19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Baku Slavyan Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir kongrenin ardından Ülkeler arası ilişkileri geliştirmek için Azerbaycan Baku Slavyan Üniversitesi tarafından Azerbaycan Cumhuriyeti’nin lideri Haydar Aliyev’in doğumunun 89. yılına “hasr” olunan III. Uluslararası Bilimsel Kongre 25 Mayıs tarihlerinde Baku’da gerçekleştirildi. ? Yasemin BAYER ongrenin ana konusu “Azerbaycanşünaslığın Güncel Sorunları” başlığı altında toplanmıştı. Kongreye Türkiye, Çek Cumhuriyeti, Dağıstan, Gürcistan, Kazakistan, Rusya, Ukrayna ve Yunanistan gibi ülkelerden oldukça yoğun bir katılım vardı. Türkiye’den katılan heyette Nail Tan, Yavuz Akpınar, Ali Duymaz, İ.Resuloğlu, M.Çelik, Ö.Özden, S.Ünal, İ. Doğan, E.Çuvalcı, E.Şenocak’ın yanısıra Turhan Günay ve bendeniz Yasemin Bayer bulunduğumuz için buradaki izlenimlerimizi sizlere aktarma fırsatımız oldu. “Yıldızların parıltısı ve yakamoz büyüsü ile dolu gizemli Hazar Denizi kıyısında ‘Rüzgârlar Kenti’ Baku. Güzel geniş yeşil alanlar, yüksek yüksek ağaçlarıyla parklar, Hazar Denizi’nin hemen yanı başında uzun sahil yolu, geniş geniş meydanlar, filmlere konu olmuş petrol çıkarma kuyuları, geceleri şıkır şıkır aydınlatılan tarihi yapılar adeta insanı başka bir çağa sürüklüyor. Geçmişi sözcüklere gerek kalmadan anımsatan, çoğunun kapısının girişinde, orada yaşamış ünlü kişinin kabartma resmi bulunan, mimari açıdan da muhteşem binalar… Romantik ve duygusal, hüzünlü ve mutlu İçeri Şeher, Kız Kulesi, İnce Sanat Müzesi, Flarmoniya, Ahundov Kütüphanesi, Üzeyir Hacıbeyov Konservatuarı, Azadlık Meydanı’ndaki mimarlık şaheseri Hükümet Evi… İnsanı gururlandırıp onurlandıran Baku Atatürk Merkezi…” Baku’ya ilk kez 2001 yılında gittiğimde duyumsadıklarımı bu cümlelerle dile getirmiştim “Sular Güneşe Şarkı Söylerken” adıyla hazırladığım çağdaş Azerbaycan edebiyatından Seçilmiş Öykü seçkisinin “Sunuş” yazısında… 2001 yılından başlayarak 2010 yılına dek birçok kez Baku’ye gittim geldim. Uzun süre Baku’da yaşadım. Baku’da yapılan güzel çalışmalara tanık olduk. Yine Haydar Aliyev Havalimanı’ndan Baku Slavyan Üniversitesi’ne gidene dek yapılan restorasyonlar ve yeni inşaatlarla bu görkemli kentin çehresinin kısa zamanda daha da güzelleştiğini gör ? gil gi “Yazgı rinde, n bulacağ EA kita dar. N göreceğ luk taşı dıncağı meye d bakan k ne ölüm olmuşt kız ark bu dur tirmişti K dük. Baku Slavyan Üniversitesi’ne gelen konuklar ve konferans katılımcıları önce üniversitenin içinde yer alan Haydar Aliyev’in büstünü ziyaret edip çiçek koyarak saygı duruşunda bulundular. Türk Dil Kurumu Onursal Üyesi, Baku Slavyan Üniversitesi Rektörü, dilbilim uzmanı, Azerbaycan edebiyatının ilk postmodern yazarı Kemal Abdulla’nın açılış konuşmasının ardından sunulan bildiriler içerik açısından altı bölüme ayrılmıştı: Haydar Aliyev ve Azerbaycancılık İdeolojisi Dilciliğin Güncel Sorunları Edebiyatşünaslığın Güncel Sorunları Felsefe ve Edebiyatşünaslığın Güncel Sorunları Uluslararası İlişkiler Tarih, Ekonomi ve Hukuk Kongrede sunumların tamamlanmasının ardından Baku’da Haydar Aliyev Müzesi, KGB Müzesi, tarihi çok eskilere dayanan İçeri Şehir de Şirvan Şahlar Sarayı, Şamahı kentinde ise Diyarışünaslık Müzesi, şair ve oyun yazarı Hüseyn Cavid’in Ev Müzesi ve Rasathane’ye gidildi. Kongre boyunca ve gezilerin hepsinde hem yöneticilerin hem öğrencilerin tüm konuklara gösterdikleri ilgi ve güler yüzlü davranışlar dikkatleri çekti. Kongrenin kapanışı İstiglaliyyat Küçesi’ndeki tarihi İlimler Akademisi’nin salonunda yapıldı. Kongre katılımcılarına teşekkür plaketleri sunuldu. Baku Slavyan Üniversitesi’nin Rektörü Prof. Dr. Kemal Abdulla: “Kongrenin amacı, Azerbaycan Cumhuriyeti’nin lideri Haydar Aliyev’i anmak, ülkeler arası ilişkileri geliştirip ortak çalışmalar yapıp insanlığa hizmeti sunmayı sağlamaktı. Bugün bu çalışmaların ilkini gerçekleştirmeyi başardık” sözleriyle kongreyi kapattı. Kongrenin kapanışının ardından kongreye sunulan bildirilerden oluşan bir kitap da katılımcılara ve konuklara sunuldu. Bu tip kongrelerde yazarlar, çevirmenler, akademisyenler ve gazeteciler arasında kurulan dostluklar ülkeler arası ortak çalışmaların ilk basamağını oluşturmakta. Bu türden güzel örneklerin sürmesi dileğimizdir. ? Enver Aysever’den ‘Yazgıcılar’ Sahipsiz yazgıya sahip çıkarlar Geniş bir zekânın, edebiyat kültürünün ve düşünce emeğinin ilginç bir ürünü Yazgıcılar. Hem ülkemizin ve dünyanın durumu, hem roman kurgusu açısından üstünde durulacak önemli bir yapıt. ? Erendiz ATASÜ orunları tükenmeyen ülkemizde, Türk aydınından ümitli olması beklenegelmiştir; Türk edebiyatının yazarından ise romanında bir çıkış yoluna hiç olmazsa işaret etmesi! Gerçekten işe yarayacak çıkış yollarının, var olan çıkışsızlığın idrakinden geçtiği çoğu kez unutulur. Herhalde bu nedenle, edebiyatımızda kara ütopya ya da distopya diyebileceğimiz romanlar azdır (*). Enver Aysever’in yeni romanı “Yazgıcılar” bir yanıyla böyle bir distopya. Karanlık bir geleceğin resmi. Ancak, karanlık bir roman değil bu. Karanlık bir yakın geleceğin hayli eğlenceli bir anlatısı. Tam bir kara güldürü. İlk romanı Bir An Bin Parça’da, deyiş yerindeyse daha lirik bir ton benimsemişti, Enver Aysever; bu yapıtında mesafeli, bazen güldüren, çoğu kez alaycı bir bakışla eğiliyor konusuna. Konu, olay örgüsü açısından, “Yazgıcılar” diye anılan bir siyasi/iktisadi/ muhtemelen dinci görüş grubuna ( böyle diyorum, çünkü günümüzde, başka telden çalan bir örgütlenmenin gücü bu denli ele geçirmesi pek mümkün görünmüyor), ülke yavaş yavaş teslim olurken, yeni zamanların “orta sınıf getolarını” andıran bir apartman kompleksinde, Gibi Site’de olup bitenlerdir. Roman, anlam açısındansa bir ava giden avlanır, avla ilgilenmeyen en kolay avlanır metaforu olarak karşımıza çıkmakta. Gibi Site sakinleri, kesin olmayan sebeplerle belki güç sahibi olmak, belki güvenlik, belki merak, belki can sıkıntısı gizli kameralarla birbirlerini gözetlemektedir. Bu izleme işlemleri sırasında birbirleriyle, değişken çıkar grupları kurmakta, kör dövüşünde kimileri kazdıkları kuyuya düşerken, hiç hesapta olmayan ya da öyle görünen “Yazgıcılar” her şeye egemen olmakta; kabak, kimse ile çıkar/dedikodu/kuyu kazma ittifakları kurmayıp, bu anlamda tertemiz bir insan olan, ancak yaşamın kitaplar dışında tüm yönlerine ilgisini yitirmiş, tam bir “yabancılaşmış” aydın örneği tepkisiz EA’nın başına patlamaktadır. Nedir, EA’nın günahı? Sürüye uymamak, farklı bir insan olmak, dedikoduyu değil okumayı sevmek! Özünde bağnaz ve cahil olan toplum farklıdan rahatsızdır ve onu günah keçisi ilan edip cezalandırmaya bayılır, farkı ne olursa olsun! “Yazgıcılar” grubu, toplumun yazgıya ve güçlüye boyun eğme alışkanlığının üstüne basarak yükselmişse eğer, ki öyle görünmekte EA da onların işini dolaylı yoldan kolaylaştıranlardandır. “Yazgıcılar” hareketiyle ne il ? S TOP EA b cı’sını ç nazesin manını yer and baş kişi söz etm Bay K. lenlere tarafınd mus’nü manı b miş, ad ürperti bireyin iletişim laşması mun dü vurgula M. Mer va) aras EA, h cek bir Türkiye Ayseve çok iyi Gibi Si den tut şulara k karşılaş iş arkad veriş et sa kurn kek, ko men et bakan, suz… H ğil büy talep ed maya y çizmiş çek de rımız? maları. venleri Güve çok vur ğil, gün ven yık rıyla ka olay ör lik düz tır! Yaz yapmak zetleme sizlikle den ku Foucou mındak bundan altına g bir örn totalite Güve Böyle b itibar e maz. K içinden SAYFA 10 ? 31 MAYIS 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1163 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle