22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

T M 12 AĞUSTOS PERŞEMBE ustafa Ege, önce örnekleri sıralamış: “hâlâ öykücü konumunda anılabiliyor…” “…sonra roman verimliyor…” “…öykülerinde görüldüğü gibi romanlarını da apayrı bir dille örgüleyebilmiş mi bu yazarlar?” “Bu yazarların kimi verimleri üzerine öne sürüşler getirmiştim çeşitli yazılarımda.” “Romanlarında iç dökme eylemlerinden uzak duran öykü yazarlarımız toplumsal sorunlar yumağıyla da yoğun ilişkileniş halinde kaleme alıyor yapıtlarını…” ”…andığım bu grubun yaklaşımına, çalışma yöntemine, bu konudaki uygulayımlarına bakarak…” “Romandaki evrenle karakterler, bunlar arasındaki ilişkilenişler…” “Bu ifadeler ve benim yazmadığım daha çoğu, Cumhuriyet Kitap’da yer alan Kitaplar Adası (M. Sadık Aslankara) yazılarından (son sayı:1045) alıntı. Bu alıntılardaki kelime kullanımlarında beni rahatsız eden sesler var. Okurken bir an duruyor ve o kelimeyi tekrar okuyorum. Alışmaya çalışıyorum söyleyişe. “‘Konumunda’ yerine, ‘olarak…’ ‘Verimlemek’ yerine, ‘yazmak, yayımlamak, üretmek…’ ‘Örgüleyebilmiş’ yerine, ‘işlemek’ ‘Öne sürüşler getirmiştim’ yerine, ‘fikir, teklif…’ ‘İlişkileniş’ yerine, ‘ilişki’ ‘Uygulayım’ yerine, ‘uygulama…’ kelimeleri kullanılsa, daha akıcı ve doğal bir yazı dili olacakmış düşüncesi oluştu bende. Acaba, bunlardan bazıları dizgi hatası mı diye bile düşündüm.” demiş ve eklemiş: “Bu konudaki düşüncenizi öğrenmek istiyorum.” Alışılmamış kullanımlar o yazı üzerinde yoğunlaşmayı sekteye uğratır, algılamayı zorlaştırır, doğallığı zedeler belki; ama hiçbir yazara o sözcükleri kullanma, bunları kullan deme hakkımız da yetkimiz de yok. Aslankara da sözcüklerini belli ki bilerek ve seçerek kullanıyor. “Yerine” denerek önerilen sözcükleri (yazmak, üretmek, işlemek vb.) Aslankara’nın bilmediğini varsayamayacağımıza göre bu kullanım, bir yeğlemeye dayanıyor. Ayrıca şunu da sormak zorundayız: Alışılmadık her kullanım yanlış mıdır? Ben de geçen haftalardan birinde “İstanbul’dan çanta doluları kitabı Ayvalık’a taşıdım.” demişim. Özbek İncebayraktar, bunun yerine, “‘Çanta dolusu (ya da çantalar dolusu) kitabı İstanbul’dan Ayvalık’a taşıdım.’ denilse daha doğru olmaz mı?” diye sormuş. Fatma Senyücel “‘çanta doluları kitabı’ kullanımına ilk defa rastlıyorum. Ben bunu ‘çantalar dolusu kitap’ olarak bilirdim. Aydınlatırsanız sevinirim.” demiş. ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER Anlamakta zorlandığı konunun bu olduğunu söyleyerek, “Siz Ayvalık’a çanta doluları kitabı mı yoksa çantalar dolusu kitabı mı taşıdınız?” diye soran Hüseyin Meşeci, “33 yıldan bu yana ara vermeksizin diş hekimliği mesleğini uygulayan bir meslek insanı olarak, ‘köprüleme‘ ifadesini bugüne dek hiç duymamıştım.” diyerek bir de bu yandan fırçalamış beni. (“Fırçalama” ifadesini duymuş olduğunu varsayıyorum.) Birkaç hafta önce Türk Dil Kurumu’nun “bypass” yerine “köprüleme” sözcüğünü önerdiğini; ama bu terimin dişçilikte kullanıldığı için “bypass” yerine benimsenmesinin zor olduğunu yazmıştım. Yoksa tıp terimi olarak kullanılmıyor muymuş “köprü” sözcüğü; yanılmış mıyım diye TDK’nin Türkçe Sözlük’üne baktım. “Köprü” maddesinin 6. anlamı olarak, “Olmayan dişlerin yerini tutmak veya takma dişleri ağızdaki dişlere sağlam tutturmak amacıyla yapılan diş protezi” diye yazıyor. Bu proteze “köprü” deniyorsa, yapılan işleme “köprüleme” denmesi çok da yanlış olmasa gerek. “Öte yandan ‘dişçilik‘ nasıl bir uğraşı alanıdır, pek anlayamadım doğrusu...” demesinden de anlıyoruz ki “diş hekimliği” yerine “dişçilik” dememden de hiç hoşlanmamış Hüseyin Bey. Resmi bir söyleyiş değil belki; ama kullanılmıyor da değil. Meslek adlarında bu tür kısaltmalar hep yapılır. Bütün edebiyat öğretmenleri “edebiyatçı” diye anılır sözgelimi. Daha beteri de beden eğitimi öğretmenlerine “bedenci” denmesi. ğına başvuruyor. Kemal Ateş’e göre Türkçenin zenginleşmesinin bir yolu, Anadolu Türkçesinden yazı diline sözcük kazandırılması; bunu zaten yapmış olan yazarların yapıtlarının taranarak oradaki sözcüklerin sözlüğe geçirilmesi. ıta adlarının, Asya, Avrupa, AmeK rika, Afrika, Avustralya, Antartika’nın “a” harfi ile başlamasıyla ilgili bir şeyler duyduğumu ya da okuduğumu anımsıyor gibiyim; ama başka hiçbir şey yok aklımda. Kaldı ki Ali Durmaz’ın soruları yalnız kıta adlarını kapsamıyor. Sağ sol’un, sağlık sıhhat’ın, “s” harfi ile başlamasını soruyor. Tarh, tahakkuk, tahsil’in “t” harfi ile, itilaf, ittifak’ın “i” harfi ile, fitne, fesat’ın “f” harfi ile başlamasının nedenini öğrenmek istiyor. “Azami, asgari’nin ‘a’ harfi ile başlaması; yıl, yordam, yöntem’in ‘y’ harfi ile başlaması; ne, neden, nasıl, niçin’in ‘n’ harfi ile başlaması, tesadüf müdür?” diye soruyor. Sorduklarının arasında yer alan kimi Arapça sözcükler aynı kalıpla çekimlendiği için aynı harfleri taşıyor; ama doğrusu, ötekilere verilecek yanıtım yok. Temmuz 1993 Sivas kıyımı için çok şey söylendi, çok şey yazıldı. Söylenmeli ve yazılmalı da. Unutulmaması, unuttu2 rulmaması gereken bir kara leke o olay; bir yol kazası gibi algılanıp tarihin derinliklerine itilmemeli. Hidayet Karakuş’un, 2010 Orhan Kemal Roman Armağanını kazanan son kitabı “Şeytan Minareleri”nin (Cumhuriyet Kitapları) de ana ekseninde Sivas kıyımı var; ama bu olayın toplumsal olarak ne büyük sarsıntılar yarattığı değil, tek tek kişilerin yaşamında nasıl derin yarıklar oluşturduğu, ne büyük acılara yol açtığı anlatılmış romanda. Yaşanmışlığın hakikiliği, pırıl pırıl bir Türkçeye bürününce Meserret Masalcısı Beybaba’nın anlattıklarının yarattığı düşsel havada İzmir’in Kemeraltısı’nda, Anafartalar Caddesi’nde dolaşırken bir sevda dünyasının içine çekiliyor insan ve bu dünyada o yangını yaşamanın nasıl bir acı olduğunu yüreğinde duyuyor. ? www.feyzahepcilingirler.com / feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız/İst. 15 AĞUSTOS PAZAR yi izlediğim yazarlardan biridir Kemal Ateş. Yazdıklarının tümünü değilse de çoğunu okudum. Türkçe konusunda yazdıklarını ise kaçırmamaya özellikle dikkat ederim. Hem birçok şey öğrenirim o kitaplardan hem de kendi söylediklerimin sağlamasını yaparım. Düşüncelerimizin çakışması, güvenimi pekiştirir, cesaretimi arttırır. Yine öyle oldu. “Dil Hurafeleri”ni okurken (İmge Kitabevi) içim serinledi, yüreğim ferahladı: Profesörlerin de inandığı dil hurafelerini, “Türkçede uzun cümle yok mu?”, “Rakamla cümle başlamaz mı?”, “‘Ve’ ile cümle başlar mı?” gibi sorular halinde sıralamış Ateş. Yalnız sözcüklerin değil, kimi eklerin de yitip gideceğinden haklı olarak kaygılanıyor. Köylülükle eşleştirilen “gıl, gil” ekini de bunların başında sayıyor. “Bir dile her yıl onlarca sözcük katılabilir ancak beş yüz yılda tek bir ek katılmaz.” saptaması çok önemli. “Bu nedenle eklerin yok olması sözcüklerin yok olmasından çok daha büyük bir kayıptır.” diyor. Osmanlıca sözcüklerin giderek kullanımdan düşmesine üzülenler yerine, “Yabancı sözcüklerin değil, kendi sözcüklerimizin yok olması kaygılandırmalı bizi.” diyor Kemal Ateş; bunu derken de gençlerin “kuytu”, “sağrı”, “değirmi” gibi sözcükleri bilmemelerine üzülen Orhan Seyfi Orhon’un tanıklı İ 14 AĞUSTOS CUMARTESİ 16 AĞUSTOS PAZARTESİ B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru bir Sefa Kaplan’ın, Öyküler Seni Söyler adlı kitabındaki bir öykünün adını oluşturacakbulmaca karelerindeyse aynı öyküden bir alıntı ortaya çıkacaktır. 1 G 2 H 3 F 4 H 5 B 6 D 7 J 8 B 9 G 10 A 11 D 12 H 13 L 14 I 15 I 16 C 17 D 18 E 19 J 20 R Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU I. “... Böyle Yazdı” (Ece Ayhan’ın tanınmış bir şiiri). 32 15 14 72 80 26 21 C 22 D 23 B 24 H 25 E 26 I 27 H 28 B 29 J 30 L J. Plerre Loti’nin bir romanı. 31 E 32 I 33 E 34 J 35 A 36 K 37 D 38 G 39 H 40 C 41 C 7 60 29 44 52 34 19 42 A 43 L 44 J 45 B 46 D 47 L 48 G 49 L 50 D 51 B K. Türk alfabesinin 9. harfi (üç kere yazacaksınız). 52 J 53 B 54 L 55 D 56 F 57 D 58 B 59 J 60 J 61 B 62 L 79 36 20 Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “Sami ...” (tanınmış gazeteci). 63 10 42 35 65 63 A 64 H 65 A 66 L 67 D 68 H 69 G 70 H 71 H 72 I L. “Gideceksin ... çalkantısında / Balıklar çıkacak yoluna karşıcı / Sevineceksin.” (Orhan Veli Kanık). 73 G 74 L 75 E 76 B 77 C 78 F 79 K 80 I 81 D B. Yılkı Atı’nın yazarı. 54 49 66 13 47 43 30 74 62 5 28 23 76 53 58 61 8 45 51 59 22 37 57 55 81 17 11 6 50 67 46 3 78 56 1070. sayının çözümü: A. OĞULLA C. “...e tecrübedir nik ü bed nedir bilmez” (Nabi). G. Büyük erkek kardeş. 41 40 16 21 77 E. “... Mahfuz” (Miramar ve Midak Sokağı adlı romanları da olan Mısırlı yazar). 48 73 69 9 38 1 RIM, B. KELKİT, C. UMDE, D. YF, E. ADIVAR, F. NECDET, G. UCUBE, H. SEGHERS, I. ÖDEMEK, J. YELVE, K. KASAVET, L. ÜÇ HALKA YİRMİBEŞ. D. Etik Üzerine Dersler, Pratik Usun Eleştirisi ve Arı Usun Eleştirisi adlı yapıtları da olan felsefeci. 75 33 18 31 25 F. Şifre. H. İzmir’de yaşayan tanınmış şairimiz. Metin: “Belki de her kadınla O vardı, belki her şefkatli göğüste suçlu ayetler ve yasak meyve. Cem Mumcu” 70 24 71 12 4 68 2 27 64 39 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1071 SAYFA 35
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle