04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA doğuyor”... Sevgili Turgut Çeviker söyleşisine bu başlığı koymuş ve yeni durumu çok güzel özetlemiş. Evet, Türk karikatürünün büyük ustalarından Turhan Selçuk’un yarattığı çizgi roman “Abdülcanbaz”, 2011’ın son aylarında olağanüstü bir yayıncılık hareketiyle yeniden okurlarıyla buluşmaya başladı. Modern Türk çizgi romanının kurucusu kabul ettiğimiz Abdülcanbaz’ın maceraları Café City Yayınları’nca beş kitaplı kutular ve özel koleksiyon baskılarıyla okurlara yeniden ulaştırılıyor. Abdülcanbaz, gerçek ve sanal bütün mecralarda kendine yer açarak okurlarıyla buluşmayı amaçlıyor. Bu kişisel kâr amaçlı bir yayıncılık değil... Öyle ki, satışlardan gelecek bütün birikim kurulacak olan Abdülcanbaz Müzesi’nin döner sermayesine katılacak. Turhan Selçuk, Abdülcanbaz’ı reklam dünyamızın tanınmış isimlerinden Osman Uslu’ya teslim etmişti... Uslu da bu işi layıkıyla yerine getiriyor. Abdülcanbaz’ı yayımlayan Osman Uslu ile Turgut Çeviker konuştu. Semih Poroy da bu söyleşiye Abdülcanbaz’ı yerli yerine oturtan bir yazıyla eşlik ediyor. 11 Mart 2010’da yitirdiğimiz Sevgili Turhan Selçuk’u saygıyla anıyoruz. Pierre Bourdieu ve Alain Darbel’in farklı kesimlerden gelen yardımcıları eşliğinde, Avrupa’nın birkaç büyük müzesinde gerçekleştirdikleri soruşturma sonuçlarını bilimsel veri ve yöntemlerle ele aldıkları “Avrupa sanat müzeleri ve ziyaretçi kitlesi” üzerine araştırmaları Sanat Sevdası ismiyle yayımlandı. Kitabı Kaya Özsezgin hocamız değerlendirdi. Bol kitaplı günler... “Abdülcanbaz yeniden P İ stanbul’da, kafanızı bir an çevirmeye gelmiyor, ânında bir delik açılıyor arkanızda: Güzelbahçe sokakla Şakayık sokağın kesiştiği noktada, yanlış bilmiyorsam Cihat Burak’ın mimarî tasarımı tek bina, ufarak bir yapıydı, yıkılmış, yeni inşaatın temelleri atılıyor. Şehrimize bir ucube örneği daha ekleneceğinden şüphem yok. ervasız Pertavsız ENİS BATUR Yaşanabilirlik katsayısı dim’ diyorsanız, işin çehresi ânında değişecektir: Yerine göre züppe, soysuz, hain sayılır kişi, kimse hak vermeye yanaşmaz o cümlenin içeriğine. Ülkeniz sizi bütünüyle mutsuz eden bir gidişat içinde olsa bile, “yabancı ülke”yi seçmek kabul edilebilir tavır değildir. Hiçbir yabancı ülkeye gitmemiş insanların “memleketim gibisi yok” demelerine ne buyrulur? Kendi ülkeleriyle kıyasıya çarpışan, bir noktada uzaklaşmaya ya da kopmaya karar veren insanlar, genelde “kültür dünyası”nın üyeleri arasından çıkıyor her ülkede: Yazar, sanatçı, düşünür doğduğu, yetiştiği yerde sıkıştığı, sıkıştırıldığı duygusuna kapılıyor sık sık, toplumunun egemen değerleriyle çatışıyor, yabancısı olmadığı, ama yabancı statüsünde yaşadığı bir şehirde, ortamda soyutlanma şansı yüksek. GÖNÜLLÜ SÜRGÜNLER Edebiyat, Sanat, Felsefe tarihleri tıkabasa bu türden göçlerle dolu: Petrarca’dan Descartes’a, Gauguin’den Rimbaud’ya, Pound’dan Eliot’a ve Durrell’a, Yüksel Arslan’dan Şavkar Altınel’e sayısız örnek çıkıyor karşımıza. Zorunlu sürgünler ayrı, ben daha çok gönüllüler üzerinde duruyorum. Dünyanın bütün merkez şehirleri yabancı hemşeriler barındırır: New York, Paris, Londra, Roma… İstanbul’u seçenleri unutmayalım: Bruno Taut’dan John Ash’e. Bütün merkez şehirler, büyük ülkeler yerlilerinden bazılarını püskürtüyorlar öte yandan: Birinin kaçmak istediği yere öteki sığınıyor. Toksik ortam Bachmann’ı, Bernhard’ı, Handke’yi Avusturya’dan koparıyorsa, ‘hava durumu’nun bir çözümlemesini yapmak en doğrusu. İstanbul, yeryüzünün en görkemli şehirlerinden biriydi. Şehri giderek yaşanılmaz hale getirenler kimler, başkaları mı? Ya Türkiye: Nesi var sevgili ülkemin? Şüphe yok: “Eskiden durum daha iyiydi” diyemeyiz. Ama, şüphe yok: “Şimdi daha iyi durum” diyebilmek için tek gereken aymaz olmak. Son on yıl içinde yaşadıklarımız; son bir yıl, son bir ay yaşadıklarımız, belleğimiz herşeyi ânına sıfırlama yeteneğine sahip değilse, en hafifinden boğucu. ‘Yayımlanmadan el koyulan ve yok edilmek istenen kitap’ olayı tepkili yankılar doğuradursun, bu simgevakâ beni Borges’cil alıştırmalara sürükledi. Kendimi siyasal iktidarın, ‘cemaat’ın, TSK’nın, Ergenekon’un ya da bambaşka bir odağın hedefi olarak görmüyorum: O türden özelliklerim, ilgilerim, konumum yok benim. Ola ki yanılıyorum ama; geçenlerde, ya Murat Yalçın ya da Orçun Türkay, “sizin telefonlarınız dinleniyordur” dediğinde şaşırdım: Demek, kendimi hedefte görmüyorum ya, başkalarına göre pekâlâ ‘seçilmiş’ olabilirim. Borges’cil fantazmalarımı biraz da bu tetikledi. Bir an çalışma odamdaki klasörleri, defterleri, bilgisayar harddisc’indeki ‘yayımlanmamış’ kitapları düşündüm, o gayya kuyusundan neler çıkarılmaz ki Borges’ten Kafka’ya sıçramakta gecikmedim. Sıra, çalışma odamdan beynimdeki şüpheli malzemeye geldi sonra, en doğrusu işin içinden bir lobotomi seansıyla çıkmak olabilir sonuçta. Abartıdan abartıya ilerlediğimi düşünenlere anımsatayım: Yazdıkları nedeniyle en son Hrant Dink’in sırtından vurulduğu, Orhan Pamuk’un cezalandırıldığı, Nedim Gürsel’in yargılandığı, gazetecilerin tutuklanıp “rehine” statüsüne evrildikleri bir ülkenin “nesi” yok ki, abartıyor olayım? Sorun, “sıra”nın size gelip gelmemesine bağlanamaz: Başkalarına gelmişse, bir ülkenin içinde yaşanılabilirlik katsayısı enikonu düşmüş demektir. Benzetme yadırgatmasın: Nükleer santral sızıntıları, kilometrelerce çapında bir alanın boşaltılmasına nasıl yol açıyorsa, baskı düzeninin yarattığı kirlenme, korku, sindirme ortamı da bambaşka bir düzlemde sonuç benzerliğine varabiliyor. Farklı inanışların, düşüncelerin, duruşların gammazlandığı, sorgulandığı, kafeslendiği bir diyarda nasıl, neden yaşamak istensin? Asıl anlayamadığım: Bu temel koşulu görmezden gelmeyi entelijensiyamızın önemlice bir bölümünün başarması. Tek bir hayatımız var, onu burada, böyle geçirmek yazgımız olmamalı(ydı). ? TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Kimse farkına varmadan sırra kadem bastı Burak’ın tek katlı yapısı. Kim farkına varacaktı, ne yapabilecekti farkına varmış olsaydı? Az ilerideki parkın bir köşesine sökülüp takılabilirdi o özel yapı. Belediyenin kedileri ağırladığı noktaya. Böylece, kışlık eve kavuşmuş olurdu kediler mimarın, en çok da insanın ve ressamın dünyasına cuk otururdu bu işlev değişimi. İşigücü izleri silmek olan İstanbulsuzlar yönetiyor şehri. Engelleri ortadan kaldırıyorlar bir bir. Sapasağlam dişlerini çektirtip yerine protez taktırtan “insan”ların yaşadığı bir şehir artık burası. Ülkelerin, metropollerin çocuklarını yiyen Satürn boyutları ağır basıyor sık sık. Cihat Burak’ın yapısı, ufarak bir simge: Türkiye, İstanbul durmadan vatandaşlarının, hemşerilerinin üstüne çöken, doğurduklarını unufak eden canavarlara nicedir dönüşmüş durumda. Sorun, kimsenin çıkıp, dobra dobra, yüksek sesle sorunu ifade etmeye cüret edememesinde: Hâlâ güzellemeler, yanılsamalar içre boğuluyoruz. Thomas Bernhard, her kitabında, seyrek kabul etmiş olsa da yaptığı söyleşilerde, Avusturya’ya ve Viyana’ya karşı derin bir nefret dili geliştirmişti: Sözgelimi, Ses Taklitçisi’ndeki “Roma’da” metnini İngeborg Bachmann’ın ölümünün ardından kaleme almıştı, o kısa ve dolgun metin yeterli örnek sayılabilir. Haksız mıydı? Ülkesinin, yaşadığı şehrin neredeyse her ögesini eleştirenler bile toz konduramıyor onlara, bu nasıl iştir? Bana öyle geliyor ki, bizde “vatan sevgisi”, özünde, “Dünya korkusu”yla atbaşı gelişmiş bir duygu kalıbı. Kimin sözüydü, unutmuşum: “Bir ülke, siz orada doğdunuz diye ayrıcalıklı değildir”. ‘İstanbul’dan nefret etmeye başladığım için Samsun’a yerleştim’ diyorsanız sorun yoktur. ‘Türkiye’den nefret ettiğim için İtalya’da yaşamaya karar ver İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1153 22 MART 2012 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle