Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
VİTRİNDEKİLER ¥ la ve insanlarla ilişkisini, sağlığını ve varlığını yitirmeden sürdürme olanağı bulabilirse, üçlünün son parçası olarak tasarladığı “Pessimus Pessimismus” adını taşıyacak yapıtını yetmiş beş yaşında tamamlamayı öngörüyor. “Ozmos Kronos”, cansız araçların yerini canlı araçların alacağı bir gelecekte, insandoğa, insaninsan ve sınıf ilişkilerine el atıyor. Çağ, Tyrannosauros gibi soyu tükenmişler kadar, Boğaadam Minotauros gibi mitos kahramanlarının laboratuvarlarda yaratıldığı bir gelecektir. Senaryo, amatör biyoteknolog Ozmos Kronos, bahçesinde hortumunun su kaçıran yarasını sararken başlar. Kendini kucaklayan koltuğuna oturup, terliklerini çağırmasına geçer. Terliksi tekhücrelilerden yapıp yarattığı terlikleri, uyuklamakta oldukları yerden kalkıp gelerek burunlarını iki yandan bacaklarına sürttükten sonra ayaklarına sımsıcak sarılırlar. Sıra artık, onlara bakarken kafasından bir tarih şeridi gibi akmaya başlayan çağrışımlarını izlemeye gelmiştir. şifresinin çözülmesiyle artık biliyoruz ki genler beynin yapısını kabaca belirlemekle kalmıyor, ayrıca deneyimlere yanıt verebiliyor, sosyal tepkiler meydana getirebiliyor, hatta bellek oluşturabiliyorlar. Genler, iradenin hem sonucu hem de sebebidir. Genlerle ilgili son keşiflere dayanan bilim yazarı Matt Ridley, “Gen Çeviktir”de insan davranışlarının kökenine eğilirken, dikkatini doğayetiştirme tartışmasına çeviriyor. Hiçlik/ Ferhan Şaylıman/ Turkuvaz Kitap/ 176 s. Büyük değişimlerin, ülkeyi derinden sarsan altüst oluşların ortalığı kasıp kavurduğu dönemlerde insan ilişkilerini o karmaşadan uzak tutmak mümkün olabilir mi? Ferhan Şaylıman, ikinci romanı “Hiçlik” te, toplumu hızla ayrıştıran, bazılarını “ötekileştiren” unsurların, sıradan ilişkileri bile masum bir görünüm altında nasıl biçimlendirdiğini çarpıcı bir dille anlatıyor. Romanın en belirgin özelliği artık bugün toplum tarafından içselleştirilmiş bu ayrışmaları, altını kalın çizgilerle çizmeden, hatta okuyucunun dikkatinden uzaklaştırıp, yürümeyen bir ilişkinin arka planına gizleyerek işlemesi. “Hiçlik” günlük yaşamdan hayatın bütününe doğru birikerek akan kırgınlıkların, yanılsamaların, taşma noktasına ulaştıklarında kişileri nasıl dönüşüme uğrattıklarını da yine yalın, abartısız bir dille ortaya koyuyor. “Hiçlik”in asıl öne çıkarılması gereken diğer yanıysa bir hastanenin duvarları arasında sürdürülen hayata tutunma mücadelesi. Ölümü, yok oluşu sorgulayan bu mücadele kitap boyunca olay örgüsünü bütünleyen bir ağırlıkta kendini hissettiriyor. Şaylıman 1992’de yayımlanan ‘‘Sığınak’’ adlı öykü kitabıyla Damar dergisi edebiyat ödülünü aldı. İkinci öykü kitabı “N’olur Beni Eve Götür” ün ardından, ilk romanı “Zaman Geriye Dönmez”le edebiyat dünyasında tartışılan bir isim haline geldi. Talat Halman’ın 'anlatı sanatında bir virtüöz' olarak tanımladığı yazarın bu romanı, başta Metin Celal ve Ömer Türkeş olmak üzere eleştirmenlerden ve okuyuculardan olumlu yaklaşımlar aldı. Hacı Murat/ Tolstoy/ Çev.: Günay Kızılırmak Çetao/ İmge Kit./ 160 s. Lev Nikolayeviç Tolstoy (18281910) Hacı Murat adlı eserinde, Rus Çarlığının Kafkasya halklarına karşı yürüttüğü, etkileri bugün bile hissedilen XIX. yüzyıl savaşlarından bir öykü anlatır. Tolstoy’a göre Rus Çarı I. Nikolay ile dağlı halkların önderi Şeyh Şamil arasında bir ¥ SAYFA 27 Floransa Büyücüsü/ Salman Rushdie/ Çev.: Begüm Kovulmaz/ Can Yay./ 390 s. Salman Rushdie’nin “Bu kitabı yazmak için yıllarca okuyup araştırma yapmam gerekti” dediği “Floransa “Büyücüsü” türlü türlü anlatıcılar, gezginler, serüvenciler tarafından aktarılan, Babür İmparatorluğu ve Osmanlılar, Moğollar ve Rönesans Floransası’nın tarihine ve kültürlerine göndermeler yapan, bölgenin tarihini masallarla kaynaştıran bir yapıt. Kitaptaki cinsellik ve erotizmin odağı olan güzeller güzeli “Floransa Büyücüsü” aslında erkekler dünyasında kendi yazgısına kendisi egemen olmak isteyen bir kadın. Ama kendi kaderine hükmederken, hükümdarların yazgısını bile değiştiriyor ve en parlak dönemlerini yaşayan Mugal payitahtı ile Floransa’nın toplumsal yaşamlarında bir dönüm noktası oluyor. “Floransa Büyücüsü” kader, güzellik, savaşlar, tılsımlar ve sadakatle örülmüş bir yolda Rönesans İtalyası’nın saraylarından Hindistan’ın uzak kıyılarına uzanan bir roman. Gen Çeviktir/ Matt Ridley/ Çev.: Mehmet Doğan/ Boğaziçi Üniversitesi Yayınevi/ 342 s. Doğa ve yetiştirme partizanları arasındaki yüzyıl savaşını nakleden Matt Ridley, böylelikle insanoğlu dediğimiz çelişkilerle yoğrulmuş bu varlığın aynı anda nasıl hem özgür irade sahibi hem de içgüdüler ile kültürün etkisi altında olduğunu açıklıyor. İnsan genomunun CUMHURİYET KİTAP SAYI 1022