06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Sabahattin Özel’den ‘Casustur Casus’ Yakın tarihe derin bakış Derlem Yayınları’nca okuyucuya sunulan ve Sabahattin Özel tarafından kaleme alınan Casustur Casus, yakın tarihimizin bilinen ancak ayrıntıları yeterince gün ışığına çıkmamış konularından birine el atıyor. Ë Avni BAŞTAŞ abahattin Özel tarafından kaleme alınmış eser, Milli Mücadele hareketini başarısızlığa uğratmak amacıyla önderlerini birbirine düşürmeyi başaramayan İngiliz İstihbaratının, tek çıkar yol olarak gördüğü Mustafa Kemal Paşa’yı ortadan kaldırma çalışmalarını; bu amaçla görevlendirdiği ajanların, özellikle de suikast zeminini hazırlamakla görevli Mustafa Sagir’in hikâyesini ve yargılanışını romanımsı bir biçimde işliyor. Eser, okuyucuda macera romanı izlenimi uyandırsa da, incelendiğinde tarihi bir gerçeği tarih metodolojisi çerçevesinde belgeleriyle, tanıklarıyla ortaya koyan akademik bir çalışma olduğu anlaşılıyor. Yirminci yüzyılın başlarında, tüm Müslümanları egemenlikleri altına almak, bunun için her araca başvurmak İngiliz dış politikasının temel ilkelerindendi. O yüzden özellikle İstanbul’un işgalinden sonra Milli Mücadele dönemi, İngilizler için askeri ve siyasi mücadelenin yanı sıra casusların ve casusluk faaliyetlerinin yoğunlaştığı bir devre olmuştu. İngilizler, İslam Dünyası üzerindeki egemenliğini sürdürmek için Anadolu’daki bağımsızlık hareketini etkisizleştirmek, yok etmek istiyordu. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı Devletini, dolayısıyla İstanbul Hükümetini kontrolü altında tutan İngiltere için Anadolu’da başlayan Milli Mücadele Hareketi, hem dünya hem Ortadoğu’daki çıkarlarına karşı önemli bir tehditti ve bu hareket, sömürge ulusların bağımsızlık mücadelelerine model olma özelliğinden dolayı da ayrıca bir tehlike unsuruydu. İngilizlere göre bu tehdit ve tehlikenin önlenmesinin yolu Mustafa Kemal Paşa’nın bir an önce ortadan kaldırılmasıydı. Doğaldır ki, İngiltere’nin bunu gerçekleştirebilmesinde casusluk faaliyetleri ayrı bir önem kazanmıştı. Ancak Anadolu ve Ankara, İngiltere’nin serbestçe at oynatabileceği bir alan değildi. Bu durumun en önemli göstergesi de, o yıllarda Anadolu istihbaratının İngilizler açısından sorunların kaynağı haline gelmesiydi. Ankara’nın yeni yönetimin merkezi haline gelmesi, Büyük Millet Meclisi’nin açılması ve Mustafa Kemal Paşa’nın meclis başkanı seçilmesi İngilizlerin düşüncelerini eyleme geçirme isteğinde bir dönüm noktası oluşturmuştu. Bu yeni durum İngiltere’nin Türkiye üzerindeki planları açısından büyük bir tehdit haline gelmiş, bunun için kendi askeri gücüne başvurma seçeneği bulunmayan İngiltere geçmişte başarılı sınavlar vermiş gizli servisini, becerisine güvenip devreye sokmuştu. İngiltere’ye başkaldıran Afgan Emiri’ni suikastla ortadan kaldırmış olan İngiliz İstihbaratı, aynı yöntemi Anadolu Hareketinin önderi Mustafa Kemal Paşa için de tasarlar. İşi şansa bırakmak istemeyen İngilizler, gizli servislerinin en güvenilir ve usta adamlarını bu iş için devreye sokar ve Müslüman Hint asıllı iyi ye S tiştirilmiş ajanlarını ön saflarda görevlendirir. Bunlar arasında en önemli isim daha önce Afgan Emiri’ne karşı yapılan suikastı başarıyla örgütlemiş olan Mustafa Sagir’dir. Mustafa Kemal Paşa’ya karşı yapılacak suikastın altyapısını hazırlamak işine Mustafa Sagir’in seçilmesinin nedeni yalnızca başarılı bir ajan olması değildir. İngiliz İstihbaratı Türklerin din konusundaki duyarlılığını bildiğinden, özellikle Hintli Müslüman bir ajanı tercih etmiştir. İngiliz Sömürgesi Hindistan’da dünyaya gelen Sagir küçük yaşta ülkesinden alınarak İngiltere’de eğitime yollanmış, eğitim sonrası birçok başarılı hizmetiyle İngiliz İstihbaratının en önemli ve değerli ajanlarından biri haline gelmiştir. Ayrıca entelektüel kişiliğinin Ankara’nın seçkin ortamında ilgi odağı olacağı düşünülmüştür. Hint Müslüman Komitesi’nin Milli Mücadele’ye destek için gönderdiği parayı Ankara’ya teslimle sözde görevli Sagir, önce İstanbul’a gelmiş; on ay burada faaliyet gösterdikten sonra 1920 Kasım sonlarında Ankara’ya gitmiştir. İlk aşamada Mustafa Kemal Paşa’nın yakın çevresine sızmayı amaçlayan ve üstlendiği görevi başaracağına dair kendine oldukça güvenen Sagir, büyük bir yanılgıya düşecektir. Çünkü Mustafa Kemal Paşa’nın bizzat kendisi Sagir’i ilk gördüğünde kuşkulanacak ve onunla ilgili fikrini soran Yunus Nadi’ye “casustur casus” şeklinde yanıt verecektir. Mustafa Kemal Paşa’nın haklılığı kısa sürede ortaya çıkacak ve İçişleri Bakanı Adnan (Adıvar) Bey’in özel denetimi altındaki izleme faaliyetleri, Sagir’in kimliğini ve görevini ortaya çıkaracaktır. Sagir’in deşifresi ile beraber İngiliz İstihbaratının Milli Mücadeleyi bitirmekle ilgili planları önemli ölçüde sekteye uğrayacaktır. İstiklal Mahkemesi’ndeki yargı süreci boyunca casus olduğunu inkâr etmiş olan Mustafa Sagir’in, idama mahkum olduktan sonra son istek olarak mektup yazmak istemesi ve mektubun da İstanbul’daki İngiliz Konsolosluğu’na hitaben olması dikkat çekicidir. Üstelik mektubundaki “bütün söylediklerim yalandır, ben son dakikada dahi görevimi ifa ettim” cümlesi oldukça düşündürücüdür. Tamamen belgelere dayanılarak, tanıklıklar ortaya konarak, hatıratlar ve konu hakkında yayımlanan makaleler değerlendirilerek, bazı makalelerde rastlanan hatalar ve yanılgılara da değinilerek kaleme alınan Casustur Casus adlı eser, ayrıca İngiliz Ajanı Mücahit Abbas Han’ın Çerkes Ethem Ayaklanması’ndaki rolünü, Mustafa Kemal Paşa’nın İstanbul gençliğine çağrısını, Anti Bolşevizm ve Kemalizm Cemiyeti’nin amacını, Saidi Nursi ile Mustafa Sagir arasındaki konuşmayı, hem İngiliz hem Fransız hem de Kuvayı Milliye ajanı gazetecinin kimliğini ortaya koyarak tarihin gizli kalmış sayfalarındaki boşlukları gidermeye de katkıda bulunuyor. ? Casustur Casus/ Sabahattin Özel/ Derlem Yayınları/ 454 s. SAYFA 19 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1022
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle