27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Jack London’dan ‘Katıksız Sevgi’ Şiddetin duyulmayan sesi çılgına döndüklerini, o koca sağlıklı hayatların bağıra çağıra deliliklere gömüldüğünü, inim inim yok olduklarını gördüm. Gençlerin, yaşlıların, hatta çocukların bile açlıktan öldüklerine tanık oldum. (…) eğitilmiş hayvanlar sahnede gösteriler yaparken gülen, neşelenen ve alkışladıkça coşan izleyiciler arasında duyduğum düş kırıklığını ve büyük şaşkınlığı, dünyanın hiçbir acımasızlığı, hiçbir işkencesi karşısında duymadım” diyor London. Kitabını yazma gerekçesini açıkladığı önsözde insanların hayvanlara yaşattığı acının sona ermesi için öneriler söylüyor. Hayvanlara yapılan zulmün bilinmesini, hayvan haklarını korumak için örgütlenilmesini, gösterilerin tamamen ortadan kaldırılması için mücadeleye girişilmesini istiyor London. Fakat tüm bunların yazılmasının üzerinden yaklaşık yüz yıl geçmesine, doğalarından uzaklaştırılıp esaret altına alınarak insanlık dışı yöntemlerle istendik davranışların yapıldığının bilinmesine karşın hayvanların gösterilerde kullanılmasını görmek üzüntü veriyor. Önsözde belirtilen vahşetten eser bulamadım önce. Ne anlatıldığını, sayfalar ilerledikçe ne ile karşılaşacağımızı bilmemize karşın güvenli, rahat bir atmosfer çiziyordu. Kamarot Dag Daughtry ile İrlanda teriyesi Michael arasındaki dostluğun neşeli anlatımı kendi içine çekiyordu. Yazar, Kamarot’u, “doğuştan güler yüzlü, uysal ve son derece yakışıklı” sözleriyle betimliyor, Kamarot da Michael’i görür görmez onun “ doğuştan güler yüzlü, iyi huylu, sevimli bir köpek” olduğunu düşünüyor. Hatta Michael’le Doughtry’nin birbirleri için aynı hamurdan yaratılmış olduğunu söylüyordu London. Bir yandan gemiyle Pasifik sularına açılan beyaz insanın Tulagi Adası’nda, Yeni Gine’de karada yerlileri; açıklarda balinaları avladığını bildiriyor, doğayla bütünleşen kara derililerden yana tavır alarak doğayı ve farklı ten rengine sahip olanları köleleştirme ülkülerini gösteriyor. Diğer tarafta varlığın bedeninin ne olduğunun önemini yitirdiği bir ilişkide karşılıklı çıkarsız sevgiyi anlatıyordu. Michael de başta zenci avcısı olarak eğitilmişti. Fakat Kamarot’la karşılaştığı anda yaşamının yönü değişti. Seyahat gemisinde ilerlerken Kamarot, Michael’a sayı saymayı, birlikte şarkı söylemeyi bile öğretmişti. Kendiliğinden gelişen yeteneği onun adım adım hayvan gösterileri için eğitilen alana itti2011 Katıksız Sevgi‘de Jack London’ın daha pek çok yapıtında kahramanımız yine bir köpek. Diğer romanlarda gördüğümüz üzere, insanköpek ilişkisi bu kitabın da temel dokusunu oluşturuyor: Bir köpeğin, sahibine sonsuz sevgiyle bağlanması sonucunda, onun canını kurtarmak için kendi canını tehlikeye atması. Jack London, Katıksız Sevgi‘de yelkenleri gerçekten serüven rüzgârlarıyla şişen teknelerle gezdiriyor okuru. ? Fadime USLU entimize on üç yıldır Moskova’dan sirk gelir. İşlek caddelerdeki reklam panolarında bu eğlencelik gösterinin ilan afişleri sergilenir. Okullara yazılar gönderilip öğrencilerin sirki izlemesi teşvik edilir. Alana giriş bedavadır, oraya ulaşım bedavadır. Belediyenin halka büyük hizmetidir bu. Yıllarca süren titiz çalışmaların, ip cambazlarının, palyaçoların, bedenleri ve ruhları kamçıyla eğitilen hayvanların gösterisidir bu. Kalabalık salonu doldurup gösteri başladığı anda seyirciler, insanın maymunu, atı, köpeği, kaplanı, aslanı, fili uysallıkla hizaya getirebilme becerisini izleyip alkış tutar. Perdenin arkasında hayvanları eğitirken uygulanan vahşet görülmez. İzleyici hayranlıkla alkışlarken sirkin görünmeyen yüzünde hayvanlara yapılan istismar sessizce devam eder. Hayvan gösterilerinin iç yüzü ise Jack London’ın Katıksız Sevgi kitabında anlatılıyor. VAHŞETİN ANLATIMI “Korkunç ölümler, işkenceler içinde kol bacak yitirenler gördüm. Akıldan yoksunların, akıldan yoksun olmaları nedeniyle avukat tutmayı akıl edemediklerinden asıldıklarını gördüm. Güçlü kuvvetli adamların, yüreklerinin ve güçlerinin kırıldığını gördüm ve insanların SAYFA 10 ? 22 ARALIK ğinde dehşet bütün atmosferi örttü. London, yazın sanatının bütün olanaklarını etkiyi güçlendirmek için adamış bir yazar. Kurduğu atmosferlerde çizdiği her sahne ele aldığı konunun özünü iletmeyi hedefliyor. Yazar, okurunu karakterlerinin güvenli bir ortamda bulunduğuna inandırdığı anda yönünü değiştiriyor, tehlikenin kol gezdiği serüvenlere çıkarmaya başlıyor. Doğanın içindeki serüvende beliren tehlike tutarlı ama karakterler kente vardığında serüven de tehlike de taşıdığı anlamı yitirip başlı başına şiddeti ifade ediyor. Kamarot, yardımcısı Kwaque, arkadaşı Michael ile seyahat gemisinden firar edince batıklarda define aramaya çıkan üç yelkenli bir uskunada çalışmaya başlıyor. Orada insanlarla hayvanların sıcak ilişkisi yansıtılıyor. Kesik parmaklı elinde küçük bir servet taşıyan, gösterişli yüzükleriyle karşısındakini etkilemeye çalışan, sıfırı tüketmesine karşın kendini sonu bilinmeyen yolculuklara bırakmış Eski Denizci ile yiğit, iyi yürekli Kamarot’un; cüzamlı olmasına rağmen hastalığını bir taş ya da ağaç gibi yaşayan Kwaque’un; oyuncu Michael, papağan Cocky arasındaki dostluğun içten yakınlığı anlatılıyor. Kurulan düzen yine insanın acımasız davranışları nedeniyle dağılıyor. Eski Denizci’nin “Enayiler K London, yazın sanatının bütün olanaklarını etkiyi güçlendirmek için adamış bir yazar. Gemisi” dediği uskundan atılan kurşun, yavru bir balinayı öldürüyor. Ana balina da gemiyi parçalayıp batırıyor. Asıl tehlikenin, yüreğinde vicdanı taşımayan insan olduğunun altını çiziyor yazar. Amerika’da sanayi buhranının yaşandığı dönemi içeren kitap kenti kâbuslar ormanı biçiminde betimliyor. Kâbus atmosferi Michael’in sirk için eğitilen hayvanların arasına düşmesiyle trajik bir hal alıyor. Katıksız Sevgi, Michael üzerine kurulmuş bir kitap. Onun eğitimler sırasında duyduğu acının hikâyesi. MİŞİMA VE LONDON Katıksız Sevgi’de anlatılan sirk dünyasının insanları bana Mişima’nın “Sirk” adlı öyküsünü anımsattı. Bu kısa öyküde, sahnede izleyiciyi heyecanlandıran gösterilerle, gösterilen sessiz şiddetin arkasındaki düzeni işaret ediyor Mişima. London, romanına sirkleri dahil eder etmez hayvan eğiticisi Collinns’i detaylı anlatımıyla tanıtıyor; onun dış görünüşü ve tavırlarına bakan kişide “İnsan Hakları Derneği’ne başkanlık edebilecek bir kişi” (s. 222) olduğu izlenimi uyandırdığını söylüyor. “Sesi yumuşak ve incelikliydi, tavırları nazik, hayat, dünya, din ve siyaset üzerine görüşleri ılımlıydı,”diyor yazar. Buna karşılık, “onun çalışmasını yakından izleyen, işin iç yüzünü bilenler, adamın ruhu olmadığını söylerdi” (s. 224). Mişima da öyküsünün henüz ilk sahnesinde “Sirk patronunu” şöyle tanımlıyor: “Özünde nazik bir adamdı ama soğuk davrananlara karşı da dürüst olmaya çalışırdı. Serinkanlı dürüstlüğü, neredeyse sahtekârlıkla karıştırılacak ölçüdeydi. İnsanların yüreklerine yatırım yaparak servetine servet eklemişti. Adeta yürek simsarıydı. Sirk patronluğuna ondan daha uygun biri olamazdı” (s. 69). Mişima, “duygusuz, hatta zalim,” diye nitelediği patronun hayvanlara değil, çadırına davetsiz gelen hiç tanımadığı genç âşıklara karşı zalimliğini onlara verdiği cezanın şiddetini anlatıyor. Patron kıza ip cambazlığı görevini veriyor, delikanlıya ise sahnede ata binme işini. İzleyicileri karşı karşıya oldukları tehlikeyle coşturmak için kızın ipten düşmesi, oğlanın da onu at üzerinde tutması tasarlanıyor. İşte bu gösterinin gerilimi öykü mekânı çadırın bütün havasına siniyor. Denge ve sözcük ekonomisi ile kurulan sekiz sayfalık öyküde on üç defa “izleyici”, dört defa “tehlike” sözcüğünü kullanıyor yazar. İzleyiciler için sunulan gösterinin tehlikesi, ölümcül uygulamalarla kendini gösteriyor. Öyküde bir at, aslan ve zebra beliriyor. At, planlanmış bir cinayetin aracısı olurken zebra, kasasında iki tabutu taşıyan yük arabasını çekiyor. Aslanın ise sadece sesi duyuluyor; şiddetle sarsılan sirk çadırında onun “gürlemesi geceleyin göğe yükselen çıra alevi gibi” (s. 73) yankılanıyor. Jack London’ın gösteri için eğitilen hayvanların maruz kaldığı işkenceleri anlattığı Katıksız Sevgi adlı kitabı kitapçı raflarında duruyor. Mişima’nın Yaz Ortasında Ölüm başlıklı kitabı da. Okuyup bir şeyler yapmak gerekiyor; hayvan hakları için daha fazlasını. ? Katıksız Sevgi/ Jack London/ Çeviren: Şemsa Yeğin/ Can Yayınları/ 368 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1140
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle