Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Y ... Ama Hobsbawm’ın yaşamının en büyük başarısı, Britanya’daki tarih okumasını dönüştürmesiydi. Konuyu dar kafalılıktan ve yavan ampirizmden kurtararak, geçmişe toplumsal protestonun tarihinden geleneğin keşfi ve cazın etkisine yeni bir ışık tutan savaş sonrası kuşaktandı Hobsbawm. Hobsbawm’a göre, tarih, günümüz konuşmalarının bir parçası olmalıydı. Okumuş bir kitle için popüler tarih kitapları yazmayı içeren İngiliz tarih geleneğine cuk oturuyordu. AJP Taylor ve Hugh TrevorRoper gibi yaşıtlarının yanı sıra Thomas Babington Macaulay ve GM Terevelyan’a kadar uzanan tarih yazımı uygulamasının bir parçasıydı. 19. yüzyılın sanayi ve imparatorluğu üstüne kitapları ve 20. yüzyıla ilişkin çok satan yapıtı, geniş bir okuyucu kitlesine pek az bilim insanının boy ölçüşebileceği küresel bir tarih sundu. En önemli katkısı, tarihte sınıf ve ekonominin incelenmesini Britanya akademi çevrelerine açmasıydı. Komünist parti tarihçiler grubundan olması ve Fransız Annales tarih okuluyla bağlantısı, toplumsal tarih ve toplumsal yapının, geçmişin her türlü kapsamlı anlatımındaki rolünü vurgulamaya yöneltti onu. Hobsbawm’a göre, toplumsal tarih, yitik sesleri canlandırarak ve halkın yaşanmış gerçekliğini sahnenin ortasına eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr Britanyalı Marksist tarihçi Eric Hobsbawm’ın kitaplarının pek çoğu dilimize de çevrildi Tarihi fildişi kulesinden çıkardı “ yerleştirerek, solun daha geniş siyasal projesinin parçası olmalıydı. Ama Hobsbawm hiçbir zaman kaba bir materyalist olmadı; hep düşünceler tarihinin önemine inandı, en çok da Marksizmin…” Yüz yıla yaklaşan bir yaşamdan sonra, yıllarca geçmişini araştırdığı bu dünyadan 1 Ekim 2012 günü ayrılan Eric HOBSBAWM’DAN SÖZÜN ÖZÜ B ir ulusu ulus yapan da, bir ulusu öteki uluslar karşısında haklı çıkaran da geçmiştir; geçmişi ortaya çıkaran ise tarihçilerdir. Öyle anlaşılıyor ki, Amerikan yurtseverliği, dışlanan bir kesimi ölçü alarak değer biçiyor kendine: Doğru Amerikalılar, aslında Amerikalı olmayan yanlış Amerikalılar gibi olmadıkları için doğru Amerikalılardır. Hint ve Çin lokantalarının dünya çapında yaygınlığının gösterdiği gibi, yabancı düşmanlığı yabancı kültürel dışalımlara değil, yabancı insanlara yöneliktir. Ütopyacılık, büyük olasılıkla, onsuz hiçbir büyük devrimin gerçekleştirilemeyeceği insanüstü çabaları yaratmak için gerekli bir toplumsal aygıttır. Milletler ve milliyetçilik alanında çalışan hiçbir ciddi tarihçi politik anlam da kararlı bir milliyetçi olamaz… Milliyetçilik, doğru olmadığı apaçık olan şeylere çok fazla inanmayı gerektirir. Eroinmanlar için Pakistan’daki haşhaş yetiştiricileri ne ise, milliyetçilik için de tarihçiler odur: Pazar için gerekli hammaddeyi sağlarız. Öyle görünüyor ki, yabancı düşmanlığı, 20. yüzyıl sonunun kitle ideolojisi haline gelmekte. Bugün insanlığı bir arada tutan, insan soyunun ortak yanlarının yadsınması. En çok toplumsal sorumluluk taşıyan bilim insanlarının bile, uğraşlarının toplumsal sonuçları konusunda birey olarak, hatta bir grup olarak yapabilecekleri pek bir şey yok. Savaşağası özellikle de ikincil savaşağası olmaya soyunmakla övünen İşçi Partisi başbakanlarına gıcık oluyorum. ? Hobsbawm’ın ardından pek çok şey yazıldı. Kimileri, yıllardır sürdürdükleri tek yanlı bakışlarından şaşmadan, ama Hobsbawm’ın kendisinin hiç şaşmadan koruduğu kuşkucu, çok yönlü bakış açısından şaşarak, kayıtsız koşulsuz göklere çıkardı onu. Kimileri, 1789’dan 1991’e kadar uzanan Devrim Çağı, Sermaye Çağı, İmparatorluk Çağı, Aşırılıklar Çağı dörtlemesinin yazarının günümüz dünyasında modasının geçtiğinden, yaşadığımız dünyanın artık Hobsbawm’ın dünyası olmaktan çıktığından dem vurdular. Tüm yazılanlarda abartılar da vardı, gerçek payı da, acımasız yadsımalar da… Ama, İngiliz İşçi Partisi milletvekillerinden Tristram Hunt’ın az önce alıntıladığım sözleri, sanırım, Hobsbawm’ın gerçek niteliğini hiç de fena özetlemiyor. Gerçi Hobsbawm, İşçi Partisi’nin özellikle son dönemdeki politikalarına ağır eleştiriler yöneltmekten kaçınmamıştı. Ne ki, onun, Marksist yaklaşımından ödün vermeksizin hep benimsediği esnek, hoşgörülü tutum, yalnızca sayısız öğrencisini ve pek çok tarihçiyi değil, birçok politikacıyı da derinden etkilemişti. İşçi Partisi lideri Ed Miliband, Hobsbawm’ın ardından, “olağanüstü bir tarihçi, politikalarında tutkulu bir insan ve ailemin büyük dostu” diye söz ediyordu: “Hobsbawm, yüzlerce yıllık Britanya tarihini yüz binlerce insanın ayağına götürdü. Tarihi fildişi kulesin den çıkardı, halkın hayatına soktu…” Hobsbawm’ın kitaplarını okurken, hep, bizim tarihimizi de böylesi bir yaklaşımla okuyabilme gereksinimi duymuşumdur. Pek çok yapıtı dilimize de çevrildi Hobsbawm’ın. Yalnızca ünlü dörtlemesi değil. “Eşkıyalar”, “caz”, “milliyetçilik”, “gelenekler” üstüne yapıtları da. Kanımca, şimdi yapılacak en iyi iş, onun kitaplarını okumak. Hobsbawm’ın modern Britanya tarihini ele alışındaki yaklaşım, günümüz Türkiye’sinin travmatik ortamında pusulayı şaşıran, hastalıklı bir kavram kargaşasının burgacında durmadan düşmanlıklar üreten pek çoklarımız üzerinde sağaltıcı etkiler uyandırabilir. Britanya ve Türkiye toplumları birbirinden çok farklı olabilir, ben geçmişimize, tarihimize nasıl yaklaşacağımızdan söz ediyorum… ? TÜRKÇEDE HOBSBAWM Devrim Çağı: 17891848 (Dost Kitabevi Yayınları) Sermaye Çağı: 18481875 (Dost Kitabevi Yayınları) İmparatorluk Çağı: 18751914 (Dost Kitabevi Yayınları) Aşırılıklar Çağı: 19141991 (Sarmal Yayınevi) Tarih Üzerine (Agora Kitaplığı) Devrimciler (Agora Kitaplığı) Eşkıyalar (Agora Kitaplığı) Sanayi ve İmparatorluk (Dost Kitabevi Yayınları) Yeni Yüzyılın Eşiğinde (Yordam Kitap) Küreselleşme, Demokrasi ve Terörizm (Agora Kitaplığı) Sıradışı İnsanlar: Direniş, İsyan ve Caz (Yordam Kitap) Tuhaf Zamanlar (İletişim Yayınları) İlkel Asiler (İletişim Yayınları) Milletler ve Milliyetçilik (Ayrıntı Yayınları) Fransız Devrimine Bakış (Agora Kitaplığı) Geleneğin İcadı (Agora Kitaplığı) SAYFA 6 ? 1 KASIM 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1185