05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İsa Küçük’ten ‘Halet Abla Destanı’ Bir vali ve bir destan Bu coğrafyada destanlar genellikle erkekler üzerine yazıldı ya da “destan yazmak” erkeklere özgüydü. Şimdi bir kadın; Torosların içinde kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ başında Karatepe’ye gönül, Aslantaş’a ömür vermiş, yol kesip köy basmamış bir kadın, yaşayıp yaptıklarını taşa toprağa suya ateşe yazmış bir kadın, bir arkeolog duruyor karşımızda.İsa Küçük’ün kaleme aldığı Halet Abla Destanı, Çukurova’nın doğusunda, Toroslar’ın içinde 2 bin 800 yıllık insan hayatının yalnızlığı, hüznü, acısı mutluluğu ve umudunu bugün de sürdüren bir ömrün; bir kadın, çevresindeki olaylar ve ona inanmış insanların öyküsünü anlatıyor. Ë Savaş ÜNLÜ alet Abla Destanı, hem gerçek hem de bir düş. Destanı, Halet Abla ‘yazdı’, ben kaleme aldım. ‘Yazılan’ bölüm gerçek, ‘kaleme alınan’ bölümü düştür. Bazen gerçek düşe, bazen düş gerçeğe çok yaklaşmış, zaman zaman da düşle gerçek karışmıştır. Ayırma işi okuyucuya bırakılmıştır.” GÜNÜMÜZÜ AYDINLATAN BİR BELGE Her gittiği yerde yaptıklarıyla adından, ürettiklerinden söz ettiren Bartın Valisi İsa Küçük’ün Halet Abla Destanı, bana ulaşınca bütün işlerimi bırakıp kitaba sarılmıştım dört elle. Kitap daha ilk sayfadan insanı sarıveriyordu. Kendisine özgü doğallığı kitabına da yansıyordu. Vali Küçük’ü İsa Küçük yapan da doğallığı, içtenliği, karşısındakine sevgi ile sarılmasıydı. Sesindeki kadife tonu ruhunuzu okşuyor, yazın sıcağında serinleten meltemler estiriyordu. Yaptığı işe fazlasıyla önem verdiğini kitabın sayfalarında ilerlerken anlıyorsunuz. Seçilen sözcükler, dizeler arasındaki kurgu, noktalamaya verdiği önem Vali Bey’in de aynasıydı. Yıllarını verdiği kaymakamlık, valilik mevkilerinde de işine gösterdiği özeni kitabına da göstermiş. İşine verdiği titizliğini kılı kırk yararak bu destanında da belgelemişti. Kasım 2009 Bartın Kitap Fuarı’na gittiğimde, bir pazar günü evine davet ederek kitabını okutmuştu. Söyleyecek söz bulmamıştım. Hem özenerek yarattığı eserine hem de ince, şairane ruh güzelliğine. SAYFA 14 “H Görev yaptığı her ilçe ve ilde kültüre, sanata, insana verdiği değere bazı yerlerde tanık olmanın huzurunu, mutluluğunu, gururunu yaşıyordum. Marmaris Kaymakamlığı yıllarında okullara dönük kitap günlerine nasıl destek verdiği belleklerimizde. Gelen yazar, şair, ressam, çizerleri nasıl kucakladığını aradan yıllar geçse de unutmak olası mı? Bartın Kitap Fuarı’na gelen sanatçı dostlarımızı da hiç yalnız bırakmamıştır. Evinde tüm konuklara kahvaltı verecek denli alçakgönüllüdür. Yatılı bölge okullarına yaptığı katkılar, oralardaki kitap kampanyaları daha dün gibi taptaze capcanlı anılarımızdadır. Bu kitabında bir çınarı destanlaştırmış. Vali İsa Küçük, Halet Çambel ile 2003 yılında, Osmaniye Valiliği görevine başladığı günlerde tanışmış. İşte o tanışmadan sonra Halet Çambel’i destanlaştırmayı kafasına koymuştu belki de. O yıllarda Osmaniye Kadirli’de Kartepe’de kazı yapan arkeolog Halet Çambel, bir Hitit uzmanıydı: “Kartepe’de Hitit bazalt ustası Hatikka/ elinde keski ve çekiçle ter dökerken şölen tablosuna/ kaç kere/ kan ter içinde uyandı korkulu rüyalardan/ ya bir celladın elinden kurtardı başını/ ya da üzerine gelen savaş arabasının üstünden atılan oklardan” (s. 146). DÜNYASI DEĞİŞEN İNSAN Kitap bir tarih sırası izliyor. Geçmişten günümüze ışık tutuyor. Tarihsel bir belge demek daha yerinde olacak. Kitaptaki bilgiler kaynaklara dayandırılmış. Onlarca kaynaktan yaralanılmış: “Ağustos 1919/ Halet üç yaşında/ ilk hediyesini alır babasından/ at ve kılıç/ Alman tahtasından/ Erzgebirge’den/ Mustafa Kemal Paşa/ çoktan geçmiş Anadolu’ya/ Amasya, Erzurum ve Sivas/ kongrelerle/ kurtuluşu teşkilatlandırmakta/ özgürlük/ bağımsızlığa bağlı” (s. 3637). Dünyaya bağımsızlık savaşının nasıl kazanıldığını öğretmiştik. Türkiye Cumhuriyeti’ne dur durak yoktu. Eğitim seferberliği başlamalıydı: “Kırk bin köy/ sekiz yüz kasaba ve şehirden/ üç milyonu yetim, beş milyon çocuk/ koştu okul yollarına/ öğretmen kollarına/ kara tahta, beyaz tebeşir, Başöğretmen/ yetmedi millet mektepleri/ yetmedi okullar, öğretmenler çocuklara/ analar babalar bir oldular/ Halkevleri ve odalar” (s. 42). Halet Çambel’in Fransa’ya arkeoloji eğitim için gitmesi: “Bizim Halet/ Fransa’nın altını üstüne getirir/ arkeoloji öğrenirken/ Parislileri birbirine katar/ Paris’i yakar’ demişti Mina” (s. 45). Halet Çambel, Fransa’da değişmiş, dünyası, yaşama bakışı olduğu gibi değişmiştir. “Öğrendi insanlığa hizmet etmeyi/ sevdi insanı/ ve evrensel düşünceyi/ yanıldı Mina/ Paris, Halet’i yaktı/ Paris’te yanıp yeni den dirildi Halet” (s. 45). İkinci Dünya Savaşı’nın ülkemizdeki etkileri, savaşın yokluk yılları, yoksunlukları destanda yer almış: “Nefesini tutmuş İstanbul/ sessiz ve kıpırtısız beklemekte/ ekmek yok/ şeker yok/ iş yok/ sevgi/ sevgi var/ yüreklere sığmayacak kadar/ savaşı boğacak kadar/ sevgi var” (s. 57). O yıllarda aydınların çektikleri unutulmamış: “Her yer kan revan/ nezarethaneler/ hapishaneler dolup taşmakta” (s. 56). altından geçtiler/ yanıp tutuştular/ bir sevgi doğdu” (s. 62). Savaş yıllarının etkisiyle yaşanan kıtlık, açlık, yokluğa birlikte göğüs gerdiler. 1946 yılında Karatepe, Aslantaş’a yolculuk, o yıldan beri Son Hititleri gün ışığına çıkartma mücadelesi sürer gider: “Ellerini, ayakların/ gözlerini, kulaklarını/ ve/ dudaklarını bırakıp Nail’e/ Halet/ solgun ve yorgun/ koştu Anadolu’ya/ koştu Karatepe’ye/ Kaşif Bossert/ Türk vatandaşlığına geçer/ şerefine Karatepe/ kim duyar?” (s. 97). SAVAŞA GÖĞÜS GEREN AŞK Halet Çambel, arkeolojiye adadığı yaHalet Çambel’in Nail Çakırhan’la evşamını at sırtında oradan oraya sürdülenmesi: “Kafamda ışıklı bir dünya var’ rür. Dünya medeniyetlerini gün ışığına dedi Nail/ ‘O dünya ikimize de yeter’ çıkartma mücadelesine ekibiyle devam dedi Halet, el ele tutuştular/ gökkuşağı eder: “Yalanı ve hileyi yendi Halet/ sevdi pantolon giymeyi/ at binmeyi, kılıç kullanmayı/ ok atmayı/ sevdi İsa Küçük acıları paylaşmayı/ içten olmayı/ dost kalmayı/ aydınlık gülmeyi” (s. 43). 1950, 1960, 1970’li yıllar bir film şeridi gibi gözler önüne seriliyor. Geliyoruz 1980 yılına. “Yeni yıl: Devalüasyon, yüksek zam/ Ocak karaları, bankerler/ öldürmeler, can ve mal güvenliği/ emniyet asayiş/ 12 Eylül/ Dikkkaaat!/ sokağa çıkmak yasak!/ güneşe çıkmak/ güzele bakmak yasak!/ örgütlenmek yasak/ toplanıp, birlikte mücadele yasak/ herkes tek başına yaşayacak/ evinde/ yalnız, yapayalnız” (s. 195). “Halet Abla Destanı” adlı kitabında bir çınarı Irak savaşına dek gelinen destanlaştırmış Vali İsa Küçük, nokta. Hitit Uygarlığı’nı gün Halet Çambel ile 2003 yılında, ışığına kavuşturmak için yıllaOsmaniye Valiliği görevine başladığı günlerde tanışmış. rının harcayan Halet Çambel, İşte o tanışmadan sonra Halet Irak yerle bir edilirken binlerÇambel’i destanlaştırmayı kafasına koymuş. ce yıllık uygarlıktan kalanları düşünecektir kuşkusuz: “Karatepe’nin üstünden geçerken/ Amerikan savaş uçakları/ babasını düşündü Halet/ Felahiye cephesini/ Kutü’l Amare/ ve General Towsend’a/ düşündü daha eskileri/ Babil’i/ Babil’in Asma Bahçelerini/ Asur yıkımını/ Moğol kıyımını/ yanıp yıkılmak/ tarihi mi bölgenin/ talihi mi” (s. 218). Bu destan her okuryazarın elinde bulunmalı. Geçmişimizle, tarihle, ülkemizi derinden etkileyen olaylarla yüzleşilmeli. Şunları da yaşamıştık, işte insan unutuveriyor, diyebilmek için Halet Abla Destanı’nı okuyun. Sözü fazla uzatmadan yazımı kitabın arka sayfasındaki birkaç satırla noktalıyorum: “Bu öyküde, son yüzyıl boyunca Türk Siyasal hayatı içinde yaşanan gelişmeler arasında, tatlı, acı, ekşi ve kekremsi tadıyla yaşanmış mutluluğu ve yüreklerdeki insan sevgisini bulacaksınız.” Bir ömrün öyküsü ancak bu kadar güzel destanlaşabilirdi. Yüreğinize, kaleminize sağlık Sayın İsa Küçük… ? Halet Abla Destanı/ İsa Küçük/ Arkeoloji ve Sanat Yayınları/ 252 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1078 Halet Çambel
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle