Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Luis Sepúlveda yapıtlarını, edebiyatı ve sürgünü anlattı ‘Yazar, insan ve YURTTAŞIM’ Şilili yazar, gazeteci ve aktivist Luis Sepúlveda, Jules Verne, Jack London ve Robert Louis Stevenson gibi büyük yazarları ve özellikle macera öykülerini okuyarak büyümüş meraklı bir çocuktu. Ailesi de çok okurdu. Dedesi kitapları çok seven ve küçük bir kütüphanesi olan İspanyol bir anarşistti. 1973’te, Pinochet döneminde 2,5 yıl hapis yattı, daha sonra şartlı tahliye edildi, ev hapsinde tutuldu. Bir arkadaşının yardımıyla kaçmayı başararak bir yıl sırra kadem bastı. Bu süreçte direnişçi bir drama topluluğu kurdu. 1979’da, Nikaragua devrimini savunmak için mücadele veren Simón Bolívar Uluslararası Tugayı’na katıldı. Gazeteci olarak çalışmaya başladı, Latin Amerika ve Afrika’da görev yaptı. Bir yıl sonra Hamburg’a gitti. Amnesty International başta olmak üzere Greenpeace ve UNESCO’nun sayısız projesinde görev almaya devam ediyor. Sürgündeyken hayatı, doğa, ülkeler ve halklar hakkında, kısa öykü, roman, oyunlar, radyo oyunları ile deneme türünde yapıtlarıyla birçok ödül kazanan yazarın yapıtları ülkemizde de okurla buluşturuldu. Sepulveda “Dünyayı onlar, işçiler değiştirecek” diyor ve ekliyor: “Bir de öğrenciler!” Sepúlveda ile edebiyatı, işkenceyi, sürgünü ve daha iyi bir dünyaya olan inancı konuştuk. Çevirmenimiz Ayça Sabuncuoğlu’na teşekkürlerimizle… SAYFA 10 12 MAYIS Ë Gamze AKDEMİR epúlveda yazını şiirle başlıyor… Genç yaşlarınızda ama sürdürmemişsiniz. Sürdürmedim ama şiirle arama mesafe girmedi hiç. Bir romanı yazmaya başlamamadan önce onu kafamda uzun bir şiir olarak kurguluyorum, öyle oturtuyorum. Tutkulu bir şiir okuruyum. Bir roman yazarken diğer yazarların romanlarını okumayı keserim ve sadece şiir okurum. Şiir bir roman yazarı için oksijen gibi bir şey. En çok Novalis ve Hölderlin’i sevdiğinizi biliyoruz. Neden özellikle onlar? Genç bir yazarken Alman Romantik yazarları keşfettim. Bu benim için önemli bir keşifti, çünkü Alman yazarlarda Romantik edebiyatı çok ayrıntılı bir şekilde bulabildim. Romantik yazarların en büyük özelliği insanın iç dünyasını dile getirmeleri ama aynı zamanda bu iç dünyanın dışarıdaki gerçeklikle kurduğu ilişkiyi de öne çıkarmaları. Bu benim sevdiğim ve daima tercih ettiğim bir yaklaşım. Türk yazarlardan kimi okuyorsunuz? Almancaya ve İspanyolcaya çevrilen Türk yazarları okuyorum ki buna genç yazarlar da dahil yani, sadece Orhan Pamuk gibi çok tanınan yazarları okumuyorum. S “DÜNYAYI İŞÇİLER VE ÖĞRENCİLER DEĞİŞTİREBİLİR, YAZARLAR DEĞİL” Çok genç başladınız yazmaya ama ne zaman artık “ben artık bir yazarım” dediniz? Bunu cevaplamak aslında kolay değil. Radyo oyunları yazarak başladı yazı. On altı yaşımda Santiago ve Şili’de radyo oyunları yazıyordum. Radyo oyunları deneyimi belli bir hikâyeyi belli bir zaman dilimi içinde anlatabilmemi, kalemimi disipline edebilmemi sağladı. Bir hikâyeyi kurgulamak ve geliştirmek için sözcükleri yerli yerinde ve gereği kadar yazmayı öğrendim. Ne eksik ne fazla, tam gerektiği kadar! Daha sonra “Cronicas de Pedro Nadie adlı öykü kitabımla on dokuz yaşımda Latin Amerika’nın en büyük edebiyat ödülü olan Casa de las Americas Ödülü’nü kazandım. Kolombiya ve Arjantin’de de yayımlandı. Yarışmaya kitabımı bir arkadaşım göndermişti. Benim için çok çok iyi bir edebiyat öğretmeni gibi o arkadaşım. Kastettiğiniz anlamda bir yazar olabilmek için zaman gerektiğini biliyordum, belli bir birikim gerektirdiğinin farkındaydım ama ilk olarak işte o ödülü aldığımda bir yazar gibi hissettim diyebilirim. Öyle gururlanmıştım ki… Ondan sonra da öyle hissetmeye aralıksız devam etmekte bir sakınca görmedim. (gülüyoruz) Epey bir süre gazetecilik de yaptınız. 1988’de bıraktım gazeteciliği ve o günden sonra sadece edebiyatçıyım. Yazma yönüm bir şekilde, kendiliğinden edebiyata döndü aslında. Öte yandan iyi yazıldığı sürece gazeteciliğin de edebiyatın bir parçası olduğunu düşünüyorum. Sizin gibi gerçeklerle, hatta acı gerçeklerle gönüllü olarak ön saflarda mücadele eden biri için edebiyatın bu mücadeledeki gücü, konumu nedir? Ne edebiyat ne de bir yazar dünyayı değiştirebilir diye düşünüyorum. Evet, ben bir yazarım ama aynı zamanda da insanım ve YURTTAŞIM (büyük harflerle yazılmasını rica ediyor). Sosyal konularla bir yazar olmaktan çok bir insan olarak ilgileniyorum. Benim safım bu. Sonuçta dünyayı kitaplar ve edebiyat değil, biz insanlar değiştirebiliriz. Az önce buraya gelirken gördüm Beyoğlu’nda bir eylem vardı, slogan atıyorlardı. Onlar bir manifesto ortaya koyuyorlardı. Onların hiçbiri yazar değil, hepsi işçi ve bir şeyi değiştirmeye çalışıyorlar. İşte dünyayı ancak ve ancak onlar değiştirebilir ve öğrenciler... Bir yazar da buna yardımcı olabilirse, olumlu yönde bir katkı sağlayabilirse ne âlâ. Büyük Portekizli yazar Jose Saramago’nun dediği gibi yazar bir gözlemcidir. Önce bu ve tabii yazar gördüğü şeyin gerçek şey olduğuna dikkat etmelidir. Bir yazarın yanılgısı vahim sonuçlar doğurabilir, başkalarını da yanıltabilir çünkü. Slogan atan bir edebiyatınız yok. Yaşamınız boyunca çok ağır olaylar yaşadınız, sürgün oldunuz, hapse girdiniz, işkence gördünüz. Ama ne YURTTAŞ, ne insan ne de yazar olarak kinlenmedi kaleminiz. Yapıtlarınızın ortak noktalarının başında vicdan duygusu en önde mesela... Paylaşım, güven, sevgi, kapıları birbirlerine ardına kadar açılan kalpler sonra… Bir kere edebiyata karşı çok derin bir saygım var. Çok iyi, sert politik manifestolar yazabilirim ama yazar olarak benim rolüm bu değil. Mesela demin bahsettiğim bu eylem yapan metal işçilerini konu alarak bir manifesto kaleme alabilirim ama bu bir yazar olarak yaptığım bir şey olamaz, yapıtlarıma girmez. Edebiyatımı hayatın acı taraflarından uzak tutmaya çalıştım hep. Benim hesaplaşma anlayışım, intikamsa intikam anlayışım mizah. Yapıtlarımda ironik olmaya, özel bir ironi algısına sahip olmaya çalışırım. İyimser bir insanım, edebiyatım da öyle… İyimser ve hayli gerçekçi de… Soyut hani kopuk hayalci değil… Kesinlikle gerçekçi bir yazarım, beni gerçekler ilgilendiriyor. Gerçekliği hep değişik açılardan görmeye ve ortaya koymaya çalışıyorum. Bir yazar olarak önemsediğim ¥ tam da bu. “ İ Kar romanl birini s hep ara olur m Pre evet. H Roman hep kay dan dem büyük kaybett pes etm devam manlar kaybed değil. A ğildir a Tüm dians d zı tümü lar önc Ekv bölged gruptan yaşadım öğrend türel un ğiştirdi dınlanm prensip Orada likleri A çünkü nusu... loji keli dı. Bu k lardı am doğayla sürüyor tiyaç du lik, o k manın sağladı bilmed mamı s dalgınl Ney Sür rika ülk ğunu sa ka iki d konuşu kıtasıdı ettikten sadece rin ve g dil oldu dil oldu o “çok fark ett verdiği olarak Ded Yıllard Amerik Bağ bir yıld içinde L tanın çe arttı diy safe o g ladı. Ke Latin A Bir sistLen dığını h ayırtına tirmiş L keşfetm Baz teoride Ben bö la uzlaş anlamd ki toplu ¥ 2011 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1108 CUMH