07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ş ‘Ormanların tepesinde iir Atlası CEVAT ÇAPAN andam Kolani, Afrika’da Gana ile Benin arasında yer alan, Gine Körfezi’ne kıyısı olan Togo’nun genç kuşak şairlerindendir. Togo XV. yüzyıldan başlayarak Avrupalı sömürgecilerin köle ticareti kaynaklarından biriydi. Uzun süre Alman, İngiliz ve Fransız sömürgecilerin ve misyonerlerin kendi kültürlerini benimsetme baskısı altında yaşayan Togo 1956’da özerk bir cumhuriyet oldu ve 1960’ta da bağımsızlığına kavuştu. Resmi dili Fransızca olan Togo’da yerel dil olarak “ewe” dili yaygındır. Kolani’nin şiirinde öteki “zenci” şairler gibi kendi öz kimliğini arama, geleneği canlandırma ve yaşatma, özgürlük mücadelesi, öz kaynaklara dönme, başkaldırı izlekleri egemendir. Sömürge döneminden kalma toplumsal ve bireysel sorunlara duyarlı bir şair olarak daha çok kendi yaşantısını dile getirir. Anne sevgisi, çocukluk dönemi, ülkesinin doğal güzellikleri, Afrika’nın ve zenciliğin acılı yazgısı başlıca konularıdır. Aşk ve insanların kardeşliği konusundaki şiirleriyle de tanınır. Yandam KOLANİ/ Şiirler/ Çeviren: Eray Canberk Başıboş gezinen bulutum ben’ Aşkım, günahlardan arınma vaktinin Huzur dolu yansısı Kararlı bir bakışın saldırışıdır Hayatın saçmalığına karşı Yumuşak başlıdır ve yufka yürekli Kıyıcıdır ve öldürücü Aşkım, yüreğimin fışkırmasıdır Masmavi bir gökyüzüne Görüyorum seni bir ırmak gibi akıyorsun Çölün susuzluğu içinde Sere serpe alabildiğine Oradasın, akıyorsun, görüyorum seni… Sonsuzca arzuluyorum seni Sonsuzca istiyorum seni. BEN Gecede ışıldayan Yıldızım ben Karın üstüne atılıvermiş Sönmüş közüm ben Damların üstünde koşturan Rüzgârım ben Ormanların tepesinde Başıboş gezinen bulutum ben Meltemin savurduğu Tüyüm ben Dalgaların üstünde yüzen Köpüğüm ben Şafaktan önce solan Gölgeyim ben Yılları hatırlayan Yankıyım ben Kır çiçeklerinin üstündeki Kelebeğim ben Özsuyunu arayan Arıyım ben Suların dibine sığınan İstiridyeyim ben Bir yuva derdindeki Kuşum ben Çalışmaktan yorulmuş Oduncuyum ben Barınacak bir yer arayan Gezginim ben. AİWA ANA Dün, gecenin sessizliğinde Bir ses işitiyordum Gümüş parlaklığında bir ses Yumuşacık ve ağırbaşlı Bu senin sesindi Aiwa! Beni çağırıyordu eski günlere. Aiwa, Aiwa ana! Elimden tutup yürütürdün beni, Yerden kaldırırdın düştüğümde, Sevgimi türkülüyorum sana. Kaç kereler baş ucumda Uykusuz kaldın ben uyurken Ben hastayken, kaç kereler, Katlandın huysuzluklarıma Ve hoş gördün hırçınlıklarımı. Kucağında ağlardım; Sallardın beni kollarında Ve yüreğin sevecenlikle dolu, Silerdin gözyaşlarımı Her derde deva ellerinle. Çile çekerdin her gün: Ormana giderdin ya da çeşmeye Aldırmadan soğuğa ve sise; Tutuştururdun bir sevgi ateşi. Nice iyiliklerin oldu bana Aiwa! Nice kez sevince boğdun beni! Dokunaklı yumuşak bir sesle geceler boyu, Uykumu bezeyip güzelleştirsin diye, İlâhiler okuyup durdun. Anam, Anam, hoşça kal! Ben bir oğuldum Canımın içisin derdin bana Severdik birbirimizi Şimdi yattığın yerin üstünde Ölümsüz bir ay Hüküm sürsün sonsuza kadar. ? SAYFA 23 Y Hiç esirgemeden kendini. Çayırda böğüren sürüler Sevindirin beni, köylüyüm ben Süt verin, et verin, yapağı verin Ve yarın, övüncü olun çocuklarımın. Dolgun başaklar, besleyin ötücü kuşu; Ürünler, doldurun ambarını babamın Omuz verin şu ölümlü dünyada kutsal hayata Ve keyifle çelin şu gönlümü. Arılar, bal yapmak için, bütün gün Her bir çiçekten öz toplayın arılar. Gökyüzünü dolduran güzelim kelebekler Büyü katın sevinçlerime benim Ve ölümlü insanlar, silin gözyaşlarınızı. İÇİMDEN GELEN SES Sabah kalkınca her gün Alıp azığımı Düşeceğim hayatın peşine Sabah kalkınca her gün Alıp sandalımı Gideceğim insanla yüz yüzü gelmeye Peşine düşeceğim hayatın Altının parıltısı ne Ve ne ki fildişinin güzelliği? Nedir boş düşlerle böbürlenme Ve yetersiz hükümdarların gücü? Sabah kalkınca her gün ben Peşine düşeceğim bilgeliğin Hayatın peşine Niyetim doğru olmayı öğrenmek Namuslu ve içten olmayı Sade, alçakgönüllü ve dengeli olmayı öğrenmek istiyorum Açık ve cana yakın olmak Irkımı kurtarmak istiyorum Cahillikten ve zulümden Irkımı kurtarmak açlıktan ve yoksulluktan Kardeşlerime Bir barış ve birliktelik iletisi Aşk ve uzlaşma iletisi götürmektir niyetim Sabah kalkınca her gün Alıp sandalımı Peşine düşeceğim hayatın Gideceğim insanla yüz yüze gelmeye. AŞKIM Aşkım, altındır tartıya gelmez, Ne biter tükenir, ne kararır rengi, Dolaşımdan kalkmaz, değeri düşmez Paradır aşkım, Aşkım, gücü azalmayan bir güneşin Akışkan sıcaklığıdır Kovanın balı kadar tatlı Acıdır zakkumun kökleri kadar GÖSTER ONLARA YÜZÜNÜ Yavrucak, az önce dünyaya gelen yavrucak, Evrenin ruhunu taşıyorsun sen, Ve bugün sen aydınlatıyorsun dünyanın çehresini. Yüzyılların düşü geziniyor senin benliğinde. İlk sabah sen ağladığında Bir tanrının biliyordum indiğini Gökyüzünden yeryüzüne; Bulursa sende bulacağını ancak İnsanoğlu’nun yüceliğini ve soyluluğunu. Ailenin içinde sendin baş tacı, Uysaldın, dingindin ve mutluydun sen; Güzeldin, yalındın ve sevimliydin. Büyük adam gibiydin onların arasında. Sun onlara gülümseyişinin saf çekiciliğini, Yüzünün masum çizgilerini göster onlara. Öğret insanlara daha da insan olmayı, Doğru olmayı, hesapsız ve içten. Karşılıksız sevmeyi öğret onlara, Nefret etmekten önce sevmeyi. İnsanın yalın ve ölçülü olduğunda Ancak erinçli ve mutlu olduğunu öğret onlara. Artık ikiyüzlüler gibi sahtekâr, Veba gibi kötücül Olmamak gerektiğini söyle onlara. Ve yaşamak için de Hep çocuk kalmak gerektiğini. AKŞAMIN ŞARKISI Ey batıya doğru yol alan Güneş Ey ölen günün saçlarını tarayan Periler Bırakın beni seyredeyim Tabiat Anayı Ve görünmeyeni, hayran kalayım yaratılana. İşte ayaklarımın altında görkemli manzara Altın ışınlarla damgalanmış giysisiyle Bir kraliçe gibi, üstünde yeni kıyıların Tadını çıkaran, dalgalar, yumuşak ezgiler. İşte güzelim dağlar, güzelim koyaklar Oralarda uyur Sabahın yumuşak ışığı Oralarda akar Şafağın kederli gözyaşları Oralarda ölür süssüz gece. Severim büyük vadileri, çiçeklenmiş ağaçları Zengin çayırları, gülümseyen başağı Severim akşamın gölgesinin oynaştığı küçük vadiyi Ki ruhum hayrandır anlatılan hikâyesine. Ey göller, ahenkli nakaratlar çığıran göller Çeşmeler, nice kuşun gönlünü çelen çeşmeler Duru bir gökyüzünün bakışları altında Keyiflenirim sularınızın yanı başında. Irmak, ağır akışlı ırmak Bilinmeyene doğru taşırsın suyunu Yay serinliğini çıplak böğürlerime Ve merhamet, gel destek ol yıllarıma. Hüküm sürün, esmer yüzlü kayalar Bir Ay aydınlığının ışıklarının perdahladığı Bir aşk ağıyla sarılıp sarmalandığım Ölmüşlerin eski günlerini bulup çıkardıkları. Hayranım verimli toprağa Çayırlardaki kamışları giydirip kuşatan Besleyen köyü ve kenti CUMHURİYET KİTAP SAYI 1022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle