25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA! Ë Mavisel YENER Y aşamda “öteki”nden kaçış yoktur, bu nedenle “öteki”yle kurulan ilişki kişilerin yaşamında belirleyici rol oynar. Kültürel farklılıklar sayısız şekillerde biçimlenir ve kişisel ilişkilerdeki farklılıkları yansıtır. “Ötekilik” modern çağın modern toplumlarında çok daha kesin hatlarla belirlenmiştir. Bu nedenle çocuklarla “uyum ve uyumsuzluk” konularını konuşmakta, tartışmakta yarar var. Ada Fransa’da üçlemesinin kitapları: Kuşların Başka Şarkılar Söylediği Ülke, Okul Çok da Sıkıcı Değilmiş!, Kardeşimi Birazcık Seviyorum. Üçleme, uyum ve uyumsuzluk konusunu cesurca ortaya koyuyor. Şule Tankut Jobert’in yazdığı bu üçlemenin özelliği, Türk Çocuk Edebiyatı’na tam olarak yerleşmemiş bir türün, “sorun odaklı” edebiyatın iyi bir örneği olması. Sorun odaklı kitaplar, okul öncesi dönemden, ilkgençlik çağına kadar çok farklı sorunlarla karşılaşan çocukların kitaplar aracılığıyla sorunlarının üstesinden gelmesine yardım eden, onlara farklı çözüm önerileri ve düşünme biçimleri sunan kitaplar. Ancak, bu tür kitapların taşıdığı “sevimsiz ve didaktik olma, sorunları gereğinden fazla büyütme” tuzağına düşülmüyor bu üçlemede. Ada Fransa’da dizisinin ilk kitabı: Kuşların Başka Şarkılar Söylediği Ülke. “Ada Fransa’da” Üçlemesi Farklılıklar Senfonisi... Üçleme, Engin Deniz Erbaş’ın nitelikli çizgilerine ev sahipliği ediyor. Engin Deniz Arbaş’ın Ada’ya ilişkin görüşleri ise şöyle: “Ada’nın serüvenlerini çizgiye dökmeye karar verdiğimde, bir an kendi çocukluğumdaki çocuk resimlemelerini hatırladım. Ada’da da o döneme ait bir şeyler vardı ve bunun çizgilerime de yansımasını istedim. Ancak çizmeye başladığımda, günümüz çocuklarının görsel algılarını da dikkate almam gerektiğini düşünerek, çizimleri Avrupa ekolü ile Manga arasında bir yere yerleştirmenin en iyisi olacağına karar verdim. Ada’nın çizimleri böyle oluştu. Ada, hem benim hatırladığım çocuk resimlemelerindeki gibi bir Ada oldu, hem de her şey gibi değişime uğramış modern bir Ada…” Ada’nın annesi Türk bir yazar, babası Fransız bir öğretmen. Ada, Paris’e taşınmadan önce ve sonra uyum sorunları yaşar ve bu insani duyguları okur da onunla birlikte duyumsar ve üzerinde düşünür. Ada’nın dilinden ailesini, oyuncaklarını, yaşamını okurken onun kaygılarına, sevinçlerine ortak olup onunla birlikte heyecanlanırız. “‘Adacığım Fransa’ya taşınıyoruz ya,’ dedi babam. Ben her yaz tatilinde olduğu gibi kırmızı bavulumuzla taşınacağımızı zannetmiştim Fransa’ya. Bu sefer farklıymış, geri dönmeyecekmişiz, artık evimiz orası olacakmış, yaz tatillerinde kırmızı bavulumuzla Türkiye’ye gelecekmişiz. Çok ağladım ben”(s. 8). Ada Fransa’da onu bekleyen yenilikleri düşündükçe mutsuz olur. Yeni bir okul, yeni arkadaşlar ona hiç de eğlenceli görünmez. Ada’nın oyuncakları Lapencik, Ahtıpış, Ördök, Saçlı, Guronuş ve diğerleriyle birlikte oyuncaklardan bir dünya kurar ve bu dünya onun Fransa’ya alışmasında yardımcı olur. Ada, Paris ve İstanbul’u hep karşılaştırır: “Bir kere burada sokakları sabah akşam yıkıyorlar. Yağmur yağınca üstüne başına çamur bulaşmıyor. İstanbul’da öyle mi?” diyen babasına verdiği yanıt Türkiye’ye özlemle yüklüdür: “Ne var ki, çamur bulaşsa n’olur! Hem ben bayılıyorum çamurla oynamaya” (s. 28). Yazar Şule Tankut Jobert, bir sabah Fransa’nın Rennes şehrindeki Thabor Parkı’nda gezerken aklından konuşmaya başlamış Ada karakteri ile. Onu düşlerinde büyütmüş. Ülkesinden uzak bir yazarın yalnızlığını sağaltan bir kahraman olmuş Ada. Yazar kahramanını bu denli içselleştirince romanda ister istemez Ada’dan yana bir tutum izleniyor. Kitap Ada’nın dilinden yazılmasaydı bu bir sorun olabilirdi, ama anlatıcı Ada olunca çok doğal bir yaklaşım olmuş bu. Çocuk okurların çabucak özdeşim kurabilecekleri bir kahraman Ada, çünkü şaşkınlıkları, şirinlikleri, inatları ve kaygılarıyla, tam da yaşının çocuğu. İkinci kitap olan Okul Çok da Sıkıcı Değilmiş’e başladığımızda, Ada’nın Fransa’ya biraz daha alışmış olduğunu görürüz. Göçmen çocukların gittiği bir okulda farklı milletlerden arkadaşları vardır. Onların yardımıyla farklı kültürlerin varlığına tanık olur. Tek tanıklığı bu değildir elbette. Kimilerinin göçmenlere pek de sıcak bakmadığını fark etmesi çok zaman almaz. “ ‘Sizin gibi yabancıların sözünü dinleyecek değilim herhalde,’ dedi Yann’ın annesi. ‘Bizim imkânlarımızdan faydalanacağınıza, kendi ülkenize dönün.’ Annemin yüzü kıpkırmızı oldu. Onu hiç bu kadar sinirli görmemiştim. Gözleri dolu doluydu. Yabancı düşmanlığı yeni karşılaştığımız bir şey değil…” (s. 11) Şule Tankut Jobert, Ada’nın yaşadığı dışlanma duygusunu yansıtırken bir yandan da bu duyguyu yaşayan çocuklara bununla nasıl başa çıkabileceklerinin ipuçlarını verir. “Koşarken göbeği hoplayan, her yanından kıllar çıkan, çok terleyen, pis kokan” Cyril’in sözleri Ada’yı sinirlendirir: “… siz Müslümanlar gelip de ülkemizi kuşatamayacaksınız…”(s. 13) Ada, Cyril ve babasının neden Türkiye’den nefret ettiğini pek anlayamamakla beraber ona bir şans verecektir. Sonra neler olur dersiniz? Sonrası sürükleyici ve düşündürücü… Her insanın önyargılı olma tuzağına düşebileceğini incelikle anlatan bir kitap. Üçüncü kitap Kardeşimi Birazcık Seviyorum, isminden de anlaşılacağı gibi kardeş kıskançlığı temasını işliyor. Burada “acaba” sorusunu kendine epeyce soran Ada, bir yandan Fransa’ya, öte yandan yeni doğan kardeşine alışmaya çalışır. Anne ve babasının, kardeşi Arda’ya biraz fazla özgürlük verdiğini düşünür (her çocuk gibi). “Zaten sürekli kardeşimi savunuyorlar. Ne yapsa affediyorlar, ben onun yaptığı yaramazlıkların yarısını yapsam, evden atarlardı beni eminim”(s. 8). Roman boyunca Arda’nın yaramazlıkları, Ada’nın onlar karşısındaki davranış ve düşünceleri eğlenceli birer maceraya dönüşür. Bir gün babanın İstanbul’daki üniversiteye davetiyle Paris’ten taşınma söz konusu olur. Bu defa gitmek istemeyen Arda’dır. Çünkü o Paris’te doğup büyüdüğü için İstanbul’u pek tanımaz, orada yaşamak istemez. Bu sorunları nasıl aştıklarını, anne, baba ve çocukların el ele vererek, sevginin sihirli gücüyle, nelerin üstesinden gelebildiklerini roman boyunca okuruz. Farklı bir okul, yeni bir kardeş, farklı bir kent ve bunun gibi değişiklikler yaşayan/yaşayacak çocuk okurlar için özellikle önerdiğim bu kitabı anne ve babalar da okursa ne iyi olur. Çünkü yaşam değişimdir ve değişim karşısında güçlü durabilmek her zaman kolay olmayabilir. ? Ada Fransa’da/ Şule Tankut Jobert/ Sayfa Kapak Tasarımı: Engin Deniz Erbaş/ Kelime Yayınları/ 2008 (9+ yaş) *Kuşların Başka Şarkılar Söylediği Ülke (64 s.) *Okul Çok da Sıkıcı Değilmiş (64 s.) *Kardeşimi Birazcık Seviyorum (56 s.) www.maviselyener.com SİHİRLİ TOPLANTI Önce Çocuk Hakları, Ç Çocuk Vakfı, İstanbul ocuk Vakfı 19. Yıl Etkinlikleri kapsamındaki Aile ve Çocuk Kültürü Buluşmaları devam ediyor. Çocuk Vakfı her hafta bir konuk ağırlıyor. “Çocuğun Korunma Hakkı”. Konuşmacılar: Yard. Doç. Dr. Sevgi Usta Sayıta ve SHÇEK eski genel müdürü Dr. Bülent İlik (28 Şubat 2009, saat 13.00). “Çocuğun Görüşünün Alınması”. Konuşmacılar: Tanzer Gizer (ÇİKORED temsilcisi) ve Prof. Dr. Aydın Gülan (7 Mart 2009, saat 13.00) SAYFA 30 CUMHURİYET KİTAP SAYI 993
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle