23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Vladimir Nabokov’dan Gogol üzerine bir inceleme Gogol’ü yeniden okumak Rus ve dünya edebiyatının önemli ismi Gogol üzerine, çağdaş edebiyatın kült romancıları arasında gösterilen Nabokov’un kaleme aldığı bu inceleme, yazarın yapıtlarına çok farklı bir bakış açısıyla eğilerek onları yeni bir eleştiri süzgecinden geçiriyor. Nabokov’un kitapta kullandığı alaycı ve zeki üslup da metnin usta bir kalemden çıktığını gözler önüne seriyor. ? Eray AK evdiğiniz, eserlerini bildiğiniz, üzerine düşündüğünüz bir yazarınız illa ki olmuştur. Ancak bu sevdiğiniz yazarın eserleri üzerine kaleme alınmış eleştirileri, incelemeleri, denemeleri okuduğunuzda basmakalıp sözler ve birbiriyle hemen aynı yorumlarla karşılaştığınız da çokça olmuştur, eminim. Gogol üzerine okuduğum hemen her yazı beni işte bu darboğazın içine soktu. Gogol’ün Rusya taşra yaşantısına ait gözlemleri, bu taşra yaşantısının eserlerinde nasıl can bulduğu, halktan kahramanları vs... bu yazılarda vurgulanan konular oldu hep. “Nikolay Gogol” ismini bu kitabın kapağında gördüğümde de aklıma bu “klişe” lafların tekrarlanacağı bir kitap daha yayımlanmış fikri düştü. Ancak altında daha küçük puntolarla yazılmış Vladimir Nabokov adını gördüğümde bir “okuyucu heyecanı” duydum. Dostoyevski’nin deyimiyle Rus edebiyatının tümünü “paltosundan çıkaran” Gogol üzerine, çağdaş edebiyatın en önemli kalemleri arasında gösterilen Vladimir Nabokov’un incelemesiydi kitap ve “açıcı” olacağı daha yazarından belliydi ki öyle de oldu. Sonda söylenmesi gerekeni başta söyleyip Gogol üzerine tüm bildiklerimizi kaşıyıp kanatmak, yıkıp tekrar kurmak için yazmış kitabı Nabokov. Klişelerden kurtulup bir yazar üzerine yeni fikirler üretilebileceğinin, 1800’lü yıllarda ürünlerini vermiş bir “dehanın” bugünün perspektifi ve görüleriyle de yorumlanabileceğinin güzel bir örneğini sermiş göz önüne ayrıca. Kitabın, Gogol’ün yaşamı ve eserleri çerçevesinde ona odaklanan “bilimsel” bir bakış olmasının ötesinde, dünya edebiyatında kendine yer edinmiş çok önemli bir romancı olan Nabokov’un kaleminden çıktığını da unutmamak gerekir. Kitabın her cümlesi bu bilinçle okunmalı ki romanlarından “oyuncu” kalemini bildiğimiz Nabokov’un benzetmelerinin ve bir yazarı yorumlayabilmedeki zekâsının tadına varalım. Zaten metin de üzerinde isim bulunmasa bile “Nabokov” imzasını her satırında barındırıyor. Bu “ayrıksı” incelemenin her haliyle bir Nabokov metni olduğu da zaman zaman bir roman tadında ilerleyen sayfaları, yazarın bazen bir durumu anlatabilmek için “seçtiği” ya da “uydurduğu” kelimelerin ışıltısı bazen de Gogol’ü anlatırken ondan başka kolay kolay kimsenin kullanmaya cesaret edemeyeceği “sıfatları” seçmesinden belli SAYFA 8 ? rak da Nabokov’un edebi görüleri devreye giriyor. Yazarın Puşkin’e duyduğu hayranlık sonucunda göndermeler, alıntılar ve hatıralarla kitabın bir diğer kahramanı olup çıkıveriyor. DÜNYA EDEBİYATINA NOTLAR Kitapta Gogol’ün özel hayatı da oldukça ön planda. Onun yaşamına, ailesine ve arkadaşlarıyla olan ilişkisine de değiniliyor, ancak belli sınırlar dahilinde tabii. Bu sınırı da edebiyat belirliyor elbet. Tüm çevresinin ve yaşantısının eserlerine ne kadar ve nasıl etki ettiği çerçevesinde yer veriliyor bu yaşanmışlıklara. Özellikle, Nabokov’un Rusçadan kendi tercümesiyle kitaba koyduğu mektuplar da bu bağlamda kilit rol oynuyor diyebiliriz. Örnekle söylenenleri somutlaştırmak gerekirse de Gogol’ün yapıtlarının arka planında yer alan Tanrı ve cehennem korkusunun nereden geldiğini gösteren şu satırlara bakalım: “Akıl almaz, isterik, batıl itikat sahibi ve aşırı derecede kuşkucu, yine de hayli sevimli olan Maria Gogol, oğluna ömür boyu eziyet çektiren cehennem korkusunun ilham kaynağı olarak kabul edilmektedir;” (s. 19) Burada Maria Gogol, ünlü yazarın annesi olduğu için değil, oğlunun yapıtlarına sinen bu korkunun arka planında yer alan kişi olarak girmiş kitaba. Yani, kitapta özel yaşam kumkumalığı yapılıp konu bulandırılmıyor. Eksen hep Gogol ve onun kollarının uzandığı dünya, yani edebiyat. Yine aynı şekilde Gogol’ün dini nasıl alımladığı ve edebiyatına nasıl yerleştirdiği yaşamından sahnelerle gözler önüne seriliyor. Gogol bağlamında dünya edebiyatına düşülen notlar da kitabın ilgi çeken bir diğer yüzünü oluşturuyor. Özellikle de Nabokov’un bu kitabında sık üstünde durduğu, hatta kafaya taktığı, “gerçeklik” konusunda. Tüm bu “yerel dil”, “taşra” ve “mizah” tartışmalarını da içine alacak geniş bir kapsamda ele alıyor “gerçeklik” sorununu Nabokov. Neye ve kime göre soruları da bu tartışmanın temelini meydana getiriyor. “Bir sanat eserinin ‘gerçek bir hikâye’ye dayanıyor olmasından marazi şekilde tatmin olmamız ne tuhaftır.” (s. 43) Yine “faydacı” anlayış da aynı nedenlerle Nabokov’un nefretini toplayanlardan. Bunu da “gerçek ve hayalgücü” uçurumuna saplayarak ele alabilmemiz mümkün: “Edebi eserlerinin eğitici veya ruhu yüceltici, yahut akağaç şurubu gibi, zeytinyağı gibi sağlıklı olmasını isteyenlere karşı bitmez bir garezim var;” (s. 45) Nabokov’un bu kitabını daha önce yazarın sık sık söylediği “yadırgatıcı deha” Gogol’le hiç tanışmamış olanlar karşılarına nasıl bir “deha” çıkacağını anlamak ve ona göre tedbirlerini almak, okuyanlar ise kitapları raflarından tekrar indirip “ben nerede hata yaptım” deyip sil baştan etmek için okuyabilirler. Çünkü Nabokov “zihin açan” bu kitabında ezber bozmayı ve tüm öğretilenlere itiraz edip bunları ters yüz etmeyi kafasına koymuş, bu çok belli. Nabokov, Gogol’ü yeniden okumanın mümkün olduğunu “bağırıyor” kitabında ve bu okuma yolunun da çağdaş pratiklerden pek tabi geçebileceğini vurguluyor. Bunun yanında “yaratıcı eleştirinin” de kapılarını zorluyor yazar. Bir yazarın herhangi bir eserini nereden didiklemeye başlanacağını merak edenler için de önemli bir kaynak Nabokov’un bu kitabı. ? e.erayak@gmail.com Nikolay Gogol/ Vladimir Nabokov/ Çeviren: Yiğit Yavuz/ İletişim Yayınları/ 160 s. S Palto ve Ölü Canlar’da ise tam anlamıyla hayat bulur.” (s. 35) İLMEK İLMEK ÇÖZÜMLEME Kitap da Gogol’ün bu kritik virajda ardında bıraktığı eserlerini ele almıyor “Sırf yerel diyalektikle yazıldığı ya da zaten. Yazarın ne Taras Bulba ne de Esuzak yerlerin egzotik atmosferinde geçki Zaman Beyleri gibi “önemli sayılan” tiği için bazı kitaplardan hoşlanan kişiyapıtları Nabokov’un değerlendirmesilerle hiçbir zaman uyuşamadım.” Bu itine girmiyor. Sadece “belli belirsiz şekilrazla açılıyor diyebiliriz Nabokov’un de” Gogol’ün gerçek dehasını sergileGogol hakkında “bilinenleri” ters yüz meye başladığı Neva Bulvarı, Bir Delietmeye başlaması. Az önce de dediğim nin Hatıra Defteri ve Portre’den biraz gibi “Rus taşrası” ve “yerel ağız” yodem vuruyor o kadar. Tam olarak odakrumlarının tekdüzeliğinden sıkılanlarlandığı ve ilmek ilmek çözümlemesini dan biri Nabokov da anlaşılan ve bu yaptığı yapıtlar ise Gogol’ün gerçek anbağlamda Gogol’ün yapıtlarıyla ilgili lamda “hayat bulduğunu” söylediği yanet bir sınır çiziyor: (…) Bunun içindir pıtları: Müfettiş, Palto ve Ölü Canlar. ki, Akşam Toplantıları’nın iki cildi gibi, 1835’te yayımlanmış Mirgorod ÖyküleNabokov’un bu ilmek ilmek çözümleri başlıklı iki ciltte toplanmış hikâyeler mesinde ise “aksiyon içre şiir” diye tade hiç ilgimi çekmiyor.” Nabokov’un nımladığı Gogol’ün Müfettiş’i ön sırayı bahsettiği bu eserler, Gogol’ün ilkgençalıyor. Görünen tarafıyla değil hep art lik ürünleri. Yani, yeniyetme bir yazarın alanda, çaktırmadan ama coşkuyla akıp dönmeye çalıştığı kritik virajların en giden, göze batmasa da Gogol’ü Gogol önemlisi. Yazarın itirazı da tam yapan unsurlar üzerine kuruolarak bu noktada gerçek şeklini yor eleştirisini Nabokov. Ayrıalıyor. Gogol’ü bu yapıtlarıyla deca yine Müfettiş özelinde yazarın aslında bizi nasıl bir dünğerlendirip onu mizah ve taşra yayaya seyahate çıkardığını da zarı yaftasını vuranlara yöneltiyor gözler önüne seriyor. Bunun alaycı sesini. Oysa Nabokov’a göre; yanında sataşmadan da dura(…) mizah yazarı olduğu sanılan mıyor yazar. Sözü de hep GoGogol kendini belli belirsiz şekilde Arabeskler’lerde gösterir; Müfettiş, gol’ü tek yanlı düşünüp üzerine müthiş mizah yazarı ya da taşra gerçeğinin harika anlatıcısı damgasını yapıştıran “basit zihinli insanlara”. Aynı şekilde Palto’yu da görünenden çok farklı bir bakış açısıyla yorumluyor. Hatta öyle ki bildiğimiz kahramanın asıl kahraman olmadığını kanıtları ve yorumlarıyla söyleyecek kadar ileri gidiyor. Kitabın asıl ilgi çeken yanını ise yazarın Ölü Canlar üzerine yazdıkları meydana getiriyor. Okuduğumuz değil okumadığımız Ölü Canlar’ı dahi yorumuna alıyor yazar. Bilindiği gibi Gogol romanını üç cilt olarak tasarlamıştı. Nabokov, müsveddelerden ve Gogol’ün o sıralarda arkadaşlarıyla mektuplaşmalarından okuyamadığımız Ölü Canlar’ın bir nevi haritasını çıkarıyor bize. Sayfalar arasında Gogol’den sonra ismine en çok rastladığımız bir diğer isim ise Puşkin. Sık sık sızıyor cümle içlerine Puşkin. Bunun da elbet birkaç nedeni var. Gogol bağlamında ilerlersek ilkin Puşkin’in onun Nabokov, Gogol’ü yeniden okumanın mümkün olduğunu “bağırıyor” kitabında ve bu okuma yolunun da çağdaş pra yakın arkadaşı ve hocası olduğunu söylemeliyiz. İkinci olatiklerden geçebileceğini vurguluyor. ediyor kendini zaten. 2012 26 OCAK CUMHURİYET KİTAP SAYI 1145 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle