Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T endimi kaynanama beğendirmek için, öteki gelinlerinin yaptığı her şeyi yapabildiğimi kanıtlamaya çalışırdım. Ne çok dikiş, yemek, örgü dergisi okudum o dönem. Hâlâ da meraklıyım el işlerine. Zaman bulabilsem neler yapacağım neler! Alfa’nın yayımladığı “Örgü Kitabı”, “Tığ Kitabı” (büyükler ve bebekler için iki ayrı cilt) nasıl albenili, nasıl güzel kitaplar. Bu konularda hiçbir şey bilmeyeni bile “hünerli bir hanım” haline getirebilir. Hele “Pastalar” ve “Çikolata” kitapları… Bir “Kurabiyeler” kitabı var, tam 700 sayfalık bir “altın kitap”. Bu işler için çok kullandığım, Fatoş Yağcı’nın “Çaya Davet” (Alfa) kitabındaki gibi bardakla, kaşıkla verilmemiş ölçüler. Tek kusuru da bu! Evinde terazi olmayanlara biraz ters gelecektir gramlı ölçüler; ama onun da kolayı var. Bir su bardağının, bir çorba kaşığının kaç gram un, şeker vb. aldığını öğrenmek için Melisa Bayrak’ın yine Alfa Yayınları’ndan çıkan “Annemin Mutfağından” kitabına bakılabilir. Esra Ceyhan’ın da Alfa Yayınları arasında çıkan bir yemek kitabı var: “Esra Ceyhan’ın Mutfağından”. Kadın programı sunucularının en bilinen, en sevilen yüzlerinden biridir Esra Ceyhan. Bu yüzden kitabın kapağında ve bölüm aralarında hep önünde önlükle, elinde bir topak hamurla Esra Ceyhan fotoğrafları var; ama o fotoğraflar bile onca yemeği kendisinin yaptığına zor inandırıyordur okuru. ık (Fr. Chick) 1. Güzel, zarif, modaya uygun: Şık bir elbise. 2. Güzel, modaya uygun giyinmiş olan: “Daima müzik Ş vardı, şık kadınlar vardı.” –H. E. Adıvar. 3. mec. Yerinde, gereği gibi: Şık bir cevap. (TDK, Türkçe Sözlük) Başbakan Erdoğan’ın dili, bu “şık” sözcüğüne fena alıştı. 2. Karadeniz Enerji ve Ekonomi Forumu’nun açılışını yaparken, “… Türkiye’nin enerji faslını açmakta tereddüt edenler bu faslı Türkiye’ye tehdit olarak kullanıyorlar. Şık değil.” demiş. Sözcüğün ilk iki anlamıyla uzak yakın bir ilişkisi yok buradaki “şık” sözcüğünün. Üçüncü (mecaz) anlamıyla mı kullandı acaba, diyorum; o zaman da pek hafif kalıyor. ir dilde genellikle düşünceleri ve duyguları ifade eden sözcüklerin bire bir aynı karşılığını başka dillerde bul“B mak pek olası değildir. Çünkü ‘dil’ aynı zamanda bir düşünceler sistematiğidir. Örneğin, HintAvrupa ve UralAltay dil ailelerinin üyelerinin düşünce sistematikleri farklıdır. Sizin ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER K 28 EYLÜL SALI de dediğiniz gibi bu ailelerdeki dillerin ‘cümle’ kurguları da farklıdır. (İng. the construction of sentence/ Arapça ‘bina’. Eski bir özdeyiş: ‘Bizim oğlan bina okur, döner döner gene okur.’)” diyen Teoman Sipaher, “yardımsever” ve “gönül” sözcüklerinin İngilizcede tam karşılıkları olup olmadığı sorusuna, “Yoktur. Olması da gerekmez. Anadili İngilizce olanlar bu deyim ve sözcüğü başka bir biçimde tanımlarlar” dedikten sonra, “Kuyunuza bir taş da ben atayım. Bakalım hangi akıllı çıkarabilecek?” diyor ve soruyor: “‘Hukuk’ sözcüğünün İngilizcede karşılığı var mı?” İngilizcesi