23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Tony Blair’in ‘Bir Yolculuk’u dilimizde Blair’in ‘muhafazakâr’ yolculuğu Tony Blair’in anılarını içeren “Bir Yolculuk”, partinin ideolojik değişimini, başbakanlık deneyimini ve 10 yıllık İşçi Partisi iktidarının temel politikalarını Blair’in bakış açısından anlatan bir siyasi biyografi ve anı kitabı. Ë Seriye SEZEN* ngiltere’de 1997’deki genel seçimler, 18 yıllık muhafazakâr iktidarına son vererek Tony Blair liderliğindeki İngiliz İşçi Partisi’ni iktidara taşımıştı. İşçi Partisi’nin zaferi, katı bir neoliberalizme yaslanan Thatcherizmin sonu olarak algılanmakla birlikte, Blair liderliğindeki İşçi Partisi hükümeti politikaları, Thatcherizmden radikal bir kopuş yerine ona benzeşmeyle nitelenebilir. Blair’in 1994’te, “Yeni İşçi Partisi, Yeni Britanya” sloganıyla parti başkanlığına geçişiyle, parti tüzüğünden başlayan değişim, iktidarı süresince de devam edecektir. 19972007 yılları arasında başbakanlık yapan Blair, iktidarı süresince yalnızca, partiyi geleneksel tabanından ve ideolojik kökenlerinden uzaklaştırmakla değil, hükümet etme biçimini de değiştirmesi ve ülkeyi ABD ile birlikte savaşa sürüklemesiyle siyasal tarihte yerini almıştır. Blair dönemi, parlamenter rejim içinde “eşitler arasında birinci” bir başbakandan daha çok, tek adamlığa dayalı, bir tür Amerikanvari başkanlık uygulama hevesi ve çabasıyla nitelenebilir. “BİR YOLCULUK” Günümüzde, kurduğu vakıflar ve “Ortadoğu Dörtlüsü” temsilciliği gibi yeni uğraşlarla siyasal rantiye olarak yaşamını sürdüren Tony Blair’in anılarını içeren “Bir Yolculuk”, partinin ideolojik değişimini, başbakanlık deneyimini ve 10 yıllık İşçi Partisi iktidarının temel politikalarını Blair’in bakış açısından anlatan bir siyasi biyografi ve anı kitabı. Bir Yolculuk başlığı, kitabın, tarihin belli bir sürecinde kendisinin siyasi ve bir ölçüde kişisel karakterinin gelişimi ve değişimiyle ilgili bir yolculuğun öyküsünü içermesinden kaynaklanıyor. Başlık, kendisinin parti liderliğine başlama ve ayrılma zaman aralığındaki değişimine bir gönderme. Kronolojik bir anlatımın izlenmediği kitapta Blair, kendince önemli gördüğü konulara göre bir bölümlendirme yapmış. Bölümler; 1997 seçimleri ve görevSAYFA 10 ? 13 ARALIK geniş yer verilmiş durumda: Hizmetlerin piyasadan alınmasının kolaylaştırılması, “akademi” adıyla yarı özelleştirilmiş okulların ve vakıf hastanelerinin açılması, sağlık hizmetlerinin bir iş alanı gibi yönlendirilmesi, yükseköğrenim harçlarının üç katına çıkarılması vb. Blair anılarında, kamu hizmetlerindeki ilerlemeleri de örneklendiriyor: kaza/acil durumlarda bekleme süresinin dört saatin altına indirilmesi; hastanelerde bekleme süresinin yataklı tedavi için alt ay, ameliyat için en fazla dokuz aya çekilmesi, kışın soğuktan ölen kimsenin kalmaması vs. İKTİDARININ DİKENİ: GORDON BROWN Anılarda muhalefet partisi olarak Muhafazakârlar ön planda değil. Blair için muhalefet işlevini adeta partinin kendisi, daha doğrusu, Gordon Brown ve ekibi görüyor. Partiyi geleneksel çizgisinde tutmaya çalışan Brown’la mücadelesi ve Brown’ın muhalefeti Muhafazakârların muhalefetinden daha çok yer tutuyor. En büyük günahı “eski moda sendika hareketlerini yeniden canlandırmaya çalışmak” olan Brown’ı, liberal reform programlarının önündeki en büyük engel olarak görüyor ve adeta Brown’a rağmen hükümet ettiği izlenimi yaratıyor. Bu bağlamda kitap, hırslı, güçlü ve birbirini iyi tanıyan iki siyasetçinin, ideolojik farklılaşma nedeniyle, siyasal dostluktan giderek siyasal rekabete, çekişmeye dönüşen ilişkisinin de tek yanlı anlatımı. Blair, nefesini iktidarı boyunca hep ensesinde hissettiği Brown’ı siyasi gücü nedeniyle görevden almayı göze alamıyor. MEDYA VE SİYASET Blair’in anılarında Brown dışında ikinci muhalefet kaynağı, muhalefet partisinden daha çok çekindiği medya. “Medya üzerinize geldiğinde onlarla anlaşmaktan ve sizin hakkınızdaki görüşlerini yumuşatmaya çalışmaktan başka seçeneğiniz yoktur” diyen Blair’e göre, politikalarla değil skandallarla ilgilenen medya birisinin üzerine gitmeye karar verdiğinde “vahşi bir canavar”a dönüşmektedir. Blair 2005’te yürürlüğe giren Bilgiye Özgür Erişim Yasası’nın, halktan çok medya tarafından bir silah olarak kullanılmasından dolayı pişmanlık içinde. IRAK’IN İŞGALİ Irak’ın işgaline, 11 Eylül, işgal sürecinin başlangıcı olarak kabul edilirse dört bölüm ayrılmış. Irak’ın işgalden sonra geliştiğini ve ABD ile ittifakın İngiltere’ye saygınlık kazandırdığını kanıtlamaya çalışan bu bölümler bir tür günah çıkarma girişimi. Kimyasal silah gerekçesini artık savunma olanağı kalmayan (ki bu da egemen bir ülkenin işgalini meşrulaştırmaz) Blair’in, işgali, Saddam yönetiminde Irak’ın kötü yönetildiği ve başarısız bir ülke olduğu gibi gerekçelerle meşrulaştırmaya çalıştığı görülüyor. Blair’e göre, “Irak halkının isteklerini engellemeye çalışanlara karşı” verilen savaşın maddi ve dökülen kanlar açısından bedeli ağırdır; ama savaş sayesinde ABD ile “dünyayı bir zalimden” kurtararak “Irak’ın demokratik bir devlete kavuşma hakkını” korumuşlardır. “Evet, 8.000 Iraklının öldürülmesi korkunç bir olaydı elbette ama bu ¥ İ deki ilk günleri, Yeni İşçi Partisi, Kuzey İrlanda Sorunu, yönetim reformları, yönetim krizleri ve Gordon Brown’la rekabeti ve nihayet başbakanlığı/parti liderliğini Brown’a bırakması gibi kişisel ve ulusal konuların yanı sıra, Kosova, 11 Eylül ve Irak’ın işgali gibi dış politika konularını da kapsıyor. “YENİ” İŞÇİ PARTİSİ Tony Blair’e göre, 19751992 yılları arasında dört genel seçimde Muhafazakârlar karşında yenilen İşçi Partisi’nin iktidara gelmesinin yolu partiyi modernleştirmektir. Partinin modernleşmesinden Blair’in amaçladığı, parti içindeki sol kanadın edilginleştirilmesi, işçi sınıfına dayanan geleneksel tabanın iş dünyasına doğru kaydırılması ve liberal politikaların benimsenmesidir. Bu bağlamda Blair’in ilk icraatı, 1918’den beri parti tüzüğünde var olan ve üretim araçlarının kolektif mülkiyetini hedefleyen dördüncü maddeyi değiştirmektir. Blair açısından, Yeni İşçi Partisi’nin geleneksel İşçi Partisi’nden farkı, “özel sektör düşmanlığından vazgeçmiş”, piyasaya yakınlaştırılmış olmasıdır. Blair, 2003 yılında Brown’a, bir sonraki seçimden önce onun lehine istifa edeceğine söz vermesine rağmen bu sözünü, başbakanlığı sürdürme koşullarının artık kalmadığını görünceye kadar tutmamıştır. 2007’de posası çıkmış bir iktidarı Brown’a devretmesinin ardından 2010 yılında yaşanan seçim yenilgisini de ne Irak savaşına ne de uygulanan neoliberal politikalara bağlamaktadır. Bunların kısmen etkili olduğunu belirtmekle birlikte yenilginin faturasını, partinin Yeni İşçi Partisi olmaktan uzaklaşmasına, bir başka ifadeyle partinin sola kaymasına kesmektedir. İşçi Partisi için asıl tehlikeyi sol politikalar olarak gören Blair’e göre, bu politikalara kayması halinde parti gelecek seçimde daha çok kayba uğrayacaktır. ŞİRKET GİBİ ÇALIŞAN BİR KAMU YÖNETİMİ ARAYIŞI Kamu hizmetlerine bakışı, kamu yönetimi ile özel sektör arasında farklılık olmadığı kabulüne dayanan Blair, iktidarı süresince kamu örgütlerinin ticari şirketler gibi çalışabilmesinin yollarını arayacaktır. Kitapta, bu yaklaşım doğrultusunda kamu hizmetleri reformuna Blair’in New York’ta kurduğu Tony Blair Faith Foundation (Tony Blair İnanç Vakfı) yoksulluk, iklim değişikliği, sağlık ve eğitim konularında etkinlikler düzenliyor. 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1191
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle