Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
V TR NDEK LER Kültürün şleyişi/ Gananath Obeyesekere/ Çeviren: Jale Ergelen/ Doruk Yay./ 432 s. Gananath Obeyesekere, “Kültürün İşleyişi”nde derin güdülerin psikanalitik kuramını, simgesel formlara yönelik antropolojik yaklaşımla bağdaştıran yeni bir görüş sunuyor. Wittgenstein, Ricouer ve diğer modern kuramcılardan aldığı esinle, tartışmasını Güney Asya’nın törensel, mitsel ve tarihsel örneklerine odaklayan Obeyesekere, kültür işleyişini, bilinç dışının ürünlerinin simgesel formlara dönüşümü olarak tanımlıyor. Güney Asya kültürlerinde ‘çoklu Oedipus kompleksi’ yapılarını inceleyen Obeyesekere, “Kültürün İşleyişi”yle psikanalitik antropolojinin temel yapıtlarından birini ortaya koyuyor. Kemal Atatürk/ Herbert Melzig/ Çeviren: Ahmet Arpad/ Alfa Yayınları/ 228 s. “Mustafa Kemal, yeryüzünün bu bölgesindeki, başkalarına kul olmuş bütün uluslara özgürlüğe giden yolu göstermiştir. O, Nil’in kıyılarından Çin ülkesinin akar sularına kadar toplumlar için bir efsanedir.” Herbert Melzig, Ortadoğu’yu çok iyi tanıyan bir Alman tarihçi. Kitaplarında ve araştırmalarında özellikle İran’ı ve Türkiye’yi ele almış. Daha çok Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamı ve yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti Herbet Melzig’in ilgisini çekmiş. Melzig, Atatürk’ün misafiri de olmuş ve onun meşhur masasında kendisiyle oturmuş. Herbet Melzig’e göre Atatürk, Doğu’nun tarihinde yepyeni bir döneme imzasını atan ve emperyalist Avrupa’nın anlayışlarının yanlış olduğunu kanıtlamayı başaran kişidir. Melzig elimizdeki kitabında da bu fikirden yola çıkarak Mustafa Kemal’i anlatıyor. Nurbanu/ Demet Altınyeleklioğlu/ Artemis Yayınları/ 824 s. “Güneş doğudan değil, Nurbanu’nun gözlerinde doğar. Yıldızlar Nurbanu’nun gözlerinde parıldar... Cariye Cecilia’nın yolu, Hürrem’in kızı Mihrimah’la kesişti. Mihrimah, ‘Senin adın artık Nurbanu olsun’ dedi. Tanrı’nın ışığını saçan Kraliçe. İktidar hırsıyla bilenmiş iki kadın. Aşka tutsak düşmüş iki erkek.” Osmanlı tarihi bugünlerin ilgi çeken konularının başında geliyor. Osmanlı tarihinin en renkli yüzlerinden biri olan Nurbanu Sultan’ın yaşamını konu edinen Demet Altınyeleklioğlu’nun romanı da bu ilgi çeken konunun renkli bir tarafını yansıtıyor okuyuculara. Altıyeleklioğlu yeni romanıyla okuyucuları karşısına çıkıyor. Dışlanmış Kadın/ Luigi Pirandello/ Çev.: Esin Gören/ Everest Yayınları/ 210 s. Daha çok oyunlarıyla tanınan Luigi Pirandello’nun en önemli romanlarından biri olan “Dışlanmış Kadın”ı Türkçede okuyucularıyla buluşuyor. İtalyan edebiyatında bireysel ve psikolojik çözümlemenin ilk örneklerinden sayılan “Dışlanmış Kadın”, Pirandello’nun sonraki yıllardaki çalışmalarına da ışık tutan bir ilk roman. Toplumun biçtiği rollere, dayattığı modellere bağımlı olarak yaşamak zorunda kalan kadının; aslında ikiyüzlülük, yalan, yasak ve tabularla örülmüş toplumsal ağın içine SAYFA 30 12 MAYIS 2011 hapsolmuş kadının çaresizliğini anlatan roman, Pirandello’nun sonraki yapıtlarında sürekli işleyeceği ikilikleri daha başlangıçta mizah ekseninde ele alıyor. Azrail’i Yen/ Josh Bazell/ Çeviren: Dost Körpe/ Sayfa 6 Yayınları/ 270 s. Romanın kahramanlarından Dr. Peter Brown Manhattan’ın en kötü hastanesinde korkunç çalışma saatlerine katlanarak stajyer doktorluk yapmaktadır. İnsanların kalbinde tıkalı bir damardan daha büyük kötülüklerin gezindiğini bilen Peter gizli kalmasını tercih ettiği bir geçmişe sahiptir. Bir diğer kahraman Pietro ise şiddet konusunda yaratıcı zekâya sahip bir mafya tetikçisidir. Arkasında kanıt yerine bir dizi ölü gangster bırakmayı tercih eden Pietro herhangi bir hastanede görmek isteyeceğiniz en son kişidir. Dr. Brown’ın yeni hastası olan LoBrutto’nun ise üç aylık ömrü kalmıştır. Mafya, devlet ve ölümün kapıya dayandığı bir hastanede Peter sadece hastalarının yaşamı için değil, kendi yaşamı için de mücadele etmek zorundadır. Azrail’i alt etmek için ise çok az zamanı vardır. “Azrail’i Yen” okuyucularına bol adrenalin ve aksiyon vaat ediyor. Komşu Kapı/ Duygu Bayar Erken/ Doğan Kitap/ 196 s. “Ne zaman bu topraklarla, Türklükle, azınlık olmakla ilgili bir tartışma açılsa bu yüzden mi en sonunda kekre bir tat kalıyordu damağında? Herkes meseleye bildiği çerçeveden yaklaşır, oysa Batı Trakya hiçbir çerçeveye sığmazdı. Önyargılarla, ezberlerle, kalın kalın kitapların uzun uzadıya dipnotlarıyla kuşatıldığında biraz da yadırgadığı bir his doluşurdu Türkan’ın içine.” “Komşu Kapı”, cebinde taşıdığı Yunanistan kimliği ile Türk kimliği arasında sıkışmış kalmış bir Batı Trakyalının hikâyesini anlatıyor okuyuculara. Bir ilk roman olan “Komşu Kapı”, cesurca değindiği konularla da dikkat çekiyor. Romanın, Gümülcine’de bir azınlık kütüphanesinde görevli gencin, “Sizi anlatan yeni bir roman var mı?” diye sorulduğunda, buna yanıt dahi veremeden raflara bakıp kalışına yazıldığı da önemle belirtiliyor. Osmanlı mparatorluğu Tarihi/ Robert Mantran/ Çeviren: Server Tanilli/ Türkiye ş Bankası Kültür Yayınları/ I. Cilt: 528 s., II. Cilt: 476 s. IV. yüzılın başlarında Anadolu’da, Bizans ile Selçuklu devletlerinin yıkıntıları üzerinde kurulan Osmanlı İmparatorluğu, yüzyıllar boyunca Eski Dünya’nın en önde gelen güçleri arasında sayıldı. Bu yüzyılları deviren imparatorluk üzerine iyisiyle kötüsüyle çok çalışma yapıldı. Ancak çok fazla sayıda olmayan çalışma yetkinlik düzeyine erişebildi. Robert Mantran’ın yönetiminde hazırlanan iki ciltlik “Osmanlı İmparatorluğu Tarihi” de bu az sayıdaki yetkin çalışma arasında gösteriliyor. Çalışmada, Irène Beldiceanu, Nicolas Vatin, Nicoara Beldiceanu, JeanLouis BacquéGrammont, Gilles Veinstein ve André Raymond gibi kalburüstü Osmanlı tarihçileri; ‘Kuruluş ve Yükseliş Yılları’ ile ‘Duraklamadan Yıkılışa’ başlıkları altında siyasi, askeri, iktisadi, sosyal ve kültürel tarih açısından ele alıyor. Server Tanilli’nin duru Türkçesiyle dilimize kazandırılmış olan bu önemli yapıt, Osmanlı İmparatorluğu tarihini merak eden herkes için hâlâ önemli bir başvuru kaynağı olma özelliğini sürüdürüyor. Hayvanların Hareketleri Üzerine/ Aristoteles/ Çeviren: Furkan Akderin/ Say Yayınları/ 64 s. Aristoteles, antikçağ felsefesinin en önde gelen filozofu. Benzer düzeyde bir felsefeye İlkçağda sadece Platon’un erişebildiği kabul edilir. Antikçağa damgasını vurmuş olan Aristoteles, pek çoklarına göre tüm çağların en büyük birkaç filozofundan da birisidir. “Hayvanların Hareketleri Üzerine”, hareketin genel ilkeleri veya ortak nedenlerine dair çalışmalar üzerinden hayvani hareketin biyolojik ve psikolojik boyutlarını ele alıyor. Bu yapıtla birlikte, Aristoteles’in bir diğer yapıtı “Nikomakhos’a Etik”e giden yolun da temeli atılıyor. Yayınevinin Aristoteles külliyatını yayımlama projesi kapsamında okuyuculara sunulan kitap, Türkçeye ilk kez çevriliyor. 1939 Yazı/ Werner Biermann/ Çeviren: Ayşe Sarısayın/ Can Yayınları/ 316 s. “Savaşın gongu çalmış, aktörler sahnede yerlerini almıştır. Roller ana hatlarıyla bellidir ama tam yazılmamıştır; öylesine doğaçlama gidecektir. Çünkü her aktör, starından mızrak tutucusuna kadar bu oyunda rol çalmak, son tiradı kendi söylemek ister. Perde, tüm dünyanın gözleri önünde 1 Eylül 1939’da Polonya Radyo istasyonunda açılır.” “1939 Yazı”nda Werner Biermann, okuyucuyu II. Dünya Savaşı’na giden yolda bir yürüyüşe çıkarıyor. “Kurşun kâh omzunuzu sıyırıyor kâh delip geçiyor...” Yazar o kadar güzel bir “savaş yolu portresi” sunuyor ki okuyucuya savaşa suskun kalanlara kızıyor, karşı duranları selamlıyor, acıları paylaşıyor, savaşa giden yolda adeta savaşı tekrar yaşatıyor. ‘Kırkmerak Dizisi’nin on birinci kitabı olan “1939 Yazı”, Ayşe Sarısayın çevirisiyle okuyucuların karşısına çıkıyor. Hamam Böceği/ Rawi Hage/ Çeviren: Püren Özgören/ Everest Yayınları/ 270 s. Kafka’nın böceği Gregor Samsa hâlâ düşündürürken ve Dostoyevski’nin yeraltı yaratıkları zihinleri bulandırmaya devam ederken Rawi Hage, “hamamböceği” ve “yeraltı” imgelerine bambaşka bir boyut kazandırıyor romanıyla. Hage’in Ortadoğu’dan Kanada’ya, Montreal’in arka mahallelerine göçen isimsiz kahramanıyla başarısız bir intihar girişiminin ardından tanışıyoruz. Kendisini yarı insan yarı hamamböceği olarak gören bu kahramanı intihara sürükleyen nedenler ve yine göçmenlerden oluşan yakın çevresinin geçmişi yavaş yavaş gözler önüne serilirken bir yandan da Kanada’nın “soğukluğunda” tutunma çabaları aktarılıyor. “Hamam Böceği”, Hage’e Uluslararası ‘Impac Dublin Edebiyat Ödülü’nü kazandıran ilk romanı “De Niro’nun Oyunu”ndaki gibi bir varoluş mücadelesi aynı zamanda. Veresiye Defteri/ Kemal Ateş/ mge Kitabevi/ 290 s. Edebiyatın İstanbul sularında gezindiği günümüzde, Kemal Ateş bir Ankara romanı daha sunuyor okuyuculara. “Veresiye Defteri”, öncelikle ilginç kurgusuyla dikkati çekiyor. Ateş, bir mahalle bakkalının ve ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1108