22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Edith Wharton’dan ‘Masumiyet Çağı’ ve ‘Keyif Evi’ Amerikan sosyetesine giriş dersleri Amerikan edebiyatının klasik yazarları arasında gösterilen Edith Wharton’ın iki önemli romanı geçtiğimiz günlerde okuyucuyla buluştu. Yazarın “en önemli romanı” olarak kabul edilen Masumiyet Çağı, geleneklere boğulmuş o dönemin Amerikan sosyetesinde, bu geleneklere bir başkaldırı hikâyesini anlatıyor. Romanda, “yasak aşk” ekseninde okuyucuya aktarılan bu durum, dönemin çok önemli toplumsal ayrımlarını da öne çıkarıyor. Yazarın yayımlanan bir diğer romanı ise Keyif Evi. Bu roman, Wharton’ın “ilk önemli romanı” olmasıyla dikkat çekiyor. Lily Bart gibi Amerikan edebiyatında kendine yer edinmiş bir karakterin doğuşunu da gözler önüne seren roman, tıpkı Masumiyet Çağı gibi sosyete yaşamına eleştirel bir bakış fırlatıyor. Ë Eray AK dith Wharton Amerikan edebiyatının klasik yazarları arasında yer alır. Romanlarında, genelde çok güzel tasvirlerle aktardığı ve bu tasvirlerin güzelliği derecesinde de eleştirdiği “üst tabaka” insanların yaşamını kendisine konu edinir. Oktay Akbal’ın deyişiyle “çürümüş bir toplumun eleştirisini yapar” romanlarında. Wharton’ın eleştirisini yaptığı bu “çürümüş toplum”, aslında kendisinin de aralarında uzunca sayılabilecek kadar zaman geçirdiği Amerikan sosyetesini anlatır okuyucuya. Wharton 1862 yılında bugünün her türlü yeniliğe açık; fakat o zamanın gelenekler ve âdetler ekseninde insanları yaşamaya zorlayan New York’ta dünyaya gelir. Varlıklı bir ailenin kızıdır ve bu, yazarın “cemiyet” yaşamında işlerin nasıl yürüdüğü hakkında fikir sahibi olmasına çok yardımcı olur. Romanlarında bahsettiği türden yaşama dair hemen bu çevreden yakınan ve eşinden ayrılmak istemesi nedeniyle sürekli olarak bıyık altından ayıplanan, toplumun ona biçtiği kaftandan kurtulmaya çalışan bir karakter olarak Archer’ın yanındaki yerini alıyor. Archer ve Kontes Olenska’nın “yakınlığı” sadece yukarıda anlatılan bir nevi “fikir birliğinden” kaynaklanmıyor. Aralarındaki yakınlık bu, ideallerde buluşmanın yanında birbirlerini arzulamalarından da doğuyor. Archer’la Olenska arasındaki bu “yasak aşk” romanda, bir erkek ve iki kadın arasında oluşan ilişkiler zincirinde yaşanan duygusal hareketlilikler ve açmazlar, özgürlük ve kurallara boyun eğme kavramları ekseninde okuyucuya anlatılıyor. Romandaki en önemli nokta, kanımca bir erkek tarafından kadın haklarının savunulması. Wharton burada dönemine göre oldukça cesur bir işe girişmiş. Kontes Olenska’nın savunulması gerektiğini düşündüğü kadınlık haklarını, Archer’ın cümleleriyle okuyucuya aktarıyor. Bu, sosyete eleştirisinin yanında, romana apayrı toplumsal sorunları da ekliyor. Masumiyet Çağı’nda dikkat çeken bir diğer toplumsal olgu ise bizim edebiyatımızda çokça işlenmiş “DoğuBatı” zıtlaşması tarzında, “AmerikaAvrupa” sorunsalının sayfalara taşınması. Bu da dönemin Amerikan sosyetesinin başlıca sorunları olarak romanda öne çıkıyor. İLK ÖNEMLİ ROMAN Masumiyet Çağı, Wharton’ın en önemli romanıydı. Bunun öncesinde ise yazarın çıkışını sağlayan 1905 yılında kaleme alınmış, ilk önemli romanı Keyif Evi yer alıyor. Keyif Evi de tıpkı Masumiyet Çağı gibi, Amerikan sosyetesinden bir yaşamı anlatıyor bize; fakat bu kez tam içinden değil de o ortama dahil olmak isteyen bir kadının, Lily Bart’ın gözüyle. Bu romanla birlikte, Amerikan edebiyatının çok önemli bir karakteri olan Lily Bart’ı da ortaya çıkarır Wharton. Keyif Evi gündemine aldığı konular bakımından, aslında Masumiyet Çağı’yla çok benzeşir; fakat burada önemli olan Lily Bart gibi bir karakterin oluşumudur. Keyif Evi, 1890’ların sonunda New York’un geleneklerine bağlı “sosyetesinde” kendine yer arayan genç ve güzel bir kadın olan Lily Bart’ın çevresinde dönüyor. Annesi tarafından tertiplenen bir baloyla sosyeteye tanıtılan Bart’ın eğlence içinde geçen tüm yaşamı, önce babasının ardından da annesinin ölümüyle tamamen değişir; alt üst olur. Bart, halasının yanına yerleşmek zorunda kalır ve dar geliriyle geçinmeye Edith Wharton her şeyi, kendi hayatından yazıya devşirmiştir demek, Wharton için yanlış bir tespit sayılmaz diye düşünüyorum. Bu bağlamda, yazarın “sosyete” hayatını anlattığı romanları arasından en önemlisi ve ses getireni ise Masumiyet Çağı. Edith Wharton’ın bu ünlü ve günümüze kadar dallarını uzatan romanı ilk kez 1920 yılında yayımlanmış. Roman, yayımlandığı yıl büyük ses getirmiş ve hemen ertesi yıl da Wharton’a ‘Pulitzer Ödülü’nü kazandırmış. Sonrasındaysa Masumiyet Çağı, beyazperdeye de üç kez aktarılmış. Edith Wharton’ın Masumiyet Çağı, kişilerin soylu aile isimleriyle “onurlandırıldığı” 1890’ların Amerikası’nda geçiyor. Romanda, New York’un “muhafazakâr” ailelerinin çocukları olan Newland Archer ve May’in evliliği ekseninde gelişen olaylarla anlatılıyor her şey okuyucuya. Geleneklerin kıskacında, baş göstermiş değişimin var olma ve kendine bir yer edinme savaşının ana tema olarak alındığı roman, bu “yeni” ve “eski” dünya arasındaki çatışmanın insanlara nasıl etki ettiğini anlatıyor. TOPLUMSAL DOKUNUŞLAR Romanın ana teması ve geliştiği olayın çerçevesi içinde üç “ana karakter” öne çıkıyor: Newland Archer, May ve Kontes Olenska. Bu üç karakter de dönemin önemli unsurlarını temsilen yerleştirilmiş romana. Archer geleneklerden sıyrılmak isteyen genç kuşağı; May ise tam aksine geleneklerle yoğrularak büyüyen ve bundan hiç mi hiç rahatsız olmayan gençliği temsil ediyor. Kontes Olenska ise boşanmayı ayıp sayan bir toplumda, onu aldatan kocasından “ayrılmaya çalışan” bir kadın olarak toplumun ona biçtiği elbiseden çoktan kendini kurtarmış bir kadın kimliğiyle sahne alıyor romanda. Bu üç karakter içinde “esas oğlan” Newland Archer çok dikkat çekiyor. Masumiyet Çağı’nda, geleneklere başkaldırının fitili kahramanımız Archer’la ateşleniyor. Hatta Archer’ın bu başkaldırısında ailesi ve yakın çevresi de onunla savaşıma giriyor. Bu savaşımın sebebi ise o dönem Amerika sosyetesinin geleneklere derin bağlılığından kaynaklanıyor. Gelenekler söz konusu olduğunda en yakınındakileri dahi tanımayacak karakterlerden oluşturulmuş Archer’ın çevresi. Kontes Olenska da E çalışır. Ancak elinde güzelliğinden başka kullanacağı bir şeyi yoktur. İstediği lükse ve toplumsal konuma da ancak zengin bir kocayla sahip olacağını bilir Lily; fakat yine de bu yönde bir çaba harcamaz. Tam aksine, bu düşünceye isyan eder. Burada da Masumiyet Çağı’ndakine benzer yerleşik düzene bir başkaldırı görüyoruz. Hem kendi isteklerine hem de toplumun ona yakıştırdığı yaşama karşı bir başkaldırıdır Liliy Bart’ın yaptığı. Wharton’ın Bart hakkındaki şu sözleri her şeyi açıklıyor aslında: “Umursadığı tek dünyanın hâkimleriydi onlar, onu kendi aralarına almaya, dünyaya kendileriyle birlikte hükmetmesine izin vermeye hazırdılar. İçinde onların standartlarına karşı gizli bir bağlılık, sınırlamalarını kabullenme, inandıkları şeyleri red ve onların yaşadığı gibi yaşayamayan insanlara karşı nefretle karışık bir acıma duymaya başlamıştı.” (s. 59) Keyif Evi, genç bir kadının, topluma ve kendisine yakıştırılanlara karşı verdiği savaşımın romanı. Her ne kadar sonunda galip gelen karşı taraf olsa da burada önemli olan bu savaşımın verilmesi. Lily de bu savaşı veriyor romanda. Her ne kadar “zengin koca avcısı” rolündeyse de okuyucu onun tarafını tutuyor. Bu Lily’ye karşı aksi bir tutuma neden olmuyor; fakat kahramanımız, toplumun kendisine biçtiği “güzellik objesi” rolünden ne kadar çabalasa da bir türlü kurtulamaz. Romanın daha ilk sahnesinde karşımıza çıkan Lawrence Selden onun bu “toplumsal yafta”dan kurtulmasında önem taşır; fakat Liliy, Selden’ın ulaşmak istediği yaşamda ona yardımcı olamayacağını da bilir. Selden, yakışıklı bir genç olsa da Lily’ye istediklerini verecek konumda değildir. Her ne kadar Selden’ın yaşamına girmesiyle Lily, ondan başkasını düşünemez olsa da bu onun hedefleri doğrultusunda yer almaz. Lily, zengin üst tabakada yer almak istiyordur. Lily bu amaç doğrultusunda, içinde bulunduğu insanların zenginlik ve modaya verdiği önem yüzünden, konumunu korumak ve iyi bir evlilik yapma fırsatı elde etmek için kumarla büyük bir borca girer. İşte bu da “bahtsız” kahramanımızın beklenmeyen sona doğru attığı ilk adım olur ve bundan sonra ipleri elinden tamamen kaçırır. Lily’nin, yanlış kararları sonucu beklenmedik bir sona doğru sürüklenmesinde, aralarında yaşamak istediği insanların acımasızlığı ve bencilliğinin de büyük payı olur. Bu bağlamda Keyif Evi’ne bir çöküş romanı demek de yanlış olmaz; Lily Bart’ın çöküşü. Amerikan klasik romanının da temel taşlarından biri sayılan Keyif Evi, ele aldığı ve eleştirdiği konular bakımından da çağının önemli bir dönemini resmediyor okuyucuya. ? e.erayak@gmail.com Masumiyet Çağı/ Edith Wharton/ Çeviren: Bilal Çölgeçen/ İmge Kitabevi/ 456 s. Keyif Evi/ Edith Wharton/ Çeviren: İlknur Özdemir/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 366 s. SAYFA 8 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1078
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle