Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T 25 OCAK SALI ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER rın, Pakize Suda’ya gönderdikleri, çocuklarının defterlerine yazdırılmış ‘ucube’ tümce örneklerini de iletmiş (Hürriyet, 24. 10. 2006; 26. 12. 2006): Teli ele al, alta at. Ata eti ele ilet. Ata etli eli al. Ali eli al, ata atla. Ata teli telle Teli alta it, atla, al. Al etle, al telle. Ata tel al, Lale at. Talat ile Ali 1 aile. “Aslında öğretmenler de umarsız. Başlangıçta sadece dört harfle (e, l, a, t) heceler, bu hecelerden sözcükler, sözcüklerden tümceler, tümcelerden de metin oluşturmak zorundalar.” diyen Recep Nas, başka tümce örnekleri de gönderdi: Üner, üzüm soyma, ye. Sarı kedi dilini tut. Bu okula yağmur yağdı. Buraya bulaşık kakalama. Şakir, şaşı bebek alma. Şenay, şu şekeri eşine at. Makarnaya yağ çaldı. Konu TBMM’ye de taşınmış. Bakan Çubukçu ile CHP milletvekilleri Nur Serter ve Muharrem İnce arasında geçen karşılıklı konuşmalar çok ilginç. Haftaya… S inan Çetin’in yeni filmi gösterime girmiş. Adı da “Kağıt”mış. Yok öyle bir sözcük. KÂĞIT o, KÂĞIT! 27 OCAK PERŞEMBE Dr. Pelin Ongan Torunoğlu, yerden göğe kadar haklıymış meğer. Ben sınıf öğretmeni iki arkadaşıma sorup karara varmıştım; ama çok güvenilir bir dosttan bilgi geldi. Sekiz yıl ilköğretim müfettişliği, dokuz yıl ilkokul öğretmenliği yapmış (bunun beş yılında 1. sınıfları okutmuş), yıllarca üniversitede ‘İlkokumaYazma Öğretimi’ dersi vermiş, ‘Metinlerle İlkokumaYazma Öğretimi’ adlı kitabı yazmış değerli eğitimci dostum Recep Nas, “Torunoğlu bence kanayan bir yaraya dokunmuş.” diyor; “Bir ay kadar önce çağrılı olarak bir 1.sınıfa girdim. Okumayı öğretmeye harflerden başlandığı için çocuklar okurken harflere takılıyorlar, heceleri bile bir çırpıda okuyamıyorlar, deyim yerindeyse ‘harfliyorlar’.” diye sürdürüyor mektubunu. Benim sorduğum öğretmen arkadaşlarım, çocukların parçadan bütüne geçerken zorlandıklarını söylemişlerdi. Recep Bey, “Bu, ayrıntıymış gibi görülüp geçiştirilecek bir konu değil. Parçadan bütüne gidilmez, bütünden parçaya gidilir. Daha doğrusu ‘bütünparçabütün’ ilkesi işletilir.” dedikten sonra, altı yıldır uygulanan yöntemle öğretmeye, harften, yani soyut olandan, anlamsız olandan başlandığına dikkat çekiyor ve ekliyor: “Oysa çocuk bildiğiniz gibisomut düşünür, kendisi için anlamlı olanı öğrenir, ilkin bütünü görür.” Bu yönteme ilk karşı çıkanlardan biri Recep Nas. 2005’te ve 2006’da Öğretmen Dünyası dergisinde yayımlanan iki ayrı yazısını da gönderdi. Harf yönteminin neden yanlış olduğunu gösteren, bu yöntemi öteki öğretme yöntemleriyle karşılaştıran çok önemli yazılar ikisi de. Yerim dar, buraya alamıyorum; ama ilgilenenlere iletebilirim. Hazır okullar ara tatile giriyorken enine boyuna tartışılsın bu konu. “Torunoğlu, merak etmesin, yalnız değil. Bu yöntemden yakınan birçok anababa var.” diyen Recep Bey, anababala rak türetildi; ‘sorunsal’ da ‘problematik’ sözcüğünü karşılasın diye. İlkinin ad, ikincinin sıfat olduğunu belirtiyor Türkçe Sözlük ve ‘sorun’u şöyle tanımlıyor: ‘1. Araştırılıp öğrenilmesi, düşünülüp çözümlenmesi, bir sonuca bağlanması gereken durum, mesele, problem. 2. mec. Sıkıntı veren durum dert.’ Sorunsal: 1. Çözümü belli olmayan. 2. Doğru olma ihtimali bulunmakla birlikte, şüphe uyandıran, kesin olmayan, problematik. “Sorunsal”ı “sorun” yerine kullananlara “sorunsal” daha havalı geliyor olmalı. Böyle birbiriyle karıştırılan bir çift akraba sözcüğümüz daha var: çözmek ve çözümlemek. Sorun için çözmek sözcüğü kullanılmalı; çünkü çözümlemek, “analiz etmek, tahlil etmek” anlamlarının Türkçesi. Aaa! TDK de karıştırmamış mı yukarıya aldığım tanımda? “… düşünülüp çözümlenmesi… gereken durum” deniyor ya, “çözümlenme” uydu mu oraya? Şöyle özetlemek uygun görünüyor: Sorun çözülür, sorunsal çözümlenir. 30 OCAK PAZAR Lozan Mübadilleri Vakfı, Çimen Turan, Müfide Pekin ve Sefer Güvenç’in editörlüğünde; İstanbul 2010 Kültür Başkenti Ajansı’nın desteğiyle “Hasretim İstanbul” adında bir kitap yayımladı. Kitapta İstanbul’u farklı zamanlarda farklı nedenlerle terk etmiş ya da terk etmek zorunda kalmış 47 İstanbullu Rum ile yapılan görüşmelerin aydınlattığı eski İstanbul yaşantısı, 47 Rum’un yaşamöyküleri, İstanbul’dan ayrılış nedenleri ve İstanbul özlemleri yer alıyor. Fotoğrafların katkısı kitaba albüm niteliği de kazandırmış. Anmak istedim; çünkü bugün, 30 Ocak 1923’te Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan nüfus değişimi (mübadele) sözleşmesinin 88. yıldönümü. 1 ŞUBAT SALI Nazlı Salihoğlu, üzerinde hiç düşünmediğim bir konuyu gündeme getirdi: “Numaranın kısaltması ‘no’ sözcüğü pek çok kişi tarafından kendi başına anlamı olan bir kelimeymiş gibi kullanılıyor. Nasıl doktora ‘dır’, doçentlere ‘doç’, sokağa ‘sok’, apartmana ‘apt’ demiyorsak numaraya da ‘no’ denmez. Televizyonda haber okuyan spikerler bile ‘3 no’lu, 5 no’lu’ şeklinde konuşuyorlar. Gelin bir hareket başlatalım, şu no sözcüğünü sadece kâğıt üstündeki kısaltmalara hapsedelim.” Gerçi alay yollu, küçümseme amaçlı, “profesör” yerine “prof” dendiği oluyor; ama o, epeyce özel bir durum. Hareket başlatabilir miyiz, bilmem ki! Başlatamasak da Türkçe konusunda duyarlı kişilerin aklına bir soru çengeli takmış olalım. feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com YİNE 27 OCAK PERŞEMBE Günnaz Kuruçay, “sorunsal” sözcüğünü sordu. “Sık sık, olur olmaz her konuda, bir ‘sorunsal’ söylemi karşımıza çıkıyor. ‘Sorun’ mu denmek isteniyor acaba? ‘Sorun’ kelimesine ulanan sel, sal eki sıfat yapımında kullanılır deniyor kaynaklarda. Tam olarak neyi ifade ediyor acaba? Entelektüel argümanın yeni kelimelerinden biri olarak yorumlar da yapılıyor. Yanıt yazarsanız sevinirim.” Yanıt yazdım: “‘Sorun’, ‘problem’ sözcüğünün karşılığı ola BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairimizin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, “Ben Napoli Radyosu” adlı anlatı kitabından bir alıntı ve yayımlanmış şiir kitabının adı ortaya çıkacaktır. 1 F 2 E 3 G 4 A 5 A 6 I 7 J 8 C 9 J 10 E 11 ? 12 J 13 K 14 D 15 E 16 H 17 E 18 H 19 I 20 I Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 16 28 18 32 21 ? 22 K 23 K 24 K 25 A 26 I 27 C 28 H 29 C 30 E 31 J 32 H I. Tutarı pek önemli olmamaklı birlikte ufak ve dağınık borçların bütünü (iki sözcük). 33 F 34 A 35 K 36 J 37 B 38 B 39 C 40 B 41 I 42 70 75 19 6 71 58 41 43 D 44 E 45 J 46 E 47 B 48 G 49 E 50 F 51 E 52 K 53 H 42 26 74 68 20 54 A 55 B 56 E 57 E 58 I 59 A 60 E 61 B 62 A 63 I 64 E 65 K J. Genellikle hamsi balığından yapılan, tuzlu ve yağlı balık ezmesi. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Attilâ İlhan’ın bir romanı. 21 11 79 24 59 5 4 66 76 E F 67 77 B 68 A 78 I 69 G 79 E A 80 70 K 81 I 71 B 82 I 72 D 83 G 73 D 84 E 74 F I 75 I 9 12 36 31 7 45 77 34 54 62 Kuntay. K. Carlo Goldoni’nin bir oyunu. B. Işık alma süresi çok az olan hızlı bir devinimi olduğu anda saptayan fotoğraf çekme yöntemi. 83 14 82 43 13 22 35 80 53 52 24 23 65 37 61 38 47 67 10 17 81 40 55 E. “... ... Olduğumu Söylemeyin” (Jacques Seguela’nın kitabı). 63 84 1 33 50 76 G. Elias Canetti’nin, “Körleşme” adlı romanındaki temel karakter. 1094. sayının çözümü: A. BAYIN C. “Ben ... Bey Nasılım” (Edip Cansever’in bir şiir kitabı). 57 66 44 2 51 46 DIR, B. İNUİT, C. RYN, D. DOSTLUKLARIN, E. İREN, F. RIZA ZELYUT, G. İBİBİK, H. KARLI KAYIN ORMANINDA, I. İÜ, J. SIZIM SIZIM, K. İRS. 27 29 8 39 D. Mısra. 49 73 64 15 60 30 56 69 72 48 78 3 F. “Kem nazardan esirgesin ...!” M. C. H. Oğuz Atay’ın yapıtlarındaki temel izlek. 10 Şiir: “sezdin dünyanın sızılarını uzaklarınızı yonttum bir yokluk bir ayna birdir ikisi Ertan Mısırlı” ŞUBAT 2011 SAYFA 31 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1095