19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER Masal Irmaklarının Okyanusu/ Somadeva/ Çeviren: Korhan Kaya/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ İki cilt 1258 s. 11. yüzyılda yaşamış Hintli şair Somadeva “Masal Irmaklarının Okyanusu” adlı eseriyle eski Hint kültürünün bugünlere taşınmasında önemli rol oynamış. Gunadhya’nın günümüze ulaşmayan “Brihatkatha” adlı eserinden derleyerek oluşturduğu “Masal Irmaklarının Okyanusu” çerçeve öykü içinde iç içe geçmiş masal tekniği ile kurulmuş. Eserde yer alan öyküler Hint mitolojisinden Hint halk masallarına kadar pek çok kaynaktan besleniyor. “Binbir Gece Masalları”na da esin kaynağı olduğu düşünülen “Masal Irmaklarının Okyanusu”, Avrupa edebiyatında Boccaccio, Goethe, La Fontaine ve Shakespeare gibi isimleri de etkilemiş. “Masal Irmaklarının Okyanusu”nu Korhan Kaya, İngilizce kaynaklardan da yararlanarak Sanskrit aslından Türkçeye kazandırdı. Marilyn Monroe ve Bilinmeyen Hayatı/ J. Randy Taroborelli/ Beril T. Uğur/ Artemis Yayınları/ 692 s. Ünlü biyografi yazarı J. Randy Taraborrelli, Marilyn Monroe efsanesini gün yüzüne çıkarıyor ve onunla ilgili şaşırtıcı gerçekleri açıklıyor. Kitap; bu efsanenin Norma Jeane Baker’dan Marilyn Monroe’ya nasıl evrildiğini tüm yönleriyle açığa çıkarıyor. Taraborrelli, bu önemli çalışmasında, annesi, üvey annesi ve yasal hamisi de dahil, ünlü aktrisin hayatında etkili olan tüm kadınların detaylı ve gerçek portrelerini çiziyor. Ölümünün yetmiş beşinci yılında yayımlanan kitap, hâlâ yeryüzünde varlıklarını sürdüren Monroe hayranlarına olduğu kadar, konunun meraklılarına da sesleniyor. Hava Kurşun Gibi Ağır/ Hıfzı Topuz/ Remzi Kitabevi/ 326 s. Hıfzı Topuz’dan Nâzım Hikmet’i aşkları, acıları ve tutkularıyla anlatan bir roman “Hava Kurşun Gibi Ağır”. Nâzım Hikmet’i ve dostlarını yakından tanımış olan Hıfzı Topuz, bu romanda şairin bir yandan uğradığı haksızlıkları, çektiği acıları, yurt özlemini, halkına olan sevgisini, bir yandan da tutkularını, aşklarını ve mutluluklarını anlatıyor. “Hava Kurşun Gibi Ağır”la birlikte okuyucular, bir yanda 1940’lı yılların karanlığına yeniden tanık olurken diğer yandan yıllar boyu cezaevlerinde yatan şairin sönmeyen umudunu, açlık grevindeki direnişini, özgürlüğe kavuşma sevincini, Moskova’daki coşkulu, bazen de fırtınalı günlerinin heyecanını, ölümü bekleyişinin hüznünü paylaşacak. Oudiah Naibi/ Bruce Chatwin/ Çeviren: Deniz Koç/ Yapı Kredi Yay./ 136 s. Genç ve yoksul Brezilyalı Manoel da Silva, 1800’lerin başında Afrika’nın köle sahilindeki Dahomey adlı krallığa gitmek üzere denize açılır. Köle ticaretinden servet kazanmayı kafasına koymuştur. Azminden ve iradesinden başka hiçbir silahı olmayan genç adam Dahomey’de zengin, güçlü ve önemli bir kişi haline gelmeyi başarır. Ruh hali cıva SAYFA 26 9 HAZİRAN 2011 gibi değişken deli krala kendini sevdirerek köle ticareti tekelini de ele geçirir. Sayısız kadınla birlikte olup yüzlerce yıl yaşayacak melez bir hanedan kurar; ancak kaderini teslim ettiği uğursuz mesleğin, hayallerindeki gibi zengin, saygın ve muzaffer biri olarak Brezilya’ya dönmesinin önündeki en büyük engel olduğunu bilemez. Bruce Chatwin’in gerçek köle taciri Felix de Sousa’nın hayatından ilham alarak yazdığı “Ouidah Naibi”, bir köle tüccarının yükseliş ve düşüş hikâyesini anlatıyor. Chatwin romanı yozlaşmış insanoğlunun zalimlikler ve felaketlerle dolu zamansız anlatısına dönüştürmeyi başarıyor. Yeni Bir Bakış Açısıyla Dünya Tarihi/ Clive Ponting/ Çeviren: Eşref B. Özbilen/ Alfa Yayınları/ 874 s. Yayınevi yeni dizisi ‘Tarih’le okuyucuların karşısına çıkıyor. Dizinin ilk kitabı ise “Yeni Bir Bakış Açısıyla Dünya Tarihi”. Bilinen dünya tarihi anlatıları, Batı uygarlığının yükselişine odaklanma eğilimi nedeniyle Antik Yunan, Roma İmparatorluğu ve Avrupa’nın genişlemesi konularına ağırlık verir. Çin, Hindistan ve Japonya gibi büyük uygarlıkların tarihleri, dolayısıyla dünya nüfusunun çoğunluğunun yaşadıkları, genellikle çok daha küçük bir alana sıkıştırılır. Clive Ponting’in “Dünya Tarihi” ise bu anlayıştan tamamen farklı bir yaklaşım sergiliyor. İnsanın öyküsünün bütünsel bir açıdan anlatılması gerektiği varsayımından yola çıkarak insanın evrimini, avcı ve toplayıcı olarak yaşamlarını ve devamında tarıma geçişlerini irdeledikten sonra Mezopotamya, Mısır, Çin, İndus Vadisi, Mezo Amerika ve Peru gibi yeryüzünün çeşitli bölgelerinde uygarlıkların ortaya çıkışını ele alıyor. Anlatısına ilk uygarlıkların öyküsüyle devam ederek bunların yalnızca farklılıklarını değil, benzerliklerini de vurguluyor. Aralarındaki ilişkilerin nasıl kurulduğunu ve teknolojinin, fikirlerin ve dünyanın en büyük dinlerinin birinden ötekine nasıl geçtiğini açıklıyor. Dizinin yayımlanacak diğer kitapları ise şunlar: “Belgelerle Lozan” ve “Machiavelli”. Terör Örgütlerinin Sonu/ İlker Başbuğ/ Remzi Kitabevi/ 232 s. Eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ, emekliliğinde kaleme aldığı “Terör Örgütlerinin Sonu” adlı kitabında, hem dünyadaki terör örgütlerinin çıkışı hem de PKK’nin Türkiye’deki oluşumu ve hedefleriyle ilgili ilginç saptamalarda bulunuyor. Başbuğ kitapta, bilimsel bir bakışla ve tabii ki asker kimliğini bir kenara bırakmadan terör örgütlerinin nasıl sonlandırılabileceği ve etnik farklılıkların yaşandığı ülkelerde başarıyla uygulanabilecek liberal demokrasinin esasları üzerinde duruyor. Nilüfer – Beyaz Adam Öncesinde Bir Kızılderili Kızının Öyküsü/ Ella Cara Deloria/ Çeviren: Cemil Büyükutku/ İmge Yayınları/ 364 s. On dokuzuncu yüzyılda, beyazların ovalara yerleşmesinden önceki dönemde, bir Dakota kadınının yaşamının romanı “Nilüfer”. Roman, edebi değerinin yanında, yazarın Dakota metinlerine olan geniş ve derin hâkimiyeti sayesinde aynı zamanda tarihi yeniden canlandırma üzerine önemli bir deneme haline de dönüşüyor. Kızılderili kültürünü içeriden tanıyan birinin, Ella Cara Deloria’nın, romanı “Nilüfer”. Romanla, Dakota halkının günlük yaşamları önemli ayrıntılarıyla sayfalara taşınıyor. On dokuzuncu yüzyıl başlarında ovalarda yaşayan yerli halkın çevresinde kurulu bu roman, evrensel gerçeklerden söz ediyor okuyuculara. Bay How Ne Yapmalı?/ Özcan Doğan/ Doğu Batı Yayınları/ 112 s. “Silahını ateşlerken eli titreyen bir katil, gerçek bir katil sayılır mı? Bir dağ nasıl depresyona girer? Ben bir başkasıysam, başkası kimin nesidir? Oyuncaklarla oynayan çocuklar, kendileriyle oynayan yetişkinlerin oyuncakları mı? Uyanacak kimse olmasa başlayacak bir hayat olur muydu? Bazı pencereler bakmamak için mi yapılmıştır? Yoksa kaldırım taşları bizden daha mı huzurlu? Sonlu olmak hangi durumlarda sonsuz olmaktan daha iyidir? Bir evladın hayatının bedeli bütün bir hayat olabilir mi? Bezdirici alışkanlıkların içinde ne tip bilgelikler bulunabilir?” Özcan Doğan tüm bu soruların içinde yoğrulduğu ilk öykü kitabıyla okuyucuların karşısına çıkıyor. Türk’ün Topalını Çin’de Görmüşler/ Yalçın Pekşen/ Say Yayınları/ 208 s. “Okuyacağınız öyküler yaptığım yolculuklardan kaynaklanan esinlerle yazılmışlardır. Yolculuklarım her zaman sanıldığı kadar neşeli geçmese de, her öyküde o ülkeye ait mizahi unsurlar ön plana çıkarılmıştır. Kolayca anlaşılabileceği gibi amacım size bilgi vermek değil, hoşça vakit geçirtmektir. Ancak her şakada bir miktar gerçek payı olduğu da unutulmamalı.” Mizahi yazılarıyla tanınan Yalçın Pekşen bu kitabında okuyucularına bir dünya turu vaat ediyor. Pekşen, yurtdışı gezileri sırasında yaptığı gözlemleri ve yaşadığı olayları kurgusal bir tatla aktarıyor. Pekşen tıpkı “The Türkler’deki gibi eğlenceli bir okuma sunuyor. Öteki Öyküler/ A. Kadir Konuksever/ Agora Kitaplığı/ 144 s. Okuyucular A. Kadir Konuksever’i daha önce yayımladığı “Caddeye Uzak Öyküler” adlı öykü kitabıyla tanıyor. Diyarbakırlı öykü yazarı ve gazeteci A. Kadir Konuksever, yeni öykülerinden oluşan kitabı “Öteki Öyküler”le okurun karşısına tekrar çıkıyor. Konuksever bu öykülerinde, Türkiye’deki ‘öteki’ kavramını deşiyor; ona edebi bütün içinde farklı açılımlar kazandırıyor. Konuksever yeni öyküleriyle okuyucularıyla buluşuyor. İstanbul ve New York’ta Tarih Boyu Çokkültürlülük/ Ahmet Gürsoy/ Pan Yayıncılık/ 206 s. Aralarındaki 8000 kilometrelik mesafeye, 300 senelik zaman farkına ve uygulamalarında gösterdikleri farklılıklara rağmen, İstanbul ve New York, açık kentlilikteki tutumlarında inanılmaz benzerlikler gösterir. Ahmet Gürsoy da kitabında bu benzerliklerin gün yüzüne çıkması noktasında harcıyor emeklerini. Dünyanın önde gelen bu iki büyük şehri, Gürsoy ka¥ leminden açıyor kendini okuyuculara. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1112
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle