23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

O kuduğum Kitaplar METİN CELÂL Cazibe İstasyonu canlı canlı yaktı? Neden? Ahmet Büke öykülerini başı sonu olmayan an’larla, zaman dilimleri ile oluşturur. İlk cümlede kendinizi öykünün ortasında bulursunuz ve sonunu bulmadan da bir yerinden çıkarsınız. Her cümlesi ihtimam ve tabii katılım ister okurdan. Kısa, duru ama o ölçüde birçok anlam kazanan cümleler. Durup düşünmek gerekir. Okunup geçilemez. Ahmet Büke her yeni kitabında bu kendine has anlatımı daha da geliştiriyor. Öyküler kısayken kıpkısa oluyor. Her cümlenin taşıdığı imgeler, göndermeler artıyor. Cazibe İstasyonu’nuyla Büke’nin öykülerindeki masalsılık da artmış. Anadolu bilgelerinin, ninelerin anlatımlarının tadı ağırlıklı hissediliyor alttan alta. Karakutu’da babasının beyaz bir taksiyle gelenlerce alınıp bir kalenin içine götürülmesini, gözü bağlanıp sorgulanmasını üç cümlede anlatırken sonra babasından geri kalanları, kemikleri, şalvarından bir parçayı bulduğu bisküvi kutusunu üzerinde yazılanları okuyacak kadar uzun uzun inceleyecektir anlatıcı. Tüm öykü iki buçuk sayfadır. Ahmet Büke, yeni anlatım denemeleri de yapıyor Cazibe İstasyonu’nda. İki ayrı sütunda akan öyküsü Herkes Ana Kuzusu’nda iki farklı okuma önerdiği gibi sütunları birbirine bağlamamızı ve öyküyü daha bütüncül kavramamızı istiyor sanki. Düşen / Düşünen Adamın Bir Günü’nde ikinci sütun dipnotlar/yannotlar için kullanılmış izlenimi verse de o notlar olmadan havada kalıyor, tam anlamına kavuşmuyor öykü. Son yannottaki Paul Eugen Bleuler adının anlamını çözmek için internetten wikipedia’ya bakarsanız öykü tamamen farklı bir boyut kazanıyor. Gelen Evrak 28.02.2012. TEM: 1245/89’da notlar çerçevelenip aralara giriyor. Hiç acıkmayan, su içmeyen, sürekli trenle yolculuk eden kahramanların bunu neden yaptıklarını anlamak için özellikle öykünün başlığına ve son nottaki gizli bilgilere dikkat etmek gerekiyor. Ahmet Büke, her öykü farklı farklı okunur, anlamlandırılır demek istiyor gibi. Cazibe İstasyonu’nun ikinci bölümü olan tek bir uzun öykü ya da çok kısa bir novella sayabileceğimiz Tuhaf Su’da büyük bir kuraklıktan sonra tamamen çölleşmiş dünyada suyu sahiplenenlerin dünyayı nasıl yönettiklerini anlatıyor Ahmet Büke. “Su bizimdir. Su onu kullananın, ona ihtiyaç duyanın, onu çıkaranın, hmet Büke, Cazibe İstasyonu’nda kısa ama etkileyici öykülerle geliyor. Okurun imgelemine daha çok gerek duyan, anlatıyı okurla birlikte, onun bilgisi ve görgüsüyle ve tabii belleğiyle kurmak isteyen öyküler... İzmir’in bilinmeyen derinliklerini birlikte tanıdığımız bir öykücü olarak bilirdik Ahmet Büke’yi. Cazibe İstasyonu’nda (Ekim 2012, Can Yay.) Anadolu’dun gözden ırak köylerine, mezralarına, dağlara doğru genişletiyor evrenimizi ve kitabı bir distopya ile bitiriyor. Ahmet Büke’nin kahramanları kısacık öykülerde acılarını aktarıyor bize. Yüreklerinin bir köşesinde, sözcüklerde, bir anlık bir bakışta, gözlerde hissedilen, kolayca adlandırılamıyan acılar. Paylaşıldıkça büyüyor, anlam kazanıyor, gizlerinden arınıp onarılmaz gerçekler halini alıyorlar. Kitabın ilk öyküsü Buluttan Buluta’da acının sadece bir göz göze gelmeyle, bakışların bir an buluşmasıyla paylaşılabileceğini anlatıyor. Issız bir yerde, bir dağ başında bir yangından, yıkımdan arta kalanlar. Yanmış et ve kemik kokusu. “Zor ölmüş” bir katırın gözlerinde bir kurtun gördüğü bulut. O bulut memleketin semalarında süzülüp yaşlı bir bakkalın gözlerinde yaş oluyor. O gözyaşları sigara almaya gelen kadına, ondan da metro durağında trenin camından bakan kadına aktarılıyor. Adlandıramasak da, anlamını bilmesek de hepimizin gözlerini yaşartan acının ortaklığını öyküleştiriyor yazar. Okura düşen dağ başında yanmış katırın gözlerinden tüm ülkeye yayılan bulutun sırrını çözmek olsa gerek. O katırı kimler SAYFA 12 ? 1 KASIM A 2012, Çev. Saliha Nilüfer, Yapı Kredi Yay.) otuz yıl önce Madrid’de geride sadece bir roman bırakarak ölen bir yazarın hayat hikâyesini yazmaya çalışıyor. Gazeteci JeanLuc Terradillos, yazar Alejandro Bevilacqua’nın hayatını araştırmaktadır. Bevilacqua’yla, hayatının çeşitli dönemlerinde yakın ilişki kurmuş dört onu bulanın ve getirenin, ona âşık olanınkişiden Bevilacqua’yı anlatmalarını ister. dır. Su bizim annemiz, kanımız, vatanıBu dört kişi, Bevilacqua’nın sırdaşı Almız ve eşimizdir” diye bir andları var Caberto Manguel, sevgilisi Andrea, hapiszibe İstasyonlarında suyu yöneten mühane arkadaşı Domuz ve yayıncısı Gohendislerin. rostiza’dır. Tahmin edileceği gibi her an24 sayfalık bu anlatı, Dünya’nın beklelatıcı farklı bir Bevilacqua anlatır. Anlatnen geleceği üzerine bir distopya. Ahtıkları aslında kendi hikâyeleri ve Bevilacmet Büke bu anlatıda eninde sonunda qua hakkındaki kanılarıdır. Dört farklı yaşanacak bir doğa felaketinin, büyük açıdan Bevilacqua’nın yaşam öyküsünü kuraklığın nasıl sonuçlara yol açacağını oluşturmaya çalışırken sonuç olarak vatartışmaya açıp kendi yorumunu getiriracağımız mesaj romanın adı da olan yor. Finalde Cazibe İstasyonunu tahrip “Bütün İnsanlar Yalancıdır” mıdır? Bunu edip suyu gerçek sahiplerine teslim edianlamak için kitabı okumak gerek. yor. Umutsuz yaşanmaz diyor. Bir yan“Onun kaderine karar verecek olan, sedan da kitap boyunca geliştirdiği tüm anyahatnamesine mana katacak olan belatım tekniklerini tek bir metne uygulayanim. İşte budur hayatta kalan kişinin vazirak biçimsel açıdan da anlatısını taçlanfesi: Anlatmak, yeniden yaratmak ve –nedırıyor. den olmasın– yabancı bir hikâyeyi icat etmek... Bir adamın hayatındaki olaylardan BÜTÜN İNSANLAR YALANCIDIR istediğiniz miktarda alın, onları canınızın Alberto Manguel’i okuma günlükleriyle, çektiği gibi dilediğinizce karın ve işte karBorges’e kitap okuduğu günlerin anılaşınızda su götürmez akla yatkınlıkla bir rıyla tanımıştık. Bir düzyazı ustası olarak şahsiyet çıkacaktır. Bir nebze farklı bir biliyorduk. Manguel’in tüm eserlerini tarzda karın da bakın aman Tanrım! ŞahTürkçeye kazandırmayı görev edinen Yasımız değişivermiş, başka biri oluvermiş pı Kredi Yayınları, bir anlatı (Palmiyelerin ama eşit oranda hakiki” (s.14). Altında Stevenson) dışında Manguel’in Alberto Manguel bu oldeneme ve anılarından yana kullandukça tanıdık kurgu tekniğimıştı tercihini. Okuma fırsatı bulamadıni ustalıkla kullanıyor. Ama ğım Palmiyelerin Altında Stevenson’da esas ustalık bu kurgunun (2004, Yapı Kredi Yay.) Define Adabildikliği içinde oluşturduğu sı’nın ve Dr. Jekyll ve Mr. Hyde’ın yaanlatının ilettikleri. Ömer zarı Robert Louis Stevenson’un son Türkeş’in kitapla ilgili yazıgünlerini ve ölümünü anlatıyormuş sında belirttiği gibi Borges’i Manguel. hatırlatan bir anlatımı olsa Bütün İnsanlar Yalancıdır’da (Eylül da ustasını aşan bir anlayışı var Manguel’in. Borges gibi metinlerarası bağlar kuruyor, gizli ya da açık göndermeler yapıyor ama ustasından farklı bir yaklaşımla Manguel anlatısını somut tarihler ve yerler üzerine kuruyor. Alejandro Bevilacqua’nın yaşam öyküsünü parça parça oluştururken Arjantin’in yakın siyasi tarihini, insanların üzerindeki etkisini, siyasetle ilgilenmese de entelektüel bir kişinin hayatını nasıl altüst edip kaderini değiştirebileceğini anlatıyor. Bize oldukça tanıdık gelen bir hayat öyküsü bu. 12 Eylül 1980 darbesi ile darmadağın olan hayatları hatırlatıyor. Alejandro Bevilacqua’nın hikâyesi de bizimkilere benzer şekilde hapishanelerden sürgüne doğru uzanıyor ve Alberto Manguel, Bütün İnsanlar Yalancıdır’da Madrid’de geride sadece bir roman bırakarak ölen bir yazarın hayat hikâyesini anlatıyor. Madrid’te noktalanıyor. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1185 2012
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle