Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
¥ rakam Saddam’ın her yıl öldürdüğü insan sayısından daha azdı.” (!) “KÜÇÜK İNGİLİZLER” OLARAK KALMA KORKUSU Blair’in M. Thatcher’e yönelik nadir eleştirisinden biri, İngiltere’nin dünyadaki değişen pozisyonunu dikkate alma konusunda yanılmış olmasıdır. Blair, 1997’de HongKong’un Çin’e devir töreninde eski imparatorluk günlerine özlem duysa da, ülkesinin “Avrupa’dan ayrı, 60 milyonluk küçük bir ada ülkesi” olduğu gerçeğini görmekten yanadır. Artık tek başına bir güç olmaktan çıkan İngiltere gücünü ABD ve Avrupa gibi müttefiklerle kullanmalıdır. Temel endişesi, ABD ile Çin veya büyüyen diğer ekonomiler arasında oluşacak bir G2, G3 ya da G4’ün kurulması ve Avrupa’dan da kopmuş bir İngiltere’nin “küçük İngilizler”in ülkesi olarak kalmasıdır. KÜRESELLEŞME VE KRİZ Blair’e göre küreselleşmenin karşısında olmanın sonucu yalnızlıktır. 21. yüzyılda artık ideolojik üstünlük savaşları azalmıştır; Çin’de bile sistem piyasa ve devlet arasında dengelendiğine göre şimdiki savaş siyasi değil ama daha çok kültür ve din savaşıdır. Blair’e göre, küresel krizin nedeni piyasa başarısızlığı değil düzenleme başarısızlığıdır; çünkü başarısız olan piyasa değil yalnızca bir sektörün bir parçasıdır. Başarısız olanlar; hükümetler, politikacılar, yasalar ve düzenlemelerdir. Blair, krizden çıkış için yeni Keynesyen politikaların uygulanmasını da yanlış bulmaktadır. İlk müdahaleyi devletin yapması yerindedir; ancak devlet dengeleri kurduktan sonra hızla geri çekilmelidir. İKTİDAR KORKUSUNDAN VAZGEÇİLMEZ ADAMLIĞA Bir Yolculuk’ta samimi itiraflar, özeleştiriler de var. Korktuğunu, cesaretini ve özgüvenini yitirdiğini, başarısızlıklarını, yanılgılarını, siyasi çalımlar, taktik hesaplar yaptığını yeri geldikçe söylüyor. Örneğin 1997’de seçimleri kazandığında, partililer zafer sevinci yaşarken kendisinin hissettiği iktidar korkusudur. En büyük ve sürekli korkuyu, parlamentodaki “başbakan soruları” oturumunda yaşadığı anlaşılıyor. Aradan geçen bunca zamana rağmen bugün de, en sinir bozucu, korku veren, cesaretini yitirten deneyim olarak nitelediği bu oturumların yapıldığı gün ve saatte dünyanın neresinde olursa olsun ürperdiğini, kalp atışlarında hızlanma hissettiğini yazmaktadır. 1997 seçim zaferinin ardından yaşadığı iktidar korkusu, üç seçim kazanınca yerini, aşırı güvene ve kendisinin vazgeçilmez olduğu duygusuna bırakacaktır. Yeteneğinin ve oyun gücünün zirvesinde olduğunu hissettiği iktidarının sonlarına doğru liderlik anlayışı da değişecektir: Liderlik artık, “halkın istediğini bilmek ve onları tatmin etmeye çalışmak değil, onların çıkarları için en iyi olanı bilmek ve onu yapmaya çalışmak”tır. Fakat değişen yalnızca lider değildir; seçmen de değişmiştir: “halkla biz, kalın bir camın iki yanında durmuş, konuşmaya çalışan iki insana benzemiştik (…) onlarla konuştuğum da beni duymuyorlardı ve bir zaman sonra dinlemekten vazgeçtiler.” Ancak Blair, başbakanlığı bırakırken bile siyasette kalma hesapları yapar ama koşulların buna elverişli olmaması nedeniyle “siyaset sahnesinden inmekten başka seçeneği” olmadığına karar verir. SONUÇ Bir Yolculuk’ta okuyucu Tony Blair’in bakış açısından, bir siyasal partinin ideolojik dönüşümünün yanı sıra, genç, hırslı bir politikacının siyasal yaşamının başlangıç, yükselme ve çöküş evrelerini; parti içi liderlik mücadelesini; genel olarak siyasetin, özel olarak da İngiliz siyasetinin işleyişi, karar alma süreci ile geleneklerini; medyasiyaset ilişkilerini; uluslararası karar alma sürecini ve İngiltere’nin 21. yüzyıldaki konumunu bulacak. Anılar ayrıca siyasetçilere liderlik öğütleri de içeriyor. Kitabın kronolojik bir akış izlememesi okuyucu açısından bazı güçlükler yaratıyor. Türkçe basımındaki eksiklikler ve özensizlikler de bu zorluğu artırıyor. Dizin eklenmesi okuyucunun işini ko Blair’in Thatcher’e yönelik eleştirisinden biri, İngiltere’nin dünyadaki değişen pozisyonunu dikkate alma konusunda yanılmış olmasıdır. laylaştırırdı. Metin içindeki kimi kısaltmalar, açık yazımı verilmediği ve kısaltmalar listesi de eklenmediği için anlaşılmaz kalıyor. Çevirinin, editörlük ve düzeltme işlerinin hızla yapıldığı anlaşılıyor. Eksik, anlaşılmaz cümleler, yazım yanlışları, bazı sözcüklerin İngilizce yazımı gibi özensizlikler dikkat çekiyor. Diğer yandan, bu türden bir yayın, özellikle İngiliz siyaset ve yönetim sistemine yabancı okuyucuların metne nüfuz etmesi açısından çevirmenin veya editörün ek açıklama, bilgi notu türünde katkısını gerektirmektedir. Kuşkusuz her çevirmenin veya editörün her eser hakkında derinlemesine bilgi sahibi olması beklenemez. Ancak alan uzmanlarının danışmanlığından yararlanmak mümkündür. Bu eleştiriler elbette, yayının Türkçede basımının önemini ve böylesine hacimli bir yayının çevirisinin de ciddi bir emek ve zaman gerektirdiği gerçeğini değiştirmez. ? * Prof. Dr., Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Öğretim Üyesi. seriyesezen@hotmail.com Bir Yolculuk/ Tony Blair/ Çev. E. Günsel/ Pegasus, İstanbul 2012/ 736 s. 13 ARALIK 2012 ? SAYFA 11 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1191