kerouac yalnızlığın tadını çıkarmaya çabalar. Hatta en büyük amacı budur: “Bütün bu gürültü patırtıdan, hatta daha fazlasından sonra, öyle bir noktaya gelmiştim ki yalnız kalmaya, ‘düşünme’ mekanizmasını durdurup ‘yaşam’ denilen şeyin ‘keyfini çıkarmaya’ ihtiyacım olduğuna karar vermiştim, çimenlerin üzerine uzanıp bulutları seyretmek istiyordum. Eski bir deyişteki gibi: ‘Bilgelik dediğin ancak yalnız kalarak kazanılır.” Kerouac’ın dağın başında geçirdiği günler belli rutinlerle işlese de doğanın ortasında sorularla yön bulur. Ağaç ve kayalara “Hiçliğin anlamı nedir?” diye sorduğunda hep beklediği yanıtı alır: Sessizlik. Sonradan döneceği o keşmekeş için dinginlik depolama hali de denebilir buna. Kerouac, her şeyin beyinde bittiğini o kısa inzivada daha iyi anlayan, yaşamı çok zor da olsa olduğu gibi kabullenmek gerektiğini ve yalnızlığın bir zorunluluk olmadığını söyleyen bir bilgeliğe ulaşıyor. Ormanların tüm bekçilerine inat, oranın tadını çıkartıp kendisi için hayati sonuçlara varıyor. Kerouac, boydan boya gezdiği Amerika’da, Meksika’da, ıssız dağlarda ve tepelerde, Avrupa ve Kuzey Afrika’da bilgeliğine bilgelik katıp yol alıyor. Bir tür direniş bu; hayatın, hiçliğin, kalabalığın ve yalnızlığın anlamını hissetmek gibi. Yok olma korkusunun, yok olmaktan daha beter olduğunu kavramak gibi. Belki biraz da bu yüzden uzun uzun dolaşıyor; yok olmadan ve henüz heyecanı canlıyken görebildiği kadar çok yer görebilmek için. n [email protected] Yalnız Gezgin/ Jack Kerouac/ Çeviren: Funda Uncu/ Ayrıntı Yayınları/ 190 s. T Kerouac, sırtında çantasıyla boydan boya gezdiği Amerika’da, Meksika’da, ıssız dağlarda ve tepelerde, Avrupa ve Kuzey Afrika’da bilgeliğine bilgelik katıp yol alıyor. TURHAN GÜNAY [email protected] [email protected] twitter: www.twitter.com/CumKitap eski bir Singapur barında polo sopasını sallayabildiğim veya Avustralya’da at yarışı oynayabildiğim sürece yük teknesinde uzun zaman önce yenmiş yemekleri temizlemek için kırık burunlu bir garson, bir bulaşıkçı olmaya hevesli ve hazırım, benim için hiç fark etmez, yeter ki heyecan verici olsun ve ben dünyanın dört bir yanını görebileyim.” Buradaki “gerçek” vurgusu önemli; Kerouac, “gerçek Amerika” ve “gerçek yolculuk” derken herkesin gittiği yerlerle beraber çoğunlukla yanından geçilen yerlerdeki gerçek hikâyelere ulaşmaya çalışıyor. Dokunduğu herkes, etraftaki büyük sahtelik içinde hayatını devam ettirmeye uğraşan ve sahici yaşamlara sahip. Hangi işle uğraşırsa uğraşsın Kerouac’ın çevre İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç t Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız t Yayın Yönetmeni: Turhan Günay t Sorumlu Müdür: Aykut Küçükkaya t Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı t Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. t İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 t Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. t Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden t Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Körükçü t Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya t Reklam Müdürü: Ayla Atamer t Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 t Yerel süreli yayın t Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Y I 1235 17 E K İ M 2013 n S A Y F A 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle