22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş nlü lirik şair, çevirmen ve yazar Afanasi Afanasieviç Fet 23 Kasım 1820 tarihinde Novoselki’de doğdu. Babası zamanının zengin toprak ağaslarından biri olan A. Şenşin, annesi ise Alman asıllı Carolina Charlotte Fet’tir. 1844 yılında bitirdiği Moskova Üniversitesi Felsefe Fakültesi’nde okuduğu yıllarda şiir meraklısı arkadaşı Grigoriyev’le sağlam bir dostluk kurdu. Edebiyat dünyasına açılma “icazeti”ni ona “Bu genç, hiç kuşkusuz bir yetenektir” sözleriyle bizzat Gogol verdi. Fet’in 1840 yılında yayımlanan Lirik Panteon adlı ilk şiir kitabı Belinski’nin de beğenisini kazanınca genç şair için daha büyük bir yaratıcılık dürtüsü oldu.1858’de ordudan istifa eden Fet, Moskova’ya yerleşti ve kendini tamamen edebiyata adadı. Aldığı darbeler sonucu hırçınlaşan kalbi ve yöneltilen sosyal baskılara karşı direnme çabaları onun toplumla olan ilişkilerini daha da karmaşık ve dayanılmaz hale getirdi. Yazmayı tamamen bıraktı ve kendini, toprağa bağlamış her toprak ağası gibi, çiftliğine kapandı. 1870’li yıllarının sonunda Fet, yepyeni bir güçle yeniden yazmaya başladı. Altmışlık şair, yayımladığı şiir kitabına Akşam Ateşleri adını verdi. (Üç yüzden fazla şiiri içeren bu kitap 5 fasikülden oluşmaktadır. Bunlardan dördü sırayla 1883, 1885, 18881889 yıllarında yayımlandı, beşincisiyse hazırlanmış olmasına rağmen, şairin ömrü yetmediği için, yayımlanamadı.) Afanasiy Fet, 21 Kasım 1892’de Moskova’da öldü. iir Atlası CEVAT ÇAPAN Afanasi FET/ Şiirler/ Çeviren: Ahmet Emin ATASOY ‘Bilmesem de şarkı söylemesini, bende de bir şarkı filizlenmekte’ Ü Sakın uyandırma onu çok erken Kimseyi Kimseyi Tatlı talı uyuyor o şafakta. KÖY Seviyorum evinizi kederli Ve sükuta dalmış köy akşamını, Uzaklardan gelen o çan sesini Ve kutsal mabedin altın haçını. Seviyorum taze ot kokusunu, Pencereden dalga dalga süzülen Semaverin tatlı homurtusunu Ev sakinlerine huzur bahşeden. Seviyorum imeceye katılan Boneli, gözlüklü yaşlı kadını; Seviyorum cam kaplarda tutulan Altın renkli yulaf tohumlarını. Pencerenin yanındaki sepette Parlayan rengârenk örgüleri de, Çevik kediyi de bin marifetle Yumak kovalayan tenha köşede. Saçları toplu kız torununu da, Hani hem alımlı, hem de çekingen, Onun yüzündeki solgunluğu da, Korkuyu da, bakışında titreyen. Yuvadaki serçelerin keyfini, Yüzünü gecede parlayan ayın, Çın çın öten kadehlerin sesini Ve ağırlaşmasını konuşmaların. Seviyorum zevkini hayal etmenin Seyrederken bildik dost geceleri, Ve sizi de, ey meraklı gözlerim, Ömrümün en canlı hediyeleri! *** İçtenlikle geldim senin yanına, Günün doğuşunu haber vermeye: Sevinerek güneş ışıklarına Yaprakların yüzü güldü, demeye. Demek istedim ki orman yeniden Canlandı dal dal ve yaprak yaprak, Her kuş şakımakta, kendi dilinden Bahar özlemini ballandırarak. Demek istedim ki bir arzu beni Alev alev yakmaktadır bugün de. Ruhumun dünyada tek istediği Hizmette bulunmak senin emrinde. Demek istedim ki, doğa sesini Sevinçle, coşkuyla dillendirmekte. Bilmesem de şarkı söylemesini Bende de bir şarkı filizlenmekte. *** Fısıltı ve ürkek “ah”lar. Bülbül konseri. Derede gümüş dalgalar Uyuklar gibi. Işık ve gölge cümbüşü Uzayıp giden Kılmaktadır bu hoş yüzü Daha sevecen. Bulutlar göç eder erken Kızıllaşarak; Ve öpüş, ağlayış derken Sökülür şafak. Taze ve hoş kokulu süslü çelengin – Çiçeklerin hepsi, hep farklı renkte. Saçlarına bir zarafet vermekte Taze ve hoş kokulu süslü çelengin. Taze ve hoş kokulu süslü çelengin Bakışın derinden yanıyor kor kor – Sanki sonsuz bir aşk vaat ediyor Taze ve hoş kokulu süslü çelengin. Taze ve hoş kokulu süslü çelengin Dönüşüyor sevinç dalgalarına: Şarkı söyletiyor dizinde bana Taze ve hoş kokulu süslü çelengin. *** Sakın uyandırma onu çok erken Tatlı tatlı uyuyor o şafakta; Tazelik saçıyor nefes alırken, Yüzünde seherin gülü açmakta. Yastığı da alev gibi yanıyor, Yanıyor gördüğü o rüyalar da, Siyah saçlar birbirini arıyor Sanki iki yana dağılmışlar da. Oysa gece çok geç saatlere dek Mekân tutup pencerenin yanını; Seyretti adeta nefes keserek Ay ile bulutun oyunlarını. Daha da aydınlık olunca gece, Başlayınca bülbül yakarışına, Onun yüzü kireçleşti gittikçe Hüzün gölgeledi bakışını da. Derin derin soluması bu yüzden, Yüzünde seherin gülü açmakta. ? SAYFA 23 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1079
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle