04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 7 MART ÇARŞAMBA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER 9 MART CUMA Nalan Yılmaz genç bir öykücü. İzmirli. Köz de ilk kitabı (Şenocak Yayınları). Daha önce çeşitli dergilerde yayımlanmış öykülerini toplamış Köz’de. Kitapta bu adı taşıyan bir öykü yok. Arka kapakta, “Köz yaşam gibidir. Kendinden yeni alevler üretir. Başladığı yerde biter, bittiği yerde başlar” deniyor. Kitap üç bölüm olarak düzenlenmiş. Biraz Hayal, Biraz Gerçek, Ne Hayal Ne de Gerçek. Simgesel anlatımların çoğu eğlenceli; ama herhangi bir soyutlamanın “aşk anlatılmaz yaşanır” gibi bir kalıba bağlanması okurda düş kırıklığı yaratabilir. Saime Bircan da İzmirli. Çocuklarımın okulunda yöneticilik de yapmış olan Fransızca öğretmeni, arkadaşım… Daha önce Fransızcadan Françoise Giroud’nun Lou Özgür Bir Kadının Öyküsü adlı romanını çevirmişti (İmge Yayınları). Şu anda kendi kitabı Beyaz Üşüme (Şenocak Yayınları) elimde. Okumaya başlamadan önce nedense öykü kitabı diye tahmin etmiştim; romanmış. Bir kadın romanı… Yaşanmışlıklardan damıtıldığı belli. Yoksa bu gerçeklik duygusu ve anlatımdaki içtenlik, sıcaklık kolay kolay sağlanamazdı. kşan Aytolu: “Türkçenin nasıl katledilmekte olduğunu hep birlikte görüyoruz; bunda en büyük suçun (en büyük suçluları asla unutmadan) televizyon ve radyolarda olduğunu da biliyoruz. Siz çok önemli bir iş başarmaktasınız; gönül isterdi ki sesiniz daha geniş kitlelere ulaşsın” dedikten sonra dikkatimi hava durumu sunucularının sıklıkla kullandıkları şu kalıba çekmiş: “‘Marmara bölgesinde sabah saatlerinde sis olayı görülecektir.’ Neden yalnızca sis göremiyoruz ve neden ille de sis olayı demek zorunda hissediyor bu insanlar kendilerini? Bu kullanımı neredeyse kanıksamışken ‘olay’ kelimesinin yetmediğini düşünmüş ve sunuşuna renk katmak istemiş olduğunu sandığım ve sesinden çok genç olduğu belli olan bir spiker hanımın aynen şöyle dediğini işittim: ‘...bölgesinde sis olayı ve don hadisesi görülecektir.’ Bu gibi dil fantezilerine bir son vermek gerek, ama nasıl?” “Nasıl”ını bir bilebilsem… “İzmir açık ve az bulutlu geçecek” diyenleri de duymadık mı? İzmir nereye geçiyor, neden geçiyor? Bu insanları sokaktan toplamıyorlar. Hepsinin iyi kötü bir eğitimi vardır. İyi kötü bir eğitim mi dedim, tümü üniversite bitirmiş; çoğu da yabancı dille öğretim yapan okullarda okumuştur. Belki de bundan dolayı Türkçeyi iyi bilmiyorlar. İşe İngilizce sınavıyla alınmışlardır; Türkçelerine bakmak da kimsenin aklına gelmemiştir. “Vurgulamada yapılan büyük yanlışlara da yer verirseniz çok mutlu olacağız” da demiş Okşan Hanım. Ya… Vurgulaması yanlış olanlar da ne bol… Önlerindeki aletten (“promter”a da Türkçe bir ad bulamadık!) okudukları metni doğru dürüst seslendiremiyorlar. Sonra Ankara’nın “Bâlâ” semtini “bala” diye söyleyeni mi ararsınız, “hâyâ” ile “haya”yı karıştırıp utanması olmayan bir adamı “hayasız” diye duyuranları mı? Kadını “vâris”leri yerine “varis”leriyle konuşturanı mı? Kazada ölen olmadığı haberini, “Kazada / şans eseri ölen / olmadı” diye okursanız kimi ölümlere şansın yardım ettiği anlamı çıktığını fark etmeyeni mi? Bir polisin hayati tehlikeyi atlattığı haberini, “Polis Hayati / tehlikeyi atlattı” diye sunanları mı? Yanlışlardan yanlış beğenmek için bol renkli bir seçenek yelpazesi var önümüzde. Seç, beğen, al. O “imefe” diye okuyanla “ayemef” diye okuyan, aynı yanda yer alabilir mi hiç? Biri ne kadar Batılı olduğunu kanıtlamaya çalışacak, öteki zorunlu olarak yerli kalacak. Bu sancılı kısaltmalardan biri de PKK. “Pekeke” diye okursanız yandaşsınız, “pekaka” diye okursanız karşı! Ali Fahri Altuneli bu kısaltmayı sormuştu. “Kendim için değil, ben bunun doğru okunuşunun PeKaKa olması gerektiğine inanıyorum. Ancak, bilimsel kanıtınıaçıklamasını öğrenmek istiyorum (ki bu inatçı arkadaşlara da anlatabileyim)” dediği için bir türlü yanıt yazamadım Ali Fahri Bey’e. Ben de “pekeke” denmesi gerektiğini söyleyecektim çünkü ve onu inatçı arkadaşlarına kendi savını kanıtlama şansından yoksun bırakacaktım. “TSK ‘Te Se Ka’ olarak, eski SSK ‘Se Se Ka’ olarak, MGK ‘Me Ge Ka’ olarak okunuyor, yıllardır bu kısaltmaları böyle okuyoruz.” diye benzer kısaltmalardan örnekler vermiş Altuneli. “Bir de K harfinin başta olduğu bir kısaltma örneği vereyim” deyip KKTC’nin “Ka Ka Te Ce” olarak okunduğunu söylemiş. Peki, “k” harfinin ortada olduğu kısaltmalara ne demeli? AKP kısaltmasını kimse “akape” diye okumuyor, AKM’ye de “akame” diyen yok. Bir zamanlar okullarımızda h’nin “ha”, k’nin “ka” diye okunacağı mı öğretilmiş? Böyle diyenler oldu; ama kesinleştiremedim bu bilgiyi. Şu anda, bildiğim bütün yazım kılavuzlarında, h’nin “he”, k’nin “ke” diye okunacağı belirtiliyor. Bence kimi k’lerin “ka” diye okunmasına ideolojik olan dışında bir neden daha aranırsa kısaltmanın okunuşunu tekdüzelikten kurtarma, söylenişi hareketlendirme isteği bulunabilir. Aklıma başka bir neden gelmiyor. 10 MART CUMARTESİ Edebiyat eğitiminde yeni arayışları heyecanla izliyorum. Bugün Özel MEF Lisesi’nde “Edebiyatın Eğitimi Sempozyumu” vardı. 300 edebiyat öğretmeninin katılımıyla gerçekleşecekti; ama katılım sanırım 200 dolayında kaldı. Yine de az değil! Bu kadar öğretmen edebiyatın eğitimi / öğretimi konusunda rahatsız ve çözüm arayışında ise çözüm er geç bulunur. İl Milli Eğitim Müdürlüğünün “Yazarlar Okullarda” projesi başarıyla sürdüğüne göre MEB de arayış içinde demek ki! Talim Terbiye Kurulu’ndan Mustafa Karaşahin konuşmacılar arasındaydı bugün. Bu da Talim Terbiye’nin sonunda öğretmenlerin karşısına geçip onlara açıklama yapmayı benimsemesi diye yorumlanabilir. Umut üretmek için elverişli bir durum… 13 MART SALI Elma Yayınları’nın İş ve Yönetim Serisi başlığı altında yayımladığı işe yarar kitaplar var. (“İş bitirici” kitaplar da denebilir. “İş” sözcüğüyle yapılmış böyle “iş bitirici, işini bilmek” vb. deyimler nedense bana Turgut Özal’ı anımsatıyor. “Nedense” olur mu hiç? Memurları “işini bilir” kılan o değil miydi?) Öğretmenler İçin Beden Dili kitabının yazarı Çağlayan Babacan. “Sınıfa bilgimizi, tecrübemizi ve bedenimizi götürürüz. İlk ikisi kolay fark edilmez, üçüncüsü her zaman ortadadır. Kitap, akıllı tahtadan, projeksiyon cihazından ve görsellerden daha işlevsel olan bedenimizi doğru kullanmanın, olası hatalarımızı fark etmenin ve etrafımızdakilerin bedenlerinden dökülen mesajları anlamanın yollarını gösteriyor.” Özden Aslan’ın önceki kitabının adı: Zor İnsanlarla Zorlanmadan Baş Etmek’miş. Elimdeki kitap, öncekinin ışığı altında yazılmış: İşte Zor İnsanlar. “Hizmet sektöründe çalışanlar (tarafından) ısrarla tavsiye” edilmiş. ? [email protected] [email protected] www.feyzahepcilingirler.com 11 MART PAZAR Yeryüzünde Türkçe kadar siyasete alet edilmiş başka bir dil yoktur. Türkçe konuşurken kullandığınız her sözcük, karşınızdakilere dünya görüşünüz hakkında fikir verir. “Sözcük” dediyseniz bir yandasınızdır, “kelime” dediyseniz öte yanda. Kısaltmalara da turnusol kâğıdı görevi yüklenmiştir. IMF kısaltmasını BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru geçtiğimiz yıl gencecik yaşında aramızdan ayrılan şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şairin dizeleri ortaya çıkacaktır. 9 J 10 18 J 19 A 20 1 C 2 D 3 J 4 B 5 A 6 J 7 A 8 I Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU [email protected] A 11 G 12 C 13 B 14 G 15 A 16 G 17 I 65 75 74 14 26 37 63 16 11 45 C 21 E 22 J 23 H 24 J 25 J 26 G 27 D 28 J H. Tibor Dery’nin bir romanı. 29 F 30 I 31 B 32 I 33 A 34 A 35 I 36 C 37 G 61 54 23 47 E 38 A 39 D 40 E 41 D 42 J 43 I 44 A 45 G 46 F 48 C 49 F 50 A 51 B 52 I 53 C 54 H 55 J 56 A 57 A I. Persler, Oresteia, Yalvarıcılar ve Zincire Vurulmuş Prometheus adlı oyunları da olan, Antik Yunan tragedya yazarı. 58 I 59 A 60 C 61 H 62 A 63 G 64 C 65 G 66 A 67 J 68 J 17 32 30 8 35 43 70 52 58 J. R.L. Stevenson’ın bir romanı. 69 D 70 I 71 J 72 J 73 A 74 G 75 G Tanımlar ve sözcükleriniz: Cumhuriyet ve Güneş gazetelerinde yayımlanan yazılarından derlenen kitabı. A. Nazlı Eray’ın, 199092 yılları arasında 72 22 6 71 3 68 55 28 67 51 4 13 31 C. Kavrama. E. Bir ilimiz (sessiz harflerini yazacaksınız). 9 42 25 24 18 1152. sayının çözümü: A. TANIDIK DÜNYA, B. ÜÇ KADIN, C. MIRIL MIRIL, D. ZİKRİ GEÇMEK, E. ARES, F. MEŞHUR, G. AŞERMEK, H. NEHİR, I. LOSEY, J. AYİNESİ, K. REŞİH. Şiir: “ne her şeye kırıldı mühür ne herkesçe/ omuzlamayı gereksinir/ dayanışma isterdi kırılmak için” 44 59 19 34 38 50 56 57 10 21 47 40 F. Biten bir yazının altına konan işaret. 15 62 66 73 7 33 5 B. “Şu loş sokakta / Yanıyor yanıyor … / Kime uğradımsa / Anlıyor anlıyorum bir hiçim” (Özer Ciravoğlu). 12 36 1 60 48 64 20 53 D. Ağzı kauçuklu süt şişesi, biberon. 46 29 49 G. Yurdumuzda yetişen bir muz. 22 39 27 69 2 41 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1153 MART 2012 ? SAYFA 39
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle