Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER Un Lun Dun/ China Miéville/ Çeviren: U. Ceren Ünlü/ Yordam Kitap/ 524 s. Nedir Un Lun Dun (Lon Dra Kis)? Londra’nın aynadan görülen imgesidir. Sözcüklerin canlı olduğu, sıradan bir evin kapısının ardında bir ormanın pusuda yattığı, etobur zürafaların sokaklarında fink attığı ve karanlık bir dumanın bütün dünyayı yakmaya can attığı, tuhaf zevklerle kuşatılmış bir harikalar diyarıdır. Burası, uzun yıllar önce kehanetlerde adı geçmiş ve konuşan bir kitabın sayfalarına işlenmiş, kahramanını bekleyen bir şehirdir. On iki yaşındaki Zanna ve arkadaşı Deeba, Londra’dan bu tuhaf şehre giden gizli bir geçit buldukları zaman, eski kehanet en sonunda gerçekleşiyor gibi görünür. Ama olaylar, birdenbire şaşırtıcı biçimde ters gitmeye başlar. “Un Lun Dun”, China Miéville’den fantastik ögelerle bezeli bir gençlik romanı. Cazibe İstasyonu/ Ahmet Büke/ Can Yayınları/ 88 s. Ahmet Büke, sıradan insanların iç dünyalarını yürek burkan bir incelikle anlatan öykülerin yazarı. Büke, delilerin akıllılardan, anıların yaşanan zamandan daha muteber olduğu küçük bir Ege kasabasında doğdu. Yaşlı teyzelerin, manifaturacıların, geceyi örten cevizlerin, genç karıncaların, alıngan derelerin, incirin ve zeytinin sofrasında büyüdü. Onlara olan borcunu ödemek için on yıldır öyküler yazıyor. Edebiyatı kimsesizlerin kimsesi olarak görüyor. Büke yeni kitabı Cazibe İstasyonu’nda kalemiyle çizdiği coğrafyayı biraz daha genişletiyor; daha iyi bir dünya umuduyla. Çöl Tutulması/ Zeren Keziban Karaaslan/ El Yayınları/ 72 s. “Sitem/ peşine düşeğin bir anı seç/ düşlerinden/ içinde patlamaya hazır imgeler olsun/ şiirlerimden/ kavaldan çıkan ezgiyim/ alıyorum acıyı derinliklerimden/ dönüp gidiyor eski yerine/ geçmişe armağan ediyorum anıları/ yeniden çiziliyor gözlerime/ beyaz gülün kanatlı sesiyim/ havaya seslenen/ Havva’dan beri üşüyorum/ ellerimde mahcup bekliyor ısırdığım elma/ sana geliyorum/ beni akla.” Zeren Keziban Karaaslan “Çöl Tutulması”yla şiirseverlere sesleniyor. Jack London/ James L. Haley/ Çeviren: Yiğit Yavuz/ Türkiye İş Bankası Yayınları/ 344 s. Vahşetin Çağrısı, Beyaz Diş, Deniz Kurdu, Martin Eden, Demir Ökçe, Uçurum İnsanları, Ademden Önce, Ay Vadisi gibi romanları ve Ateş Yakmak başta olmak üzere onlarca hikâyesiyle dünyanın en tanınan edebiyatçılarından biri olan Amerikalı yazar Jack London (1876 1916), San Francisco’da bedensel çalışmayla geçen yoksul hayatının bir noktasında stratejik bir karar verdi ve altın arayıcılığından servet edinme hayaliyle atıldığı Klondike macerası sırasında kaldığı madenci kulübesinin duvarına bu kararını kaSAYFA 28 ? 1 KASIM 2012 zıdı: “Jack London Madenci Yazar 27 Ocak 1898.” 21 yaşındaydı.Altın bulamadı ama hayatının en büyük madenini keşfetti: Yaşadıklarını, gördüklerini ve duyduklarını, aklının tüm kudretiyle, yüreğinin bütün heyecanıyla akıp giden kelimelere dökme kuvvetini. Kuzeyin donmuş topraklarındaki insanlarla hayvanların yaşam mücadelesi birkaç yıl içinde onun kaleminin gücüyle bütün dünyaya yayılacak, kendisi de büyük bir yazar olarak kabul görecek, şöhrete ve paraya kavuşacaktı. Ancak çocukluğundan beri içinde yaşadığı vahşi kapitalizme olan sınıfsal öfkesini asla unutmadı Jack London. Bir yandan sanatçı arkadaşlarıyla zengin ve bohem bir hayat sürer, sahip olduğu yatla güney denizlerine seyahatler düzenler, yıllar içinde geniş bir alana yayılarak devasa bir işletmeye dönüşen çiftliğini kurarken bir yandan da toplumsal adaletsizlikleri ve yoksullarla ezilenlerin mücadelesini işleyen roman, hikâye ve yazılar kaleme aldı. Cem Sultan/ John Freely/ Çeviren: Püren Özgüren/ Everest Yayınları/ 236 s. Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan, 1459’da “erguvan zamanı” doğdu. Kardeşi Bayezid ile tutuştuğu taht kavgasını kaybedince, iktidar iddiasını sürdürmek amacıyla Batı’ya sığınmaya ve sürgüne razı oldu. Fakat bir gün dönme umuduyla çıkılan bu yolculuk onu yurdundan giderek uzaklaştıracak, başrollerinde şövalyelerin, kralların ve papalığın olduğu bir oyunun piyonuna dönüştürecekti John Freely, Cem Sultan’ın yaşam öyküsünü, Osmanlı ve Rönesans’ın eşiğinde tarihini de fona alarak, renkli ve akıcı bir anlatımla sunuyor okurlarına. Hükümdar/ Mustafa Çevik/ Sayfa 6 Yayınları/ 198 s. Hükümdar, Orta Asya’nın uçsuz bucaksız bozkırlarında hayatta kalmaya çalışan dağınık Türk boylarının tek bir bayrak altında toplanarak devlet kurmalarının destansı öyküsü. Türk boylarının kendilerine lider olarak seçtiği Kara Han gittikçe zalimleşerek yönetimi kendi çıkarları için kullanmaya başlar. Oğlu Oğuz, bu haksız düzene daha fazla dayanamaz ve babasını karşısına alarak hakanlık için uzun ve zor bir mücadeleye girişir. Annesi Ay Hatun ile bilge Uluğ Bey’in destekleri Oğuz’u iyi hissettirse de o en büyük gücü her zaman inandığı ve yolundan ayrılmadığı Gök Tanrı’dan alır. Yerin ve göğün birleştirici gücü olan Oğuz, Tanrı’dan aldığı kut sayesinde Türk milletini cihana hâkim kılacak ve kimsenin tahmin edemeyeceği şekilde Türklerin kaderini değiştirecektir. Birinci Dünya Savaşı ve Yirminci Yüzyıl/ Jay Winter, Geoffrey Parker, Mary R. Habeck/ Çeviren: Tansel Demirel/ İş Bankası Kültür Yayınları/ 360 s. Üzerinden neredeyse bir yüzyıl geçmesine karşın, I. Dünya Savaşı’nın nedenleri, niteliği ve mirası bugün hâlâ hararetli tartışmalara konu oluyor. Tarihteki bu ilk topyekun savaşa dair kültürel referanslar bugüne dek gücünden hiçbir şey yitirmedi. 1914 yılında fitili ateşlenen büyük ideolojik ve ulusal çatışmalar, savaşan devletlerde muazzam bir değişimi harekete geçirmişti. Etkileri 20. yüzyıla yayılan ve damgasını vuran bir değişimdi bu. Almanya’nın kıtanın hâkimiyetini ele geçirmesinin önüne geçmek için savaştan başka yol yok muydu? İtilaf Devletleri’nin pek yardım etmemesi sonucunda Rusya’nın 1917’de yenilmesi ve bu yenilginin Bolşevik Devrimi’nin önünü açması mı daha kötüydü? Yoksa olası bir Alman zaferi mi? Askerler teknolojik savaşın yeni gerçekliği karşısında nasıl tepki vermişti? Savaş sürüncemede kalırken, Almanya’daki sosyalistler nasıl bir saikle pasifizme yöneldiler? Savaşın sömürgecilik, 1920’lerin diplomasisi, savaşla ilgili ulusal mitosların yükselişe geçmesi üzerindeki etkileri nelerdi? Bu kitaba katkıda bulunan yazarlar askeri tarih, uluslararası tarih ve kültür tarihini bir araya getiren çok geniş bir literatürden yararlanarak, 20. yüzyılın bütününü kavrayışımız açısından genel bir çerçeve sağlayan bir I. Dünya Savaşı analizi sunuyorlar. Yaşar Kemal: Sözün Büyücüsü/ Feridun Andaç/ Kavis Kitap/ 280 s. Söz büyücüsü anlatı ustasını anlayabilmenin tek yolunun yapıtları olduğunu, söylemeye gerek var mı? Feridun Andaç’ın “Yaşar Kemal: Sözün Büyücüsü” adlı kitabı, Yaşar Kemal’i anlatmaya değil, anlamaya yönelik bir yazı yolculuğunun ilk adımı. Kitaba, Andaç’ın “Yazının ve Yaşamın Gerçeğinde Yaşar Kemal” çalışmasına giden yolun uğrakları da demek yerinde olur. Çokgenli bir bakışın, sözden söze geçişin kitabıdır Yaşar Kemal: Sözün Büyücüsü. Bir tür yazarla/yapıtla kurulan söyleşim... Sözün büyülü evrenine yolculuk... MAF/ Andrew O’Hagan/ Çeviren: Cihat Taşçıoğlu/ Tembelhayvan Yayınları/ 308 s. Yıl 1960. ABD’nin ilk Katolik başkanı Kennedy görev yemini etmek üzere; Soğuk Savaş hız kazanmış, Küba krizi eşikte; ırk ayrımı tartışmaları en üst düzeyde; edebiyat ve sanat dünyası kimlik arayışlarıyla boğuşuyor; uzay yarışı başlamış; Hollywood tam gaz ilerliyor. İşte bu ortamda ünlü aktris Natalie Wood, Frank Sinatra’ya minik bir köpek verir, o da yavruyu Marilyn Monroe’ya hediye eder. Şirin Malta teriyesine ‘Mafya Şekerlemesi’ adı verilir ama herkes ona kısaca Maf der. Yaratıcı Yazının Sırları/ Roland Fishman/ Çeviren: Haluk Mesci/ Notos Kitap/ 134 s. Edebiyat metninin anahtarı olarak gördüğümüz yaratıcı yazının sırları yalnızca hayranlıkla okuduğumuz yazarların değildir. Yazmaya meraklı ama meraklı olmakla da yetinmeyip kararlı olanlar da nitelikli metinler yazabilir. Roman, öykü, bu arada şiir, doğadan gelen yeteneklerden değil, çalışmaktan çıkar. Çalışırken iyi okumaktan. Yaratıcı Yazının Sırları, edebiyatın kapılarını herkese açıyor. Bu kitapta kendi deneyimlerinin kilit noktalarını paylaşan yazarlar ve düşünürler, yaratıcı yazı tahtasına oklarını fırlatırken belleklerimizi canlandırıyor, çalışma azmimizi kamçılıyor, bize başlamayı öğütlüyor. Henry Miller’den Ernest Hemingway’e, Joseph Conrad’dan Albert Einstein’a, Albert Camus’ye, Mevlana’ya, William Saroyan’a, Raymond Carver’a. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1185