25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T 26 EYLÜL PAZARTESİ ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇ L NG RLER uhteşem Yüzyıl” dizisini ilgiyle izleyenlerin yüzde kaçında gerçek Osmanlı tarihine karşı bir merak ve ilgi uyanmıştır acaba? TDK başkanlığı ve Dil Derneği başkanlığı yapmış tarih profesörü değerli bir kalemin, Şerafettin Turan’ın kitabı, dizinin anlattığı yüzyılın gerçek tarihini öğrenmek isteyenler için yazılmış gibi: Kanuni Sultan Süleyman Dönemi Taht Kavgaları (Kapı Yayınları). “Maymunları idam ettiren molla, gözünü kırpmadan oğluna kıyan anne, Paris elçiliğinde gazel okuyan Osmanlı diplomatı, kimsenin kuramadığı yayı bir çırpıda kuran Deli Hüseyin, Sultan İbrahim’in kaftanında taşıdığı cücesi…” M. Turhan Tan’ın Tarihi Musahabeler alt başlığını taşıyan Perde Perde Tarih (Kapı Yayınları) kitabında bunlardan başka daha neler var neler. Birinci basım 1937’de Cumhuriyet Gazete ve Matbaası’nda yapılmış; dil biraz eski; ama unutulmuş sözcükler dipnotlarla açıklanmış. Ağırlık Osmanlı tarihinde olmakla birlikte İngiltere hükümdarlarından Büyük Alfred’in yediği, canını kurtaran tokadın öyküsü de kitapta yer buluyor; Abbasi tarihinde öz oğlunu boğduran Heyzeran’ın öyküsü de. “M sözcüklere eylemin yönünü bildirebilmeleri için yeniden ek getirme gereği doğmuş. Yön bildirme anlamını güçlendirmek için, bu sözcüklere getirilen ek, dolaylı tümlecin yönelme durumu eki “a, e”. Ek almış ve almamış sözcükler arasındaki anlam farkına gelince... Dolaylı tümleç eki “a, e” kendisinden beklenen yönelme durumu anlamını tümüyle üstleniyor. “Aşağı” ve “yukarı” sözcüklerinin, “oda, salon, sokak, bahçe” gibi herhangi bir addan hiçbir farkı yok artık. “Çocuk aşağıya indi” dediğimizde “aşağı” diye belirlediğimiz bir yer var, çocuk oraya indi demektir. “Çocuk çarşıya (bahçeye, sokaka, alt kata…) indi” demekten hiçbir farkı yok bu söyleyişin. Oysa “Çocuk aşağı indi” dediğimizde çocuğun inme eyleminin yönünü söylemiş oluyoruz yalnızca. Şöyle de anlatabilirim: Aşağı inen çocuk, indi, gitti demektir. Aşağıya inen çocuk ise hâlâ aşağıda bir yerde olabilir. Remzi Bey’in örneklerinde de durum böyle. İlkinde adam, “içeri” adı verilen bir yere giriyor; sonra “dışarı” adı verilen bir yere çıkıyor. İkinci kullanımda ise adamın girme ve çıkma eylemlerinin yalnızca yönü söylenmiş oluyor. verdiği yazar ve kitap adlarını (belki de yanlış anımsıyordur diye) atlıyorum. “Bugünkü Cumhuriyet Kitap’ta ‘...yan yana iki nokta işaretimiz olmadığına göre...’ diyorsunuz ama son zamanlarda üç nokta yerine kullanıldığına birçok kez tanık olup şaşırdım” diyor. “Üzerinde durmak ister misiniz?” diye soruyor. Birçok gazetecinin, birçok köşe yazarının yan yana iki noktalar kullandığını ben de görüyorum. Kimi dostlarımı, akrabalarımı, sözgelimi kuzenim Mehmet Mez’i Türkçede böyle bir işaretin bulunmadığına zor inandırdım (İnandırabildim mi acaba?) O notu da bunları düşünerek eklemiştim açıklamaya. İyi oldu, bir kez daha vurgulama şansımızı kullanalım. Hangi yazım kılavuzuna bakılırsa bakılsın, yan yana iki nokta diye bir işaret bulunamaz. Çünkü böyle bir işaretimiz yok. Yeni işaretler uydurmaya hakkımız ve yetkimiz de yok. 4 EKİM SALI Mustafa Pala’nın iletisini de bekletmeden aktaracağım: “14 Eylül Çarşamba (Cumhuriyet Kitap, 29 Eylül, 2011) tarihli Türkçe günlüğünüzde, tırnak içinde yapılan cümle değerindeki aktarmaların noktalamasıyla ilgili olarak, ‘Bu uygulamada en büyük sorun, tırnak içine alınan tümcenin sonuna nokta koyup tırnağı kapattığınızda sonraki dedim, dedi vb. sözcüğün otomatik düzeltme tarafından Dedim, Dedi yapılmasıdır.’ diyorsunuz. Evet, böyle bir ‘otomatik düzeltme’ var, biliyorum. Ama sanırım, sözünü ettiğiniz kullanım, özellikle öykü ve romanların yazımında çok yaygın ve eski. Bu türlerde sizin de söylediğiniz doğru noktalamayı görmek neredeyse imkânsız. Ancak, bunun nedeninin ofis programlarındaki ‘otomatik düzeltme’ özelliği olduğunu sanmıyorum” diyor Mustafa Bey; Oğuz Atay’ın 17 Mayıs 1977’de kızına yazdığı mektuptan örnek veriyor. Oğuz Atay o mektupta, “Sonra, başkalarının konuşmaları tırnak içinde verilirken, tırnak kapanmadan bir virgül konulur: Meselâ, ‘Bunu tamamla, sonra neşredelim,’ demiş. ...” diyormuş. Bakacağımız yer, yine yazım kılavuzudur. TDK’nin Yazım Kılavuzu’nda (s. 43) UYARI: “Tırnak içindeki alıntının sonunda bulunan işaret (nokta, soru işareti, ünlem işareti vb.) tırnak içinde kalır: ‘Akıl yaşta değil baştadır.’ atasözü yüzyılların tecrübesinden süzülüp gelen bir gerçeği ifade etmiyor mu?” Dil Derneği’nin Yazım Kılavuzu’na da bakalım (s. 60): “Tırnak imi içine alınan sözler ayrı bir tümceyse kendi noktalama imini korur. Tırnak imi bundan sonra konur: ‘Sen biraz gelsene!’ dedi.’” feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com www.feyzahepcilingirler.com 29 EYLÜL PERŞEMBE Mektupları, iletileri beklettikçe ipin ucunu kaçırıyorum. Hele elle yazılmış mektuplar… En büyük haksızlığa uğrayanlar onlar oluyor. Bildiğimiz (ve özlediğimiz), kâğıda yazılmış, zarflı mektupları, dokunabildiğimiz gerçek mektupları aldığımda çok seviniyorum. Büyük heyecanla okuyup ilettiği konuya değinmek üzere, şimdilik bir yere kaldırıyorum. Sonra, gelen soruları yanıtlama aşamasında, doğduğumdan beri elektronik ortamda haberleşirmişim gibi, sanal âlemdeki posta kutusundan kaydettiklerimden başka yere bakmak aklıma gelmediği için ötekileri koyduğum yerde unutup gidiyorum. Bugün Buca Eğitim Fakültesi’nde birlikte çalıştığımız İsmail Kızıldağ’ın mektubunun üstündeki tarihi görünce utancımdan yüzüm kızardı. Ayrıca ele alınması gereken bir konuya değindiği için bekletmişim; ama daha çok bekletmeyeceğim, bugünlerde kesinlikle ele alacağım İsmail Bey’in değindiği konuyu. Ali Günay’ın iletisine geçmeden önce anımsatayım. 13 Eylül tarihli günlükte, iki nokta iminden söz ederken, “‘Üst üste’ dememeye özen gösteriyorum, yan yana iki nokta işaretimiz olmadığına göre, üst üste diye bir belirtme de gerekmez” demiştim. Ali Bey’in “yanlış anımsamıyorsam” diye 27 EYLÜL SALI “En iyisi uzmanına sormak” deyip “yukarı yukarıya, aşağı aşağıya, ileri ileriye, geri geriye, içeri içeriye, dışarı dışarıya” sözcüklerini sıralamıştı Remzi Karabulut. “Çıkamadım işin içinden” demeden önce iki örnek vererek bunların arasındaki farkı öğrenmek istediğini anlatmıştı: Adam içeriye girdi, sonra dışarıya çıktı. Adam içeri girdi, sonra dışarı çıktı. Ben de günlüklerde yer vereceğimi söyleyerek yanıtladım sorusunu; ama bir türlü yer veremedim. “İçeri, dışarı, aşağı, yukarı, ileri, geri” sözcüklerinde şimdi unutulmuş, kullanımdan düşmüş ve değişime uğramış bir ek var; bir yön eki: “arı, eri”. Bu eki “dışarı, içeri” sözcüklerinde hâlâ açıklıkla görebiliyoruz. Sözcüklerin yön bildirme özelliğini bu ek sağlıyor. Ancak zamanla ek, sözcükle bütünleşip ayırt edilemez duruma gelinde yön bildirme özelliği azalmış. Bu yüzden bu BULMACA Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir şairin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse aynı şairin Ağıtlar adlı şiir yapıtından dizeler ortaya çıkacaktır. 9 D 10 20 G 21 M 1 E 2 C 3 H 4 A 5 F 6 H 7 F 8 I Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU F 11 D 12 H 13 I 14 F 15 I 16 B 17 H 18 L 19 K 13 70 15 67 8 74 62 65 37 22 H 23 D 24 H 25 H 26 L 27 D 28 K 29 A J. Birahane. 30 M 31 L 32 D 33 M 34 A 35 B 36 H 37 I 38 H 39 H 40 M 43 78 68 K. Bir Küba dansı ve müziği. 41 H 42 H 43 J 44 C 45 C 46 E 47 D 48 F 49 L 50 H 51 H 52 C 53 H 54 H 55 H 56 K 57 H 58 F 59 F 60 F 61 L 62 I 56 19 64 28 66 L. Cazibeli. Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Tarih Felsefesi adlı yapıtında, “Az gelişmiş, ilkel halklarda dil daha zengindir; uygarlığın gelişmesi ve dilbilgisinin oluşması dili yoksullaştırır” diyen filozof. 63 L 64 K 65 I 66 K 67 I 68 J 69 B 70 I 71 B 72 H 73 A 74 I 75 F 76 H 77 A 78 J 79 G 80 G 61 31 26 18 49 62 M. “Yüzümdeki ...” (Metin Kaygalak’ın şiir kitabı.) D. Eugene Ionesco’nun bir oyunu. G. Optik kaydırma. 77 29 4 34 73 B. Aşmak işi. 30 21 33 40 23 27 11 47 32 9 E. Niyobyumun simgesi. 20 80 79 H. Emin Çölaşan’ın bir kitabı. 1129. sayının çözümü: A. TEK, B. EKE 69 16 71 35 C. “... Selçuk” (Hukukçu). 46 1 F. Nikolay Gogol’un bir romanı. 39 76 41 57 17 22 12 55 72 42 50 38 3 6 51 25 36 53 54 24 CEK, C. MAYK, D. MATKAP, E. UKALALIK, F. ZILGIT VERMİŞLER, G. SARISABIR, H. AKREP, I. ALİ BEY, J. TÖREN PROVASI, K. İKTİDAR. 44 45 52 2 7 14 5 10 58 59 60 48 75 I. “Bütün ...” (Arthur Miller’in bir oyunu). 13 Şiir: “Bırak kalsın cam kırıkları yatakta / Kapat perdeleri ve gel artık / Sevişmek istiyorum Alper Özbek” CUMHURİYET K TAP SAYI 1130 EKİM 2011 SAYFA 31
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle