27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

maz, ioğlu. Sİ H İR L İ K ON U K com uluğu olr bile. unca nusu da anlatılır. aktan, korkması mde ele nlerin de ildiği çoyumsakorkuen gelenda kusunu Çocuk edebiyatının felsefe eğitimine katkısı ? Tülin TANKUT elsefeye olan ilgi, kuşkusuz toplumun gelişmişlik derecesiyle ilintilidir. Örneğin bizde, eleştirel düşünmekten, sorgulamaktan kaçınma, kolayına kaçma alışkanlığı vardır. Oysa felsefecilerin deyişiyle, felsefenin içine doğuyoruz. Erken çocukluktan başlayarak, “Ben kimim?” türü felsefi sorularla boğuşuyoruz. Eleştirel düşünce, felsefe olmadan nasıl gelişir? Sözgelimi bugün tüm dünyayı saran şiddetten yakınıyoruz. Felsefe eğitimi vermeden, çözüm için şiddete başvurmanın boşunalığı çocuğa nasıl kavratılır? Tam bu noktada Türkiye Felsefe Kurumu (TFK) Başkanı Profesör İoanna Kuçuradi’nin “bilgi” konusundaki saptamasına kulak vermek gerek: “Bilginin karşısında bir tutum, bir davranış yoksa, bilgi bir işe yaramaz. Bilginin kavranması boyutunda felsefe devreye girer.” Demek ki, salt gözlemle elde edilmiş bilgiden farklı olarak , felsefe bilgisini kullanmayı bilir F doğumlu ğı bir ilbronz abın sobölühavacımuş. Bu sırasınma yacılık tariolan Verkusuzserpiştirie okuya sek, yaşamda daha önce göremediklerimizi görebiliriz. Edebiyatı felsefeden ayrı düşünemeyiz. Her ikisi de yaşamın bütününü kucaklar. Edebiyat klasikleri, felsefi düşüncenin nasıl edebi kılınabileceğinin en güzel kanıtıdır. Ama biz, son otuz yıldır edebiyatın okur üzerindeki dönüştürücü etkisini de es geçer olduk. Çocuk edebiyatının işlevi, okuru boş vaatlerle, mutluluk reçeteleriyle oyalamak mıdır? Bugün dünyanın her yerinde, geniş çocuk kitleleri için gelecek umudu giderek sönmektedir. Öyle ki çocuklar, dünyanın değiştirilebileceğini hayal bile edemiyorlar. Çağdaş çocuk edebiyatından beklenen, sanatsal değerinden ödün vermeksizin, gelecek kuşakların hayata hazırlanmasında işlevsel olması, sorunlarını çözmede onlara yeni görüşler kazandırabilmesidir. Felsefi düşünceyi içinde barındıran çocuk kitapları bu amaca uygundur; okura eleştirel sorgulayıcı bakış açısını hissettirir. Bu tür bir yapıtta karakterler, aranan çocuk niteliklerine sahiptirler; içinde bulunduk ları durumlarda, genellikle bir ahlaksal seçim yapmayı gerektiren çatışmalara girerler. Çatışmalar okurun dünyaya bakışının ufkunu genişletir, düşünme yeteneğini kamçılar, deneyimlerini artırır. Yerli ve çeviri çocuk kitaplarının tümü edebi değildir. Kimileri , propaganda amaçlıdır. Tarih dersleri, hamaset üzerine yapılandırıldığından, tarihi konu edinen kitapların çoğu da , “öteki”ne karşı önyargıları, düşmanlık duygularını pekiştirir. Masallar zıtlıkları, “hak”, “adalet” gibi kavramları netleştirmesi açısından çocuk kitaplarının vazgeçilmezidir. Ancak, toplumların ortak bilinçaltında yer etmiş kahramanlık mitleri, halk efsaneleri gibi, ideolojik öğelerle yüklü oldukları gözden kaçırılmamalıdır. Felsefe ve edebiyattan söz ederken dil’i atlayabilir miyiz? Dilimiz gelişmiyor. Yeni kavramlara duyulan gereksinim, yabancı dillerle karşılanmaya çalışılıyor. Küresel düzeyde yaratılan kavram kargaşası da cabası. Bugüne kadar görece bir güvenilirliği olan demokrasi, insan hakları gibi temel kavramlar üzerinde bile anlaşma sağlanamıyor. İletişim aracı olan “dil”in, küresel medyanın kontrolü altında tutulması, kavramların içinin boşaltılarak kullanılmasını kolaylaştırıyor. İfade özgürlüğü de, karşıt görüşleri yıkma amacıyla kötüye kullanılabiliyor. Dil kısırsa bilim, felsefe, edebiyat nasıl gelişir? Günlük yaşamda da neredeyse eposta’larla konuşuyoruz. Yabancı sözcükleri, kavramları kullanmayı seviyoruz. İslam dininin gereği olan ibadeti bile anlamadığımız bir dilde yapıyoruz. Oysa dünya çocuklarının birbirlerini anlama larını sağlayacak, tarih, gelenek, kültür, yaşam tarzı v.b. öğeleri önyargısız yansıtan, insan haklarına saygılı, kitaplara gereksinimi var. Bu yüzden, yayın çeşitliliği için, özellikle piyasa anlayışı dışında kalan yayınlar politikalar üretmeli, kültürel çeşitliliği ve etkileşimi desteklemeli, yayın dünyasının ve dijital ortamın ifade özgürlüğünü engelleyecek düzeyde denetlenmesine karşı çıkmalıyız. Kuşkusuz, eğitim sistemimizde köklü bir reform yapılmadan gösterilecek her çaba sınırlı kalmaya yazgılıdır. Ancak eğitim sistemimizin çağa ayak uyduramamasından yalnızca siyasileri mi sorumlu tutacağız? Toplum olarak daha gıda güvenliği konusunda bile sorgulayıcı bir tutum geliştiremedik. Uygulanan eğitim politikalarına boyun eğdiğimiz için tek tek bireyler olarak, bundan biz de sorumluyuz. Artık karar vermeliyiz: Diplomalı robotlar mı yetiştirmek istiyoruz, bağımsız düşünen bireyler mi? Çocuk edebiyatının, felsefe eğitimine katkısı da buna bağlı değil mi? Geleceğimiz için en kritik konu, Türkiye’nin laik, demokratik, sosyal hukuk devleti yapısını güçlendirmesidir. Bunun için de toplumun desteği gereklidir. En başta çocuklar adına karar alanlar, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelere uymaları için zorlanmalıdır. Çabalarımız, tüm insanların özgürlük, eşitlik, kardeşlik içinde yaşayacakları bir toplum hayalini gerçekleştirmeye yönelik olursa amacımıza ulaşabiliriz. Tarih boyunca insanların sömürüsüz, savaşsız bir dünya özlemi hiç dinmemiş ki… ? edip otobüsü kaçıran yolcudan mı söz edelim? Yok, o da okurlara kalsın. Hepsi zaten kitapta, usta bir yazarın kaleminden okunmayı bekliyor... ener.com an Say3s/ in entrien MosÇünkü menini dırıcıyı dar gelnt köy a masalldiğince gindir. y öğre“Kitaplar arın okuini yazdısatır sca’nın msenin miş yüznda pau, kimin kadar uya ısınlan benrüvenin Goril Şehri/ Yazan ve Resimleyen: Charlie Small/ T.İş Bankası Kültür Yayınları/ 2011/ 136s./ 9+ Kitabın kahramanının adı da yazarı da Charlie Small. Birbirinden tehlikeli maceralar yaşayan Charlie’nin günlüğü, İngiltere’de Wyre Nehri’nin kıyısına vurmuş bir şekilde bulunmuş. Günlüğü okuyunca, hemen yayımlamaya karar vermiş yayıncı. Charlie’yi aramış ama ne adını bilen olmuş, ne de adresini... Anlaşılan günlüğün yazılmaya başlamasından bu yana yüzyıllar geçmiş. Bu hesaba göre, Charlie en az 400 yaşında. Ama görünüşe bakılırsa o, henüz sekiz yaşında bir çocuk... “Görüyorsunuz ya ben sekiz yaşındayken bir şeyler oldu. Bir türlü anlayamadığım bir şeyler. Bir yolculuğa çıktım... Ve hâlâ geri dönmeye çalışıyorum. Ve şu anda akıcı bir şekilde goril dili konuşabilmeme, doksan metre uzaklığa tükürebilmeme ve tropikal ormanlarda daldan dala sallanabilmeme rağmen sokakta yanından geçip gidebileceğiniz sekiz yaşındaki bir çocuğa benziyorum.” Salla nehirde oynarken birden ağaçlarla örülü bir dehlizden geçerek kendisini bilinmedik bir yerde bulan Charlie, çay saatinde eve dönmeye çalışır. Hatta gecikeceğini haber vermek için annesini cep telefonuyla arar. Ama işin tuhafı, bulunduğu garip yerde geceyi geçirmiş olmasına rağmen, annesi hiç de kaygılı görünmez; çünkü çay saati henüz gelmemiştir. Görünen o ki, her iki yerde zaman farklı akmaktadır. “Ben bu muhteşem yere nasıl geldim? Annem için çay saati gelmemişken, neden ben gece yarısını yaşıyordum? En azından beni merak ettiğini düşünüp endişelenmeme gerek yoktu. Başıma neler geldiğiyle ilgili hiçbir fikre sahip değildi.” Charlie’nin evine dönüp dönemeyeceğini henüz bilmiyoruz, bunun için dizinin tamamını okumanız gerekebilir. Ama bu kitabı sorarsanız, çok heyecanlı bir sonla bitiyor: Öyküde Charlie timsahtan kurtuldu, yapay gergedanla dost oldu, onu esir alan gorillerin şehrinden kaçtı...ama son sayfalarda korsanların eline düşmesin mi! Yaşadığımız Dünya Dizisi/ Su Damlasının Macera Dolu Yolculuğu/ Erdem Seçmen/ Bulut Yayınları/ 56s/ 2011/ 8+ Suyun döngüsünü öğrenmeye hazır mısınız? Su damlası doğanın kendi döngüsü içinde oradan oraya savrulur. Önce soğuk bir yörede kar olarak toprağa düşer, eriyip toprağın derinliklerinde temizlenip yeryüzüne çıkar. Daha sonra yaramaz bir çocuğun su gereksinimini gideren damlacık, onun vücudundan tekrar doğaya dönerken serüvenler yaşar. Sonunda kendisini okyanusta bir damla olarak bulan bu su damlasının bundan sonra atılacağı serüven nedir acaba? Badem/ Avi/ Çeviren: Deniz Resul/ Resimleyen: Brian Floca/ Hayykitap/ 168s/2011/ 9+ Geyik faresi Badem’in zalim bir baykuşa karşı giriştiği zorlu mücadeleyi merak ediyor musunuz çocuklar? Bu kitabı okurken epey şaşıracaksınız. Loş Orman’ın en kıyısındaki yaşlı çınarın üstünde kocaman boynuzlu, Sivrigaga adlı baykuşla tanışıyoruz önce. Kendini bölgenin kralı ilan etmiş. Fareleri kirpilerden koruduğunu söylüyor, buyruklarını dinlemeyenleri, midesine indirerek cezalandırıyor. Fareler ondan izin almadan hiçbir yere gidemiyor, istedikleri yere taşıCUMHURİYET KİTAP SAYI 1140 namıyor. Bu adaletsiz düzen böylece sürüp giderken bir gün olanlar oluyor. Badem diye küçük bir fare Sivrigaga’ya kafa tutmaya kalkıyor. İşte böylece Badem, kendini büyük tehlikeye atıveriyor. Sonrasını söylemiyoruz, okuyun, eğlenin, öğrenin, düşünün! Çocuk ve gençlik edebiyatının çağdaş ustalarından Avi’nin yazdığı Badem, Boston GlobeHorn Book Ödülü, School Library Journal En İyi Kitap Ödülü, Amerikan Kütüphaneler Birliği (ALA) Dikkate Değer Kitap, ALA Booklist Editörün Seçimi gibi önemli ödüller aldı. Max Flash/ Görev 1 (Oyun Başlıyor)/ Jonny Zucker/ Resimleyen: Ned Woodman/ Çeviri: Müge Atalay/ Artemis Çocuk/ 2011/ 134 s./ 812 Max’in anne ve babası yetenekli birer sihirbazdı. Sahneye çıkar, numaralarını yaparlardı. Tamam, bazı numaralar çok tehlikeli ve riskliydi ama, onların sihirbazlığının göstermelik olduğunu öğrenip, asıl görevlerini ne kadar tehlikeli olduğunu duyunca, Max’in ağzı açık kalır. Anne ve babası, yıllardır gizledikleri sırrı artık söylemek ve onu, evin gizli bir bölmesindeki teknolojik malzemelerle donanmış odaya götürüp geniş plazmadaki görüntüsüyle Zavon’la tanıştırmak zorundadırlar, çünkü organizasyonun Max’a ihtiyacı vardır. Ona verecekleri görevi, annesi ya da babası yapamaz. Sadece Max yapabilir. Bağlantı Noktası şirketini tanıyor musunuz? Dünyanın en iyi oyun şirketidir ve oranın baş oyun programcılarından biri Ricky Stevens’dir. Daha da heyecanlı bir haber de, şimdiye kadar yazdığı oyunlardan çok daha harika bir oyunun prototipini yenilerde bitirmiş olması. “Eee, heyecan bunun neresinde, Max’in görevi ne?” diye soracak olursanız... Ricky, oyundaki karakterlerden birini kaybetmiş: Kırmızı ve altın rengi, insankertenkele karışımı bir canavar. Ve bu canavar Londra’nın merkezinde görülmüş. Nasıl olabilir böyle bir şey? Anlaşılan durum şu: Ricky, farkına varmadan, sanal dünya ile oyunu oynayan Oyuncu dünyası arasında portal denen bir geçiş kapısı yaratmış. Dezil adını verdiği canavar, nasılsa bu kapıyı keşfetmiş. Bu durumda canavar dilediği zaman gerçek dünyayı ziyaret edip, karşısına çıkanları öldürebilir. Eğer bilgisayara geri döndüyse, oralarda da bir şeyler karıştırıyor olabilir. Max’in, bilgisayara girip durumu düzeltmesi gerekmektedir. Bir anlamda, çoğu kez bilgisayardan gelen ziyaretçilerin konuk olduğu öykülerden farklı olarak, bu kez bilgisa22 yara giren bir kahramanımız vardır bu kitapta. Oyunlarla dolu sanal dünyaya girdiğinde Max korkunç canavar Dezil’i bulabilecek ve sanal dünya ile gerçek dünya arasındaki kapıyı kapatabilecek mi dersiniz? Çocukların severek okuyacağı bu heyecanlı dizinin altı kitabı var. Her birinde Max, çok tehlikeli rollerde, kendisine verilen birbirinden ilginç görevi yerine getiriyor. Hem de en ileri teknolojiyi kullanarak, bilgisayardan uzaya, kutuplardan denizlerin altına kadar...? Resimle/ 91 s./ mi 919? sayar ? Rıfkı , hurda abilecean, biraz ortaya s çıkmış. Siz hiç zeldir. rperten eye, öz kae, erkennlar, r tür inüsü, enci, iyiyolculaenç... dit 1140 ARALIK 2011 ? SAYFA 29
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle