Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
‘Simya ve Simyacılar’ ile ‘Simya Sanatı ve Simyacılar’ Kadim sanat ve uygulayıcıları Bir yıl arayla yayımlanan iki kitap; Simya ve Simyacılar ile Simya Sanatı ve Simyacılar, eskilerin “ilmii simya” dedikleri gizemli alanla ilgili tarihsel perspektifin derinliklerinden günümüzün modern dünyasına uzanan gelişmeleri toplu biçimde izleme olanağı veriyor. Bir yanıyla kuşkuyu davet eden, öteki yanıyla bilim insanlarını da bu alanın sınırlarını tanımaya yönelten simyacılık, sanatı ve sanatçıları da kapsamına almış zaman zaman. Gerek üretilen malzemelerin gizemli karışımı açısından, gerekse düşünsel bağlamda, bu bilim dalı üzerine bugüne kadar bir hayli kitap yazılmış, her dönemde simyacılar ortaya çıkıp “ciddi” araştırmalar yapmışlar. Tek başına bu bile, insan merakını aşan sırlarla karşı karşıya olduğumuz dünyamızda bu sırları açığa vuran simyacıların laboratuvarlarında üretilmiş olan formüllerin de birbirini izleyen zincirleme bir ağ yaratmış olduğunu göstermektedir. Ë Kaya ÖZSEZGİN urşunu ve başka madenleri eriterek onların alaşımından değerli taşlar elde etmeye çalışmış olan laboratuvar simyacıları olsun, “felsefe taşı”nın peşindeki düşünsel simya uzmanları olsun, bunların tümüne sırların kapılarını zorlama gücünü veren şey, “bilinmezi bilinir” yapmaktı. Kimi zaman yasaklandığı yerde yeni simyacıların ortaya çıkmasını özendiren ve kuşaktan kuşağa aktarılan bu yöndeki çalışmaların meraklı öyküsü, biraz da insanoğlunun bilgilenme tutkusunun hikâyesi. Sean Martin, yazılı tarihin ilk dönemlerinden beri yaşadığımız hayatın içinde yer alan simyacılığın, Lao Tzu’nun hükümdarlığındaki Çin’den Mısır Krallığına, İskender döneminden İslami fetih çağına kadar hemen her kültürde yerini koruduğuna değiniyor. Archibaid Cockren’e göre ise metallerin dönüşümünü keşfetmeye yönelik bu uğraş, çoğu zaman ortaçağın karanlık mekânlarını akla getirse de, simyacılık binlerce yıl boyunca çeşitli ırklardan ve iklimlerden mevki sahibi sayısız kültür insanına bütün yaşamlarını adatan seçkin bir uğraş aslında. nen fotoğraf deneyleriyle ilgili ayrıntılar, Leonardo’nun defterlerinde yer almaktadır. Ayrıca cebir çalışmalarıyla ilgili ilk örnekler de simyacıların araştırmalarına bağlanıyor. BÜYÜCÜLÜK DEĞİL Önemli bir olgu var ki, Cockren özellikle kitabının çıkış noktasında onun altını çizmektedir: “Simya İlmi, okültizrn (gizlicilik), kimya ve din gibi konuları birbirinden ayrı ve bağımsız konular olarak ele almayıp kesin bir şekilde hayatın ve tezahür dünyasının birliğini ve bütünlüğünü ileri sürer” (s. 73). Yazarın kanaatine göre, din, astroloji, majı ve mitoloji de dahil olmak üzere, simyacılık bütün bu alanları başarılı bir şekilde ilişkilendirmiş ve tümünü bir tek “zuhur”un kısımları olarak göstermiştir. Plotinos’un “summetria”ya, yani parçaların kendi aralarında ve bütüne oranla sahip oldukları “kanonik” ilişkiye dayanan “güzel” kavramıyla ilgili olarak Stoacı düşünürlerin tepkisini çeken görüşü, genellikle maddeye odaklandıkları varsayılan simyacıları da ilgilendirmişti. Gene onun “Enneade”da belirttiği imgenin doğasına ve statüsüne ilişkin düşünceleri, hayal gücünün kullanılmasına dikkat çekmiş olan simyacıları düşündürmüş olmalıdır. Sean Martin şöyle diyor kitabının bir yerinde: “Simyacı, küçücük evinde tek başına yaşayan, bir yandan boyalarını ve malzemelerini hazırlayan, bu malzemeleri de parlak, büyüleyici ve onu ölümsüz kılacak sanatını yaratmak için kullanan ressama benzetebiliriz (s. 21). Simyacının, bir eczacı ve hekim olarak çalıştığı gibi, güzelliğin sırları üzerine eğilmiş olduğunun göstergesidir bu sözler. “Felsefe Taşı”nın peşinde tükenmeyen bir güçle koşmak ve onu elde etmek, simyacıların ortak amacıdır. Bu taşı birçok kez görüp ona dokunduğunu öne sürenlerin çok olması, iddianın yaygınlığını göstermektedir. Kimine göre onun rengi safran tozuna benzemektedir; fakat toz haline getirilmiş cam gibi “parlak ve ağır” bir taştır bu. En saf altın ondan elde edilmektedir (Cockrens. 47). Yazar, Helvetius’tan başlayarak bu taşın peşinde ömür tüketen simyacıların öyküsüne yer veriyor kitabında. Bu iki kitap, bir “kadim sanat” sayılan simyacılığı, bilimsel çalışmaların tümüyle dışında bir büyücü etkinliği olarak görmenin yanlışlığına tanık olmak isteyenleri ilgilendirecektir. ? Simya ve Simyacılar/ Sean Martin/ Çeviren: Eylem Ç. Babaoğlu/ Kalkedon Yayınları/ 104 s. Simya Sanatı ve Simyacılar/ Archibald Cockren/ Çeviren: Murat Sağlam/ Mitra Yayınları/ 124 s. K SİMYACILIĞIN ANLAMI Nedir simyacılık? Temel uğraş alanı Doğa (Physis) olan ve kimine göre bir “yanılgılar tarihi”, kimine göre de “Tanrısal güçle özdeşleşmiş bir sanat.” Bu sanatla ilgili en eski metnin, MÖ 300’de yazılmış olan sahte gümüş, altın ve kumaş boyası yapmaya dair 101 kadar tanım içeren “Leiden’in papirüsü” başlıklı metin olduğuna değiniyor Sean Martin ve Batı’yı etkilemiş olan ilk simya okulunun İse Helenistik Simya okulu olduğunu belirtiyor (s. 48). Simyacılığın yayılmasında etken bir işlevi bulunan, konuyla ilgili kişilerin iştahını kabartan ve zamanla karaborsa oluşturan şey ise simyacılık hakkında bilgi veren elyazmaları. Simyacılığa bir tür “sanat” nitelemesini yakıştırmak, bu uğraşın yaratıcı bir özle dolu olduğu gerçeğine götürür bizi. Hele dönemlerindeki geçerli kurallara uyum göstermeyen sanat tarihindeki aykırı sanatçı kimliklerini, örneğin Flaman kökenli Bosch’u ya da güneyli Archimboldo’yu düşündüğümüzde, onları da sanatın “simyacı” ustaları arasında görmek hiç de yanıltıcı olmaz. Nitekim Sean Martin, kitabının bir yerinde simyanın doğayı mükemmelleştireceği fikrinin “hermetik” kökenli olduğuna vurgu yapıyor. Öteki hermetik sanatlar gibi simyanın da kökeninde Antikiteden gücünü alan bir dünya görüşünün izlerini taşıdığına değiniyor. Örneğin Rönesans SAYFA 8 döneminde büyük ren de Haçlı seferleri simyacıların yetişmiş sırasında simyanın İsolması bir rastlantı panya’ya Araplar aradeğildi kuşkusuz. cılığıyla geldiğine deBalzac’ın çalışmalağiniyor kitabında (s. rından Thomas 19). Mann’ın eserlerine, Cockren daha çok Beuys ve Ducsimya öğretilerine yer hamp’ın sanatından verirken, bu arada sayısız kitaplara kaönemli isimlere öyküdar simya, edebiyatın ve sanatın pek ler aracılığıyla değinirken, Sean Marçok alanında kendine yer bulduğuna tin’in kitabında Doğu ve Batı dünyasınözellikle işaret ediyor yazar. Hatta opeda isim yapmış simyacılara ağırlık veriliranın ortaya çıkışında da ciddi bir payı yor. Bir bakışa göre “diplomasız bilgin” olduğunun altını çiziyor. Ayrıca simya sayılan simyacılar arasında ünlü bilim felsefesi ve Hermetik düşüncenin Röneadamlarının da yer almış olması ilginç sans müziği üzerinde etkisi olduğu tardeğil midir? Örneğin simya üzerine yazıtışma götürmüyor. (Ressamlar arasınları bulunan ve bu “sır”ın dostları taradan da simyacıların çıkmış olması elbetfından aklanmış olan Newton onlardan te şaşırtmıyor bizi. biri. Optik konusunda çok özel çalışmaÖrneğin Hollandalı Van Dyck, sonralarıyla tanınan bu bilgin, karanlığa gizdan patronu da olacak olan Sör Kelenmiş olan doğa yasalarını bulmaya çanel’in Didby aracılığıyla simyacılığa yalışmış ve “daha ilerici görebilmesini” kın ilgi duymuştu.) Nereden geliyor omuzlarından baktığı devlere borçlu olsimya sözcüğü? Gene Sean Martin’e göduğunu itiraf etmekten kaçınmamıştı. re, Grekçe sözlüğünü yazmış olor. an Onun da aralarında bulunduğu tanınSuidas “kimiaist” sözcüğü için “Mısır mış fizik bilimcilerinin bir bölümü simsanatının bilgisine sahip olan kişiler” tayacıların arasından çıkmıştır Sean Marnımını getirmekte. tin arasından çıkNitekim bu tanımmıştır Sean Mardan yola çıkarak ve tin’e göre. Nitekim Sufizm ile ilişkisini altının soyağacını de göz önünde tusıraladığı kitabının tarak simyacılığın arka bölümünde Doğu dünyasından Paracelsus, Trithekaynaklandığını mius ve Giordano özellikle ve haklı Bruno gibi isimleolarak belirtiyor yarin yanında onların zar. Tarih kitapları, da adları geçiyor. simyanın Arap Bu arada simyacı dünyasına 7. yüzyılyönü fazlaca bilinda Halid bin Vemese de Dan üd’le girdiğini yazBrown’un kitabıyla dığına göre, Arap gündeme gelen dünyasında büyük Leonardo’yu anmabilim adamlarının dan geçmiyor yazar. yetiştiği aydınlanShroud’un iddiasıma döneminde na bakılırsa, ilk yasimyacılara tanıklık ratıcılarının Tapı“Felsefe Taşı”nın peşinde tükenmeyen bir güçetmek sürpriz denak Şövalyeleri arale koşmak ve onu elde etmek, simyacıların orğil. Nitekim Cock tak amacıdır. sından çıktığı bili CUMHURİYET KİTAP SAYI 1041