de olan birkaç güvenilir hukukçudan, “Yasaldır ama hukuki değildir.” ve “Haklarımızı alana kadar hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz” gibi tümceleri İngilizceye çevirmelerini istemiş Teoman Bey. O saygın hukukçular işin altından kalkamamışlar. nsan kendisini başkasının gördüğü gibi asla göremiyor. Dün gece NTV’de kendimi izlerken ne kadar sert göründüğüme baktım da şaştım kaldım. Kaşlar çatılmış, yüz gergin… O yüz ifadesiyle her an, her söze tepki verebilecek gibi görünüyorum; oysa özellikle TV programlarında pısırığın biriyim. Bildiğime emin olduğum bir konuda bile, öne sürdüğüm düşünceyi çürütecek bir söz edildiğinde, görüşümü savunmak yerine, “Acaba, olabilir mi, belki de ben yanılıyorum” diye kuşkuya kapılmaktan kendimi alamıyorum. Sonra da sinir oluyorum kendime. Dün gece yayımlanan “Tarih Konuşmaları” programında da öyle oldu. “1928 Harf Devrimi” konuşulurken; ben, devrimin elbette sancılı bir süreç olduğunu; “devrim” sözcüğünün de zaten “devirmek” kökünden geldiğini belirtme gereği duymuşum. Az sonra Ahmet Kuyaş, “devrim”in devirmekle bir ilgisi olmadığını, sözcüğün Arapça “devr”den geldiğini söylediğinde ben ne yapmışım? Daha sonra kendime kızacağımı bile bile sesimi çıkarmamış, öylece kalmışım. Bugün evdeki kaynakların hemen hepsine baktım. Sevan Nişanyan (bile) sözcüğün devir (mek)den geldiğini ve Türkçe olduğunu belirtmiş. İsmet Zeki Eyüboğlu, yeni türetildiği söylenen sözcüğün halk dilinde başka anlamlarda da olsa var olduğunu belirtmiş; Arapça “devr, devir” sözcüğünü açıkladığı maddeye de ayrıca not düşmüş: “Bu sözcüğü Türkçe devirmek’le bağdaştırmak yanlıştır.” Naci Doğan “farkındalık” ve “ötekileştirmek” sözcüklerini yapay bulmuştu; ben de pek yanlış sayılmasaAziz İ 3 EKİM PAZAR lar da epeyce zorlama olduklarını söyleyerek bir anlamda ona katılmıştım. Bora Ercan: “‘Farkındalık’, özellikle meditasyon çevrelerinde İngilizce ‘awareness’ın karşılığı olarak çok da kendiliğinden oluştu. Severek kullanıyoruz. Yabancı bir kavramın Türkçede birkaç sözcükle ifade edilmesi anlamlı ve kullanışlı değil. Bu nedenle ‘farkındalık’ çok yerinde bir sözcük” dedikten sonra “otherization” kavramının Türkçe karşılığı olarak da “ötekileştirmek” sözcüğünün yerleştiğini, “Eğer bu kavramlar zorlama olsaydı dile böyle kolayca yerleşemezdi. Akademik ve yazılı dilin, bütün diller için, günlük dilden farklı olduğu gerçeğini de unutmamalıyız. Belki dilde söyleme zorluğu olabilir bazı sözcüklerin ama yazılı olarak bir anlam ifade eder” diyerek açıklıyor. Yanıt bulamadığı için bana yönelttiği bir de sorusu var Bora Ercan’ın: “Rahman ile Brahman sözcükleri arasında kökensel bir yakınlık söz konusu olabilir mi?” Ben biraz araştırdım; ama bir şey bulamadım; ama belki bilen, bulan vardır diye yazıyorum. limden Dilimden Yüreğimden” (Babıâli Kitaplığı) Atila Er’in, çoğunu tanıdığım yazarların ve şairlerin kitapları “E hakkında yazılmış tanıtım yazılarını ve söyleşilerini içeriyor. Aynı yayınevinden çıkmış bir de öykü kitabı var Atila Er’in: “Zekârat”. Adından anlaşıldığı gibi (diyeceğim; ama bu sözcüğün bilindiğinden çok da emin değilim) ölümü sorgulayan, “insanın yaşamla olan bağlarının kopmaya yüz tuttuğu zaman dilimleri”ne odaklanmış öyküler bunlar. M. Güner Demiray’ın “Denemeler, Araştırmalar, Kimlikler, Kitaplar” alt başlığını taşıyan kitabının asıl adı: “Okuyup Düşündükçe”. Yazarın şiirle, halk kültürüyle, dille; genel olarak edebiyatla olan sıkı ilişkisini gösteren; aynı zamanda bilimsel bir titizlikle yazılmış yazılardan oluşuyor kitap. Mehmet Serdar’ın “Küçük Umutlar”ı (Sözcükler yayını) da bir deneme kitabı. İyi yazılmış bir denemenin ne kadar zevkli bir okuma süreci yaşattığının kanıtı olan kitabın arkasında, “Deneme, yaşam bilgeliğine dayanmalı. Bilgiçlik kesinliğinde değil bilgelik esnekliğinde olmalı. En önemlisi okuyucunun katılımına açık bir yapısı olmalı. Deneme yazmak var olanın dışına çıkma girişimidir. Kuralları aşmaya çalışmaktır. Genel geçere aykırı durmaktır. Bir tür isyandır” diyerek denemenin olmazsa olmazlarını bir güzel sıralamış yazar. ? feyzahep@gmail.com feyza@feyzahepcilingirler.com 5 EKİM SALI 30 EYLÜL PERŞEMBE 2 EKİM CUMARTESİ 4 EKİM PAZARTESİ B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru ünlü tarihçi, araştırmacı yazarımızın adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, Nâzım Hikmet’in Aşklar adlı kitabından bir alıntı ve yayınevinin adı ortaya çıkacaktır. Dikkat: “Y/58”, “Y/74”, “Z/65” harfleri ipucu olarak yerlerine konmuştur. 1 C 2 E 3 C 4 B 5 B 6 C 7 J 8 G 9 C 10 D 11 A 12 B 13 D 14 F 15 J 16 I 17 C 18 B 19 J 20 B Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU 39 70 8 32 H. Lodos. 21 H 22 D 23 F 24 B 25 C 26 F 27 B 28 A 29 C 30 F 31 H 73 21 31 40 59 32 G 33 C 34 J 35 D 36 B 37 I 38 C 39 G 40 H 41 I I. Cumhuriyet’in, bir zamanlarki mizah eki. 42 E 43 A 44 B 45 I 46 E 47 C 48 C 49 J 50 D 51 B 52 F 53 C 54 B 55 D 56 C 57 E 58 63 E 64 J 65 Tanımlar ve sözcükleriniz: A. “... Piaf” (Kaldırım Serçesi). 67 43 28 69 11 73 H 74 Y 75 Z 66 I 67 A 68 B 69 Y 59 H 60 C 61 B 62 I 41 79 66 37 45 72 62 16 A 70 G 71 E 72 I J. Refik Halit Karay tarafından 1922 yılında çıkarılan mizah dergisi. B 76 C 77 E 78 F 79 I 7 34 19 64 49 15 B. İlhan Berk’in bir şiir yapıtı. 47 38 3 60 56 48 71 57 46 42 63 77 2 1077. sayının çözümü: A. HEGEL, 10 75 68 36 24 5 4 27 51 20 61 12 54 18 44 D. “Özdemir ...” (Tiyatro yazarı ve eleştirmeni). F. “Arthur ...” (Absürd tiyatronun başlıca savunucularından olan, RusErmeni asıllı Fransız oyun yazarı). C. Tennessee Williams’ın bir oyunu. 35 55 22 13 50 E. Eskiden kölelerden oluşturulan bir asker sınıfı. B. AŞIM, C. SAMİ, D. AMEDEE, E. NB, F. ÖLÜ CANLAR, G. ZUM, H. TURGUT NEREDEN KOŞUYOR, I. OĞULLARIM, J. PUB, K. RUMBA, L. ALIMLI, M. KUYU. 26 52 30 14 23 78 17 25 53 1 6 33 29 9 76 G. “... Puhlavi” (Eski İran Şahı). Şiir: “Bir gün ölecek oluşumuzu, tanrım/ bekleyemem oturup sandalyemde/ organlarımı al, bağışla ruhumu” CUMHURİYET KİTAP SAYI 1078 SAYFA 31