Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
RENKLER SESLER HARFLER AYTÜL AKAL NİLAY YILMAZ ÇİĞDEM GÜNDEŞ MAVİSEL YENER MUSTAFA DELİOĞLU KİTAP GÖLGESİ KİTAPÇI Ë A. AKAL, M. YENER N. YILMAZ, Ç. GÜNDEŞ Simla Sunay’dan iki kitap Mimar yazar Simla Sunay bu kez, biri masal diğeri çizgi roman türünde iki yeni yapıtla çıktı okurlarının karşısına. Ë Mavisel YENER ir kent masalı olan Çeşme ve Rüzgâr, kentin ve insanların değişiminden hareketle kurgulanmış bir kitap. Sunay, 1. İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali’ne katıldığı atölyenin verdiği esinle yazmış bu masalı. Ah, ne güzeldir annenin elini tutup kenti dolaşmak, koklamak, tatmak… Rüzgâr ve annesi çarşıya çıktıklarında, dondurmalar, martılar, gülücükler ve İstanbul karşılıyor onları. Annesi “boy ölçme taşı”nda kızının boyunu bile ölçüyor. Bir gün sonraki resim dersinde Rüzgâr’ın sınıf öğretmeninin “bugün bir çeşme çizelim” önerisi pek güzel de, öğrenciler neler neler çiziyorlar bir bilseniz... Belli ki aralarında sokak çeşmesi gören pek az. O halde, öğrencileri “Çengelköy Lahana Çeşmesi”ne götürme zamanı! Geziye gittiklerinde en çok Rüzgâr şaşırıyor, çünkü annesinin “boy ölçtüğü taş”ın aslında Lahana Çeşmesi olduğunu öğreniyor. Fakat kaldırıma gömülmüş bu çeşme hem akmıyor hem de musluğu kırık, üstelik kurnasının yerinde yeller esiyor. Öğretmen öğrencilerine çeşmenin hayat öyküsünü anlatıyor. 1854’te ne amaçla yapıldığını, taşın niçin lahana biçiminde olduğunu açıklıyor. Peki, İstanbul’da lahana şeklinde kubbesi olan başka çeşmeler de var mı dersiniz? Onu da kitabı okuyanlar öğreniyor elbette. Rüzgâr, Çengelköy Lahana Çeşmesi’nde hemen herkesin bir anısı olduğunu fark ediyor. Öğretmeni, çeşmeden akan suyla nice sokak kedisinin susuzluğunu gidermiş, dedesi çocukken arkadaşlarıyla sirtaki oynadıktan sonra orada yüzünü yıkamış, ayakkabı bağcıkları çözülen abisi ayağını çeşmeye dayayıp onu ayakkabı bağlama taşı yapmış, babası çocukken çift kale maç yaptıktan sonra oradan kana kana su içmiş, babaannesi çocukluğunda eve kömür taşırken kararan ellerini o çeşmede yıkamıştır. Öykü boyunca, çeşmenin herkesin kişisel tarihindeki yerini okurken yer yer hüzünleniyoruz. Çünkü, çeşmenin değerini hiç bilmeyenler var; günün birinde üstüne bir ilan tabelası bile asıyorlar. Kitabı okuduğumuzda yaşadığımız çevreyle ilgili farkındalığımız artıyor. Kente ait değerleri ve kentin çocukla/insanla ilişkisini bir kez daha düşünüyoruz. Simla Sunay’ın mimarlığı ile kol kola giren çocuk bakışının kurguya katkısı büyük. Reha Barış’ın harika fırçasıyla ete kemiğe bürünen kitaptaki çizimler, metnin hak ettiğince başarılı. Çeşme ve Rüzgâr’daki öykü kişilerinin hepsinin değişim ve dönüşüm içinde olduğunu fark ediyoruz. Rüzgâr’ın sürekli uzayan boyu, anneannenin artık kömür taşımaması, dedenin artık maç yapmaması gibi “değişim”lerin yanısıra kent de değişime uğruyor. Bu değişim kimisinde olumlu yöndeyken kimisinde de hüzünlü bir yolculuğun adımları yerine geçiyor. Kitap, zamana direnmenin anlamsızlığını vurgularken, kültürel değerlerin yitirilmesinin kişisel tarihin de yitirilmesi demek olduğunun altını çiziyor. Çocukların eğlenerek, düşünerek okuyacakları bu kitabın geleceğe kalacak bir yapıt olduğunu şimdiden söylemek olası. Kitabın baskı kalitesi, nitelikli editoryal çalışması ve tasarımı için Remzi Kitabevi’ni de kutlamak gerek. Düşler ve gerçekler el ele tutuşmuş, sayfalara koşmuş. Bize de kerevete kurulup okuması kalmış… Simla Sunay’ın, Desen Yayınları’ndan çıkan Mavi’nin Mutluluğu adlı yapıtının kapağına “Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun 101. Doğum Günü” notu düşülmüş. Yabancı ressam/müzisyen/ heykeltıraşları çocuklarla buluşturmak için yapılmış benzer kitaplarla karşılaşmıştık. Ancak, Simla Sunay bu kez Anadolu’dan sanatçıları tanıtan özgün öykülerin bulunduğu bir seri hazırlamaya karar vermiş. Çizgi roman tarzında çalışılmış serinin ilk kitabı, Bedri Rahmi Eyüboğlu ile çocukları buluşturuyor. Güzel Sanatlar Akademisi’nde başlayıp Paris’te sürdürdüğü resim öğreniminin ardından yurda dönen Bedri Rahmi Eyüboğlu, Anadolumuzun çağdaş sanatının çok yönlü öncülerinden. Kitapta tanıştığımız Mavi, altı yaşında bir kız çocuğu. Resim yapmayı seviyor ama resimlerinde renk kullanmıyor. Annesi, hemen her anne gibi, kaygılı. Mavi’nin renk kullanmamasını, kızının mutsuz olduğunun göstergesi olarak algılıyor. Günlerden bir gün Mavi, bahçede resim yaparken, çimenlerin arasında mavi benekli bir kaplumbağa görüyor. Bu kaplumbağa, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun kabuğuna mavi boya damlattığı kaplumbağadan başkası değil! Kaplumbağanın ressam ve minik kızı tanıştırmasının ardından, ayakkabı boyacısı Çingene Cebiş de sayfalardan okura el sallıyor. Bakalım kitabın sonunda Mavi, resimlerine başka renkler de katacak mı? Bedri Rahmi, Çebiş ve Mavi’nin arkadaşlığı nasıl bir serüvene yelken açacak? Bir yanda sanatçımızın yaşama bakışına tanık olup resim ve şiirlerini tanırken öte yanda sanatın damarlarında dolaşacağız. Sanatçının insana ve doğaya gösterdiği saygıya şapka çıkartacağız. “… Evlerimizin üstü kapalıdır/ Ve bütün şairler gökyüzüne/ Pencereden bakarlar/ Halbuki kuş yuvalarının üstü/ açıktır/ Ve kuşlar şiir yazmazlar.” (Bedri Rahmi Eyüboğlu) Kitabın sonunda, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun eserlerinden oluşan bir seçki de yer alıyor. Herhangi bir sanat dalına veya yapıta karşı çocukların farkındalığını geliştiren, ilgi ve sevgisini artıran, sanatçıların yaşamöykülerinden yola çıkarak sanatın sınırsızlığını anlatan kitaplara her zamankinden daha çok gereksinimimiz var. Çünkü ilerinin sanata değer veren, sanatı ve sanatçıyı baş tacı edecek politikacıları onlar arasından yetişecek. ? www.maviselyener.com B Bir Anne Dile/ Sabine Ludwig/ Çeviren: Tuvana Gülcan/ İletişim Yayınları/ 261s./ 2012/ 9+ Her gün şikâyet ettiğiniz anneniz, bir gün aniden her istediğinizi tam istediğiniz gibi yapan birisine dönüşebilir mi dersiniz? Bruno boks yapmak istiyor. Ama annesi onun dünyanın en büyük piyanisti olacağına inanmış. Sofia biraz dikkat çekmek istiyor. Ama annesinin işi başından aşkın ve gözü de kardeşi Niklas’tan başkasını görmüyor. Emily ise annesinin bitmez tükenmez sakarlıklarından yorulmuş; onun arkasını toplamak yerine biraz kendi çocukluğunu yaşamak istiyor. Bir gün, bu üç çocuk okudukları dergide dünyanın en korkunç annesi yarışmasını görünce, bu yarışmaya başvuruyorlar. Sonra ne mi oluyor? Birkaç gün sonra kapı çalıyor ve her birinin kapısında, Anna Teyze diye biri beliriveriyor. Ve aynı gün, kendi anneleri ortadan kayboluyor. Annelerin yerine geçen Anna Teyzelerin her ne kadar tuhaf davranışları olsa da, çocuklar ne istiyorsa, onu en mükemmel şekilde yapıyorlar. Onların programlanmış birer robot olduğunu kitabın sonuna doğru öğreniyoruz. Peki annelere ne oluyor? Onlar bir adada. Yarışmaya katılan başka çocukların anneleriyle birlikte, gözden uzak bir yerde, özel bir okulda buluyorlar kendilerini. Eğlenceli bir okuma arayanlara… Sevgi Kraliçesi/ Kristien Aertssen/ Çeviren: Aslı Motchane /Kır Çiçeği/ 32s./ 2012/ 3+ Çok işi olan Kraliçe Anne, prenses kızına fazla vakit ayıramamaktadır. Prenses üzgündür. Annesinin önerisi üzerine Sevgi Kraliçesi’ni aramaya çıkan minik prenses Pasta Kraliçesi, Kediler Kraliçesi ve Oyuncaklar Kraliçesi’yle tanışır ama bir türlü Sevgi Kraliçesi’ni bulamaz. Bu kraliçelerle birlikte eğlenceli vakit geçirse, onlardan bir şeyler öğrense ve kendi kendine zaman geçirmenin güzelliğini keşfetse de aklı Sevgi Kraliçesi’ndedir. En sonunda o kraliçenin kendi annesi olduğunu anlayan prenses eve döndüğünde Kraliçe Anne’nin de onu özlediğini görür. Annekız birlikte vakit geçirmenin keyfini çıkarırlar. Belçikalı yazar ve illüstratör Kristien Aertssen’in evlatlık aldığı kızı için yazdığı ve resimlediği bu resimli kitap Flaman Edebiyat Fonu desteği ile Türkçeye kazandırılmış. Bilmece Bilen Kız/ Beatrice Masini/ Resimleyen: Desideria Guicciardini /Çeviren: Nükhet Amanoel/ Can Çocuk/ 2012/ 76 s./ 810 İlide, Güzel, Açıkgöz, Cesur Kızlar dizisinin altıncı kitabında, ne kadar bilmece varsa, hepsini çözebiliyor. Sorun, yanıtlasın. Önemli olan yanıtların kimle rin işine yarayacağı. Kimsenin işine yaramayan bir yeteneği kim ne yapsın… Bakın ne diyor İlide: “Her birimizin bir yeteneği vardır. Özel bir şeyi, kendimize has bir şekilde yapabilmekten bahsediyorum. Benim kelimelere yeteneğim var; fakat kimi renklere, kimi güldürmeye, kimi ise elleriyle bir şeyler yapmaya meyillidir. Önemli olan neye kabiliyetin olduğunu bir an evvel keşfetmek ve ona odaklanmaktır.” Böyle diyor İlide de, merak ediyor acaba siz keşfettiniz mi kendinizdeki yeteneği? Bu kitapta, çocukları yiyen canavarlar da dahil, hiçbir şeyden korkmayan bir kız çocuğunun hikâyesi var. Üstelik haremde büyüyen bir kız, İlide. Doğan çocuklar kızsa, hep haremde kalırlardı. Eğer erkekse, onlar sekiz yaşlarında haremden çıkabiliyor ve erkek olmak için gerekli ne varsa, her şeyi öğrenmek üzere okullara gidiyorlardı. O çağda böyle şeyler olağanmış. Ama İlide’nin özel bir yeteneği varmış ve hem cesur hem açıkgöz olduğu için, ülkesinde bir şeyleri değiştirebilmenin gücünü kendisinde bulabiliyormuş. Hödük Güdük Bir de Bıdık, Rap Rap Rap!/ İsmet Bertan/ Resimleyen: Reha Barış/ Günışığı Kitaplığı/ 2012/ 119 s./ 812 İki köpek bir de kedi, arkadaş olursa… Olur mu? Olur! “Anlık heveslerle eve alınıp, eskimiş bir süs eşyası gibi sokağa atılan hayvanların yaşam mücadelesini onların gözünden aktaran roman, okurunu sokak hayvanlarının zor koşullarına tanık ediyor.” Bu tanıklıkla, hayvan haklarının dikkatle ele alınması gerekliliğini okura duyururken, sorunları farklı üç hayvanın arkadaşlığı aracılığıyla, çocuk okurla hayvanlar arasında empati kurdurabilen romanın üç kahramanı, Güdük, Bıdık ve Hödük. Sokağa bırakılan Güdük, yavru kedi Bıdık’la tanışır. Biri evden atıldığını kabullenemezken, yavru kedi de annesinin ezildiğini bilmeden onu aramaktadır. Aralarına katılan Hödük’le birlikte sokaklarda yaşam mücadelesi verirken, peşlerine bir çete düşmüştür: Kara Köpek Çetesi. Kanatları Yamalı Kuş/ Osman Şahin/ Resimleyen: Mustafa Delioğlu /Can Çocuk/ 2012/ 182 s./ 12+ Osman Şahin, bol ödüllü bir yazar. Bugüne kadar yirmi üç öyküsü filme alınmış, ayrıca filmleri de yurtiçi ve yurtdışı festivallerde ödüller kazanmış. Kanatları Yamalı Kuş, yazarın dokunaklı bir hikâyesi. İlk baskısını Özyürek yayınlarında yapan kitap, büyüme sürecinde güçlükleri aşmak için yılmadan çalışan küçük bir ço¥ cuğun öyküsünü anlatıyor. “İkindiüstleri *Çeşme ve Rüzgâr/ Simla Sunay/ Resimleyen: Reha Barış/ Remzi Kitabevi/ 39s/ 2012/ 8+ *Mavi’nin Mutluluğu/ Simla Sunay Gökçe Akgül/ Desen Yayınları/ 65s./ 2012/ 8+ SAYFA 20 ? 10 OCAK 2013 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1195