Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Mine Söğüt’ün yeni romanı Mine Söğüt Eskiden herkesti şimdi hiç kimse Apartmanı’yla; parçalı, gerçeklerin, rüyaların ve hayallerin birbirine girdiği anlatımı sayesinde, Beş Sevim Apartmanı ve Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979 ile içerdiği oldukça sert politik yapı nedeniyle de Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979 ile akrabalık bağları geliştiren bir kitap olmuş. ZAMAN VE DÜNYANIN SINIRLARINDA Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey, temel olarak, Kara Yalı’da gizlenen Madam Arthur Bey ile yazar Olcayto Ran’ın ekseninde gelişen olayları anlatıyor. Dilsiz kadın Maria, Madam Arthur Bey’in eski sevgilisi Keşşaf Hanuman, hayat kadını Nagehan, Şehnaz Hanuman, antikacı Kedileş ve Ruhat Ran, bu kara hesaplaşmanın diğer karakterleri. Bu sayılan isimlerden de anlaşılabileceği gibi romanda yer alan her karakter özelde Türkiye’deki genelde de dünyadaki bir kesimi sembolize etmek için yaratılmış. Bu semboller, romanda okudukça yavaş bir şekilde çözülüyorlar. Savaşlar, cinayetler, kayıplar, işkenceler, tutuklanmalar, darbeler, devrimler, devrimciler, karşıdevrimciler, istihbaratçılar... Bunların tamamı bugünün dünyasında da bundan otuz kırk yıl öncenin dünyasında da karşılığını bulan kavramlar. Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey ise geçen on yıllardan başlayıp günümüze kadar gelen bir süreçte bu kavramlar etrafında işlenen cinayetlere, yapılan işkencelere odaklanıyor. Yalnız burada, Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey’i sloganlar etrafında gelişen bir politik roman olarak algılamamak gerekir. Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey, (arka kapaktan alıntılayacak olursak): “...zamanın ve dünyanın sınırlarını zorlayan, yaşamın gizlerinde dolanan tuhaf bir roman.” Roman boyunca, “zamanın ve dünyanın sınırlarını zorlama”, kavramının lafta kalmadığını belirtmekte yarar var. Öykünün katmanları açıldıkça, okurların kafasının karıştığı ve (roman gerçekliğinde) anlatılanların hangi versiyonunun doğru olduğunun tam olarak netleşemediği bir kitapla karşı karşıyayız. Roman boyunca, beni oldukça etkileyen, aforizma niteliğinde onlarca cümlenin de altını çizdiğimi belirtmekte yarar görüyorum. Bu cümlelerden birkaçını buraya da alabiliriz sanırım: “Sır hayattan büyüktür.” (s. 35) “Savaşın suçlusu mu olurmuş? Savaşın kendisi suçtur.” (s. 37) “Şüphe hayatın en lezzetli sosu.” (s. 91) “Hiçbir temkin hayatı gerçekten ama gerçekten emniyetli kılamaz.” (s. 151) ? onuruludogan@mynet.com Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey/ Mine Söğüt/ Yapı Kredi Yayınları/ 164 s. SAYFA 13 Mine Söğüt’ün yeni romanı Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey, yazarın diğer romanları Beş Sevim Apartmanı ve Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979 yakın akrabalık bağları taşıyor. Söğüt, bu romanında Kara Yalı’da gizlenen Madam Arthur Bey ile yazar Olcayto Ran’ın ekseninde gelişen olayları anlatıyor okuyucusuna. Ë Onur ULUDOĞAN ine Söğüt, 2003 tarihli ilk romanı, Beş Sevim Apartmanı’nda gizemli bir apartmanda yaşanan şizofrenik bir öykü anlatmıştı. Bu öyküde, birinci kattaki soluk sarı perdeli penceredeki adamın; ikinci kattaki, kurşuni yeşil perdeli penceredeki bir kadının; üçüncü kattaki kahverengi perdeli penceredeki adamın; dördüncü kattaki turuncu perdeli ve beşinci kattaki kırmızı perdeli pencerelerin arkasındaki kadınların ve Doktor Samimi’nin rüyalarla bezeli, gerçekle hayallerin birbirine karıştığı ve felaketle sonuçlanan yaşamları anlatılıyordu. Söğüt’ün dört yıl sonraki romanı Şahbaz’ın Harikulâde Yılı 1979 ise içerdiği gerçeküstü unsurlar nedeniyle Beş Sevim Apartmanı’yla benzerlik taşısa da asıl olarak son derece sert bir politik roman olarak kabul edilebilir nitelikteydi. Mine Söğüt, bu romanıyla içten ve son derece çarpıcı bir üslup kullanarak 12 Eylül rejimiyle hesaplaşmasını yapmıştı. Mine Söğüt’ün yeni romanı Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey ise yukarıda kısaca değindiğim iki kitapla da akrabalık bağı taşıyan bir metin. Madam Arthur Bey ve Hayatındaki Her Şey, olayların düğüm merkezi olan Kara Yalı dikkate alındığında Beş Sevim M CUMHURİYET KİTAP SAYI 1078