Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T 24 ARALIK PAZARTESİ ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER zılarınızı sabırsızlıkla bekliyor, her yazınızı engin bir derya olarak düşünüyorum. İyi ki varsınız” diyen Ali Durmaz’ınki de böyle paylaşmak istediğim bir övgüydü. Gelelim sorulara. İlki kısaltmalarla ilgili: “Türk Dil Kurumu’nun bugünkü (11.12.2012) internet sayfasının ‘kısaltmalar’ bölümünde ‘ABD, Ana Bilim Dalı’ şeklinde yer almış. Oysaki ‘ABD’ kısaltması ‘Amerika Birleşik Devletleri’ için kullanılmaktadır. Ayrıca ‘Ana Bilim Dalı’ndaki ‘Ana’ ile ‘Bilim’in ayrı olmaması gerektiğini düşünüyorum. O vakit ‘Anaokulu’ndaki ‘Ana’ ile ‘Okulu’nun da ayrılması gerekmez mi? ‘Ana Bilim Dalı’nın ‘AD’ şeklinde kısaltma olması daha doğru olmaz mı?” “Ana” ve “bilim” sözcüklerini bileşik sözcük sayıp saymamakla ilgili bir durum bu. TDK bileşik saymıyor ve “ana bilim dalı” diye ayrı yazıyor. Kısaltmayı da bu yüzden kendi yazışına göre “ABD” diye yapıyor. Dil Derneğinin Yazım Kılavuzu’nda ise “anabilim” diye yazılmış. O yapsa kısaltmayı AD diye yazacak. Fark, tek kararda, tek kavrayışta, tek doğruda birleşememizden kaynaklanıyor. “Maalesef yazdıklarımızın bir yararı olmadığını üzülerek gördüm. Ancak yine de yazmakta ve uyarmakta fayda görüyorum” diyerek Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası (CSO) broşüründe yer alan yanlışlıklar hakkında da yazmış Ali Durmaz. Daha önce de orkestra şefinin adının hem VACHTANG MACHAVARIANI diye hem “Vachtang Machavariani” diye hem de “Vakhtang Matchavariani” diye, Şostakoviç adının “Şostokoviç” biçiminde yazılmış olduğunu bildirmişti. Bu kez de JeanBaptiste Lully adının konserin tanıtım kitapçığında nasıl JeanBaptıse Lully, Jean Baptiste Lully, JeanBabtiste Lully olduğunu yazmış. Garip şey! Bir özel adı doğru yazmak bu kadar zor mu? Doğrusu nedir, diye bir kaynaktan bakılamaz mı? George Friedrich Handel adı da kâh George Frederıc Handel, kâh George Frıderıc Handel olmuş. Haendel de yazmışlar, Haendel de. Ali Bey’in bildirdiği yanlışlara bakılırsa büyük harf küçük harf kullanımını bilen birileri bile yok CSO’da. > iyatro Sanatçısı Yaman Tüzcet, Cumhuriyet’te Ali Sirmen’in “önünde sonunda” yazdığını görünce, sözün “önünde sonunda” mı, “eninde sonunda” mı olduğunu sordu. Yakın bir zamanda bu konuya değindiğimizi anımsıyordum; oysa iki yıl önceymiş. Aynı şeyleri yineleyip durmaya mı başladık acaba? Orçun Kuş sormuş; “Sözün aslı ‘önünde sonunda’; önünde > eninde olmuş” demişim o zaman. Açıklamayı da İsmet Zeki Eyüboğlu’dan vermişim: “Ö / e / i seslileri arasındaki dönüşme sonucu ‘önünde’, ‘eninde’ oldu, yazıya geçince de hızla yayıldı. Bu dönüşmede ses benzerliğinin etkisi vardır. Nitekim ‘ölünün güru’ (ölünün mezarı) dönüşerek ‘elinin körü’ oldu.” Mademki Yaman Tüzcet’in sorusuna yer verdik tiyatro ile ilgili bir iletiye de geçebilirzi buradan. Bunun, “Türk basınında sıkça düşülen bir yanlış” olduğunu vurgalayarak şöyle diyor Aziz Naci Doğan: “Tiyatro oyunlarının sahnede temsilinden söz edilirken, sanki bir sinema filmi anlatılıyormuş gibi ‘gösterime girdiğinden’, ‘ilk gösteriminin’ (‘prömiyer’ denmek isteniyor) yapıldığından dem vuruluyor. Oysa bir tiyatro yapıtı yalnız ve ancak ‘temsil edilir’ ya da ‘oynanır’; kesinlikle ‘gösterime girmez’. Bir tiyatro oyununun yalnız ve ancak ‘ilk oynanışı’ ya da ‘ilk sahnelenişi’ söz konusudur; hiçbir zaman ‘ilk gösterimi’ yapılmaz!” “Dikkatinize sunacağım ikinci konu, magazin haberlerinde büyük bir rahatlıkla kullanılan şu tuhaf mı tuhaf ‘mekân’ sözcüğüne ilişkin” diyor Aziz Naci Bey. “Etiler’de bir lokantada birlikte görüntülenen ünlü çift ‘mekân’dan da kol kola ayrıldılar” türü tümcelerin haber metinlerinde haddi hesabı yok. Bir ‘mekân’ aşağı, ‘mekân’ yukarıdır gırla gidiyor. Oysa bu apaçık bir ‘yeraltı dünyası jargonu’dur, belki ancak ‘mafya filmleri’nde gerçek anlamını bulan bir özel terimdir. Bu nitelikte anlam kaymasına uğratılmış bir sözcüğü ısrarla kullanmanın yakışık alan bir yönü yoktur.” T Belgelerdeki ilk kadının adını vermiş kitabına Mehmet Genç: Ninti (Kora Yayınları). Ninti’nin görüntüsünün süslediği kapak resmini de Muazzez İlmiye Çığ’ın anlatımıyla Ressam Ceylan Mutlu çizmiş. “Sitem” adlı şiirden bir dörtlük, tadımlık niyetine: “Gül dudaklardan öpücük çalmanın / sanığıdır gecenin dil vermez tanıklığı / Uzun vadeli borçtum ölümsüz bir aşka / cebren ve hile ile satıldım ayrılıklara”. Nalan Gür’ün ilk şiir kitabı Güz Düşü Mühür Kitaplığından çıkmış. Edirneli Hatemi ve Hayali’ye kendi dizeleriyle birer selam gönderiyor şair kitabın başında. Şiirlerden de şairinin kimlerden beslendiği, kültürel donanımı sezinleniyor. “Kim” adlı şiirden bir bölüm: “Bir sokağın başıdır / İnsan… / Beklemeye doymayan / Soğuk göğsünde / Sıcak sıcak atan / Can eriğine inat / ‘Var’la ‘yok’u oynayan // Bir duvarın sıvasıdır / İnsan… / Döküldü mü / Kendini toparlayamayan / Kendinden öte / Kendisini içinde arayan…” İdris Şahin, şiirlerini topladığı kitaba Güneşin Acı Şarkıları adını vermiş. “Çocuk” adlı şiirin başını ve sonunu alıyorum buraya: “Bir kişi saçtı / tohum saçar gibi / tarlaya, / karanlığı. / ‘Gece karanlığı mı baba’ / diye sordu çocuk / ‘ko bekleyelim evlat, / anlarız / gelmezse sabah.’ (…) Dökülünce güneş yerlere / duruldu sabah, / Tanrılar sanki / derman gönderdi / dertlere.” 25 ARALIK SLI Yapılan övgüleri herkese duyurmaktan zevk alan “medya” yıldızları gibi, ben de zaman zaman bana yöneltilen övgüleri paylaşmaktan kendimi alamıyorum. İnsan bir hoş oluyor canım! “Ya YİNE 25 ARALIK SALI Neriman Calap’la Datça Öykü Günlerinde tanışmıştık. En çok ışıklı gözleri aklımda. Şiir kitaplarını daha sonra Trabzon’dan gönderdi. Son şiirlerini içeren uykulu serçe Kanguru Yayınları arasında çıkmıştı. 26 ARALIK ÇARŞAMBA Romanyalı, yüzünü görmediğim ama sıklıkla yazıştığım bir arkadaşım var: Florica Nicolae. Geçenlerde, “Acaba neden Türk dilcileri adli dilinizi basitleştirmiyorlar / Türkçeleştirmiyorlar?” diye sordu. Öyle de güzel sordu ki… Söz onun: “Şimdi elimde bir evrak var, içinde bu kelimeyi buldum: KISTEL YEVM. Hiçbir zaman bu kelimeye rastlamadım.O kadar ünsüz yan yana! Başka çarem yoktu, hemen hemen bütün cümleyi Google’a yazıp Osmanlıca Türkçe bir sözlükte ne olduğunu buldum: Çalışılmayan gün için kesilen para. Başka türlü söylenemez mi? Bu sadece bir örnek, ama ne kadar buna bezer sözcük var adli dilinizde. Sözlükte ararken görüyorsun ki Türkçe eşanlamlı kelimeler var. Biliyorum, öğrettiler bize, Osmanlılar zamanında kullanılan adli ve mali alanda kelimeler bir gelenek gibi kalmış bugünkü dilde. Noter tarafından bu garip dilde düzenlenen bir vekÓAletnameyi verirken ( sadece bir örnek ) çok eğitimi olmayan bir kişi ne anlar bu evraklardan? Tabii ki noter ona açıklamak zorundadır ama yapmasa?” Kendi dilleriyle ilgili olarak da, “Rumen adli dil biraz tuhaf ama o kadar değil” diyor Florica Hanım. ? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir romanın adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse bir metin ve romancının adı ortaya çıkacaktır. 1 11 22 N 2 I 12 B 33 C 3 E 13 23 A 34 D 45 K 55 H 66 75 L 4 I 14 H 24 M 35 D 46 M 56 A G 76 G 5 C 15 F 25 I 36 I A 57 67 F 77 C I J 26 E 37 47 K 58 K 68 K 78 6 16 A 27 I 38 K 48 I I 69 I J 7 A 17 B 28 I 39 J 49 59 D 70 79 A 8 J 18 I 29 G I 50 G 60 M N 80 L 9 D 19 F 30 40 I 51 M 61 71 C 81 N B 20 B 31 M 41 N 52 M 62 M 72 I 82 10 H 21 I 32 L 42 I 53 N 63 L 73 M M I L K I H E Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU mumcuogluilker@gmail.com J. Türk halk şairlerinin etkisinde kalmış olan Ermeni saz şairlerine verilen ad. 48 25 17 6 K. Kirli sarı renk. 43 B 44 54 42 67 47 77 54 57 L. Bir ticaret gemisinin içindeki yükü, bordasına yanaşan başka bir gemiye aktarma işlemi. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “Çağırsalar çağırsalar, sürgüne gideceğini … etmek için çağırırlar.” (Attilâ İlhan) 64 74 C 65 E 3 72 32 8 41 M. Anne Bronte’nin bir romanı. 34 10 70 55 40 71 61 60 82 16 66 33 26 7 56 B. Konuşmada art arda gelen sözcüklerden birincisinin sonundaki ünsüzün, ikincisinin başındaki ünlüye ses bakımından bağlanarak söylenmesi. 69 44 45 18 39 4 59 75 E. Hayriyye ve Hayrabad adlı mesnevileriyle tanınan divan şairi. H. “Cem bezmi camı kurduğu gün şad olun dedi / Ey dil / haraplar için … olun dedi” (Yahya Kemal Beyatlı). N. “… Nuri İleri” (Atatürk ve Komünizm, TKP Gerçeği, Mihri Belli Olayı, TİP’te Komünist Merkeziyetçilik ve 27 Mayıs Menderes’in Dramı adlı kitapları da olan yazar ve araştırmacı). 51 79 1 9 62 43 30 22 19 27 C. Belli bir sınıfa bağlı bireylerin hepsini içine alan; bütün kapsamıyla alınmış bulunan önerme. 12 36 73 74 63 23 20 65 1194. sayının çözümü: A. SIKI SIKI, B. EBABİL F. “Reşo …” (Bekir Yıldız’ın bir öykü kitabı). I. Gabriel Garcia Marquez’in tanınmış romanı. KUŞLARI, C. VONOZ, D. GEÇGEÇ, E. İBİBİKLER ÖTER, F. DİK, G. ULM, H. VYDK, I. ATILIM, J. JİBOT, K. IRAZCANIN. 80 14 5 2 64 24 76 29 49 11 78 28 31 58 13 50 15 21 81 52 68 38 46 37 53 35 D. Andre Malraux’un bir romanı. G. “Aladağlı …” (Ömer Polat’ın bir oyunu). Şiir: “baktım gökte bir kırmızı bir uçak / bol çelik yıldız bol insan / bir gece sevgi duvarını aştık” CUMHURİYET KİTAP SAYI 1195 10 OCAK 2013 ? SAYFA 27