29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sevgi Can Yağcı’dan bir beyazcam araştırması Yerli dizileri okumak Beyaz Camın Yerlileri Dokunaklı ÖykülerDokunulmaz Gerçeklikler adlı kitapta, Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema Bölümün’den bir grup akademisyenin yazıları yer alıyor. Çalışmanın editörlüğünü Sevgi Can Yağcı Aksel üstlenmiş. Kitap, farklı çalışma perspektiflerini bir araya getirerek popüler yerli dizileri tartışıyor. Yerli edebiyattan ve sinemadan, yoğun olarak da Yeşilçam’dan beslenen dizilerin, dokunaklı öykülerini anlamaya ve kurmaca dünyaları içindeki gerçekliklerine dokunmaya girişiyor. ? Aydan ÖZSOY ağdaş bir öykü anlatıcısı olarak televizyon, işlevsel ve yaşamsal bir araçtır, alandır insan için. Yaşadığımız, tanık olduğumuz öyküler, farklı biçimlerde televizyonun temsili dünyasından aktarılır. Bu temsili dünyanın popüler türlerinden biri olarak diziler (serial/ süren serial), öyküleştirmeye dayanan yapı ve yapılaşmaları içinde izleyicisini en çok ele geçiren yapımlar olarak karşımıza çıkar. Tüm dünyada diziler, ilgi görmelerinin yanında, gelişen televizyon endüstrisini besleyen ve bu endüstriden beslenen önemli alanlardır. YAŞAMIMIZIN EN MAHREM KÖŞELERİ: YERLİ DİZİLER Televizyonun can damarı olarak nitelendirebileceğimiz dizilerin ülkemizdeki durumu da dünyaya benzer. Bugün yerli dizilerle nefes alıp veren bir endüstriden ve izleyiciden söz edebiliriz. Yerli diziler yaşamımızın içinde, en mahrem köşelerindedir artık. Diziler ile kurduğumuz ilişkiler, insan ilişkilerimize benzer. Onlar gibi bazen sıradan, uzlaşmacıdır bazense tutkulu, çatışmacı ve gerilimli... Dizi kahramanları, mekânları, olayları gündelik pratiklerimizin içine sızar, yüreklerimizin en gizli köşelerini gönüllü/ gönülsüz olarak işgal ederler. Kaçarken yakalanırız onlara. Diziler, evlerin, işyerlerinin, yolculukların ve internetli dünyamızın en önde gelen konuşma konularıdır. Kısacası bugün yerli diziler, hayatlarımızı ve ruhlarımızı sarmalamıştır. Tüm bu yerli dizi bombardımanı arasında, birer dizikolik olarak izlemeye, tartışmaya devam etsek de diziler üzerine çok az yazıyor ve okuyoruz. Araştırmaya dayalı, sorgulayıcı az sayıdaki gazete yazısı, şüpheli izleyici ölçümlerine, set haberlerine ve yıldız oyuncuların yaşamlarına indirgenmiş magazin haberleri dışında, diziler üzerine yazılmış/yapılmış nitelikli kitap ve araştırma sayısının az oluşu üzüntü vericidir. Yaşamımızı böylesine işgal eden yüzlerce yerli diziye rağmen yerli dizi kitap ve araştırmaları bir elin on parmağını geçmez. Beyaz Camın Yerlileri Dokunaklı ÖykülerDokunulmaz Gerçeklikler adlı çalışma bu boşluğu doldurmaya aday. Kitaptaki yazılar, dizilerin dili ile edebiyat ve sinemanın dilini etkili bir şekilSAYFA 14 19 TEMMUZ 2012 Ç de harmanlıyor. Bu çerçevede kitap, yerli dizi olgusunun ötesine geçerek onu besleyen iç içe geçmiş pek çok sanat alanıyla da okuyucusunu buluşturuyor. Yazılarda yerli dizi sektörünün tarihsel gelişimi sektörel veriler ve önemli olaylar ışığında ele alınırken, popüler yerli diziler tematik, türsel yönelimleri ve anlatı yapısı çerçevesinde analiz ediliyor. Bu noktada, bir yandan bu farklı perspektifleri bir inceleme alanı olarak seçtiği yerli diziler bağlamında bir arada kullanabilmesi (ki bu bir anlamda sosyal araştırmalar için zengin veriler su nan yerli dizilerin farklı bakış açıları, yaklaşımlarla incelenmesi gerekliliğine de vurgu yapıyor) diğer yandan çoğunlukla parça parça üzerinde konuşulan, tartışılan bazı popüler dizilere (Fatmagül’ün Suçu Ne? Behzat Ç.: Bir Ankara Polisiyesi) bir bütün olarak bakabilmesiyle de farklılaşıyor. Okuyucu ekranda gördüğü Fatmagül’ün farklı kadınlık rollerini, Beren Saat’in bu rolBir Bulut Olsamda, Mustafa (Engin Akyürek)Narin (Melisa Sözen) aşkı, bu aşk içindeki kadınlık ve erkeklik konumları, geniş bir perspektife sahip referanslarla birlikte tartışılıyor. Kitapta, Fatmagül’ün farklı kadınlık rollerini, Beren Saat’in bu roller içindeki yıldızlaşma serüvenini, sağlam bir kuramsal artalan bağlamında inceleniyor. ler içindeki yıldızlaşma serüvenini, Kerim’in, Behzat’ın acı çeken erkeklik halleri içindeki dönüşümüne tanık oluyor. Yeni bir tür olarak ‘dramedi’ ile tanışıyor, 1980’lerden bu yana izlediği yerli dizilerin; mahalle ve aile dizilerinin anlatı yapısını ve bu yapı çerçevesinde özelliklerini, sağlam bir kuramsal artalan bağlamında öğreniyor. Derlemede, “Yerli Dizi Serüveninde 37. Sezon” başlıklı Sevgi Can Yağcı Aksel’e ait ilk yazı, otuz yedi yıllık dizi serüvenimizi anlatıyor. Yerli dizi endüstrisinin gelişimi tarihsel bir perspektif ile aktarılırken, kamu yayıncılığından başlayarak özel yayıncılığa geçiş döneminde medya alanında yaşanan dönüşümler, toplumsal bellekte bıraktığı izlerle bir arada, yerli dizi sektörü ve üretimi çerçevesinde ele alınıyor. Yazar, sektördeki kontrolsüz büyümenin yarattığı sorunların altını çizerken, kâr odaklı acımasız rekabet ortamının yarattığı sonuçları, kördüğüme benzettiği ilişkiler bağlamında tartışıyor. Son on yılda hızla büyüyen sorunların, sendikal örgütlenmelere, yasal düzenlemelere, denetimlere, özdenetimlere rağmen çözümlenemediğine (hatta geçici çözümlerle geçiştirildiğine), sistem ile baş edilemediğine dikkat çekiyor. Zeynep Gültekin Akçay’a ait olan “Türkiye’de Bir Dramedi Türü: Mahalle Dizileri” başlıklı ikinci yazı, televizyonun anlatı yapısını ve bu yapı içinde gelişen eski yeni türleri özetlerken, okuyucusunu yeni (melez) bir tür olarak ‘dramedi’ (komedi ve dramanın birlikteliği içinde oluşan) ile tanıştırıyor. Yazı birincil kaynaklardan beslenen zengin yapısı içinde, “dramedi”nin özelliklerini, neden kullanıldığını ve sektörün neden bu türe yöneldiğini ortaya koyuyor. Yazar, 1980’lerle başlayarak Türkiye’de yayınlanan yerli diziler bağlamında dramedi örneklerini sıralarken, bir dramedi türü olarak mahalleaile dizilerine odaklanıyor. Kendine özgü yapılaşmaları içinde yerli mahalleaile dizilerinin, Batı tarzı ‘dramedi’lere benzeyen ve farklılaşan yönleri vurgulanıyor. Yerli mahalleaile dizileri, anlatı yapısı, konu, mekân, karakterler, çekim açıları, müzikleri ve ideolojileri bağlamında analiz ediliyor. DİZİLERİN ÇÖZÜMLEMELERİ Derlemenin “Marazi Aşk için On Emir: Engin Akyürek Örneği” başlıklı üçüncü yazısında Seçil Büker, marazi aşkı, marazi âşık olmanın koşullarını yerli diziler bağlamında irdeliyor. Marazi aşk olgusu, romanlarımızdan başlayarak, Türk sineması ve bugün onunla iç içe geçmiş olan yerli dizilerimiz (Fatmagül’ün Suçu Ne? ve Bir Bulut Olsam) üzerinden tartışılıyor. Yazı, romanın edebi dilini, sinema ve dizilerin dokunaklı diliyle bir arada, benzerliklerine vurgu yaparak kullanırken, kahramanlar üzerinden marazi aşkı ve âşığı anlatıyor. Yazıda, melodram kalıplarını yoğun olarak kullanan iki dizi ve bu dizilerin melodramik öğeleri, erkek kahramanların (kadın kahramanlarla bir arada) eylemleri, konumları ve çatışma ? “Gelenek bir diğer ? lar ad kin adı okuyuc ya dave Mustaf dınlık v perspek tartışılı oynaya zinde, m zünden ramanı nesi ola rin izley ki, kad ile kurd Yazı, h nın, ka adına k benzerl olarak b lendiği Narin d ler mid evizyon konum vurgulu SIRA “Gel şümü: B başlıklı önemli aldığı y tartışıla çeken B dizisi v Behzat zinin ya diğer d kahram eden vu Yazı, g kan yaz portajla larla, ze ne dön sosyolo manlay da fark ğımız b (baba, gündel kadaşlı taya ko rüst, sır liklerin na dön Derle ‘Mağdu ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1170 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle