28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 16 MAYIS ÇARŞAMBA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER muş: “‘Ayaz’ sözcüğünü annem ‘aydınlık’ anlamında kullanırdı. Gün ağarmaya başlayınca ‘Hava ayazıdı’ derdi, ben de öyle belledim. Trakya’da bu anlam yaygındır, özellikle Romanya ve Bulgaristan göçmenlerinde… ‘Ayaz’ın kuru soğuk anlamına geldiğini sonradan öğrendim. Aklıma geldikçe güldüğüm, çevreme de gülerek anlattığım bir öykücük var. Yeğenim öğretmen olunca Erzurum’a atanmıştı, kışın kardeşine yazdığı mektupta ‘Burada geceler çok ayaz’ demiş. Kardeşi bu mektubu okuyunca şaşırmış, geceler nasıl aydınlık olabilir? Meydan Larousse’a baktım, ‘ayaz’ın ikinci anlamı (halk dilinde) olarak ‘parlak, saçsız’; Dil Derneği’nin Türkçe Sözlük’ünde de (gene halk dilinde) ‘açık, çıplak’ deniyor. Sözlükte bir de tümce var: ‘Çocukların ayaz kafaları parlıyordu.’ Buradan yola çıkarak ‘ayaz’ın aydınlık anlamına varılabilir mi, bilemedim. Annem acaba ‘ayas’ı (dolunay, mehtap), ‘ayaz’ olarak mı dillendiriyordu? Ama bir türkü var: Ay doğar ayaz olur/ kar yağar beyaz olur. Buradaki ‘ayaz’ aydınlık anlamında değil mi?” Recep Nas’ın baktığı kaynaklara yeniden bakmadım. Bu gibi durumlarda yararlandığım Yaşar Çağbayır’ın Ötüken Türkçe Sözlük’üne baktım. “Ayaz”ın ilk anlamını “açık, bulutsuz hava” olarak vermiş sözlük. “Durgun ve bulutsuz havada çıkan sert soğuk, serinlik” ikinci anlamı. Sözcük, ağızlarda pek çok anlam kazanmış. Bunların arasında “tahtaboş” var, “çardak” var, “yıldız” var, “avlu” var, “kel” var, Recep Bey’i ferahlatacak “aydınlık, ışık” anlamı da var. Annesinin bir yanlışı yokmuş. “Dersane mi, dershane mi?” Recep Nas’ın ikinci sorusu da buydu. “Gazetemizde (Cumhuriyet) aynı gün (09.11.2011) 1. sayfada ‘dersane’, 9. sayfadaysa ‘dershane’ yazıyordu. Ben ‘h’nin ünlüyle biten sözcüklerden sonra düştüğünü biliyordum, ama Dil Derneği’nin Yazım Kılavuzu ‘dersane’ yazınca ben de öyle yazmaya başladım. Bu arada, bilgisayar ‘dersane’ yazılışını yanlış saydı.” Ben de iki gün önceye, Sagalassos’u gezerken “T. Flavius Severianus Neon Kütüpanesi” diye bir tabela görünceye kadar, “dersane” yazımının doğru sayılması gerektiğini canla başla savunuyordum. Şimdi o kadar emin değilim. Söylerken “dershane” demiyoruz, söylerken düşürdüğümüz h’yi, yazarken niye koruyalım, diye düşünüyordum; ama bu gerekçe “kütüphane” sözcüğüne de uyar. Bu sözcüğü söylerken de h ülten Dayıoğlu Çocuk ve Gençlik Edebiyatı Vakfı her yıl çocuk ve gençlik edebiyatı alanında düzenlediği yarışma ile bu kapsamdaki bir çalışmayı ödüllendiriyor. Bu yılki ödülün sahibi Hüsnan Şeker’e ödülü, Gülten Dayıoğlu’nun doğum günü olan 15 Mayıs’ta, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nde verildi. Ödül töreni her yıl başka bir üniversitede yapılıyor. Törenin o üniversiteye nasıl bir canlılık getirdiğini dün gözlerimle gördüm. Coşku büyüktü, katılım çok iyiydi, televizyoncuların diliyle duygulu anlar yaşandı. Adnan Binyazar’ın yönettiği çocuk edebiyatı konulu panelde Sedat Sever, Selahattin Dilidüzgün ve ben kısa birer konuşma yaptık. Etkinlik dışındaki zamanda Sagalassos antik kentini ve İnsuyu Mağarası’nı gezdik. Gidiş ve dönüş yolculukları çok eğlenceliydi. Murat Dayıoğlu’nun dört tane karşılıklı koltukla rahat bir salon gibi döşenmiş minibüsünde yaşamımın en zevkli yolculuklarından ikisini yaptım. Çay molaları, yemek molaları, Adnan Binyazar ve Selahattin Dilidüzgün’ün yanı sıra Tekin Özertem’in sohbeti… Kısaca çok güzel üç gündü. Gülten Dayıoğlu’na teşekkür eder, daha nice yaş günlerini hep böyle şenliklerle kutlamasını dilerim. 17 MAYIS PERŞEMBE Aziz Özkan yılan hikâyesine dönmüş “sal, sel” ekini sormuştu. Yavuz Bülent Bakiler Sözün Doğrusu adlı kitabında bu eklerin Fransızcadan geldiğini belirtiyormuş. “Sizce bu ekleri mi kullanmayı tercih etmeliyiz, yoksa Arapça ‘î’ nispet ekini mi?” demişti. Bu ekin Türkçe ‘kumsal’ sözcüğünde bulunmasını yetersiz görenler ille de Fransızcadan geldiği konusunda yıllardır ısrar edip dururlar. İşin garibi bu ekten rahatsız oldukları kadar ne “cashpara, afiyet catering, kent plus” gibi kullanımlardan rahatsız olurlar ne de “şah” ile “sultan”ın arasına giren & işaretinden. Bu ek Fransızcadan gelmişse “nispet i’si denen uzun i de Arapçadan gelmiş. Fransızca yabancı dil de Arapça yerli dil mi? 18 MAYIS CUMA Recep Nas “ayaz” sözcüğünü sormuş, pek çok tatlı sor G sesini çıkarmıyoruz. H’leri düşürmeye başlarsak bu işin sonu nice olur? Dedim ya, aklım karıştı. Yazım kılavuzlarına bakarsak onlar benim aklımdan daha karışık. “Dersane”yi doğru sayan kadar, “dershane”yi doğru sayan da var. “‘Kerliferli’ mi, ‘kellifelli’ mi?” Recep Nas’ın son sorusu da buydu: “CBT’nin aynı sayısında (19.08.2011 Sayı:1274) Doğan Kuban ‘kelli felli’ diyor, Tınaz Titiz’se ‘kerli ferli’…Deyimler Sözlüğü’nde (TDK, 1976) ‘kelli felli’ (ayrı yazılmış) yazılmış. Dil Derneği’nin ‘Türkçe Sözlük’ünde ikisi de var, ikisi de bitişik yazılmış.” Bu konularda en çok güvendiğim kaynak Kubbealtı Lügatı, “kerliferli kelliferli” diye, ikisini bir arada vererek ikisinin de kullanıldığını vurgulamış. Kerliferli, Farsça güç ve kuvvet anlamındaki ker ü fer’den geliyormuş; benzeşme yoluyla kellifelli olmuş. Her iki biçiminin de kullanıldığı anlaşılan sözcük, “gösterişli, iyi giyinmiş, ağırbaşlı, vakarlı” anlamlarına geliyor. 19 MAYIS CUMARTESİ Günün anlam ve önemine uygun bir kitap: Atatürk’ün İstanbul’daki Günleri. Alfa Yayınları’nın bastığı kitap Niyazi Ahmet Banoğlu tarafından yazılmış, tam 756 sayfa. Kapakta “1899 1919 / 1927 1938” tarihleri var. Atatürk bu tarihler arasını İstanbul’da geçirmiş demek. Sabahtan beri kitap elimde. Buraya aktarılacak kısa bir bölüm seçmek çok zor. Yeni Türk harfleri konusunda Ahmet Haşim 22 Ağustos 1928 tarihli İkdam gazetesinde, sözcüğün biçiminin, taşıdığı düşüncenin niteliği üzerinde etkili olduğunu söylediği yazısında şöyle demiş: “Fakat yeni harflerin bütün bilinen kurallarına karşın eski yazının bir tür yandaşları vardır ki bunlar yalnızca bırakacağımız yazının estetiği ile ilgilidirler. Şimendiferin kervanı, transatlantiğin yelkenli gemiyi, motorun atı kaldırmış olmasından yakınan ‘manyak’lar türünden olan bu gibi karşıtların karşı çıktıkları şey yalnız harf devrimi olmadığı için onları ilerleme ve evrim düşüncesine yöneltmek boşunadır.” (s. 187) Şu fıkrayı da araya sıkıştırayım: “Eskiden en büyük bilim Arapça idi. En büyük bilgin de Arapça bilen! Bir gün bu evvel zaman bilginlerinden biri Eminönü’nden geçerken bir dükkânın camında şu levhayı görmüş: “Altmış altı kuruştur”. Kafası nasara yensürunun bin bir sigası ile (Arapça fiil çekimi kurallarıyla?) dolu olan yobaz, bir an durup okumuş: “Eltemeş selleti graveş dürrün.” Yeni Türk alfabesi medrese bilginlerinin bilimlerini de sarıkları gibi, bir hamlede başlarından aldı.” “Altmış altı kuruştur” Arap harfleriyle yazıldığında gerçekten de yobazın okuduğu gibi okunabilir. ? [email protected] [email protected] www.feyzahepcilingirler.com BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru “disconnectus erectus” adlı şiir kitabındaki bir şiirin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şiirden iki dize ve şairin adı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “V/4” harfi ipucu olarak yerine konmuştur. 8 J 9 A 10 B 11 B 18 H 19 H 20 E 21 1 M 2 E 3 M 4 V K 5 A 6 C 7 H Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU [email protected] 12 K 13 B 14 A 15 A 16 H 17 I ların yerleştirildiği, izleyiciye en yakın yer. J 22 G 23 A 24 H 25 C 26 27 A 28 G 58 40 42 17 J. Bir makinenin dönme hareketini iletmeye yarayan ve ucuna dişli çarklar, tekerlekler ya da pervane bağlanan demir mil. 29 C 30 B 31 F 32 H 33 M 34 D 35 L 36 G 37 L 38 E 39 F 40 I 41 F 42 I 43 E 44 A 45 H 46 L 47 C 59 21 68 8 48 A 49 A 50 D 51 A 52 C 53 D 54 H 55 B 56 L 57 A K. İsrail’in plaka işareti. 58 I 59 J 60 C 61 A 62 M 63 H 64 A 65 C 66 L 67 M 68 J 26 12 L. Netice. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “… … … … Helena” (Hikmet Temel Akarsu’nun, Ölümsüz Antikite adlı roman üçlemesinin üçüncü romanı.) 69 H 70 H 71 A 72 G 73 C 74 C 75 H 66 37 35 46 56 M. “Henrik …” (Bir Halk Düşmanı ve Nora adlı oyunları da yaratan Norveçli oyun yazarı.) 52 29 25 74 6 65 73 60 47 39 31 41 G. Candan Erçetin’in bir şarkısı. (Yalnız ünsüz harflerini yazacaksınız.) 44 57 9 49 61 14 71 64 5 48 27 23 15 51 D. Bir Japon çokuluslu şirketi. 62 33 1 67 3 1162. sayının çözümü: A. İGUANANIN GECESİ, B. ÇÖLDE ÇAY, C. EPİK TİYATRO, D. RAM, E. DML, F. ERBAİN, G. KURBAN, H. İP OYUNU, I. KIBRIS, J. EMRAH, K. DYLAN, L. İLKER. Metin: “Tanca’daki duman renkli kedi et parçasını bir maymun gibi ön pençeleriyle yakalıyor. Burroughs” B. “… Yasar” (Kanama, Yeni Kuş Bakışı ve Ölü Kitap adlı şiir kitaplarını da yaratan şair.) 53 34 50 E. Emile Zola’nın bir romanı. 36 72 22 28 H. Lev Tolstoy’un bir romanı. 10 11 30 13 55 C. Kısa film ve belgesel fimleriyle tanınan bir sinema sanatçısı. 2 20 43 38 F. Gizli yer, köşe bucak. 16 75 63 24 70 69 19 54 32 7 45 18 I. Bir tiyatro sahnesinin önünde, ışık ve ışıldak31 MAYIS 2012 ? SAYFA 31 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1163
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle