02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Homeros’un Dünyası/ Pierre VidalNaquet/ Çeviren: Devrim Çetinkasap/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 138 s. Batı edebiyatının kurucu metinleri olarak kabul edilen İlyada ve Odysseia hakkında bugüne kadar sayısız inceleme yapılmış, Troya ve Akha kahramanlarından anlatıda geçen yer adlarına kadar her şey didik didik araştırılmıştır. Hatta bu destanların, Troya savaşının yaşandığı kenti büyük bir tutkuyla arayan Schliemann’a verdikleri ilhamla modern arkeolojinin kuruluşunda bile rol oynadıkları söylenebilir. Antik Yunan tarihi ve edebiyatı alanının en saygın isimlerinden biri olan Pierre VidalNaquet tarafından kaleme alınmış bu kısa çalışmayı diğerlerinden farklı kılan şey ise, parlak bir kariyer boyunca biriktirilmiş tüm bilgi ve tecrübeyle varılan sonuçların anlaşılır, sürükleyici ve eğlenceli bir dille okuyucuyla paylaşılması. Bir Homeros mu vardı, yoksa birkaç Homeros mu? Troya savaşının geçtiği yerlerin haritasını çıkarmak mümkün müdür? Odysseus hangi gerçek veya imgesel coğrafyada yolculuk etmişti? VidalNaquet, bu soruların peşine düşüyor. Diyalektik Düşüncenin Tarihi/ Selahattin Hilav/ Yapı Kredi Yayınları/ 254 s. Diyalektik Düşüncenin Tarihi’nde Selahattin Hilav diyalektik düşünceyi, Doğu düşüncesi ve Antik Yunan felsefesindeki kökenlerinden alarak, Alman idealizminin ve özellikle Hegel’in bir miras gibi devralıp geliştirdiği ve Marxçılık içinde daha da somutlaşan, bilimselleşen ve zenginleşen bir varlık görüşü, düşünce biçimi ve yöntemi olarak tarihsel gelişimi içinde irdeliyor. İstanbul/ Daniel Rondeau/ Çeviren: Barış Behramoğlu/ Notos Kitap/ 168 s. İstanbul, dünyanın iki yakasını birleştiren şehir. Gazeteci yazar Daniel Rondeau, Tanca ve İskenderiye’den sonra bu kez İstanbul’u arşınlıyor. Boğaziçi, surlar, Prens Adaları, köpekler ve kediler, Pierre Loti, laleler ve karanfiller, Asya ve Avrupa’daki mezarlıklar... Birçok uygarlığı ağırlayan, çokkültürlülüğün başkentlerinden İstanbul’da lirik bir yolculuğun izlenimlerini anlatıyor Daniel Rondeau. Şehrin üstünü kaplamış zamanın ağır tozunu siliyor adeta. Arzu Mimarlığı/ Yayına Hazırlayan: Nur Altınyıldız, Roysi Ojalvo/ İletişim Yayınları/ 320 s. Arzu Mimarlığı, mimarlığın akılcılığına, işlevciliğine, denetimciliğine meydan okuyan; disiplinini çözen; sınırlarını aşan ve bozan; orada yaratıcı alanlar açan söylemlerle pratikleri konu edinen yazılardan oluşuyor. Bu derlemede, hayalle hakikatin arasında gidip gelerek, kurulmuş yapıları bozan, yeni dünyalar kuran Piranesi var. Bir gezginin düşsel kentlere pusulasız yolculuklarını anlatan Italo Calvino ile göçebeler için geçici, değişken, kurmaca kent temsilleri üreten Constant var. Onların kurgulaSAYFA 24 ? 10 OCAK 2013 dığı sonsuz labirentler var. Babil Kulesi ile Yeni Babil var. Mimarlığın sabit anlatılarının yerine ötekiliği, başkalaşımı, kesintisiz bir oluş halini koyan Derrida var; Deleuze ve Guattari var. Rasyonel, işlevci mimarlığın, sermayeci sistemin, evi bir makineye, bir tüketim nesnesine dönüştürmesini eleştirirken, mimarlığı sanatla kaynaştıran Gordon MattaClark, Rachel Whiteread, Cornelia Parker ile bir türlü kurulamayan endüstri ürünü evi sessiz filminin konusu yapan Buster Keaton var. Mimarlığı düş imgeleri olarak gören sürrealistler; onu “hayatı dönüştürmenin bin yolu üzerine deney yapmanın aracı” haline getiren sitüasyonistler var. Bir nadire kabinesi, bir hafıza sarayı, bir özerklik abidesi, “erotik ıstırap katedrali” ile Kurt Schwitters var. Sizi Nereden Tanıyorum?/ Mehmet Serdar/ Sözcükler Yayınları/ 254 s. Mehmet Serdar’ın kaleme aldığı ‘Sizi Nereden Tanıyorum?’ güncel siyaset ve ahlak sorunlarının yanı sıra edebiyattan müziğe, resimden kent ve çevre sorunlarına dek çok geniş bir alanda okurunu bir kültür gezisine çıkarıyor. Bu konulardan her biri üstüne uzun uzun düşünüldüğü, yazınsal ve yaşamsal birikimlerin üst üste konulup, tartılıp biçildikten sonra yazıya döküldüğü anlaşılıyor. Günümüzün karmaşıklaşan insan ilişkileri ve düşünceleri üstüne berrak bir bakış getiren bu kitap, okurlarda yaşadıkları dünyayı yeniden değerlendirme isteği uyandırmayı hedefliyor. Önüm Arkam Sağım Solum Dönek/ Levent Kırca/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 192 s. Sahneye koyduğu oyunlar ve hazırladığı televizyon programlarıyla Türk halkının gönlünde özel bir yer edinen kırk altı yıllık tiyatro sanatçısı Levent Kırca yıllar boyunca gözlemlediklerini, deneyim ve düşüncelerini bir sanatçı duyarlılığı ve sorumluluğuyla Önüm Arkam Sağım Solum Dönek adlı çalışmasında okurlarla paylaşıyor. Torosyan’ın Acayip Hikâyesi/ Y. Hakan Erdem/ Doğan Kitap/ 382 s. Türk Basınında Süren Büyük Tartışma: Torosyan’ın “Hatırat”ı Gerçek mi, Kurmaca mı? Türkiye kamuoyu 2010 yılında, Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı ordusunda subay olan Ermeni bir yüzbaşının, 1947’de yayımlanan “hatırat”ından haberdar oldu. Birinci Dünya Savaşı’nda Çanakkale’de büyük kahramanlıklar gösterdiği anlaşılan Yüzbaşı Torosyan’ın varlığı bu kadar yıl boyunca nasıl gizli kalmıştı? Sarkis Torosyan anılarında anlattığı üzere Everek doğumlu bir Ermeniydi. Edirne’de askeri idadiye, sonra Erkânı Harbiye Mektebi’ne girmiş, Osmanlı ordusunda subay olmuştu. Önce Çanakkale, sonra Filistin’de savaşmış; savaşın sona erdiği 1918 yılında taraf değiştirip Araplarla birlikte Türklere karşı mücadele etmişti. Adana civarındaki çetecilik günlerinden sonra Ermeni davasının kaybedildiğini görüp 1920’de ABD’ye göç etmişti. Torosyan’ın hatıratının 2012 Ağustos’unda Türkçeye çevrilip yayımlanmasının ardından bugün hâlâ basında sürmekte olan bir tartışma başladı. Torosyan’ın savaşa dair anılarıyla, verdiği bilgilerin, bilinen tarihsel gerçeklerle uyuşmadığı görüldü. Hakan Erdem de bunun üzerine “anıroman” niteliği gösteren bu metni hangi niteliğini öne çıkararak okumak gerektiğini sorguladı. Torosyan’ın metninde tarih bilgisiyle sınanabilen somut verileri inceledi ve metnin sürekli sorun ürettiği sonucuna ulaştı. Üzüntülerimin Karakışı/ Ahmet Türkay/ Kora Yayın/ 108 s. Bulgaristan’da 80’li yıllarda Türklere karşı yürütülen eritme siyasetine tanıklık eden, doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalan Ahmet Türkay’ın olgunluk dönemi, düşüncelerini özgürce ifade ettiği Türkiye’ye yerleşmesiyle 1989 yılı başlar. Hayatını kazanabilmek için geceyi gündüze katarak çalışmış olan yazar Bulgar totaliter rejimi tarafından yok edilmeye çalışılmış ama yok edilememiş yazma tutkusuna anayurdunda dört elle sarılmış ve Kasvet Çiskini (2005), Yarılı Gönül İniltileri (2006), Gelecekten Ödünç Ömürle (2009), Bir Sanrıydı Manolya (2011) adlı öykü kitaplarını ve Seher Gitti (2008) romanını yayımlamıştır. Ahmet Türkay Üzüntülerimin Karakışı kitabındaki öykülerde ağırlıklı olarak hem Bulgaristan Türklerinin asimilasyon dönemindeki çilesini hem de Türkiye’de yaşadıkları sıkıntılarını dile getirmektedir. Jöle Kadınlar/ Melda Zirek/ İmleç Kitap/ 144 s. Tek bir kalıba sığmıyor Melda Zirek’in kadınları. Jöle kıvamında adeta. Büzülen, süzülen, sıkışan, ama sürekli kendini doğuran. Çoğalan, genişleyen ve kocaman olan. Taşan. Ele, yüreğe, gönle sığmayan rengârenk kadınlar. Kendilerini çelişkileriyle var eden bu kadınlar, çeşitli biçimlerde sızıyor yazarın satırlarına. Bazen bir öyküye bazen de bir şiire ya da denemeye dönüşüyorlar. Hayatın içinden gelip hayata kafa tutuyorlar. Tabii sadece kadınlar anlatılmıyor Jöle Kadınlar’da. Annesiz büyüyen çocuklar, kendilerini sorgulayan politikacılar, boşlukta yüzen adamlar, gazetelerin üçüncü sayfalarındaki cinayet haberlerini biriktiren kocalar, çocuk damatlar, başarısız palyaçolar ve diğerleri. Kusurları ve erdemleriyle insana odaklanıyor Melda Zirek. Bir yandan kadının kozasını aralamaya çalışırken diğer yandan da bu kozayı örmeye çalışan erkeği dile getiriyor. İlk romanı Bulantı’da da insanın var oluş sorunsalını anlatımın odağına koyan Zirek, Jöle Kadınlar’la bu sorgulama alanını derinleştiriyor. Platon’da Müzik/ Nesrin Akan/ Bağlam Yay./ 144 s. Platon, müziğin eğitici ve etik değeri sayesinde insan ve toplum eğitimindeki önemini günümüzden yaklaşık 2500 yıl önce ortaya koymuştur. Onun müzik anlayışının temel kavramı olan armoni (harmonia) yani uyum, aynı zamanda insan ruhu ve evrenin uyumunu kapsar ve bir ölçüde Pythagoras’çı anlayışın Platon’daki yansımasıdır. Platon’un müzik anlayışı, bazı yönleri ile zaman içinde birçok felsefeci ve müzikçi tarafından eleştirilmiştir. Bunlardan ilki öğrencisi Aristoteles’tir. Aristoteles, müziğin sadece bir boş zaman doldurma etkinliği olduğunu, dolayısıyla her yurttaşın müzikle uğraşması zorunluluğunun gereksiz olduğunu savunur. Epikuros, Demokritos, Philodemos gibi daha birçok filozof bu listeye eklenebilir.? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1195
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle