Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
EŞEKARISI ‘Cehaletin Zamanı’ ısa bir süre önce, Mario Vargas Llosa Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görüldüğünde, bir kitabının adı pek çok gazetemizde ve TV kanallarında verilen haberlerde sıkça geçti: Kahramanın Zamanı!.. Bu haberleri okuduktan ya da izledikten sonra kitabevlerine giderek Mario Vargas Llosa’nın Kahramanın Zamanı adlı romanını arayan kimi okurlar böyle bir kitaba rastlayamadılar. Üstelik böyle bir kitaptan kitabevlerindeki görevlilerin de haberi yoktu. Gerçi genellikle pek çok kitabevindeki pek çok görevlinin pek çok kitaptan haberi yoktur, ama bu kez bir suçları yoktu, çünkü Vargas Llosa’nın K Türkçede bu adda bir kitabı yoktu!.. Olmaması da çok doğaldı, çünkü Associated Press ve Reuters gibi haber ajanslarının İngilizce haberlerinde de adı sıkça geçen The Time of the Hero (Kahramanın Zamanı), yazarın 1963’te yayımlanmış olan ilk romanı La ciudad y los perros’un (Kent ve Köpekler) İngilizce çevirisinin adıydı. Evet, Vargas Llosa’nın, Peru’da yayımlandığı günlerde askerler tarafından meydanlarda yakılan Kent ve Köpekler adlı romanı İngilizcede Kahramanın Zamanı adıyla yayımlanmıştı. Oysa aynı yapıtı, Roza Hakmen dilimize yıllar önce İspanyolca aslından özgün adıyla, Kent ve Köpekler diye çevirmiş bulunuyordu. Kimi gazeteler ve TV kanallarının, Mario Vargas Llosa’yı tanımadıkları gibi yazarın kitaplarıyla ilgili küçücük bir araştırmaya bile gerek görmeyen kimi çalışanları, ajansların İngilizce haberleriyle yetinerek kitabın adını Kahramanın Zamanı diye vermişlerdi!.. ? liriz. Korkarım, bu sibernetik dünya, varsıllığına ve gücüne, yaşama düzeyinin yüksekliği ve bilimsel başarılarına karşın, edebiyatsonrası dönemin özgürlükten umudunu kesmiş otomatlarından oluşan, teslim bayrağını çekmiş bir insanlığın uygarlıksız ve alabildiğine ruhsuz dünyası olurdu…” Llosa, edebiyatın, iyi edebiyatın insanı daha bir insan kılan niteliklerini sayıp döktükten sonra, düşgücümüzün yoksullaşmasını, özgürlüğümüzün gücünü yitirmesini istemiyorsak davranmamız gerektiğini söylüyordu: “Daha açık seçik söylemek gerekirse, kitap okumalıyız…” ? karşısına bir başka yönüyle çıkıyor. Genç Bir Romancıya Mektuplar’ın, genel olarak yazarlık ve edebiyat, özel olarak da roman üstüne uzunca bir deneme olduğunu da söyleyebiliriz. Malte Laurids Brigge’nin Notları’nın, Duino Ağıtları’nın yazarı Rainer Maria Rilke’nin, Genç Bir Şaire Mektuplar’la bundan yüz yıl kadar önce başlattığı bir “geleneğin” izinden yürüyor bu kitap. Vargas Llosa’nın, düşsel bir genç romancıdan gelen düşsel mektuplara yazdığı on bir yanıttan oluşan kitap, yazarlık ve edebiyat üstüne düşüncelerinin özü niteliğinde. Latin Amerika edebiyatının bu ayrıksı ustası, yazarlık uğraşı boyunca edindiği birikimi, öğretmenlik ve bilgiçlik taslamamaya özen göstererek, genç yazarların yolunu aydınlatabilecek bir “el kitabı”na aktarıyor. Cervantes, Flaubert, Kafka, Faulkner, Cortazar, Borges gibi yakınlık duyduğu yazarlardan örnekler de vererek. Yalnızca “genç yazarlar”a değil, kimi “olgun yazarlar”a yol gösterebileceğini sandığım Genç Bir Romancıya Mektuplar, bence, “iyi edebiyat”ın izini süren okurlara da çekici gelebilecek, bir romancının yazarlık uğraşına “daha içeriden” bakabilmelerini sağlayabilecek bir kitap. ? SAYFA 17 ¥ den Edebiyat?” başlıklı denemesini, 2006’da “Sözcükler” dergisinin ilk sayısı için çevirmiştim. O denemede, 1984’ün karabasandan farksız dünyasından yola çıkarak, günümüzün bir karabasanına değiniyordu Llosa: “Teknolojinin ve ona kölece boyun eğişimin bir sonucu olarak, bizi, bilgisayar ekranlarından geçilmeyen ve kitapların bulunmadığı bir toplumun ya da fizik çağında simya nasıl bir konumda ise kitapların, yani edebiyat yapıtlarının da o konumda olduğu, başka bir deyişle kitapların, medya uygarlığının yeraltı gömütlerinde nevrozlu bir azınlığın uğraştığı arkaik bir meraka dönüştüğü bir toplumun beklediğini düşünebi¥ bir yaşamöyküsünü okurken keşfetmiş. Casement’ın, Brezilya’da konsolosluk yaptığı dönemde Peru’nun Amazon ormanlarındaki Yerli kauçuk işçilerine uygulanan vahşetle yakından ilgilenmesi, Llosa’nın merakı uyandırmış. “Onunla ilgili yazılanları bulup okuyunca gerçekten büyülendim” diyor. Evet, Kongo’da yaşadıklarını Karanlığın Yüreği adlı novellasında derinliğine bir insanlık gözlemine dönüştüren Conrad’ın yakın dostu olan Roger Casement’ın yaşam öyküsü etkilenilmeyecek gibi değil. Teke Şenliği’nde, Dominik Cumhuriyeti’ni otuz yıldan fazla bir süre zorbalıkla yöneten Trujillo’nun yaşam öyküsünden bir başyapıt çıkaran Vargas Llosa’nın, Casement’ın serüven dolu trajik yaşamından nasıl bir roman çıkardığını önümüzdeki günlerde göreceğiz. Bu yılın Nobel Edebiyat Ödülü sahibinin yakında Türkçesini okuyacağımız bir başka kitabı ise, yirmi yılı aşan bir süre önce kaleme aldığı Genç Bir Romancıya Mektuplar. Vargas Llosa, bu küçük kitapta, okurunun CUMHURİYET KİTAP SAYI 1079