Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Esen Çamurdan’dan tiyatroda gülme üzerine Gülmenin Oyunsu Özgürlüğü “Unutulmaz” hocası Adnan Benk’e adadığı Gülmenin Oyunsu Özgürlüğü’nde Esen Çamurdan, Ortaoyunu’yla beraber ele aldığı çağdaş oyunları incelemeye başlarken “Kime gülünür?”, “Neye gülünür?” ve “Nasıl güldürülür?” gibi sorulara yanıt arıyor. Ë Banu KARAYEL sen Çamurdan Gülmenin Oyunsu Özgürlüğü’nde, geleneksel ve çağdaş Türk tiyatrosunda gülme olgusunu ele alıyor. Çamurdan kitaba yazdığı önsözde “Oyunlar sanki bir şeyler ters gitmiş gibi okumaya, bir şeyler yolunda değilmiş gibi irdeleyerek okumaya çağırıyor bizi” diyor. Çalışmasında “Kime gülünür?”, “Neye gülünür?”, “Nasıl güldürülür?” sorularına yanıt arıyor ve dileğinin, okurun bu çalışmayı tiyatrodaki gülme durumumuzu araştırma, inceleme ve anlamlandırma denemesi olarak değerlendirmesi olduğunu ekliyor. Altı çizilen bir başka nokta da geleneksel ve çağdaş tiyatromuzda oluşturulan gülme durumlarına toplumun yüzünü görünür kılan etkinlikler olarak bakılıp bakılamayacağı. Metin çözümlemelerine geçmeden önce yirminci yüzyılda değişmiş olan gülme kavramına ve buna bağlı olarak komedi türünün kazandığı yeni boyutlara değiniyor yazar. Ortaoyunu’nda ağırlıklı olarak taklit üstüne kurulu olan gülme, toplumsal uyuşmazlıkları, tabuları, iletişim sorunlarını hem birer sorun olarak ortaya koyar hem de bunları yok sayıp görmezlikten gelir. Bir başka özellik de görünüşte hiçbir derinliği ve anlamı olmayan hafif, yalnızca eğlendirici gözükse de gülmenin aslında roller kadar seyircilere de yönelmesi. Seyirci bir tek oyuncuya değil, onun içine düştüğü sorunlara, olaylara güler ki bu da dolaylı olarak kendine gülmesi anlamına gelir. Kapsamlı olarak incelenen geleneksel tiyatromuzda, gülme yaratmaya özel ve önemli katkısı bulunan “tekerleme” kesiti ayrıca ve yapısı gereği kendi içinde bir bütün olarak ele alınır. Kitapta işlenen çağdaş oyunlar, dramaturjik nitelik ile gülme yaratma yollarının çeşitliliği bakımından seçilmiş. Yedi yazarın (Güngör Dilmen, Haldun Taner, Sevim Burak, Sabahattin Kudret Aksal, Melih Cevdet Anday, Oğuz Atay, Aziz Nesin) on üç yapıtı (Deli Dumrul, Midas’ın Kulakları, Keşanlı Ali Destanı, E Ayışığında Şamata, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım, Eşeğin Gölgesi, Sahibinin Sesi, İşte Baş İşte Gövde İşte Kanatlar, Kahvede Şenlik Var, Sonsuzluk Kitabevi, Ölüler Konuşmak İsterler, Oyunlarla Yaşayanlar, Hadi Öldürsene Canikom) mercek altına alınır. Gülmenin hedefini saptayabilmek için başvurulan ilk yol, her oyunda oluşturulan gülme ile “gülünç kılınan”ın yapısını irdelemek olur. Yine aynı doğrultuda gülme çeşitleri saptanmaya çalışılır ve bu incelemeciyi temel komik biçimleri ile gülme yaratma yöntemlerine yöneltir. Böylece Dilmen’in biçemi “Mitostan masala canayakın ironi”, Taner oyunları “Olmak ile Görünmek’in acı güldürüsü” olarak nitelenir. Burak, Aksal ile Anday metinleri “Gülme nesnesi olarak şiddet” başlığı altında toplanır. Bunlardan Sevim Burak ironisi “canyakan” sıfatıyla değerlendirilirken Aksal tiyatrosu “trajik fars” özelliğiyle dikkat çeker. Çamurdan’a göre Anday, oyununda “toplumsal yaşamın parodisi”ni yapmış, Atay ise “hayatın dışındakilerin buruk oyunu”nu kurgulamıştır. Aziz Nesin’e gelince, onunki “bir yaşlılık fantezisi”dir. Kitapta, oyunlarımızda genelde “ironiye indirgenmiş gülme”nin ağırlıklı olduğu savlanır. Bunun yanı sıra seyirci gülme olgusunun vazgeçilmez öğesi olarak öne çıkarılırken onun, yani “gülen”in konumlanması ve işlevi çalışmanın her aşamasında vurgulanır. Gerçekten de, seyredilecek oyunun seçiminde başlayan seyircioyun ilişkisi gösteri sırasında oyunun seyirciyle kurduğu ilişkiyle sürecek, daha doğrusu bir bütünü oluşturacaktır. Kitabın “İroni, Maske ve Seyirci” bölümü, incelenen oyunların ortak özellikleriyle seyirci etmenini kapsıyor. Burada yapılan ilginç bir saptama da konulara gülme yaratma açısından bakıldığında iki öbeğin belirginlik kazanması: Rüya, hayal veya delilik üstüne kurulu yapıtlar ve “olmakgörünmek” ikilemini işleyenler. “Aslına bakılırsa” der Çamurdan, “Delilik, hayal oyunları, rüya, fantazma yazarın maskelerini oluşturur ve yazar onların ardından seslenir seyirciye. Bir başka deyişle, ironi yoluna giden yaratıcı dolaylı yolu seçmiş olur ve kendini çeşitli maskeler aracılığıyla dile getirir. Bu noktada söz konusu yapıtlar ikinci öbektekilerle (olmakgörünmek) buluşur. Kendi olmamak anlamına gelen Görünmek de bir çeşit maskelenme edimidir.” “Sonsöz ya da Gülmenin Gücü” bölümü, gülme ediminin işlevi dolaysıyla yaşamımızdaki yeri üstünde durur. Yazar, gülmeyi bir eylem, içinde korkuyu ve acıyı barındıran bir eylem olarak betimler; gülme, gülenin olduğu kadar güldürenin de yazarın tepkisidir. Yaşamı savunur gülme ve insanlık onurunu korur... Gülmenin Oyunsu Özgürlüğü/Esen Çamurdan/ Mitos Boyut Yayınlaları/ 120 s. 10 ŞUBAT 2011 SAYFA 19 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1095 Esen Çamurdan