Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Dilşa Deniz’den ‘Yor/Rê: Dersim İnanç Sembolizmi’ ‘Dersimliye Dersim, bir güvenlik alanı’ Dersim; Kürtlerle, Zazalarla, Alevilikle ilgili etnodinsel ve kültürel tasniflere sığmayan kendine mahsus bir dünya. Dilşa Deniz, Dersim’e eğilen ilk antropolojik çalışmaya dayanan kitabında, bu dünyaya davet ediyor okuru. Dersim’le ilgili yüceltici ve karalayıcı efsanelerin perdesini kaldırıp gerçek inanç dünyasına ve gerçek efsanelere eğiliyor. Dilşa Deniz’le Yol/Rê: Dersim İnanç Sembolizmi adlı kitabını konuştuk. ? Gamze AKDEMİR ersim’in çoklu tanımlara haiz, “ütopik ve oldukça ideoloji yüklü bir coğrafya olarak” olarak ele alındığı vurgulanıyor kitapta. Dolayısıyla geniş perdede antropolojik bir çalışma olmasından hareketle “kültürel bir anlamlılık alanı” olarak baktığınızı imlediğiniz Dersim’i nasıl anlatmayı amaçladınız? Dersim klasik anlamda bir toprak parçasının sınırladığı bir alan olarak tanımlanabilir. Ancak Dersim olarak bahsedilen bu çerçevenin içi herkes için aynı anlama gelmemektedir. Bahsedilen belli bir coğrafik alandan öte, o alan içinde yaşayanların politik yapılarıdır. Dolayısıyla, sağ ve solun algısı ile sol içindeki farklı örgütlenmeler için de farklıdır. Dersim algısında sağın algısı, topyekun olumsuz ve uzak durulması gereken, Türkiye haritası içinde “katlanılan” bir alan olarak kurulan ve çözüm olarak bir tür görmezden gelinen bir alan/kitledir. Daha da uç söylem ve istemler mevcuttur. Bu nedenle bu coğrafya ve onun insanına ilişkin, günümüze dek devam eden, zaman zaman açık ancak çoğunlukla gizli ve sürekli bir ayrımcılık işler. Solda ise başka bir durum mevcuttur. Solun değişik anlayışları, Dersimi, Dersimliyi kendileri gibi düşünen ya da düşünmesi gereken bir alan/kitle olarak tasarımlarlar. Kurgularındaki Dersimli tiplemesine uymayan yani onlardan farklı düşünen/onlarla aynı sol anlayışı paylaşmayanlarla karşılaştıklarında, söylemleri sertleşmekte ve bir tür suçlamaya dönüşebilmektedir. Dolayısıyla Dersim dendiğinde aslında bahsedilen, orayla olan ideolojik algılarının yarattığı idealdir. Bu yüzden de kurgusaldır ve topyekun bir genellemeye dayalıdır. Bu nedenle kendi gerçeSAYFA 10 ? 17 MAYIS D ğinden oldukça uzak ütopik ve dolayısıyla ideolojik bir coğrafik/sosyal alandır. Bahsedilen Dersim, Dersim’in birebir gerçeği değildir. Benim burada yapmaya çalıştığım ise tüm bu ideolojik kurguların ötelediği, bir tür halı altına süpürülen ama aslında gerçek doku olan kısımdır. Dersim’i Dersim yapan bu “esas”a temas etmek, eşmek; buradan gördüklerimi anlamak ve anlayabildiğim kadarıyla anlatmaktır. Bu yüzden Dersim’i bir “anlamlılık alanı” olarak tanımladım. “Anlamlılık alanı” esas olan dokunun okuryazarlığı ile okunan ve anlamlanan sembolik sistemdir. Yani sembollerin, o toplumun bireylerince ortak bir anlam içinde anlaşılmasıdır. Anlamlılık alanının esasını ise Dersim’in kültürel dokusu ve bu dokuya temel olan inanç sistemi oluşturmakta. Temas ettiğim bu doku. Bu sistem, yukarıda değindiğim gibi, etrafı onu ötekileştiren merkezi güç ve onun temsil ettiği etnik ve dinsel baskı ile çerçevelenmiştir. Ancak bana göre en önemli ve etkili baskı, bu topluma ve inanca kendi çocukları üzerinden yönlendirilen baskıydı. İşte kırgınlığı buradan kaynaklanmaktadır. Sahip oldukları, varlıklarını, kişilik ve kimliklerini oluşturdukları o tabanın, ayaklarının altından çekilme işinin önemli bir kısmı çocuklarına yaptırıldı. İşte burada kendi çocuklarına karşı savaşamadılar ve kırgın bir suskunluk içinde beklemeye başladılar. Bunun nasıl olduğu kitapta paylaşılmıştır. “DERSİMLİLER NEDEN GENELDE MUHALİF VE SOL MUHALEFETTE?” Neler deşildi bu antropolojik kazıda yakın ve uzak tarihte? Söylediğiniz gibi bir tür kültürel bir kazı yapıldı. Öncelikle toplumsal yapının temelleri olan aşiret yapısı, ocaklık sistemi, kirvelik ve musahiplik olarak şekillenen kurgusal akrabalıkla güçlen2012 dirilen toplumsalın dört temel kurumu üzerinden ana yapı anlatıldı. Onların ayrıksı görünümlerine rağmen, interaktif ilişkileri ile şekillenen ve güçlenen sosyal yapı üzerinden, bu kurumların işlevsel içeriklerini temsilen, inanç sisteminin sembolleri anlatıldı. Akabinde Dersim’deki kutsal içeriğin görünen önemli sembolleri olan kutsal mekânlar ve bunların aktarımını taşıyan mitik öyküler ve bu öykülerin yapıbozuma uğratılarak, sistem içindeki işlevleri ve anlamları tartışıldı. Bunların sonucunda da bütün bu sistemin ve sistemi taşıyan kurumların bina edildiği “kutsal”ın Dersim kimliği ve kişiliğini nasıl şekillendirdiği tartışıldı. Yani politik muhalefetin, politik “suçların” yüksek oranına rağmen, adli suç oranındaki düşüklüğün bağlı olduğu o kimlik ve kişilik ilişkisi tartışıldı. Dersimlilerin neden ge nellikle muhalif ve özellikle de sol muhalefette yer aldıklarına dair, bu çalışmanın beni götürdüğü cevabı tartıştım. Çalışmada inanç içindeki kişilere Baba/Bawa, Hz. gibi unvanların kullanılmadığını belirtiyorsunuz girişte. Nedenini burada da dillendirir misiniz? Ayrıca Temel Kavramlar bölümünde de bir okuma sözlüğü görüyoruz. Bunu da anlatır mısınız? Bu tür kavramlar, bu inanç içinde temelde kullanılmazlar. Kutsal varlıklardan tanrıdan yakınındaki bir varlık gibi, isimleriyle hitap edilirdi. Hâlâ da yaşlı insanlar buna uyarlar. Xwadê’ye Xızır’a, Dızgun ve Mızur’a bawa, hazret gibi değil, başına “ya” koyarak onlara seslenirlerdi: “ya Xızır, ya Dızgun” gibi. Keza ocak büyüklerine de bizzat isimleriyle hitap edilirdi, Bamasur, Kurêş, Dewrêşgewr gibi. Günlük kullanımda ise sadece isimleriyle hitap edilir. Ancak son yıllarda özellikle kentlerdeki cemevleri üzerinden bu yaklaşıma müdahale edilmektedir. Mümkün olduğunca çok Arapça unvan, sembol, hikâye bu inanç söyleminin içine boca edilmektedir. Bana göre bu öyle rastgele yapılan bir şey değil, aksine bir tür postmodern bir müdahaledir. Müdahalelerin varlığı çok eski tarihlere giderse de bugün değişik bir form kullanılmaktadır. Halkın Rê/Raa olarak tanımladığı inanç, dışarıdan ısrarla genel bir Alevilik söylemi içinde tanımlanarak, özellikle Bektaşilikle harmanlanarak, oradan da hızla suni İslam söylemine yaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Çünkü bu toplumsal yapının temel ekseninin inanç olduğu, inancın da yapısal olarak soya dayalı ocaklık sistemi ile seyitliğe dayalı olduğu biliniyor. Bu da sistemin kendi iç savunma mekanizmasını gösterir ki dışarıdan müdahaleyi büyük ölçüde engellemektedir. Bu yüzden, sisteme içeriden, seyitlerin pirlikleri dedeliğe çevrilerek hızla yapıya müdahale edilmektedir. Dedelik yapısal olarak pirlik sisteminden farklıdır. Sisteme müdahale tam da buradan başlatılmaktadır. Pirler hızla dedeleştiriliyorlar. Bu da haliyle sistemin çözülüşünü, arkasından da başka bir şeye dönüşmesini sağlayacaktır. Yeni kavramlarla ilgili olarak da bunlar çalışma sırasında karşılaşılan ve tanımlayacak kavramsal formları olmayan olguların tanımlanması için üretildi. Yığımsembolizm, anlamyığım ve kontrast iletim veya ters iletim olarak üç adet. Yığımsembolizm ana bir sembol üzerinde konumlanan, bağımsız anlamları olup aynı zamanda ana sembolün anlamının da parçasını oluşturan sembolik durumu ifade eder. Anlamyığım ise bir sembol üzerinden birden fazla anlamın yığımını tanımlamaktadır. Bu anlamlar gerektiğinde bağımsız olarak kullanılabilmektedirler. Kontrast iletimde ise anlatılanın tam aksini, bir sembolik söylem üzerinden gizli ve baskın olarak anlatımını tanımlar. Bunlar Dersim kültür kodeksinde önemli karakteristikler olarak karşımıza çıkan durumlardır ve bu durumları tanımlayabilmek için çalışma esnasında tarafımdan üretildiler. “DERSİMLİLER YA ATEİZME YA DA SÜNNİ İSLAMA ZORLANDI” Yoğun bir sembolizm içerdiğini imlediğiniz Dersim inancı veya Dersimlilerin inanç yorumu tam olarak ne demektir? Dersim halkı kendi inancından bahsederken ona Rê/Raa yani Yol diye bahseder. Bizim Yol’umuz, Rêya me ? (Kurmanci) ya da Raa ma (Kur “Dersim dendiğinde aslında bahsedilen, orayla olan ideolojik algılarının yarattığı idealdir. Bu yüzden de kurgusaldır ve topyekun bir genellemeye dayalıdır” diyor Dilşa Deniz. ? ma de Yahudi inanca dayalı v İnanç i lik ilişk ren kut normal rinciler hizmet de talip alanlar, retler o dır) ile söylene lumdur dan oğu pirlik/ ocaklar hem de de hizm herkesi içinde k veya tal dan dah de belli rı, tüm temini Toplum mesi ve bir süre bu, ina Herkes ilişkisi i ralları ç larla do rak, bu ve kirve tin gizil sistemi tem için lanmak toparla Kültürl yısıyla D bolik b tığım is sembol sim sist sakland sının en raya da rı, yani lık olan temden durum Dersi ya da S ateizme ler. Am türel ok tirdiler ca, kült Dersim net olar merkez dir. İna ruyan v Dersim ben bu okurya tar dur bir oku polojik la bura inancın nasıl bi altında hem ke ğini anl toplum munu, esas ola nüne et Der sarmalı CUMHURİYET KİTAP SAYI 1161 CUM