27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA üsseldorf Başkonsolosu Fırat Sunel’den çarpıcı bir göç romanı ‘Salkım Söğütlerin Gölgesinde’. İkinci Dünya Savaşı’nın gölgesinde Gürcistan’da Ermeni, Yahudi, Gürcü ve Türk, farklı etnik aidiyeti olan insanların yaşadığı Ahıska’da, küçük Ömer ve Nika’nın dostlukları merkezinde yepyeni olaylar gelişir. Bu dostluklar yüz binden fazla insanın bir gecede silahlı askerler tarafından köylerinden alınıp yük vagonlarıyla Orta Asya’ya sürgün edilmesiyle trajik bir şekilde kesintiye uğrar. Kırk gün süren ölüm yolculuğu sırasında otuz bin kadar insan açlık, soğuk ve hastalıktan hayatını kaybeder. Romanda, Kafdağı’ndan Bolşevik İhtilali’nin ateşlendiği Petrograd’a, Rus İç Savaşı’ndan Svanetya’ya kadar Kafkasya’nın ve bölge coğrafyasının renkli ve çelişkilerle dolu kendine özgü masalsı yaşamını ve yarım kalan aşklarını buluşturuyor Sunel. Sunel’le ‘Salkım Söğütlerin Gölgesinde’ üzerine söyleştik. Tiyatro eleştirmeni, yazar, akademisyen, çevirmen Ayşegül Yüksel, yeni yayımlanan ‘Uzun Yolda Bir Mola: Türk Tiyatrosu Üzerine Notlar’ adlı kitabında tiyatromuzun Cumhuriyet dönemi içindeki yolculuğunda “mola” verilebilecek bir “zaman”a ve “yer”e vardığı düşüncesiyle, bugüne dek ulaşılmış çeşitli aşamaları değerlendiriyor. Doğu’yla Batı arasında kimlik arayışı ve gelenekten beslenmeden oyun yazarlığına; Devlet Tiyatroları’ndan Genç Oyuncular, Kent Oyuncuları, Ankara Sanat Tiyatrosu, Dostlar Tiyatrosu gibi özel tiyatrolara; tiyatro eleştirisinden tiyatro biliminin üç büyüklerine kadar pek çok konuyu ele alıp irdeliyor. Yüksel’le ‘Uzun Yolda Bir Mola: Türk Tiyatrosu Üzerine Notlar’ kitabını konuştuk. Bol kitaplı günler... George Orwell’den ‘Katalonya’ya Selam’ D Orwell İspanya’dan bildiriyor George Orwell, Katalonya’ya Selam’da İspanya İç Savaşı’nda milislerle çarpışmalara katılıp ağır yaralandığı günlerden bir kesit sunuyor. Orwell, “bütünüyle siyasi” diye nitelendirdiği iç savaşın yalnızca karşıt güçlerin birbiriyle çatışması değil, aynı zamanda yan yana duranların çekişmesine de sahne olduğunu gösteriyor. Ë Ali BULUNMAZ eorge Orwell’i tanıyanlar onun, 1984 ve Hayvan Çiftliği kitaplarıyla söze başlar. Çoğunlukla o söz orada tıkanır kalır. Oysa Orwell’in bu ikisinden başka, hani neredeyse pek çok kişi tarafından pas geçilen kitapları da var. Örneğin 19221928 arası, İngiliz İmparatorluğu Polis Teşkilatı’ndaki yıllarını anlattığı ve istifasının ardından yazmaya başladığı Burma Günleri (1933). Paris ve Londra’da geçirdiği günleri yansıtan Down and Out in Paris (1933) de yine ıskalanan çalışmalarından. Katalonya’ya Selam da az önce bahsedilen kitapları gibi 1984 ve Hayvan Çiftliği’nin gölgesinde kaldı. 1938’de yayımlanan Katalonya’ya Selam, Orwell’in İspanya İç Savaşı’ndaki izlenimlerini aktardığı bir eser. Savaşa milis olarak katılan yazar, görüp yaşadıklarını kâğıda dökerken İspanya’daki hareketliliği, Cumhuriyetçi Cephe’de anarşistlerle komünistler arasındaki çekişmeleri tarihe not düşüyor. “DÜRÜSTLÜK İÇİN…” Önce gazeteci sonra da milis olarak İspanya İç Savaşı’na dalan ve hayli ciddi şekilde yaralanan Orwell’in, sosyalist görüşü benimsemesinde cephelerde ve çatışmalardaki tanıklıklarının önemli rol oynadığı bir gerçek. Katalonya’ya Selam’ı biraz da böyle okumak gerek. Orwell’in cepheye hazırlanırken dikkatini çeken ilk şey, kampta ezici çoğunlukta bulunan Katalanların dürüstlüğü. Karşılaştığı onca sahtekâra rağmen söz konusu kamp Orwell’in hayata bakışını derinden etkiliyor. Eline silah alana kadar sakin geçen hazırlık aşamasının sonlarında Orwell’in savaş üzerine kaygıları da baş gösteriyor: “Bana göre harp, gümbürdeyen top gülleleri ve sıçrayan çelik parçaları; her şeyden önce çamur, bit, açlık ve soğuk demekti.” Yazarın İspanya’ya geldiği günlerde ülkenin durumundan da siyasi ayrıntılardan da çok haberdar olduğu söylenemez. Kendisi, sürüp giden savaşa girişini de iki nedenle açıklar: “Faşizme karşı ve dürüstlük için çarpışmak.” Bahsettiği çarpışmada, tamamen eşitlik ve özgürlük vurgusu yapan anarşistlerle merkeziyetçilik ve etkililiği savunan komünistler arasında derin açmazlar bulunur. Milis’e katılmış savaşmayı bekleyen Orwell, çarpışmalar sürerken elinde silahıyla duran; kendi deyişiyle “soğuk ve uykusuzluktan çekmediği kalmayan bir çeşit pasif nesne olarak yaşamaktan başka bir şey yapmayan biri”dir. Tabii bu arada onu endişelendiren ve hayrete düşüren bazı olaylar da gelişir. Örneğin komünistlerle anarşistler arasındaki sürtüşmenin sertleşmesinden rahatsızlık duyar. Beri yandan İspanyolların harekete geçmeye kesin olarak karar vermelerinin ardından müthiş bir gayretle yan yana gelmesine de şaşırır. Orwell’e göre savaş ortamında hayat bulan çelişkilerdir bunlar. SAVAŞIN İRONİK “GÖRKEMLİLİĞİ” Ağır yaralanan Orwell, kendi durumunu tuhaf bir anlatımla aktarırken ölüme yakın olduğunu hisseder ve hissettirir; yolun sonuna geldiğini düşünüp aklından normal G George Orwell (ayakta sağdan üçüncü) Katalonya’ya Selam‘da, gazeteci olarak gidip milis olarak tanıklık ettiği ve ağır yaralandığı İspanya İç Savaşı’ndaki karşıt güçleri ve aynı tarafta yer alanlar arasındaki çekişmeleri anlatıyor. TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr zamanda geçirmediği pek çok şeyi bir çırpıda sayıp döker. O garip anda ağzından çıkan sözcükler de ilginç; tüm acayipliğine rağmen “savaşın görkemli bir şey” olduğunu mırıldanır. Elbette yaralanma, ölüm ve öldürmenin de dahil olduğu ironik bir “görkemlilik” bu. Orwell, tanıklık ettiklerinden hareketle bazı ahlaki çıkarımlar da yapar: “Kocaman kanlı bir savaşın ortasında tek bir bireyin ölümü üstüne fazla lakırdı etmenin faydasız olduğunu biliyorum. Kalabalık bir caddenin ortasına düşen uçak bombası, bir sürü siyasi zulüm ve işkenceden çok daha fazla acı doğurur (…) Bir çarpışmada ölmeye evet; böyle bir şey normal karşılanır ama hayali bir suçlama nedeni bile olmadan, sırf işgüzarlık olsun diye kodese atılmak ve yalnız başına ölüme terk edilmek, bu bambaşka bir mesele.” Katalonya’ya Selam, Orwell’in savaşta tuttuğu ve romanlaştırdığı bir günce daha çok. Ayrıca kitapta, yazarın muhabir yönü romancılığının bir boy önünde. Savaşa tutuşmayanlara ya da daha doğrusu, çatışmalar arasında kalmayanlara bu durumu anlatmak çok zor. Belki de bu yüzden savaşa göz yuman veya anlamsızca kan dökülürken hiç ses çıkarmayanlara Orwell’in ufak bir hatırlatması var: “Korkarım ki bu uykudan bombaların gürüldemesini duyarak yatağımızdan fırlamadıkça bir türlü uyanmayacağız.” Daha ne denir ki… alibulunmaz@cumhuriyet.com.tr http://bulunmazali81.blogspot.com Katalonya’ya Selam/ George Orwell/ Çeviren: Jülide Ergüder/ BGST Yayınları/ 262 s. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız Yayın Yönetmeni: Turhan Günay Sorumlu Müdür: Miyase İlknur Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş. İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64 Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL. Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74 Yerel süreli yayın Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1112 9 HAZİRAN 2011 SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle