19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 13 MAYIS CUMA ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER derin garip bir cilvesiyle kendisini hostes olarak buluvermiş gibi davranıyor. Orhan Tümen, benim “rast gelmiş” dememden yola çıkarak, “Bildiğiniz gibi Türkçe eylem köklerinden oluşuyor. Eylemler yok edilirse Türkçe ölür.” diyor. “Ankara’da ebem ‘duşamıya’ sözünü kullanırdı. Anlamını araştırdım. ‘Duşmak’, raslamak, tesadüf anlamına geliyor. Dolayısıyla raslamak yerine artık ‘duşmak’ kullanılmalıdır.” Başka önerileri de var Tümen’in: “Bunun gibi, telaşlanmak yerine ‘dalbınmak’, zahmet etmek yerine ‘emenmek’, analiz etmek yerine ‘İRDEMEK’ (irde(e)lemek değil) kullanılmalıdır.” dedikten sonra ekliyor: “‘Ala / ele’ tekrar ekidir. Silkelemek, gezelemek gibi.” Çok kesin yargılar bunlar. Sözgelimi, “Türkçe eylem köklerinden oluşur.” yargısını hangi kaynakta görmüş Orhan Bey, bu kanıya nasıl ulaşmış? “Ala, ele tekrar ekidir.” yargısı da öyle. Ayrıca, “Şu sözcük yerine artık bu kullanılmalıdır.” denebilir mi kolay kolay? Yöresel deyişlerin yazı diline geçmesi ne yazık ki istekle ya da emirle olmuyor; daha güçlü bir yönelimin oluşması gerek. Halkın, “sokaktaki adam” olmaktan kurtarılıp sözüne değer verilen bir konuma yükseltilmesi gibi, yabancılaşmanın bir biçimde durdurulabilmesi, insanların kendi kültürlerine, dillerine sahip çıkmalarının sağlanması gibi, halkın yeniden sözcük yapma cesaretine kavuşması ya da kendi sözcüklerini, anlamını tam bilmediği sözcüklerin önüne geçirebilmesi gibi. Ankara Belediyesinde “NUMARATAJ” şubesi mi varmış? İhsan Gökçen, “Türkçe bir isim fiyakalı olmaz zahir.” yorumuyla birlikte bildirdi haberi: “Ankara Belediyesi, yılların birikimi sokak numaralarını değiştiriyor. Akılları sıra sokak ve caddeleri hizaya sokuyorlar.” Torunumun doğumunu beklerken kendimce hazırlık yapıyorum bir yandan. Bunun Ankara Belediyesi ile bir ilişkisi yok elbette; ama şimdi söyleyeceğimin var. Tırnaklarımdaki boyayı sildim demin. Silerken fark ettim. Aslında bir kimyasal maddenin adı olan “aseton”u, “oje” çıkarma işinde kullandığımızda aynı sözcükle adlandırmışız biz; Fransızca “aseton” sözcüğünü, sorgusuz sual arın Amerika’ya gidiyorum. Gitmeden, yaşamöyküsü (biyografi) kitaplarından birkaç tenesini daha tanıtmak istiyorum. “Yaşamı Sanatı Eserleri” alt başlığını taşıyan “Rüştü Onur” kitabını İbrahim Tığ hazırlamış, Kurgu Kültür Merkezi de yayımlamış. Devreklilerin Rüştü Onur’a sahip çıkışları, onu unutulmanın derin sularına bırakmayıp adına dernek kurmaları, anma günleri düzenlemeleri, şiirlerini ve hakkında yazılanları kitaplaştırmaları örnek gösterilecek bir değerbilirlik. 1942’de, daha 22 yaşındayken ölen bir şairin anısını bunca yıl, bu kadar canlı tutmak, her babayiğidin harcı değil. “Kırım’ın Ebedi Sesi – Cengiz Dağcı” (Türk Edebiyatı Vakfı Yayınları) kitabını İsa Kocakaplan hazırlamış. Kırım’ın kısaca tanıtıldığı ilk bölümden sonra, Dağcı’nın kişiliği ve sanatı, yapıtları, yapıtlarının özet ve değerlendirmeleri ayrı bölümler halinde ele alınmış. Son bölümde ise yazar, Cengiz Dağcı ile Londra’daki görüşmelerini fotoğraflar eşliğinde anlatmış. Mustafa Emre, Fikret Sezgin’i, “Yaşamın Bilge Şairi Fikret Sezgin” adıyla yazmış. Kitapta anılar, söyleşiler var. Fikret Sezgin’in şiir kitapları tanıtılmış, kitapları için yazılanlar, kendisine gönderilmiş mektuplar, ona yazılan şiirler yer bulmuş, sonda da fotoğraflar var. Prof. Dr. Nadir Devlet’in anlatımıyla Cengiz Han’ı ve İsmail Gaspıralı’yı okumak için her ikisi de “başlık” yayınları arasında yayımlanmış şu kitaplara ulaşmak gerek: Türk Büyükleri Hükümdarlar dizisinde, “Avrasya Fatihi Cengiz Han”, Türk Büyükleri Düşünürler dizisinde “Unutturulan Türkçü, İslamcı, Modernist İsmail Gaspıralı”. Türk Hava Yolları, Los Angeles’a doğrudan sefer koymuş. Aktarmasız, beklemesiz, 13 saatte ulaşılabiliyor Los Angeles’a. Önceki gelişlerimde yolculuğun 24 saate kadar uzadığı olmuştu. Şimdiki, onlara göre rahat bir yolculuktu; bir de koltuk araları az daha geniş ve hostesler biraz daha güler yüzlü olsa. Pek çok havayoluyla yolculuk yaptım; şimdiye kadar gördüğüm hostesler içinde THY’ninkiler kadar asık suratlı olanıyla hemen hiç karşılaşmadım. Çoğu, aslında genel müdür olacakmış da ka Y 16 MAYIS PAZARTESİ siz kullanmışız. Amerikalı ne yapmış; kendi dilinden karşılık bulmuş. “Polish remover” demiş “aseton” yerine. Konuyla ilgisi burada işte. İtalyanca “numero” sözcüğünü “numara” yapıp kullanmaya başlayan Türklere, bu sözcük çok yaygınlaşınca artık yabancı gelmemeye başlamış ki belediye, yeniden yabancılaştırma gereği duyuyor. Yoksa “numarataj” nedir, niye “numarataj”? Bitmedi. İhsan Gökçen, “Çin konsolosluğuna gidip doğum belgesi aldık. Noter aracılığıyla tercüme edildi, imzalandı, mühürlendi.” diye tanıdık bir Çinli hanımın Türk yurttaşı olma serüvenini de anlatmış. Bu belgenin “Türkçe” (!) adı “apostil” değil miymiş? “Meyhaneci Apostol’u biliriz.” (de) diyor İhsan Bey. Bizim bilmememiz önemli değil, Büyük Türkçe Sözlük de bilmiyor, ne “numarataj”ı ne “apostil”i. Çankaya Kaymakamlığındaki ilgili büronun kapısındaki levhada da “APOSTİLLE” yazmıyor muymuş? Türkçe umurlarında değildir de Fransızca özgün yazımı korumak konusunda Fransa tarafından görevlendirilmişlerdir sanki. “Apostil”in Fransızca özgün yazımı “apostille” miymiş? Nereden bakmış İhsan Bey bilmiyorum, sözcüğün “eski tabirle” ‘haşiye, derkenar’ gibi bir anlama geldiğini bulmuş. Yurttaşına hizmet etmek vaadiyle işbaşına gelen belediyede, devletin o yöreye uzanan eli olması gereken kaymakamlıkta Fransızcanın işi ne? Eğer halkın yapılan her işi anlaması istenseydi halkın dili kullanılırdı. Fransızca yeğlendiğine göre, halkın anlayıp anlamaması pek kimsenin umurunda değil. Yoksa asıl istenen, zaten halkın anlamaması mıdır? Türkiye’ye göre bu sabah, ABD’ye göre dün akşamüstü torunum dünyaya geldi. Daha önce yaşamadığım bir duygu bu. Yaşarken anlamaya, anlamlandırmaya çalışıyorum. Bu küçük insanın bir kişiliği, kendine özgü huyları, davranışları olacak. Seveceği, nefret edeceği, âşık olacağı kişilerle karşılaşacak. İşi, uğraşı, mesleği, çeşitli alanlarda yetenekleri olacak. Bunların çoğunun tohumu bu küçük bedende şu anda saklı. Uygun ortam bulursa gelişecek; bulamazsa belirmeden yitip gidecek. Aras bebeğin düşündürdüğü bir başka nokta daha var. Çocuklar anne babalardan daha çok sevilir. Elbette bunu hep biliyoruz. Eğer dedikleri gibi torunlar da çocuklardan daha çok seviliyorsa işler epeyce karışıyor. Kızımın Aras’ı benden çok seveceğini biliyorum; ama bu konuda kızıma karşı bir kırgınlık duymayacağımdan sonuna kadar eminim. Ben onu kızımdan daha çok seversem kızım bundan üzüntü değil, olsa olsa sevinç duyar. Bu küçük insan annesiyle benim arama girmiş olacak; ama ikimizin de bundan bir yakınması olmayacak. Garip değil mi? [email protected] [email protected] 19 MAYIS PERŞEMBE 17 MAYIS SALI 15 MAYIS PAZAR BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru ÇN Çeviri Edebiyatı Dergisi’nde yayımlanan Kostas Karyotakis’in bir şiirinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiirden dizeler ortaya çıkacaktır. Dikkat: “E/11”, “I/28” ve “I/43” harfleri ipucu olarak yerlerine konmuştur. 1 G 2 B 3 C 4 D 5 D 6 F 7 I 8 H 9 F 10 D 11 Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU E J E rum / görünler üstünde iyi duruyor, derlerdi” diyen şairi simgeleyen harfler. 12 E 13 B 14 D 15 E 16 B 17 B 18 G 19 G 20 F 21 I 22 8 44 23 G 24 I 25 D 26 D 27 D 28 I 29 K 30 F 31 I 32 J 33 I. Mesleği psikiyatri olan tanınmış romancı, yazar. 34 D 35 ? 36 B 37 D 38 C 39 I 40 J 41 I 42 I 43 I J 54 F D 64 I 24 68 31 85 21 58 64 7 41 44 H 45 K 46 G 47 J 48 A 49 B 50 I 51 K 52 C 53 50 71 42 72 39 55 D 56 B 57 A 58 I 59 D 60 J 61 E 62 C 63 J. “Ne tank / ne top ne ...’den korkmayan ‘Fare’sini de!.. (Oktay Rifat Horozcu). Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Osmanlı’da bir tımar türü. 65 F 66 A 67 ? 68 I 69 K 70 D 71 I 72 I 73 B 74 G 60 35 22 40 53 33 47 75 K 76 D 77 D 78 K 79 B 80 C 81 D 82 F 83 B 84 K 85 I 57 66 48 K. Her değişen durulma göre davranmasını bilen karaktersiz kimse. B. Okuma Sanatı, Konuşma Sanatı ve Sözcükler Arasında adlı kitapları da olan, dilbilimci ve yazar. Almışım parmaklarını ellerime / ... ...nda giderim yane yane” (A. Kadir). F. “Ah Mevlam, yedi mahallenin ... toplayıp da bu Hacı ile Hafız’ın konaklarına doldurursun” (Hüseyin Rahmi Gürpınar). 51 75 45 78 29 69 84 1110. sayının çözümü: A. AĞRI DA 13 79 49 16 56 83 73 2 67 17 36 4 59 77 5 27 10 26 55 C. “Sen benim gözüme baksana!” anlamında bir sözcük. 6 65 20 9 82 54 30 G. Lahor şalı. 25 63 76 81 14 37 34 70 E. Hediye etme. ĞI, B. RIMBAUD, C. İDRİS, D. FUZULİ, E. ELDE, F. KURŞUN, G. ARE, H. LELEMENDİ, I. ERDAL, J. NEY, K. DÜŞ İŞLERİ, L. EYRE, M. ROBER. 3 80 52 62 38 D. “Çemberlitaş, Şehzadebaşı, Saraçhane / 46 23 1 74 18 19 15 61 12 33 H. “bir hayatı, ısmarlanmış bir hayatı bırakıyo2 Şiir: “arı idim, ağuları şeker ile yoğurdum / zerresinden şifa bulur, yine derde düşerler Deli Bal” HAZİRAN 2011 SAYFA 31 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1111
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle