Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
...KISA KISA... Ë Gamze AKDEMİR oç. Dr. Hüner Tuncer’in yeni kitabı, “OsmanlıAvusturya İlişkileri (17891853)” adını taşıyor. Kitapta; gerek Osmanlı gerek Avrupa tarihi açısından bir milat niteliğinde olan 19. yüzyılın birinci yarısında, Osmanlı Devleti’nin sadece Avusturya ile ilişkileri irdelenmiyor, Avrupa devletleriyle ilişkilerine de açıklık getiriliyor. Avrupalı devletlerin, malum hırslarla Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalama azimlerine hız verdikleri 19. yüzyılda, Osmanlı’yı hangi aşamalarla, nasıl “hasta” ettikleri ortaya konulurken; savaşlar, anlaşmalar, saf değiştirenler, diplomasi denilen iğneli fıçının kanattığı taraflar da anlatılıyor. Birinci Dünya Savaşı sonrasında Mustafa Kemal gibi bir lidere hazırlıksız yakalanan işgal devletlerinin ve dünya dengesinin yeniden nasıl kurulduğunu da okuyoruz kitabın sonlarına doğru. D OsmanlıAvusturya İlişkileri (17891853) mali güçlenince, Osmanlı İmparatorluğu’nu Rusya’ya karşı korumuş ve öteki Büyük Güçleri de buna özendirmiştir. Rusya, ortak düşmandır ve Osmanlı ile Avusturya’nın ortak çıkarları, yakınlaşmayı getirir. Kitapta; OsmanlıRus Savaşı’nın gözler önüne serdiği gerçeği de, İmparatorluğa yeni bir düzenin getirilmesi gereksinmesi ve başta Padişah III. Selim olmak üzere, Osmanlı devlet adamlarının, temelli bir ıslahat yapma gereğini kabul etmeleri olarak belirtiyor Hüner Tuncer. Ardından, bu değişikliklerin neler olduğunu, nasıl yapılandırıldığını ayrıntılarıyla ele alıyor Tuncer. III. Selim’in, Osmanlı’nın askeri yapısının neredeyse çökmek üzere olduğu bir dönemde, Avrupa devletlerinin askeri örgütlerini ve güçlerini, gönderdikleri elçiler aracılığıyla nasıl kayıt altına aldırdığını da okuyoruz. METTERNICH ÇAĞI Osmanlı’nın, Avusturya ile ilişkilerini mercek altına almasının iki önemli nedeni olduğunu belirtiyor Hüner Hüner Tuncer Tuncer: İlki, 19. yüzyılın ilk yarısına Avusturya İmparatorluğu Başbakanı MetterFransız Devrimi’nin dünya genelinde nich’in damgasını vurması ve bu döneyarattığı huzursuzluktan dolayı, hasım min, “Metternich Çağı” olarak nitelendevletlerle uygun koşullarla barış yapadirilmesi. İkinci neden ise, Osmanlı ve bilmenin yollarının bir şekilde açılmış Avusturya İmparatorluklarının kaderolmasıdır. lerinin birbirine çok benzer olmaları. gamzeakdemir@cumhuriyet.com.tr REFORMİST PADİŞAH; 1789 Fransız Devrimi’nin, Osmanlı AYAKLANMALAR VE III. SELİM İmparatorluğu üzerinde etkilerini irdeDENGE POLİTİKASI OsmanlıAvusturya İlişkileri (178919. yüzyılda Avusturya, başta Rusya leyerek başlıyor kitabına Hüner TunIII. Selim döneminde gerçekleştiri1853)/ Hüner Tuncer/ Kaynak Yayınile anlaşsa da, Balkanlar’daki en büyük cer. Devrimin, Avrupa kıtasında uluslen çok önemli bir yeniliğin de, diploları/ 190 s. rakibi Rusya ile kafa kafaya gelme ihtiçuluk akımlarına yasallık kazandırdığını ve “ulusdevlet” çağını başlattığını belirten yazar, OsMevlâna, Molla Cami ile pek çok düşün önË Hilmi Zafer ŞAHİN manlı, Avusturya ve Rusya İmderinin sözlerini, yazdıklarını ve halkların paratorluklarının ortak özellidestanlarını, atasözlerini, deyişlerini yorumaz. Anlatmaktan çok/Anlağine yani çokuluslu devletler layan, onlara yeni biçimler veren Günersel, mak için./ Ve sevin. Seni/ az olmasına vurgu yapıyor. “Gördüğümüz imkânların bedeli göremedida olsa anlayan/en az bir kişi Fransız Devrimi ise, “ulusğimiz imkânlardır” (s. 59) düşüncesiyle bakıvardır artık;/Kendin” (s. 9) çuluk”, “özgürlük” ve “liberayor onlara. diyerek başlıyor “Doğacı” adlı çalışma... Şiirlizm” düşüncelerini savunuTarık Günersel seçtiği yordu. Bunun, başta Avusturden denemeye, oyundan çeviriye, anıdan libörneklere, şu ötekinden ya olmak üzere, Osmanlı ve rettoya pek çok yazınsal örneğe imza atan daha önemlidir, daha iyiRusya İmparatorluklarında Tarık Günersel, son çalışması “Doğacı” ile dir, bugüne daha yakın huzursuzluk yaratması kaçınıl40 yılı aşan yazı çabasını, ulusal ve uluslardurmaktadır diye yaklaşmazdı. Nitekim yarattı da… arası bağlamda, insanlığın söz ve yazı gelenemıyor. İnsana ilişkin her ğiyle buluşturuyor. söylenene, yazılanlara eşit Artshop Yayınları tarafından yayımlanan RUSYAAVUSTURYA uzaklıkta duruyor. İnsanlı“Doğacı”, içerik olarak Tarık Günersel’in İTTİFAKI ğın ortağı olduğu birikime dünyanın yazınsal mirasından kendince seç1789 Fransız Devrimi, onlar dikkat çekerken, gelenektiği, süzdüğü ve biçimlediği örnekleri sunuiçin büyük bir tehditti; tüm gelecek ilişkisinde bilmeyor ağırlıklı olarak… Ayrıca, Günersel’in buenerjilerini bununla mücadenin değerine vurgu yapıgünden o geleneğe bakışını ve “Yeni Binyıl leye yönelttiler. Kimi zaman yor… İçin” kızı Adalet Barış Günersel’in bir şiirini görece başarılı da oldular; an“Doğacı” için seçilen ve de barındıran kitap, bir yazarı tanımak adına cak sonuçta, bu ilkelerin imbiçimlendirilen örnekler, iki yönlü işleve saokuru “sondan” başlatan “ilk” kitap özelliği paratorluklarını sarmasını enhip… Bir yanıyla söyleyenin ya da yazanın, getaşıyor. gelleyemediler. nel özelliklerini yansılıyor, diğer yanıyla da “Doğacı” yer yer iç içe geçmiş olan iki ana Osmanlı’nın tarihsel süreçbugün açısından insanı insanla buluşturan o bölümden oluşuyor diyebiliriz. İlkinde Tarık te; ilişkiler, anlaşmalar, savaşTarık Günersel güçlü ve üretken yan ortaya konuyor. Şu söz Günersel’in insanlığın ortak birikiminin yanı lar çerçevesinde, arada bir isne kadar güzel özetliyor bu yaklaşımı: “Ben sıra yazdıkları, söyledikleri ile insanı etkiletisnalar olsa da, nasıl sistemaepey başkaları, başkaları epey ben.” (s. 44) yen, ona yön veren yaşama anlam katan düşün, sanat ve bilim intik bir şekilde toprak kaybettiBelki bu yazıya, Tarık Günersel’in derleyip, biçimlediklerinden sanlarından yaptığı süzülümler yer alıyor. İkincisinde ise, bu süzüğini de yazıyor Tuncer. Ve onlarca söz ya da dizeler koymak mümkün. Ancak, özdeyiş ya da lümlerin ışığında Tarık Günersel’in kendindekini özdeyişler olaRusyaAvusturya ittifaklarının süzülüm olarak karşımıza çıkan bu şiirleri, şiirleştirilmişleri anlatrak dillendirişi ve son olarak da A. Barış Günersel’in yazdıklarınfaturasını, yine toprak ve hak maya, açıklamaya yetmiyor. Sanırım “Doğacı”, yazarın aktarımında geleceğe umutla bakışı, çalışmanın içeriğini oluşturuyor. kaybederek ödediğini de… da sözünü ettiği kaynaklara yola çıkışta, bugünden geçmişe “rehKitabın çıkış noktası, yukarıdaki dizelerin de yer aldığı “Çağrı” Osmanlı Devleti, Rusyaber” diyebileceğimiz bir çalışma… şiirindeki şu dizelerde yatıyor: “Kendi kılavuzunu yaz/ kılavuzlarAvusturya ittifakıyla başa çıka“Doğacı” Tarık Günersel’in yazınsal çabasının ötesinde, birikidan alıntılar/ ve eklerinde./ Değişimlere açık olarak.” (s. 12) Bir mayacağını anlayınca, o zamamini tanımak açısından da, özel, özgün, kalıcı, içten ve emekle biyazın insanının sanatsal serüvenindeki basamaklarını, gelenek ya na dek sürdürdüğü tekyanlı çimlenmiş bir yazın çabası karşılığı… ? da ustalık olarak tanımladıklarını, kaynağındaki itici gücü görmek diplomasi uygulamasından ayiçin, yazındaki çok az örnekten biri olan “Doğacı”, diğer yanıyla rılarak, İsveç ve Prusya ile ayrı Doğacı – Özdeyiş, Süzülüm ve Şiirler/ Tarık Günersel/ Artshop da tarihsel süreçte insanlığın birikiminde bir yolculuğa çıkartıyor ayrı savunma anlaşmaları imYayınları/ İstanbul, 2008/ 64 s. bizleri… Herakleitos, Konfüçyus, Seneca, Yusuf Has Hacib, zalar. Osmanlı’nın bir şansı ise, masi alanında olduğunu yazıyor Hüner Tuncer. Hayata geçirilen “sürekli elçilik” kurumu, Osmanlı’nın artık tekyanlı diplomasiye veda ettiğinin habercisidir. Not düşmeden geçmeyelim; ilk sürekli Osmanlı elçiliği, 1793’te İngiltere devleti nezdinde kuruluyor. Londra’ya gönderilen ilk sürekli Osmanlı elçisi de, Yusuf Agâh Efendi oluyor. Ve 18. yüzyılın sonlarından itibaren, Avrupa başkentlerine belirli sürelerle gönderilen Osmanlı elçileri, artık Batı’yı yerinde tahlil edebiliyor, Batı’nın kültür yaşamı ve hükümet sistemine vâkıf olabiliyorlar. Osmanlı, artık Avrupa’daki rolünün savunma olduğunu biliyordur ve bu nedenle de, müttefiklere gereksinmesinin bulunduğunu kavramıştır. Kitapta yer alan bölümlerden biri, özellikle buna odaklanıyor: “Osmanlı Devleti’nin Denge Politikası Uygulamaları”. Elbette, hepsi bu kadar değil… Gerisi, Hüner Tuncer’in “OsmanlıAvusturya İlişkileri (17891853)” adlı kitabında… “Osmanlı İmparatorluğu’nda Ulusçuluk Hareketleri ve Büyük Güçler”, “Tuna Beylikleri’nde Ayaklanmalar”, “Yunan Ayaklanması”, “Mehmet Ali Paşa Ayaklanması”, “Tanzimat ve Büyük Güçler”, “Kırım Savaşı Öncesi (18481853)” adlı bazı bölümlerde, tüm süreç kronolojisiyle okurlara sunuluyor. Hüner Tuncer’in “OsmanlıAvusturya İlişkileri (17891853)” adlı yapıtı, ayrıca, geniş bir bibliyografya ve dönemin devlet adamlarının resimleriyle de zenginleştirilmiştir. ? “Y Doğacı SAYFA 26 CUMHURİYET KİTAP SAYI 992