27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Alessandro Baricco’dan ‘Emmaus’ OKURLARA nur Bilge Kula yeni kitabı “Anadolu’da Çoğulculuk ve Tolerans”da, İnsanlık tarihinin özellikle dünya dinlerinin ortaya çıkmasından sonraki en büyük felsefi sorunsalı/sorunu olmuş, bugün de önemli bir tartışma konusu olmaya devam eden çoğul(cu)luk ve tolerans kavramlarını mercek altına alıyor. Bir kültürün veya ülkenin Anadolu kültüründe olduğu gibi çoğul bir birikime sahip olmasının, o kültür ile onu oluşturan “altkültürler” veya “parça kültürler” arasındaki bazı gerilimlerin veya zorlukların akılcılaştırılması ve çözümü için bulunmaz bir kaynak olduğunu imliyor. Onur Bilge Kula ile “Anadolu’da Çoğulculuk ve Tolerans” adlı kitabını konuştuk. Genç yaşta yitirdiğimiz Yücel Balku’nun tüm verimleri bir kitapta toplandı: “Sükut Ayyuka Çıkar – Bitmemiş Külliyat”. Balku’nun kadim bilgi ve eserleri merkeze alarak modern edebiyatın zorlu yollarını arşınladığı, “düşün gerçekle ve gerçeğin gerçekle ve uyanıklığın rüyayla hecümerç” olduğu bu öykülerde, yazara yaşadığı şehri Bursa ile bilgiye olan sevdası yarenlik ediyor. Günlük gazete ve dergilerin sayfalarında yer alan aktüel opera, müzik ve bale olaylarıyla dopdolu geçen bir yılın ardından opera, bale ve klasik müzik ile ilgili yayınların ikincisini hazırladık sizlere. Geçen yılki yayın derlemesinden bu yana geçen süre içinde temsil ve konserlerin sayısı ve buna paralel olarak izleyici sayısı arttı, öyle ki örneğin Ankara Devlet Opera ve Balesi’indeki tüm temsiller kapalı gişe oynanıyor. Günlük gazetelerdeki magazin haberleri de bunlara paralel olarak arttı daha da önemlisi kitap yayını sayısı aynı oranda artış gösterdi. Bu dosyayı hazırlamak için gösterdiği çabaları ve tükenmez enerjisinin üzerimizde bıraktığı olumlu etki için Pınar Aydın Hocamıza bir kez daha teşekkür ediyoruz. Bol kitaplı günler... O İki dünya ve dört genç Alessandro Baricco’nun yeni romanı Emmaus, sıkı Katolik eğitim alan dört gencin bocalayışı ve mutluluk arayışını konu alıyor. Dört genç adama bu yolda bilmedikleri pek çok şey öğreten bir genç kız eşlik ediyor. ? Ali BULUNMAZ nlatımına aşina olanlar Alessandro Baricco’nun sözcük işçiliğine verdiği önemin ayırdına rahatlıkla varabilir. Kitaplarının neredeyse bütününde kullandığı dingin dil, konu ne kadar hararetliyse de bir şekilde okuru sakinleştirir. Kuşatıcı eserler yazmayı başarabilen bir edebiyatçı Baricco. Yazarlığının yanında öbür sanat dalları, özellikle de müzikle ilgili olmasının bunda etkisi büyük herhalde. Ritmi kaçırmaması veya ritmin dışında kalmamasını da aynı nedene bağlayabiliriz. Baricco’nun Emmaus adını verdiği romanı, ilginç biçemiyle karşımıza çıkarken sert kurallarla gençliğini duvarların arasına hapsetmiş ve bu engelleri zorlamaya uğraşan dört insana yoğunlaşıyor. Bir çeşit umut ya da mutluluk arayışı anlayacağınız. “DIŞARIDAKİ BOZULMUŞ DÜNYA” Baricco’nun romanına konu ettiği dört gencin temel yanılgısı, her zaman mutlu olduğunu sanması; “hep suçluluk duygusu” taşıyan ve bir ölçüde toplumla uyumsuz kişiler. Bunun baş nedeni aldıkları katı Katolik eğitim. Kitapta dört genç adamın (anlatıcı, Bobby, Luca, Santo) hikâyesine rastlıyorsak da bunlara bir kahramanı; dördünün hayranlık duyduğu ve asıl adı Andrea olan Andre’yi de eklemeliyiz. Aldıkları Katolik eğitim yüzünden Andre’yi tinsel güzellik kalıplarıyla anlatışlarına tanıklık ediyoruz. Ancak onlar için Andre’nin bir başka anlamı daha var: “O, insan serüveninin normalliğin peşinde koşmadığı, açıklara savurduğu, ne kadar sivri olursa olsun her uzak sözcüğü yakaladığı ve tüm sözcükler arasından ölmeyi yansıtanı seçtiği, sakınımsız yaşanan bir dünyadan geliyor.” Yazgısı ölçülü, kalıplara bağlı kalması istenen ve hayatı her daim bir çemberin içinde geçmesi beklenen dört gence göre Andre, öbür yakadan gelen biriydi. Anlamını bilmedikleri ama sürekli kullanıp durdukları sözcükleri (örneğin acı ve ölüm) onlara gösteren acayip bir insandı. Nereden bakarsanız bakın, Baricco’nun kullandığı metaforları da işin içine katınca, dört gencin “korunaklı” veya “temiz” olan dünyasıyla dışarıdaki ya da “bozulmuş” ve “bozulmaya devam eden” yaşam arasında bocaladığını görüyoruz. Dışarıya ne kadar yaklaşırlarsa şaşkınlık ve kızgınlıkları da aynı oranda artıyor. Onlara öğretilenlere göre, “dışarıdaki bozulmuş dünya”da başlarına gelebilecek en kötü şey “inancı yitirmek” ve bu olay, anlatıcının da dediği gibi “karabasandan farksız.” “KEÇİYOLLARINDA ÖRÜMCEK AĞI” Yaşadıkları bocalamanın önemli bir kaynağı da zihinlerine çakılan işte bu felaket senaryosu. Çünkü dini inanç, papazlardan öğrendikleri şekliyle “gökyüzünden gelen ve gizemli bir dünyaya ait olan; kırılgan ve elle dokunulamayan bir armağan.” Dörtlünün birbiriyle pek çok şey paylaştığı ve hemen her soruna bir şekilde çözüm bulmaya çalıştığı çok açık. Ta ki kopuş başlayana kadar; anlamını bilmedikleri sözcükler hayatlarının tam ortasına düşene dek. Kimine göre bu kesin yitişin nedeni “kötü gençlik” kimine göreyse “baba.” Belki de “içindeki gizli çatlağın farkında olan kusurlu vazolara” benzemeleri dağılışı hızlandırdı. Anlatıcı, geriye dönüp bakınca manzaranın beklediklerinden farklı olduğunu görür: “Dinsel eğitimle bize, ahlaki bir eğilimden çok ve tüm öğretilerin tersine, her şeyden önce kuralcı bir örnek verildi; bize iyi öyküyü anlatan şiddetli görüntülerle saplantılı bir biçimde yinelenen bir örnekti bu (…) Bize doğru yolu öğretirlerken biz çoktan keçiyollarında örümcek ağı olmuştuk ve hedefimiz her yerdi. Bu kadar güç olduğunu söylemediler bize. Onun için kusurlu Meryem Analar çiziyoruz ve sonunda o boş gözleri değil de, acı ve pişmanlık bulunca şaşırıyoruz. Onun için kendi kendimizi yaralıyor ve ölüyoruz.” “Her şeye karşın, yaşamı onurlu bir biçimde ve dopdolu sonuçlandırmayı soylu bir zorunluluk sayan bir direniş için eğitilmiştim” diyen anlatıcıyla beraber, Baricco’nun kahramanlar aracılığıyla üstü örtük şekilde sorup yanıt aradığı bir soru da var: Dışarıda akıp giden bir yaşam, akıntının ortasında Andre ve karşı kıyıda dört genç adam... Engellenemeyen isteğe boyun eğip ölümlüler arasına yerleşmek mi, yoksa duvarlar arasında ritüellere zincirlenip yaşamak mı?.. ? [email protected] http://bulunmazali81.blogspot.com Emmaus/ Alessandro Baricco/ Çeviren: Şemsa Gezgin/ Can Yayınları/ 122 s. A TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] Alessandro Baricco’nun Emmaus adlı romanı dört gencin hayatından kesitler sunarken kalıplara bağlı bu gençlerin duvarları yıkmayla yıkmama arasındaki gerilimleri satırlara yansıyor. “Korunaklı” ve “temiz” dünyayı aşma ya da orada sıkışma arasındaki bir gerilim bu. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1140 22 ARALIK 2011 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle