29 Nisan 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Mehmet H. Doğan anısına Şimdi O Güzel Bahçede Haydar Ergülen ve Orhan Tekelioğlu’nun yayıma hazırladığı, Mehmet H. Doğan anısına oluşturulan Şimdi O Güzel Bahçede isimli kitapta dostları, yakınları ve yaşamı ile edebiyat yolculuğunu paylaştığı dostları Doğan’ı anlatıyor. Ë Hüseyin PEKER iminin “Mehmet Abi”, kiminin “Meyhane arkadaşım” (Haydar Ergülen), Orhan Alkaya’nın da “Adam” diye andığı Mehmet H.Doğan’ı 17 şubat 2008’de İzmir’de İnciraltı’na bakan bir hastanenin penceresinde azar azar kaybolduğu günden beri unutmadığımız bilinir. Her an aramıza karışacağı, bize katılacağı günü bir alışkanlıkla bekledik durduk. Biliyorum uzun yıllar sürecek bu! Mehmet H.Doğan’sız yaşamaya İzmir alışamadı. GüzelbahçeSiteler’de, her an evinin yolundan kıyıya dönecek direksiyondaki M.H.Doğan Hoca’nın gözlüklerinden bize varacak o keskin inancı bekler durur. Belki sokağına varan martılar boşuna ötüyor. Hasretimizin ne denli büyük olduğunu, Cumhur Kaptan’daki boşalan bakışlarımız az da olsa anlatıyor. İşte böyle köklü bir hasretten yola çıkılarak hazırlanmış bir anma kitabından “anma” kelimesi çıkartılarak, “o şimdi güzel bir bahçede” benzetmesini kitaba ad olarak eklemiş Haydar Ergülen. Ama ad olarak daha da kısaltmış bu ifadesini. Şimdi uzaklardasın demek yerine “şimdi o güzel bahçede” diyerek işi kabirlikten çıkarıp Mehmet H.Doğan bahçesine döndürmüş. Jet pilotu olduğu günlerden, İzmir’e İngilizce asker okutman olarak geldiği günlere, ilk eşinden ve onun ölümünden, şairlerle dostluğunun geliştiği orta yaş günlerine uzun bir serüven. “Yazarak kurtarabiliriz geçmişi geleceğin yağmasından, hoyratlığından”: Yukardaki düşünceler kendi ağzından yaşamına getirilmiş en güzel açıklıklardan bence. Mehmet H.Doğan; İkinci Yeni’yi yaratan bir dizi şairle dostluk kıvamında ilişkiler geliştirerek, onları ve yapıtlarını tanımaya dair yeni yöntemler geliştirmiş, bu sıcaklığı daha sonra kitabı hazırlayan Haydar Ergülen ve Orhan Tekelioğlu’yla Sina Akyol, Orhan Alkaya başta olmak üzere 1970 sonrası şair ve arkadaşlarla sürdürmüştür. Yücel Kayıran, şöyle anar eleştirmenin bu özelliğini: “Mehmet H.Doğan’ın ayırıcı özelliklerinden biri de, şairlerle kurduğu dostluk ve arkadaşlık ilişkisinde ortaya çıkmaktadır. Türk şiir eleştirisi ortamında, şairlerle, hem de kendinden oldukça küçük şairlerle bu denli dostluk kurabilmiş bir başka eleştirmen denebilir ki, yoktur” (s. 293). “Urla’da Cumhur Kaptan’ın yerinde rakısını içer, sessizce gülümseyerek denize bakardı.” Turhan Günay’ın bu sözleri de anılarla koyulaştırılan bu yapıta renk katan söz dizimlerinden. Şadan Gökovalı’da eleştirmenin Mehmet Zeki Tokyay (eski adı) olduğu günlerden öteye gidemeyen bir eski anı zembereğinden seslenişini anlatıyor. Nazmi Ağıl’ın pilotluk, Orhan Alkaya’nın antoloji ve şiir yıllıklarıyla eleştirmenin başına gelenlerden; aldığı haklı, haksız tenkitler yumağından oluşuyor. Necmiye Alpay, Şeref Bilsel, Metin Celal, Gültekin Emre, Metin Cengiz, Orhan Kahyaoğlu, Yaşar Güneş, Yücel Kayıran, Orhan Koçak, Gonca Özmen, Ali Galip Yener, Baki Ayhan T, Mahmut Temizyürek gibi yazarlar da yazıla K rıyla Mehmet H.Doğan’ın edebiyatçı kimliğine açıklık getirme çabası içinde. “İkinci Yeni, Türk şiirinde, büyük bir poetik aydınlanma dönemidir. 60’ların sonundan 80’li yılların ortasına kadar, bu poetik aydınlanma yerini karanlığa bırakır” (s. 289). Yücel Kayıran gibi düşünenlerin yanında olmak mümkün değil. 19601980 arasını (Yani Ataol Behramoğlu’dan, Ahmet Erhan’a, Refik Durbaş’tan Egemen Berköz’e bakan döneme) karanlık yaftası yapıştırmak bence şairlerin kendi varoluş yıllarına ışık çakma isteminden kaynaklanır. Kitapta, mezarı kazılırken Hece Taşları’na benzer bir taşla karşılaşıldığında aramızdan gitmeyeceğine inanılan, kimi şairin cep telefonu numarasını bir türlü silemediği Mehmet H.Doğan meğer ne denli sevilirmiş. Kimi şairlerin “rakı ve sigara sevenler derneği fahri başkanı” ilan ettiği, kiminin tepki paratoneri saydığı, muazzam mavi gözlü adam denilen sevilen eleştirmeni, biz de birçok şair gibi Türkçeleştirdiği Voznesenski’nin “Oza” şiirinin son dizeleriyle uğurlayalım: “Suçlayamam bırakıp gittiğin için beni/ şükür ki girdin yaşamıma/ Selam Oza.” ? Şimdi O Güzel Bahçede/ Yayıma Hazırlayanlar: Haydar ErgülenOrhan Tekelioğlu/ Kırmızı Yayınları/ 420 s. Haydar Ergülen Orhan Tekelioğlu ve Mehmet H. Doğan. Musa bin Meymun (Maymonides veya Rambam) Yahudi geleneğinde örnek şahsiyetlerden biri. Yahudi tarihinde ismi Musa peygamberin ismiyle anılan, eserleri dini literatürde kutsal kitap külliyatının hemen ardında yer alan ve etkisi açısından dinin, gerek teorik gerekse pratik alanlarında söz sahibi olmuş bir isim. Bu seviyeyi kazanırken Yahudi teolojisi, felsefesi, hukuku ve tıbbın sistematize edilmesinde etkin rolüyle bilinir. Hatice Doğan, Musa bin Meymun Rambam: Maymonides’in Hayatı ve Eserleri’yle bu önemli kişiliğin hayatını okurlara açıyor. Musa bin Meymun’un hayatı Akademik bir araştırma peygamberlerin yaşamlarını, geleneksel öğretileri derleyip cemaatlerine sunmak için çalıştı. Sözgelimi, Yahudilik gibi binlerce yıl öncesine dayanan bir dinin kutsal sözlerinin, felsefi yapısının, yorumlarının, yeni nesillere aktarılmasında Musa bin Meymun çok etkili oldu. Musa bin Meymun 30 Mart 1135 tarihinde İspanyaKurtuba’da doğar. Gökbilimci, matematikçi, dilbilimci, doktor, filozof ve bilgelik düzeyinde bir Talmudist’tir. 1935 yılında Dr. Markus, Musa bin Meymun’un doğumunun 800. yıldönümünde İstanbul’da verdiği konferansta onun tüm bu özelliklerini ayrıntılı olarak dile getirir. Onun doğduğu yıllarda İspanya’da hoşgörü, bilim, farklı inançlara saygı, matematik ve felsefe son derece ileri bir düzeydeydi. HakemII zamanında sarayda 44.000 cilt katalog, 400.000 kitap vardı. Ortadoğu’da yayımlanan neredeyse tüm yazılı metinler çok kısa bir sürede Kurtuba’ya getiriliyordu. Bu kültür yolculuğu sayesinde bilim, felsefe, sanat ve farklı görüşleri yansıtan inançların temel değerleri İspanya (Kurtuba) ile hemen buluşabiliyordu. İşte Musa bin Meymun böyle bir kültür zenginliğinde doğdu ve yetişti. Kuşkusuz tüm bu hoşgörü, bilim ve felsefe zenginliğinden fazlasıyla yararlandı, kendini geliştirdi ve üst düzeyde bir din âlimi oldu. İleride değineceğimiz gibi onun kişisel görüşleri, yorumları, adeta Yahudi amentüsü oldu. Bugün halen İbrani üniversitelerinde ve yeşivalarda onun Talmud hakkında yazdığı yorumlar ders mahiyetinde okutulur. Aradan bunca yıl geçmesine karşın, Musa bin Meymun’un büyüklüğü, Yahudi dinine yaptığı katkılar her zaman saygı ve ilgi görüyor. Abbasilerin işgalinden sonra Endülüs toprakları Yahudiler açısından çekilmez olur ve ülkeyi terk etmeye baş ¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 1071 Ë Tufan ERBARIŞTIRAN nsanın kendini bilmesi, tanıması, yönlendirmesi ve geliştirmesi sürecinde her zaman karşısına Tanrı ve din kavramları çıktı. Bu nedenle din adamları, kendi inanç tarihleri içinde yer alan hadisleri, ayetleri, kutsal kitapları, İ SAYFA 22 Mehmet H. Doğan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle